Hangi bisikleti almalıyım, karbon mu yoksa alüminyum mu, yol mu tur mu, gidonu kelebeğe çevirsem mi, en kaliteli lastik ne marka, kış geliyor hangi yağmurluğu alsam acaba, pedli tayt mı giysem şort mu, ön farımın üç yüz bin milyon lümen olması şart mı, tura çıkacağım her şeyim tamam mı, deoreyi dura-ace mi yapsam bu sene, formamın rengi kadromun rengine ne de güzel uydu ama...
Aklınızdan hiç çıkmıyorsa bu sorular, alışverişe çıktığınızda kafanız karman çorman oluyorsa, satın aldığınız ürünlere üç yüzü beş yüzü şak diye bastırıyorsanız, ekstrenizde en büyük harcama kalemi bisiklet ürünleri olmuşsa... Diderot Etkisi denen kavramla tanışma vaktiniz gelmiş demektir. Aslında henüz bir bisikletiniz bile yokken bu kavramı bilmeniz hakkınızda en hayırlısı olacaktır.
Tüketim ve Pazarlama uzmanı akademisyen Yavuz Odabaşı, The Brand Age dergisinde yayımlanan bir yazısında Diderot Etkisi ve Tüketici ilişkisini anlatıyor. Aşağıya yazının girişini alıntıladım, devamını mutlaka okumalısınız. Hem bu vesileyle belki güzel bir sohbet de başlamış olur.
(link)
"Aydınlanma döneminin önemli düşünürlerinden ve filozoflarından Fransız Denis Diderot (1713-1784), yaşadığı bir deneyimini yazıya dökerek okurlarıyla paylaşır. O meşhur yazısında, yeni bir ropdöşambır edinmenin yaşamına nasıl etkilediğini ve değiştirdiğini dile getirir. Eskimiş olanın yerine, bir arkadaşının hediye olarak verdiği güzel, şık bir ropdöşambır edinmiş olan Diderot, kırmızımsı ve kadifemsi ropdöşambırı ile çalışmak için masasına geçtiğinde, ilk olarak çalışma masasının ne kadar eski püskü olduğunu fark eder.
"Böyle güzel ve şık bir robdöşambıra uygun, ona uyum sağlayacak yeni bir çalışma masası ile eskisinin değiştirilme ihtiyacında olduğunu fark eder. Yeni masa; kitap kutusunun, sandalyelerin, duvar halısının ve odadaki diğer eşyaların benzer bir bakış ve değerlendirme ile bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde değiştirilmesi gerektiği ortaya çıkar. Yeni ropdöşambır odadaki her şeyin, karşılaştırma yapıldığında eski, kullanılmış görünmesine ve onların tek tek yenilenmesine neden olur. Diderot, çok önemsediği ve şık, asil olarak değerlendirdiği bu eşyasına odadaki masası, halısı ve diğerleri uyumlu oluncaya kadar değiştirmeyi sürdürür. Sonuçta, parlak ve yeni eşyalarla tefriş edilme işlemleri bittiğinde böyle bir süreci ister istemez yaşamış olmasına ve eski ropdöşambırından vazgeçtiğine pişman olur Diderot. Ona göre, değer verdiği bir arkadaşının verdiği bu güzel, şık, yeni hediye olmasa gereksiz olduğuna inandığı ve pişman olduğu bu süreç hiçbir zaman yaşanmayacaktı."
Bu benim ilk açtığım başlıkmış.
Bu da son mesajım olsun.
Ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin, demiş atalarımız.
Bana, gitmek düştü.
Sürç-i lisan ettimse affola. Sağlıcakla kalın.
Aklınızdan hiç çıkmıyorsa bu sorular, alışverişe çıktığınızda kafanız karman çorman oluyorsa, satın aldığınız ürünlere üç yüzü beş yüzü şak diye bastırıyorsanız, ekstrenizde en büyük harcama kalemi bisiklet ürünleri olmuşsa... Diderot Etkisi denen kavramla tanışma vaktiniz gelmiş demektir. Aslında henüz bir bisikletiniz bile yokken bu kavramı bilmeniz hakkınızda en hayırlısı olacaktır.
Tüketim ve Pazarlama uzmanı akademisyen Yavuz Odabaşı, The Brand Age dergisinde yayımlanan bir yazısında Diderot Etkisi ve Tüketici ilişkisini anlatıyor. Aşağıya yazının girişini alıntıladım, devamını mutlaka okumalısınız. Hem bu vesileyle belki güzel bir sohbet de başlamış olur.
(link)
"Aydınlanma döneminin önemli düşünürlerinden ve filozoflarından Fransız Denis Diderot (1713-1784), yaşadığı bir deneyimini yazıya dökerek okurlarıyla paylaşır. O meşhur yazısında, yeni bir ropdöşambır edinmenin yaşamına nasıl etkilediğini ve değiştirdiğini dile getirir. Eskimiş olanın yerine, bir arkadaşının hediye olarak verdiği güzel, şık bir ropdöşambır edinmiş olan Diderot, kırmızımsı ve kadifemsi ropdöşambırı ile çalışmak için masasına geçtiğinde, ilk olarak çalışma masasının ne kadar eski püskü olduğunu fark eder.
"Böyle güzel ve şık bir robdöşambıra uygun, ona uyum sağlayacak yeni bir çalışma masası ile eskisinin değiştirilme ihtiyacında olduğunu fark eder. Yeni masa; kitap kutusunun, sandalyelerin, duvar halısının ve odadaki diğer eşyaların benzer bir bakış ve değerlendirme ile bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde değiştirilmesi gerektiği ortaya çıkar. Yeni ropdöşambır odadaki her şeyin, karşılaştırma yapıldığında eski, kullanılmış görünmesine ve onların tek tek yenilenmesine neden olur. Diderot, çok önemsediği ve şık, asil olarak değerlendirdiği bu eşyasına odadaki masası, halısı ve diğerleri uyumlu oluncaya kadar değiştirmeyi sürdürür. Sonuçta, parlak ve yeni eşyalarla tefriş edilme işlemleri bittiğinde böyle bir süreci ister istemez yaşamış olmasına ve eski ropdöşambırından vazgeçtiğine pişman olur Diderot. Ona göre, değer verdiği bir arkadaşının verdiği bu güzel, şık, yeni hediye olmasa gereksiz olduğuna inandığı ve pişman olduğu bu süreç hiçbir zaman yaşanmayacaktı."
Bu benim ilk açtığım başlıkmış.
Bu da son mesajım olsun.
Ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin, demiş atalarımız.
Bana, gitmek düştü.
Sürç-i lisan ettimse affola. Sağlıcakla kalın.


