KevSerSeri
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Ağustos 2006
- Mesaj
- 1.351
- Tepki
- 3.345
- Şehir
- Ankara
"Yanayrum Yanayrum da Tutuşayrum!"
Tıpkı dun gece planladigimiz gibi sabahin altisinda yatagimdan kalktim. Yumuk yumuk olan gozlerimi acmak ve dunyanin farkina varmak icin banyonun yolunu tuttum. Yuzumu yikayip kendime geldikten sonra kafa calismaya basladi. Yan odada hic ses yok. Kesin bunlar kalkmadi diyerek bir hisimla yan odaya gidiyorum. Gencleri urkutmemek lazim diyerek once yavas yavas kapilarini tiklatiyorum. Pist kalktiniz mi? Hic ses yok. Tiklama siddetini artirarak bir kez daha sansimi deniyorum. Hala ses yok. "Acsaniza be kapiyi, bagirttirmayin beni, adami kapida bekletmeyin." Ille zor kullandiracaklar. Nihayet kapiyi Emre aciyor. O da benim gibi erkenci hatta kalkmis dus icin hazirlaniyor. Serkanin gozler mahmur, Erkut ise belli ki yataktan hic kalkmamis. Ben size ne dedim; ayakalarinizdan suruklerim demedim mi? “Erkut hani erken kalkacaktin, yine elime dustun” dememle birlikte igne batirmis gibi sicrayarak yataktan firliyor. Tek derdi sabah sabah Kevser`in gazabina ugramamak. O halini gorunce gunun ilk kahkahasini patlatiyorum.
“Hadi bakalim hazirlanip yola cikamamiz en az iki saat, cok dagildik, biraz acele edin” diyorum. Bu arada benim esyalarim coktan hazir. “Asagi inip bisiklete yerlestiriyim, cok bekletmeyin” diye tekrar yineliyorum.
Dun gece cikartmasi takmasi sorun diye cantami bagajdan sokmedim, hos ben tur boyunca genelde sokmem niye artislik yapiyorsam. Sadece lazim olacak esylarimi ve onemli seyleri ya cadira alirim ya da boyle iste yanimda tasirim. Benimle tura cikanlar bilir her seyim duzenli ve aklimda kalacak sekilde ayni yerlerine konulmalidir. Bagaj cantamin ustundeki en buyuk goze giysilerimin kati bozulmayacak sekilde dizerim. Ha gunler gectikce bir taraf kirli bir taraf temiz olarak ayrilir. Yan gozlerde ise kolay ulasabilecegim, tur esnasinda lazim olabilecek seyleri bulundururum. Simdi turun ilk gunleri oldugu icin neyi nereye koydugumu, koyacagimi hatirlamak biraz zaman aliyor; ancak iki gune kadar alisirim. Teknik malzemeler, saglik cantasi bir tarafa; yagmurluk, ruzgarlik, yiyecekler, enerji barlari diger tarafa. Gidon cantasini bu sene oyle istedigim gibi dolduramiyorum maalesef cunku koca SLR`i koyacak baska yerim yok. Bu buraya, su da burayaaa diye kendi kendime konusurken ilk olarak Emre iniyor asagi. Dun 4 saat suren yagmurun ilk dakikalarinda bisikletini disari atmisti temizlensin diye. Haydi bakalim simdi de yaglama zamani. Derken pes pese Serkan ve Erkut da iniyor.
Bir iki hatira fotosunun ardindan arkamizda bir sey unutmadik degil mi diye son kontrolleri yapip aynen dedigim gibi uyandiktan 2,5 saat sonra yani 8:30`da yola cikiyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030225.jpg
Saga sola baka baka tenis maci izler gibi gitmekten basimiz dondu.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030228.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030231.jpg
Dun gece aldigimiz kayisilar Serkan`in gidonda sallaniyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030232.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030235.jpg
Ahanda bulduk, saga cekelim.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030237.jpg
Ohhh pogacalarin kokusu 5 metreden aliniyor. Soyle bi icimize cektikten sonra “abi cay var mi?” diye daliyorum iceri. Abimizin “var” demesiyle benim eldinevlerin cirtini acip arkadaslari cagirmam es zamanli oluyor. Acliktan gozumuz donmus orasi kesin, ama surekli rampa cikacagimiz icin arkadaslari uyariyorum: “aman ha fazla yemeyin, tikanirsiniz.” Pogaca, simit, yanina da her zamanki gibi su bardaginda cay. Hani boyle sicacik pogacanin icini acinca sicak bir duman yukselir ya burnunuzun ucuna dogru, ha iste o bile yetiyor insanin gozunu doyurmaya. O yuzden uykular aciliyor, asik suratlar gulmeye basliyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030227.jpg
Kahvaltidan sonra anliyoruz ki ikinci caylar cok gelmis. Az durup sindirmeyi bekleyecegimize ilerdeki benzinlikten uzerine soda takviyesi yapip, mataralari da doldurduk. Peki ya dun gece aldigimiz kayisilar? Onlari da tasimamak icin mideye yolluyoruz. “Hani cok yemeyecektik yahu, ben catliyorum. Bohyyy, siz de bir degisiklik yok mu?” diyorum kimsede tik yok. Anlasilan benim mide iyice kuculmus, onlarla kapismak benim neyime?
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3198.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030238.jpg
Su takviyesinin ardindan nihayet yeniden yola cikiyoruz. Ardesen Camlihemsin sapagi arasi yaklasik 4 km. Dunu saymazsak turumuzun baslangic gunu Pazar diyebiliriz. Tabelalarin onunde bir iki foto cektikten sonra “cok oyalandik, yol uzun” diyerek acele ediyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030240.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030241.jpg
Daha once gittigimiz icin bu yolu gayet iyi biliyoruz. Camlihemsin`e kadar 20km boyunca caktirmadan rampalar var. Ondan sonra Ayder`e kadar ise 18km “Karadeniz`e Hos geldiniz.” dedirtecek cinsten saglam rampalar var. Bugunku tur planimiz Ayder`den yaklasik 6km ileride bulunan Galer Duzu`ne varmak. Ayder`de kamp atacak dogru duzgun yer yok. Bir iki kamping var ama Ayder populer bir yayla oldugu icin her sey pahali. Biz de oraya verecegimiz parayi 6km daha tirmanip Galer Duzu`nde bedava kamp atip o meshur sac kavurmaya veririz diyoruz. Emre ile Erkut bilmez. Seneee gecen sene, yok yok bir onceki sene yani 2008. Yukari Kavrun`a tirmanirken de inerken de Galer Duzu`nden tok karnina gecip, o sicacik el yapimi ekmekleri muthis sac kavurmaya bana bana yiyen insanlara sadece bakmakla yetinmistik. Icimizde kalan bu duyguyu bastirmak namina digerlerinin de aklini celip rotayi Galer belirliyoruz. En azindan sakin, huzurlu bir gecede kesintisiz bir uyku da cekebilicegiz.
Iki uc km gittikten sonra Serkan`a sesleniyorum.
_Serkan km saatim calismiyor.
_Yuru hacim yuru sonra bakariz.
_Ben bi durucam.
Tekeri evir cevir, sensoru yaklastir, km saatini tak cikar. Yok olmuyor olmuyor.
_Piller de yeni, yahu sorun ne anlamiyorum.
_Ver bi bakiyim.
_Dur sunu bi acalim, garanti olsun, yeni pil takiyim.
Ne oldu diye merak eden Emre ve Erkut da yanimiza donuyor.
_Onemli bir sey yok yaw, km saatim calismiyor. Siz devam edin biz yetisiriz.
_Kevser sonra baksak molada.
_Olmaz veriler onemli. Ya valla kusura bakmayin bekletmek istemezdim ama aklim bunda kalir.
_Yuksek gerilim hatti varsa ondan da cekmeyebilir.
Kafami kaldirip etrafa bakiyorum ama normal elektrik direklerinden baska bir sey goremiyorum. Ne yaptiysam sorun da cozulmeyince mecbur basiyorum pedala. Daha 200 metre bile gitmeden km saati yeniden calismaya basliyor.
_Sss Erkut km saati calisti.
_Hadi yaa.
_Emre hakliymis, demek orda gerilim falan varmis. Ilk defa boyle bir seye sahit oluyorum.
_Alla alla, duzeldi mi simdi tamamen?
_ Sss! Simdilik aramizda kalsin Emre`ye soyleme o kadar beklettim bosu bosuna, ben sonra soylerim.
Hizlandik, aradaki farki kapatmaya calisiyoruz. Havanin dunle alakasi yok. Dun cok nemli ve basikti, bugun ise gokyuzu piril piril. Bu sefer de gunesin yakici etkisi kendini sabahin erken saatlerinden itibaren hissettiriyor. Erken dediysem hani saat de 10`a yaklasiyor canim hahah.
Sicagin etkisiyle hemen hemen tum cesmelerde alnimizdan gozumuzun icine suzulen tuzlu teri yikamak ve mataralardaki sulari tazelemek icin duruyoruz.
Yine boyle bir cesme icin durdugumuzda tarihi koprude foto cekmeden olmaz deyip sirayla poz veriyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3230.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030251.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3217.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030252.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030254.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3223.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030262.jpg
Kopruden dondugumde bizimkiler icerideki kalabalikla coktan muhabbeti kurmus. Topluluk da bisikletcilerden olusuyormus. Boyle kendi aralarinda toplanip yakin cevrelere pedal basiyorlarmis. Az biraz lafladiktan sonra sipsak fotolarin ardindan “bize musade” diyerek izin istiyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3221.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3220.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3233.jpg
Camlihemsin`e gidene kadar bircok rafting merkezi gormeniz mumkun. Kisa, orta diye parkurlari var. Dun cok yagmur yagdigi icin sular bulanik ve deli akiyor. Firtina Deresi`nin o parlak turkuaz rengine denk geldiginizde gozunuz bayram ediyor. Rafting icin essiz bir mekan. Her zaman mi acelesi olur bu turcularin da bir kere olsun rafting icin zaman bulamazlar. Bu sene de hayaller yalan oldu. Bu gidisle baharda sirf rafting icin buraya gelmek gerekecek.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3247.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3207.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030276.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030277.jpg
Hanimlar hamarat canim, cay topluyorlar.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030285.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030286.jpg
Camlihemsin`e girdik artik cok az yolumuz kaldi.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030291.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030287.jpg
Merkeze vardigimizda soldaki cay bahcesine bisikletleri birakiyoruz. Pesine el yuz yikayip serinleyecek yer bulma zamani. Su an aktif olmayan dere kenarinda muthis bir mekan var, onun hemen yaninda wc bulmaniz mumkun.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030297.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030300.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030301.jpg
Aklimiz basimiza geldikten sonra aciktigimizi fark etmemiz cok zaman almadi. “Biriniz benimle gelsin” diyorum tur cuzdanini elime alarak. Serkan gonullu oluyor. Markete girmek uzereyken gozum soyle bir takiliyor yerde goz kirpan karpuzlara. “Ay Serkan ne olur karpuz alalim, benim icim yaniyor,” diyorum. Menumuz tam yazlik: domates, salatalik, biber, beyaz peynir ve de karpuuuuuuz. Sol taraftaki dukkanda yikatip, sag taraftaki firindan da citir citir bir ekmek aliyoruz. Herkes bi isin ucundan tutunca isik hiziyla soframizi kuruyoruz. O taptaze citir ekmegin icine peyniri koyup karpuzla katik ederken “su bizdeki sahip olduklarina sukretme duygusuyla elde edilen mutluluk ve huzur kalbur ustu olan ama kendine zaman ayiramayan, yasamdan zevk alamayan milyonlarca insandan ne kadar sansliyiz” dedirtiyor. Is guc kosturmacasıyla beton bloklarin arasinda sıkışıp kalan insanlarin doyumsuzluklari nedeniyle ufak seylerden mutlu olmayi nasil unuttuklarini anlamak icin alim olmak gerekmez. Soyle bir geriye donup bakmak, nereye gidiyoruz, ne icin kosturuyoruz her sey akip giderken demek yeterli.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030302.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030304.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030308.jpg
Ayder rampalarini tirmanmak icin gunesin etkisi biraz olsun azalsin diye oyalaniyoruz. Ancak cay bahcesinin uzeri naylon bir tente ile kapatildigi icin hani o agac ya da veranda golgesi rahatliginda degiliz. Yuzum kizardikca bende rahatsiz hareketler, serzenisler basliyor. Elimi yuzumu yikiyorum, iki serinledikten sonra hemen geciyor. Bakiyoruz boyle olmayacak “madem rahat degiliz yaniyoruz hadi o zaman yola koyulalim” diyoruz.
Haslanmamak icin yogurt gibi gunes kremi suruyorum. Bu yuzden daha da cok terliyorum. Yuzume yapisan kucuk sinekleri anlatmama bilmem gerek var mi? Alnimdan akan ter gozume girdiginde yakici bir etki birakiyor. “Size olmuyor mu?” diye kiyasliyorum hemen digerleriyle, sonra benim kaslarin ince olusuna bagliyorum olayi. Normalde yururken bile kaskini cikarmayan ben daha fazla dayanamiyorum ve kaski cikarip gidona asiyorum. Matarayla basimi islattiktan sonra biraz olsun rahatliyorum.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030310.jpg
Telsizleri acip ikiye ayrilmanin vakti geldi. Performans yapmak isteyen Emre ve Erkut`a onden yol veriyoruz. “Siz devam edin, biz de dinlene dinlene gelelim, gunes beni mahvetti” diyorum. Serkan`in sirti göl gibi olmus. Karadeniz`deyseniz her yerden fiskiran, akan sular gormeye sasirmazsiniz. Ilk buldugumuz kaynakta Serkan da iflas ediyor, formayi cikarip kendini serin sulara atiyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030309.jpg
Cok zaman kaybediyoruz. Emreler merak ediyor. “Biz iyiyiz, sadece gunes cok etkiledi, biraz serinleyip devam edecegiz” diyoruz. En fazla 6km dayanabiliyoruz bu yakici gunese.
_Bu boyle olmayacak hacim biz en iyisi saga cekelim.
_Otostop mu cekicez?
_Ben cok kotu oldum, cekilmez bu yol sicakta.
_Valla ben de cok terliyorum Serkan. Yuzum, elim, ayagim alev alev yaniyor.
_Dur o zaman Emrelere haber verelim.
_1-2, 1-2
_Sorun mu var?
_Mudurum! Bir sorun yok, biz otostop cekmeye karar verdik siz devam edin merak etmeyin.
_Iyi misiniz?
_Iyiyiz, Ayder`de bulusuruz, siz beklemeyin.
_Anlasildi, tamam.
Bekle bekle bir turlu uygun arac gecmiyor. Gecse de zaten durmuyor. Golgeden cikmamaya gayret gostererek otostop icin ugrasiyoruz. Bu arada nasil otostop cekilecegine dair bircok espri geciyor aramizda.
_Serkan len sen istersen arkada bekle.
_Ne oyle, sen mi durucaksin onde taytla hem de? Gec bacim arkaya katil etme adami.
_Yok be gunese cikma, dinlen diye soyledim. Bacak goster dicem ama kim ne yapsin senin killi, amele yanigi olan bacagini?
Biz halimizle dalga gecip gulerken sonunda bir pikap duruyor.
_Selamunaleykum
_Aleykumselam
_Abi bizi gunes carpti, baya kotu olduk. Ayder`e gidiyorsaniz bizi de alir misiniz?
_E hadi bakalim, nasil yukleyeceksiniz?
_Bes dakikayi almaz.
On tekerler hemen sokulur ve bisikletler yukari yuklenir. Goruldugu uzere hem profesyonel turcuyuz hem de profesyonel otostopcu. Oldukca pratigiz bu konuda. Garibim Serkanin her zamanki gibi kaderi bisikletleri tutmak icin bagajda bir yere sigmak. Ben ise arka koltuga geciyorum.
Bir ara telsizler cekmiyor, iletisimimiz kopuyor. Erkutlarla birlikte pedallarken ben en arkada rampa tirmaniyordum. Beyaz bir sahinin icine dolusmus cakal surusu laf atti ama ben ne dediklerini anlamadim; ancak Emre duymus. Biz otostop icin beklerken cok zaman geciyor. Arka arkaya iki sahin gecince, bizden de haber alamayinca Emre`nin icine “nasil olur da biz onlari yalniz biraktik ya baslarina bir sey geldiyse” diye kurt dusmus. Boyle olmayacak diye 4km kadar ciktiklari rampayi asagi inmisler ta ki bizi sag salim pikapta gorene kadar. Bizim icin indiklerini ogrendigimizde kendi kendimize “gunduz vakti, bu kalabalik yolda, hic gerek yoktu” diyoruz. Tabi olayin ayrintisini Ayder`e vardigimizda ogreniyoruz.
Abimiz Ayder`in girisindeki Sis Otel`in sahibiymis. Sag olsun bize cok yardimci oluyor. Allah razi olsun deyip tesekkur ettikten sonra bisikletleri topluyoruz. Gunes hala o kadar yakici ki yaylanin merkezine varincaya kadar pedal cevirmek bile zor geliyor, aninda damlamaya basliyoruz. Internet cafeyi gorunce ekibin kalani gelene kadar sehirle iletisim kurup belirledigimiz rotadan ve planlardan merak edenleri haberdar edelim diyoruz. Henuz medeniyetten cok fazla uzaklasmadigimiz icin boyle seyler normal tabi. Ilerleyen gunlerde telefonlar cekmeyecek. Gunluk hayatta oldukca zaman harcadigimiz telefon, internet, bilgisayar yok; ozgurluk var. Tek endisemiz gunlerce haber alamayinca meraktan ölüp ölüp dirilen ailelerimize biz surdayiz, iyiyiz demek oluyor.
Daha serin daha guzel bir yer bulalim da bizimkileri orada bekleyelim diye karar alinca yine kendimizi rampaya vuruyoruz. Amac golgede bir yer bulup uzanmak ve hararetimizi atmak. Nerdeyse yaylanin sonuna dogru guzel bir yer buluyoruz. En sondaki masanin uzeri oldukca dolu ve pis ama umrumda degil. Tam yamactayiz, pufur pufur esiyor. Bu arada sis de yavas yavas daglarin arasindan dolmaya basladi. Golgede ruzgari yedikce “Ohh be Serkan nihayet rahataladim” diyorum.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030311.jpg
Tıpkı dun gece planladigimiz gibi sabahin altisinda yatagimdan kalktim. Yumuk yumuk olan gozlerimi acmak ve dunyanin farkina varmak icin banyonun yolunu tuttum. Yuzumu yikayip kendime geldikten sonra kafa calismaya basladi. Yan odada hic ses yok. Kesin bunlar kalkmadi diyerek bir hisimla yan odaya gidiyorum. Gencleri urkutmemek lazim diyerek once yavas yavas kapilarini tiklatiyorum. Pist kalktiniz mi? Hic ses yok. Tiklama siddetini artirarak bir kez daha sansimi deniyorum. Hala ses yok. "Acsaniza be kapiyi, bagirttirmayin beni, adami kapida bekletmeyin." Ille zor kullandiracaklar. Nihayet kapiyi Emre aciyor. O da benim gibi erkenci hatta kalkmis dus icin hazirlaniyor. Serkanin gozler mahmur, Erkut ise belli ki yataktan hic kalkmamis. Ben size ne dedim; ayakalarinizdan suruklerim demedim mi? “Erkut hani erken kalkacaktin, yine elime dustun” dememle birlikte igne batirmis gibi sicrayarak yataktan firliyor. Tek derdi sabah sabah Kevser`in gazabina ugramamak. O halini gorunce gunun ilk kahkahasini patlatiyorum.
“Hadi bakalim hazirlanip yola cikamamiz en az iki saat, cok dagildik, biraz acele edin” diyorum. Bu arada benim esyalarim coktan hazir. “Asagi inip bisiklete yerlestiriyim, cok bekletmeyin” diye tekrar yineliyorum.
Dun gece cikartmasi takmasi sorun diye cantami bagajdan sokmedim, hos ben tur boyunca genelde sokmem niye artislik yapiyorsam. Sadece lazim olacak esylarimi ve onemli seyleri ya cadira alirim ya da boyle iste yanimda tasirim. Benimle tura cikanlar bilir her seyim duzenli ve aklimda kalacak sekilde ayni yerlerine konulmalidir. Bagaj cantamin ustundeki en buyuk goze giysilerimin kati bozulmayacak sekilde dizerim. Ha gunler gectikce bir taraf kirli bir taraf temiz olarak ayrilir. Yan gozlerde ise kolay ulasabilecegim, tur esnasinda lazim olabilecek seyleri bulundururum. Simdi turun ilk gunleri oldugu icin neyi nereye koydugumu, koyacagimi hatirlamak biraz zaman aliyor; ancak iki gune kadar alisirim. Teknik malzemeler, saglik cantasi bir tarafa; yagmurluk, ruzgarlik, yiyecekler, enerji barlari diger tarafa. Gidon cantasini bu sene oyle istedigim gibi dolduramiyorum maalesef cunku koca SLR`i koyacak baska yerim yok. Bu buraya, su da burayaaa diye kendi kendime konusurken ilk olarak Emre iniyor asagi. Dun 4 saat suren yagmurun ilk dakikalarinda bisikletini disari atmisti temizlensin diye. Haydi bakalim simdi de yaglama zamani. Derken pes pese Serkan ve Erkut da iniyor.
Bir iki hatira fotosunun ardindan arkamizda bir sey unutmadik degil mi diye son kontrolleri yapip aynen dedigim gibi uyandiktan 2,5 saat sonra yani 8:30`da yola cikiyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030225.jpg
Saga sola baka baka tenis maci izler gibi gitmekten basimiz dondu.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030228.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030231.jpg
Dun gece aldigimiz kayisilar Serkan`in gidonda sallaniyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030232.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030235.jpg
Ahanda bulduk, saga cekelim.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030237.jpg
Ohhh pogacalarin kokusu 5 metreden aliniyor. Soyle bi icimize cektikten sonra “abi cay var mi?” diye daliyorum iceri. Abimizin “var” demesiyle benim eldinevlerin cirtini acip arkadaslari cagirmam es zamanli oluyor. Acliktan gozumuz donmus orasi kesin, ama surekli rampa cikacagimiz icin arkadaslari uyariyorum: “aman ha fazla yemeyin, tikanirsiniz.” Pogaca, simit, yanina da her zamanki gibi su bardaginda cay. Hani boyle sicacik pogacanin icini acinca sicak bir duman yukselir ya burnunuzun ucuna dogru, ha iste o bile yetiyor insanin gozunu doyurmaya. O yuzden uykular aciliyor, asik suratlar gulmeye basliyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030227.jpg
Kahvaltidan sonra anliyoruz ki ikinci caylar cok gelmis. Az durup sindirmeyi bekleyecegimize ilerdeki benzinlikten uzerine soda takviyesi yapip, mataralari da doldurduk. Peki ya dun gece aldigimiz kayisilar? Onlari da tasimamak icin mideye yolluyoruz. “Hani cok yemeyecektik yahu, ben catliyorum. Bohyyy, siz de bir degisiklik yok mu?” diyorum kimsede tik yok. Anlasilan benim mide iyice kuculmus, onlarla kapismak benim neyime?
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3198.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030238.jpg
Su takviyesinin ardindan nihayet yeniden yola cikiyoruz. Ardesen Camlihemsin sapagi arasi yaklasik 4 km. Dunu saymazsak turumuzun baslangic gunu Pazar diyebiliriz. Tabelalarin onunde bir iki foto cektikten sonra “cok oyalandik, yol uzun” diyerek acele ediyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030240.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030241.jpg
Daha once gittigimiz icin bu yolu gayet iyi biliyoruz. Camlihemsin`e kadar 20km boyunca caktirmadan rampalar var. Ondan sonra Ayder`e kadar ise 18km “Karadeniz`e Hos geldiniz.” dedirtecek cinsten saglam rampalar var. Bugunku tur planimiz Ayder`den yaklasik 6km ileride bulunan Galer Duzu`ne varmak. Ayder`de kamp atacak dogru duzgun yer yok. Bir iki kamping var ama Ayder populer bir yayla oldugu icin her sey pahali. Biz de oraya verecegimiz parayi 6km daha tirmanip Galer Duzu`nde bedava kamp atip o meshur sac kavurmaya veririz diyoruz. Emre ile Erkut bilmez. Seneee gecen sene, yok yok bir onceki sene yani 2008. Yukari Kavrun`a tirmanirken de inerken de Galer Duzu`nden tok karnina gecip, o sicacik el yapimi ekmekleri muthis sac kavurmaya bana bana yiyen insanlara sadece bakmakla yetinmistik. Icimizde kalan bu duyguyu bastirmak namina digerlerinin de aklini celip rotayi Galer belirliyoruz. En azindan sakin, huzurlu bir gecede kesintisiz bir uyku da cekebilicegiz.
Iki uc km gittikten sonra Serkan`a sesleniyorum.
_Serkan km saatim calismiyor.
_Yuru hacim yuru sonra bakariz.
_Ben bi durucam.
Tekeri evir cevir, sensoru yaklastir, km saatini tak cikar. Yok olmuyor olmuyor.
_Piller de yeni, yahu sorun ne anlamiyorum.
_Ver bi bakiyim.
_Dur sunu bi acalim, garanti olsun, yeni pil takiyim.
Ne oldu diye merak eden Emre ve Erkut da yanimiza donuyor.
_Onemli bir sey yok yaw, km saatim calismiyor. Siz devam edin biz yetisiriz.
_Kevser sonra baksak molada.
_Olmaz veriler onemli. Ya valla kusura bakmayin bekletmek istemezdim ama aklim bunda kalir.
_Yuksek gerilim hatti varsa ondan da cekmeyebilir.
Kafami kaldirip etrafa bakiyorum ama normal elektrik direklerinden baska bir sey goremiyorum. Ne yaptiysam sorun da cozulmeyince mecbur basiyorum pedala. Daha 200 metre bile gitmeden km saati yeniden calismaya basliyor.
_Sss Erkut km saati calisti.
_Hadi yaa.
_Emre hakliymis, demek orda gerilim falan varmis. Ilk defa boyle bir seye sahit oluyorum.
_Alla alla, duzeldi mi simdi tamamen?
_ Sss! Simdilik aramizda kalsin Emre`ye soyleme o kadar beklettim bosu bosuna, ben sonra soylerim.
Hizlandik, aradaki farki kapatmaya calisiyoruz. Havanin dunle alakasi yok. Dun cok nemli ve basikti, bugun ise gokyuzu piril piril. Bu sefer de gunesin yakici etkisi kendini sabahin erken saatlerinden itibaren hissettiriyor. Erken dediysem hani saat de 10`a yaklasiyor canim hahah.
Sicagin etkisiyle hemen hemen tum cesmelerde alnimizdan gozumuzun icine suzulen tuzlu teri yikamak ve mataralardaki sulari tazelemek icin duruyoruz.
Yine boyle bir cesme icin durdugumuzda tarihi koprude foto cekmeden olmaz deyip sirayla poz veriyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3230.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030251.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3217.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030252.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030254.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3223.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030262.jpg
Kopruden dondugumde bizimkiler icerideki kalabalikla coktan muhabbeti kurmus. Topluluk da bisikletcilerden olusuyormus. Boyle kendi aralarinda toplanip yakin cevrelere pedal basiyorlarmis. Az biraz lafladiktan sonra sipsak fotolarin ardindan “bize musade” diyerek izin istiyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3221.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3220.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3233.jpg
Camlihemsin`e gidene kadar bircok rafting merkezi gormeniz mumkun. Kisa, orta diye parkurlari var. Dun cok yagmur yagdigi icin sular bulanik ve deli akiyor. Firtina Deresi`nin o parlak turkuaz rengine denk geldiginizde gozunuz bayram ediyor. Rafting icin essiz bir mekan. Her zaman mi acelesi olur bu turcularin da bir kere olsun rafting icin zaman bulamazlar. Bu sene de hayaller yalan oldu. Bu gidisle baharda sirf rafting icin buraya gelmek gerekecek.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3247.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/IMG_3207.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030276.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030277.jpg
Hanimlar hamarat canim, cay topluyorlar.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030285.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030286.jpg
Camlihemsin`e girdik artik cok az yolumuz kaldi.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030291.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030287.jpg
Merkeze vardigimizda soldaki cay bahcesine bisikletleri birakiyoruz. Pesine el yuz yikayip serinleyecek yer bulma zamani. Su an aktif olmayan dere kenarinda muthis bir mekan var, onun hemen yaninda wc bulmaniz mumkun.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030297.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030300.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030301.jpg
Aklimiz basimiza geldikten sonra aciktigimizi fark etmemiz cok zaman almadi. “Biriniz benimle gelsin” diyorum tur cuzdanini elime alarak. Serkan gonullu oluyor. Markete girmek uzereyken gozum soyle bir takiliyor yerde goz kirpan karpuzlara. “Ay Serkan ne olur karpuz alalim, benim icim yaniyor,” diyorum. Menumuz tam yazlik: domates, salatalik, biber, beyaz peynir ve de karpuuuuuuz. Sol taraftaki dukkanda yikatip, sag taraftaki firindan da citir citir bir ekmek aliyoruz. Herkes bi isin ucundan tutunca isik hiziyla soframizi kuruyoruz. O taptaze citir ekmegin icine peyniri koyup karpuzla katik ederken “su bizdeki sahip olduklarina sukretme duygusuyla elde edilen mutluluk ve huzur kalbur ustu olan ama kendine zaman ayiramayan, yasamdan zevk alamayan milyonlarca insandan ne kadar sansliyiz” dedirtiyor. Is guc kosturmacasıyla beton bloklarin arasinda sıkışıp kalan insanlarin doyumsuzluklari nedeniyle ufak seylerden mutlu olmayi nasil unuttuklarini anlamak icin alim olmak gerekmez. Soyle bir geriye donup bakmak, nereye gidiyoruz, ne icin kosturuyoruz her sey akip giderken demek yeterli.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030302.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030304.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030308.jpg
Ayder rampalarini tirmanmak icin gunesin etkisi biraz olsun azalsin diye oyalaniyoruz. Ancak cay bahcesinin uzeri naylon bir tente ile kapatildigi icin hani o agac ya da veranda golgesi rahatliginda degiliz. Yuzum kizardikca bende rahatsiz hareketler, serzenisler basliyor. Elimi yuzumu yikiyorum, iki serinledikten sonra hemen geciyor. Bakiyoruz boyle olmayacak “madem rahat degiliz yaniyoruz hadi o zaman yola koyulalim” diyoruz.
Haslanmamak icin yogurt gibi gunes kremi suruyorum. Bu yuzden daha da cok terliyorum. Yuzume yapisan kucuk sinekleri anlatmama bilmem gerek var mi? Alnimdan akan ter gozume girdiginde yakici bir etki birakiyor. “Size olmuyor mu?” diye kiyasliyorum hemen digerleriyle, sonra benim kaslarin ince olusuna bagliyorum olayi. Normalde yururken bile kaskini cikarmayan ben daha fazla dayanamiyorum ve kaski cikarip gidona asiyorum. Matarayla basimi islattiktan sonra biraz olsun rahatliyorum.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030310.jpg
Telsizleri acip ikiye ayrilmanin vakti geldi. Performans yapmak isteyen Emre ve Erkut`a onden yol veriyoruz. “Siz devam edin, biz de dinlene dinlene gelelim, gunes beni mahvetti” diyorum. Serkan`in sirti göl gibi olmus. Karadeniz`deyseniz her yerden fiskiran, akan sular gormeye sasirmazsiniz. Ilk buldugumuz kaynakta Serkan da iflas ediyor, formayi cikarip kendini serin sulara atiyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030309.jpg
Cok zaman kaybediyoruz. Emreler merak ediyor. “Biz iyiyiz, sadece gunes cok etkiledi, biraz serinleyip devam edecegiz” diyoruz. En fazla 6km dayanabiliyoruz bu yakici gunese.
_Bu boyle olmayacak hacim biz en iyisi saga cekelim.
_Otostop mu cekicez?
_Ben cok kotu oldum, cekilmez bu yol sicakta.
_Valla ben de cok terliyorum Serkan. Yuzum, elim, ayagim alev alev yaniyor.
_Dur o zaman Emrelere haber verelim.
_1-2, 1-2
_Sorun mu var?
_Mudurum! Bir sorun yok, biz otostop cekmeye karar verdik siz devam edin merak etmeyin.
_Iyi misiniz?
_Iyiyiz, Ayder`de bulusuruz, siz beklemeyin.
_Anlasildi, tamam.
Bekle bekle bir turlu uygun arac gecmiyor. Gecse de zaten durmuyor. Golgeden cikmamaya gayret gostererek otostop icin ugrasiyoruz. Bu arada nasil otostop cekilecegine dair bircok espri geciyor aramizda.
_Serkan len sen istersen arkada bekle.
_Ne oyle, sen mi durucaksin onde taytla hem de? Gec bacim arkaya katil etme adami.
_Yok be gunese cikma, dinlen diye soyledim. Bacak goster dicem ama kim ne yapsin senin killi, amele yanigi olan bacagini?
Biz halimizle dalga gecip gulerken sonunda bir pikap duruyor.
_Selamunaleykum
_Aleykumselam
_Abi bizi gunes carpti, baya kotu olduk. Ayder`e gidiyorsaniz bizi de alir misiniz?
_E hadi bakalim, nasil yukleyeceksiniz?
_Bes dakikayi almaz.
On tekerler hemen sokulur ve bisikletler yukari yuklenir. Goruldugu uzere hem profesyonel turcuyuz hem de profesyonel otostopcu. Oldukca pratigiz bu konuda. Garibim Serkanin her zamanki gibi kaderi bisikletleri tutmak icin bagajda bir yere sigmak. Ben ise arka koltuga geciyorum.
Bir ara telsizler cekmiyor, iletisimimiz kopuyor. Erkutlarla birlikte pedallarken ben en arkada rampa tirmaniyordum. Beyaz bir sahinin icine dolusmus cakal surusu laf atti ama ben ne dediklerini anlamadim; ancak Emre duymus. Biz otostop icin beklerken cok zaman geciyor. Arka arkaya iki sahin gecince, bizden de haber alamayinca Emre`nin icine “nasil olur da biz onlari yalniz biraktik ya baslarina bir sey geldiyse” diye kurt dusmus. Boyle olmayacak diye 4km kadar ciktiklari rampayi asagi inmisler ta ki bizi sag salim pikapta gorene kadar. Bizim icin indiklerini ogrendigimizde kendi kendimize “gunduz vakti, bu kalabalik yolda, hic gerek yoktu” diyoruz. Tabi olayin ayrintisini Ayder`e vardigimizda ogreniyoruz.
Abimiz Ayder`in girisindeki Sis Otel`in sahibiymis. Sag olsun bize cok yardimci oluyor. Allah razi olsun deyip tesekkur ettikten sonra bisikletleri topluyoruz. Gunes hala o kadar yakici ki yaylanin merkezine varincaya kadar pedal cevirmek bile zor geliyor, aninda damlamaya basliyoruz. Internet cafeyi gorunce ekibin kalani gelene kadar sehirle iletisim kurup belirledigimiz rotadan ve planlardan merak edenleri haberdar edelim diyoruz. Henuz medeniyetten cok fazla uzaklasmadigimiz icin boyle seyler normal tabi. Ilerleyen gunlerde telefonlar cekmeyecek. Gunluk hayatta oldukca zaman harcadigimiz telefon, internet, bilgisayar yok; ozgurluk var. Tek endisemiz gunlerce haber alamayinca meraktan ölüp ölüp dirilen ailelerimize biz surdayiz, iyiyiz demek oluyor.
Daha serin daha guzel bir yer bulalim da bizimkileri orada bekleyelim diye karar alinca yine kendimizi rampaya vuruyoruz. Amac golgede bir yer bulup uzanmak ve hararetimizi atmak. Nerdeyse yaylanin sonuna dogru guzel bir yer buluyoruz. En sondaki masanin uzeri oldukca dolu ve pis ama umrumda degil. Tam yamactayiz, pufur pufur esiyor. Bu arada sis de yavas yavas daglarin arasindan dolmaya basladi. Golgede ruzgari yedikce “Ohh be Serkan nihayet rahataladim” diyorum.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1030311.jpg