Evet bu günkü yaklaşık 120 dakikalık ilk flörtümüz neticesinde yeni SL3'ümle ilgili ilk duygularımı sizinle paylaşayım.
Sabah heyecanla bisikletlerimin bulunduğu garaja indim.(insan maddi değeri ne olursa olsun birşeyi ilk aldığında başına birşey geleceğinden nedense çok çekiniyor. İlk heves ne de olsa " ya biri bakarken düşürmüşse , ya kıskanan biri kadroyu dün akşam çizmişse " tadındaki psikopat duygularla (ben halimden memnunum henüz tedavi olmayı düşünmüyorum

yanına geldiğimde bir de ne göreyim? Güzelim kırmızı beyaz renkleriyle (siyah yeşil F2 hala favorim ama bie iki sene beklemem gerekecek) yeni oyuncağım beni bekliyor.
Usulca kilidini açtıktan sonra bir hamlede üzerine zıpladım ve kendimi dışarı attım. Dün yağan yağmurdan sonra burnuma gelen nefis toprak kokuları eşliğinde (çocukluğumdan beri bayılırım bu kokuya, herkes gibi herhalde)
önce Feneryolundan Modaya doğru yöneldim.Radyoda kendime uygun bir kanal ayarladım, ve henüz uykusu açılmamış halde etraftaki cafelerde kahvaltı eden ahaliye sessizce ve hiç belli etmeden bir selam verip ( küçük yerleşim bölgelerinde herkesin birbirini tanıdığı " mehmet aabi günaydın, selma abla naber kızın üniversiteyi kazandımı?" tadındaki ortamı biraz da olsa özleyerek (istanbulda da bu ortamı yakalamak bazı semtlerde mümkün , birazda kişiyle alakalı herhalde ama gittikçe mecburen bireyselleştiğimizi de kabul etmek gerek.O yüzden topluca aktivite imkanı da sunan bisiklet sporuna tekrar döndüğüm için ayrıca mutluyum) turuma başladım.
Önce Moda sahiline doğru yöneldim. Buraya taşınalı henüz birkaç ay olduğundan ve olası aksiliklerden (parkurun ve ortamın uygunsuzluğu vs.) dolayı antremanlarımı aksatmak istemememden dolayı (uzun yıllardır her sabah koşarım, artık 5 km koşu ardından 20 km civarı tempolu bisikleti ekledim antremanıma , tabiki hem daha verimli hem de daha heyecanlı oldu) Moda tarafına daha önce gitmemiştim , feneryolu-maltepe rotasında dolanıyordum.
Bisikletin iki ay önce heyecanla düşünmeden aldığım Bianchi Hero dan farkedilir ilk farkı tabiki bana uyan ölçüdeki kadrosu. (bu insanda şahinden inip mercedese binmiş gibi bir duygu uyandırıyor, e bir de cannondale farkı var tabi) Cannondale oturma borusunun nispeten daha uzun olması (yahu büyük mü bu bisiklet bana )duygusu da uyandırıyor insanda . Tabi ki değil. 183 cm boyundaki ve bacakları oldukça uzun olan benim gibi biri için L size (18") karo gayet ideal. Gençlik yıllarımda bolca BMX kullanmamdan dolayı altımda kıvrak oynak aletlerin olamasına daha çok alışığım aslında ama bunun rahatlığı da anlatılır gibi değil. Moda dan vazgeçip bi Bursa yapıp döneyim diyesi geliyor insanın.
Her ne kadar artık XC merakıyla bu tarz bisikletlere yönelmiş olsam da, hem arazide hem de sokaklarda eski teknik bilgilerime dayanarak ufaktan bunny hop ve drop off denemeleri eşliğinde hoplaya zıplaya Moda'ya vardım
(ilk görüşlerim ya oturma borusunun uzunluğundan ya da hidrolik frenin ön tarafa verdiği ağırlıktan dolayı ilk anlarda bisikletin dengesini pek bulamadım. Hatta ön tarafta doğru gereğinden fazla bir ağırlık merkezi kayması olmuş olabilirmi bu donanımda diye de düşünüp bir an moralim bozuldu açıkçası, ama 15 dakika geçmeden bisiklete alıştım ve ağırlık dengesini buldum, evet artık hızlanmanın zamanı geldi.)
Moda sahilinde ufak çaplı Trial bir zemin varmış meğer, evden çıkarken kilitlediğim ön amörtisörü (Lock olduğunu da buradan duyurmuş oldum

açmamla pedela basmam bir oldu, denge ve zemine uyum inanılmaz. Hala ileride kısa gidon alabilirim diye düşünüyorum ama şu an üzerindeki eğimli uzun gidon da kesinlikle sıkıntı yaratmıyor.
Vites geçişleri harika, sadece arka 6-7 arasında bir sıkıntı var, orada nedense geç tepki veriyor vites, ilk fırsatta baktıracağım. Deore vites kolları
herhalde ileride bir numaram olmayacak ister inanın ister inanmayın Altus'un kolları daha iyi, ama alışırım sanıyorum. O kadar kusur da nazar boncuğu olsun.Sıkıntım vites koluna basma mesafesinin uzun olması. Daha kısa bir mesafeyle tepki vermesi çok daha hoş olurdu ancak belki de ayarlanabiliyordur. Henüz incelemedim, forumda da aramadım bu konuyu. Bilen varsa yorumlarını bekliyorum.
Sele Cannondale Stage w/ steel rails, oldukça rahat 1-2 saatlik antremanlar için pedli tayta falan hiç luzum yok. Bu gün de giymemiştim zaten. Elcikler eldivensiz kullanamayacak kadar çok çıkıntılı, eldivensizken oldukça rahatsız ediyor ama zorlu patikalarda eldivenli kullanım için çok uygun ve rahat kavranacak bir yapısı var.Önemli olan da bu zaten.
Modada ki turlamalarımın ardından tekrar bostancıya doğru yöneldim, yolumun üzerinde karşıma çıkan eğimli ama kısa beton setlerde (Modadakiler süper) wallride lar yaparak ilerledim. Caddebostan sahili Flugtag'ında etkisiyle daha da dolu, bu gün haliylen bu saatlerde insanlar spordan çok Flugtag'la ilgileniyor. Oysa ki benim kafam başka yerde. Seneye izlerim Flugtag'ı. Caddebostandan geçerken mecburen yavaşladım ve Flugtagda yarışacak komik ama başarılı bulduğum , biraz da hayran kaldığım
değişik uçuş aletlerinide süzmeyi ihmal etmedim.Bendeki heyecan yarışacak takımlarda da var. Onlarda bu gün ilk defa kullanacaklar yeni araçlarını.
Dönüşte cadde tarafından geçmeye karar vererek stabil bir hıza ulaştım ve bostancıya kadar vardım. Oyalanmalarımla birlikte yaklaşık 90 dakika geçirmiş olduğumu anladığım için dönüş yoluna geçmeye karar verdim.
Saat gibi geçişleri olan sessiz vitesi, rahat selesi, dengeli kadrosu, konforlu ön amortisörü (rebound ayarı dahil olmak üzere tüm ayarları tam bana göre hazırlanmış durumda ilk arazi turumuzu bekliyor.Ne çok yumuşak ne çok sert, ama serte yakın, konfordan çok zemindeki değişimleri rahat algılayabileceğim ve gerektiğinde lazım olan müdahaleyi yapabileceğim şekilde ayarlanmış.Fazla konfor sporcuya yaramaz, biraz eziyet herzaman iyidir felsefesini daha çok benimsemişimdir) ile yeni Cannondale SL 3 ümle ilgili ilk duygularım bunlar.
Herkese arzu ettiği bisikleti ( ya da mutlu edecek her ne ise onu ) alabilmesi dileği ile...