Scudo Sports

Çanakkale, İzmir Seferi (2.Gün)(Anka Bisiklet)

Görkem Kılınç

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Haziran 2008
Mesaj
1.448
Tepki
1.670
Şehir
Ankara / Keçiören
Hey Helen, evde misin?

Sabah saat 6 civarında gözlerimi çadırın içinde açıyorum. Yattığım yerde daha önce bir milletin başırdan o kadar emin konuşurken atalarımın ülkesi için ne kadar centilmen olduğunu kendi kendime söyleniyorum. Yanımda Ahmet abi yatıyor uyandırmadan çadırdan çıkıyorum. Çeşmede elimi yüzümü yıkayıp kendime geliyorum. Ekibi kaldırması için Deniz abiyi uyandırıyorum. Çadırın önüne de özenle kırmızı spd ayakkabısını çıkarıp koymuş. Yarım saate kalmıyor herkez kalkıyor. Hızlı ama çevredeki insanları da uyandırmamak için bir o kadar da sesiz toparlanma işine koyuluyoruz. Murat abi tek kişilik çadırını toplarken Ömer abi de tek kişilik dev çadırını toplamaya çalışıyor. "Geliyorum yardıma tamam."...

(link)

(link)

(link)

Toplandıktan sonra çıkışa gidiyoruz. Kamp alanını tertemiz hava ve pedal sesleri sarıyor. Çıkışa vardığımız da bir hatıra fotoğrafı çekmeden gitmiyoruz. Burdaki kamp alanı çok güzel, etrafda hep aileler var. Eşyalarımız çalınmadı. Giriş de kimlikleriniz ile kayıt oluyorsunuz. Kayıt sistemi excel dosyasında bölünmüş alanlar (A bölgesi vs...) olarak kayıt ediliyor ve jandarma kayıtları sık sık kontrol ediyor. Şimdi diyeceksin; "Görkem, ne güzel kamp alanıymış orası." Evet güzel ama tuzlu. (Deniz kenarında olduğundan için sanırım.) Bir tek güzel yanı bakkalı olması. Netice de tavsiye etmiyoruz ve gitmenizi istemeyip ilerlerde bir yer bakmanızı önerip şöyle bir fotoğraf ile yola devam ediyoruz...
(link)

Tempo, tempo...
(link)

Eceabat limanına geldik, biletlerimizi alıp karşıya geçiyoruz.
(link)

(link)

Karşıya geçtikden sonra kahvaltı edebileceğimiz yer ararken birde ne görelim. Troy filmindeki atla karşılaşıyoruz. Kuyruğunu ayağa çevirerek denge sağlanmış.
(link)

(link)

Ahmet hocam bizi polis evine götürüyor. Çok uygun bir ücret ödeyerek self servis olan bu hizmeti gerçekden çok beyeniyoruz. Güne harika başlamak için ne gerekiyorsa menüye koymuşlar. Bizim geleceğimizi nerden biliyorlar da bu kadar çeşidi çıkardılar acaba??
(link)

(link)

Her güzel bir şeyin sonu gibi kahvaltıda bitti. Yola çıkıyoruz vakit kaybetmeden. Yolda mataralarımızı doldurmak için küçük bir mola verip son hazırlıkları tamamlıyoruz. Bu arada Ahmet hocamla benim uyku tulumuz yoktu. 2 tane güzellerinden bulup alıyoruz.
(link)

İntepe'ye doğru tırmanıp Troy Antik Kent'ine harekete geçtik...
(link)

(link)

(link)

(link)

Tırmanış sonrası kısa bir mola...
(link)


Harika bir iniş gerçekleştiriyoruz. Rüzgar tam arkamızdan esiyor. Bu iniş bize iyi bir moral oldu, güneş tepeden tam bizi seyrederken. Göker abi ile ben mataralarda su kalmadığı için benzinliğe sapıyoruz. Bu arada abur cubur atıştırarak biraz olsa dinleniyoruz...
(link)

Troya Antik Kent sapağına geliyoruz. Antik Kent yaklaşık 5-6 km içeride. Havanın çok sıcak olması nedeniyle çok susuyoruz ve malesef mataralarımız gene boş bir vaziyette...
(link)

3 km kala bir lokanta önünde duruyoruz. Ağaçların altında bir çeşme var. Soğuk suyu yüzümüze çarpıp sıcaklığımızı biraz olsa düşürüyoruz...
O sırada inanılmaz bir görüntü ile karşılaşıyoruz. Beşiktaş'lı bir Troya askeri... (Ömer abi yaptı gene yapacağını eğlence kaynağımız bir tek o.)
(link)

Demir atlı Troya süvarisi...
(link)

Bu da bir piyade asker...
(link)


(link)

Troya'ya varıyoruz. Müze kartı alın diye bir çok kez uyarmıştım abilerimi. Bana uyup alanlar hemen girdi. Almayanlar ise almak için sıraya girdiler. Ben ise ilk defa küçük olduğuma sevindim. Niye mi? 1-16 yaş ücretsiz, hemen giriyorum içeriye çeşme bulup biraz serinliyorum. Abilerim tek tek geliyorlar içeriye...
(link)

(link)

Gelmişken Helena'yı veya Paris'i de ziyaret edeyim diyorum. Şurda ki ablaya sordum; "Helen'i veya Paris'i gördünüz mü?" diye. O da aramış ama bulamamış. Küçük hanım ve beyefendi sanırım evde yoklardı. :)
(link)

(link)

(link)

(link)

(link)

(link)

(link)

Vakit kaybetmeden Bozcaada'ya doğru pedal çevirmeye başlıyoruz. Sıcaklık biraz olsun düştü ama yollar da ki asfalt erimiş durumda. Asfalta yapışan tekerler de cabası. Son 20 km kalmıştı ki Ömer abi lastiğinin patladığını söyledi. Lastiği değiştirirken fırsatını bulan da dinlenmeye çekildi biraz olsun.
(link)

20 km sonra Bozcaada'ya kalkan vapurun limanına geliyoruz. Kapıda ki görevli gidiş bedava diyor. Dönüş de nasıl olsa bana mahkumsunuz demeyi de ihmal etmiyor.
(link)

Karşıya geçtiğimiz de bakkaldan domates, ekmek, peynir gibi çabukcak atıştıra bileceğimiz şeyler aldık. Deniz abinin aklına uyup Ayazma plajına gidiyoruz.
(link)

Kalacak yer bulamayınca çareyi plajda yatma da buluyoruz. Kimimiz çadırını kurup, kimimizde uyku tulumuna girip şezlongda yattı. Bu arada Ahmet hocam ile "İyiki tulumları almışız." deyip yanda Yunan'lıların partisini ve orda ki abuk sabuk, değişik bir ses tonu ile şarkı söyleyen adamı bile bir süre sonra duymayıp yorgunlukdan uyuya kalmayı başarmışız...
 
Scudo
Yavaş yavaş geliyor süper turun fotoğrafları. Ayaklarınıza sağlık arkadaşlar.
 
Ne uyuduk o plajda ya ,tabi aradaki 56 km bahsi geçmemiş :D
 
çok teşekkürler. kaldığınız yerler hakkında yaptığınız yorumlar eminimki oraya gitme fırsatı yakalayanlar için çok faydalı olacaktır.
selamlar
 
  • Beğen
Tepkiler: Görkem Kılınç
çok güzel bir gezi gerçekten,bende böyle bir geziye katılmayı çok düşünmüştüm bir ara ama yanıma kimseyi bulamadım.kime anlatsam dalga geçti =) o kadar yol gidilir mi?diye..
ayagınıza saglık...
sizleri çok kıskandım ne yalan söyleyim süpersiniz
 
  • Beğen
Tepkiler: Görkem Kılınç
Belki bu sene, belki de gelecek sene ben de oralarda olmak istiyorum.

Çok güzel bir tur. Paylaşımınız için çok teşekkürler.

Kazasız turlar

five
 
  • Beğen
Tepkiler: Görkem Kılınç
Geri