İşte ben bunu öğrenirsem içim rahatlayacak. Gercekten; bu bahsettiginiz oranlar ne? Kaç bağımsız kaynak bunu inceleyip açıkladı?
Ama lutfen demeçlerini, açıklamalarını, cevaplarini tweeterdan veren bir bakanın tweetleri olmasin bu kaynak...
Böyle şeyler bakanların ağzından verilmez zaten. Bunlar için yapılan tıbbi yayınlar var. Lancet bu konudaki en kabul gören yayınlardan birisidir. Anlarım ben diyorsanız, açarsınız Lancet yayınlarını bakarsınız.
Örneğin bizim şu an olduğumuz Sinovac aşısını ele alalım:
(link)
The most common symptom was injection-site pain, which was reported by four (17%) participants in the 3 μg group, five (21%) in the 6 μg, and one (4%) in the placebo group in the days 0 and 14 vaccination cohort and three (13%) in the 3 μg group, three (13%) in the 6 μg group, and three (13%) in the placebo group in the days 0 and 28 vaccination cohort. Most adverse reactions were mild (grade 1) in severity and participants recovered within 48 h. Only one case of acute hypersensitivity with manifestation of urticaria 48 h after the first dose of study drug was reported in the 6 μg group (one [4%] of 24) in the days 0 and 14 vaccination cohort, which was graded as severe and considered to be possibly related to vaccination. The participant was given chlorphenamine and dexamethasone and recovered within 3 days, and no similar reaction was observed after the second dose of vaccine. No vaccine-related serious adverse events were noted within 28 days of vaccination ((link); (link)). Additionally, ten (7%) of 143 participants in phase 1 had a clinically significant increase of laboratory indicators at day 3 after vaccination ((link)), but none was considered to be related to the vaccination. No significant increases in inflammatory factors in serum were detected at day 7 after each dose.
Özeti: Yapılan çalışmalarda ciddi bir komplikasyona rastlanmıyor. Ölüm de yok haliyle.
Zaten, bu çalışmalarda ciddi, ölümle sonuçlanacak reaksiyonlar gözlemse, zaten acil kullanım onayı dahi alamazlardı. Bu arada TR'de covid kaynaklı ölümlerin, enfekte Covid hastalarına oranı 1000'de 1. Yani 1000 hastadan 1'i vefat etmiş. Şimdiye kadar yapılan Covid aşısı kaynaklı ölüm gösteren raporlanan kişi sayısı: 0.
Bu nedenle aşı karşıtlığı, aşı reddi ve aşı konusunda tereddüt ciddiyetle ele alınmalıdır. Ancak aşı bağlamında yaşanan olumsuzluklar, sadece aşıya karşı yaşanan yalıtılmış, münferit olaylar değildir. Sağlık alanında piyasalaşma ve gericileşme el ele yürümektedir. Sağlığın piyasalaşması sağlık hizmetleri açısından en temel unsurlardan biri olan güven ilişkisini zedelemekte, teminat paketi uygulamaları hizmete erişimi kısıtlamaktadır...
...Günümüz sağlık politikalarının yarattığı piyasa dinamiklerinin sağlık hizmetinin temelini oluşturan güvenle olan olumsuz ilişkisi göz ardı edilmeden bilimsel algoritmalar ile oluşturulmuş temel aşılama programlarına sahip çıkılmalıdır. Temelde ise bunu sağlayacak olan kamusal, genel bütçeden finanse edilen, basamaklandırılmış, piyasadan kurtulmuş, nitelikli hizmet sunumu sağlayan sağlık politikaları yaşama geçirilmelidir...
...Bağışıklama programlarının sağladığı temel halk sağlığı yararlarının korunması; nitelikli aşılama hizmetlerinin varlığına, aşıların yarar ve risklerinin anlaşılmış olmasına, karar süreçlerinin nesnel verilere dayandırılmasına, aşılama hizmetlerine erişimin teşvik edilmesine, çocukların, ergenlerin, erişkinlerin korunmasına yönelik sorumluluk alınmasına ve aşılamaya yönelik engellerin aşılmaya çalışılmasına bağlıdır...
... Aşı reddi ve aşı karşıtlığı ile mücadelede bilimsel verilere dayanan ve karşıdaki kişiyi anlamaya ve ikna etmeye çalışan, ötekileştirici, yargılayıcı olmayan bir yaklaşım izlemelidir.''
Bu yazdığınızın başı var. TTB açıkça aşı karşıtlığını yanlış bulmakla birlikte bunun kök nedenlerinin başında devletin yanlış sağlık politikaları olabileceğini söylüyor burda. Haksız mı? Kesinlikle haklı. Peki yüzde yüz haklı mı? Politik söylem bağlamında düşünmezsek hayır. Çünkü sadece ülkemizde değil sağlık politikalarının çok iyi olduğu ülkelerde de gerzekçe bir aşı karşıtlığı* iyice ayyuka çıkmış durumda. Mevcut aşı karşıtlığının ne kadarı gerçekten devletin sağlık sistemine güvensizlikten, ne kadarı "bunlar hep illimunati, Rotschield ailesi, içinde aluminyum var, Covid diye bir şey yok yalan, ilaç şirketlerinin oyunu bunlar" gibi salakça safsatalardan besleniyor?
Devletin güvenirsizliğini tartışmalıyız elbette; örneğin neden Sinovac, neden Biontech değil, neden X aşı değil; neden Hıfzısıhha kapandı -ki kapanmasını müthiş yanlış bulmakla birlikte kapanmasa Türk üretimi aşıya kaç kişi güvenecekti onu da çok merak ediyorum- vb. Elbette tartışılmalı. Ancak bunlar aşıların etkinliği ve toplumun sağlığından bağımsız konular ve daha öncelikli değil. En azından bütünün kapsamında değil. Mevcut hükümetin ve idare sistemininin karşısında yıllardır ağzıma geleni söyleyen ve muhalefetin muhalefetini bile az bulan birisi olarak görüşüm bu.
(* internetin yayılmasıyla bu tip gerzeklikler çoğaldı, aşı karşıtları, abuk subuk beslenme metodları, düz dünyacılar...)
(link)
(link)
Merkel'in söylediklerine gelirsek. Elbette bir devlet başkanı olarak kendi ülkesinin çıkarlarını ve şirketlerini de incitmeyecek şekilde konuşması gerekiyor. Bahsi geçen soru Rusların Sputnik aşısı için soruluyor; zira ALmanya'da kaynak yetersizliği ve bürokrasi sebebiyle aşılama yavaş gidiyor. Cevaben de ABD, tüm ürettiği aşıları kendine ayırdı, biz bir tek Avrupa aşı kaynaklarına kaldık, Sputnik de onaylanabilir ama süreç uzun sürüyor, EMA (Avrupa İlaç Ajansı, aşıları onaylayan kurum) onay süreçlerini uzun tutmalı vs diye açıklama yapıyor. (koskoca Almanya aşılamayı hızlandırmak için Rusya'nın aşısına mı kaldı diye hesabını sorarlar yoksa Şansölye'ye) Kıyaslamayı da İngiltere üzerinden yapıyor, zira Covid konusunda başta önlemleri almayı eline yüzüne bulaştıran İngiltere'nin sonrasında süratle aşılama yaptığı Astra Zeneca ile ilgili şu aralar yan etki haberleri çıkıyor.
Oysa, aynı EMA, şu ana kadar en güvensiz aşı etiketi -bence biraz da haksız yere, zira bilimsel bir veri veya kanıt yok- üstüne yapışan Astra Zeneca'ya da onay verdi. EMA bu kadar dikkatli ve uzun tutuyorsa süreci, AstraZeneca'ya neden bu muamele yapılıyor. Astra Zeneca için de benzer çekinceler söz konusuysa, benzer dönemde aynı onayı alan Biontech için neden yok?
Kaldı ki, daha Ocak ayında günde 60bin vakaları, 500 vefat sayılarını gören İngiltere, süratle aşılama sayesinde günlük sayısını 4000 civarlarına, vefatı ise 55'e indirmeyi başardı. Ocak ayında 18bin vaka açıklayan Almanya'da ise vaka sayısı bugün 17bin. Günlük covid kaynaklı vefat 255 kişi. İngiltere, o kadar beceriksizliğe rağmen, doğru aşılama politikasıyla şu an Avrupa'nın en hızlı normalleşen ülkelerinden biri. Sahip olduğu eknonomik güçle en sert tedbirleri alan Almanya ise aşılamayı tam randımanlı yapamadığı için çok ilerleme kaydedemiyor. Merkel'in aşı onayı yavaş gitsin derken, olmayanlara yaptırım hamlesi boşa değil.
Gene söylediğim gibi. Bunlar elbette makul ve tartışılması gereken noktalar. Hangi aşı, güvenirlik vs. Devletin sağlık sistemi yeterli mi? Devlet doğru tedbirleri alıyor mu? Devlet aldığı tedbirlere uyuyor mu? Hayvanlar Çiftliği'nde tüm hayvanlar eşit mi, yoksa bazıları daha mı eşit? Konuşulmalı, hem de yüksek perdeden.
Ama aynı esnada toplumun aşılanması, aşı karşıtlığı, bu hastalıkla mücadelede asıl çarpışılması gereken bir başka cephe.
Şehir hastaneleri denen garabetler, sağlık sistemine hem ekonomik, hem hizmetin yeterliliği konusunda büyük külfet ve zarar. Ben buna inanıyorum. Buna inanıyorum diye, "şehir hastanelerine gitmeyin, hizmet yetersiz, sedyede kalıverirsiniz, oralarda tedavi olmayın" deme hakkım yok.
Bu konuşulanlar buna benziyor.