Devenez ce que
Daimi Üye
- Kayıt
- 14 Mayıs 2018
- Mesaj
- 332
- Tepki
- 1.007
- Yaş
- 51
- Şehir
- Istanbul / Sancaktepe
- İsim
- Murat
- Bisiklet
- Kron
Evli ve çocuklu olup bisiklet sevdası olanların en büyük problemlerinden biridir heralde; arkadaşlarınla bisiklete binmeye çıkarsın, ama aklın evdekilerde kalır onları bırakıp gittiğin için, ya da boş zamanını bisiklete ayırsan bu sefer eşin "bizim de canımız yok mu, biz de insanız" gibisinden imalarda bulunabilir
O yüzden bir taşla iki kuş vurmak için komşum Engin'le birlikte eşleri, çocukları, anneanneyi bile alıp Büyükada'ya tura çıkalım dedik. Bisikletleri ve geri kalan herkesi
arabalara doldurup Bostancı'ya geldik. Burada arabaları bırakıp bisikletleri de alıp tekneye bindik. Güzel bir havada keyifli bir yolculuktan sonra Büyükada'ya vardık. Burada eş ve çocukları "kendi keyiflerince, rahatça" takılabilmeleri için onlardan ayrılıp biz hemen bisikletlerimize atlayıp adayı turlamaya başladık 
Sonbaharda, Kasım ayının başları olduğu için caddeler tenha, sessiz, gayet rahattı. Ağaçların arasında otlanan atlar...
Arada bir faytonların geçtiği yollardan sürerek Dilburnu Tabiat Parkı'na vardık ...
Burası Büyükada Heybeliada'ya doğru dil çıkarmış gibi duran bir çıkıntı; piknik yapılabilecek alanlar, masalar var. Sol tarafta görünen Heybeliada...
Bizimkiler de o sırada faytona binmişler ve ada turuna çıkmışlar. Adanın arka tarafında onlarla karşılaştık. Biraz birlikte zaman geçirdikten sonra "yine serbetçe takılabilmeleri için" onları uğurladık :rolleyes:
Biz de biskletlerde adanın en yüksek noktasında yer alan Aya Yorgi Kilisesi'ne doğru tırmanmaya başladık. Oldukça dik bir yol; zaman zaman bisikletleri iterek, dinlenerek tırmanmaya devam ettik. Çok sayıda yürüyerek çıkan da vardı, ne kadar doğrudur bilmiyorum; kiliseye kadar yürüyerek tırmanırsan "yarı hacı" oluyormuşsun, "tam hacı" olmak için Efes’teki Meryem Ana Kilisesi’ni ziyaret etmek gerekiyormuş... Biz de öyle bir şey var mı acaba, umreye giden yarı hacı, hac görevini yapan tam hacı gibi??? Eğer öyleyse kendime "yarı hacı Murat" diyebilirim o zaman

Yine otlanan atlar; bisikletleri bırakıp atlara atlasak daha mı rahat çıkardık ki?
"Nasıl çağırılıyordu bu, gel kuçu, kuçu... Yok, değilmiş, geri gidiyor..."
Bu arada aslında adada çok sayıda bisiklet kiralayan yerler var; bizimkiler de bizim ufaklığa bir bisiklet kiralamışlar (günlüğü 20 TL idi galiba hatırladığım kadarıyla) ...
Ve komşumuz Tolga'nın sahibi olduğu butik otelde vakit geçirip kahvaltı yapmışlar, daha sonra biz de turu tamamlayınca oraya gelip kahvaltı yaptık.
Arka tarafta görünen Sedef Adası...
Nerden nereye geldik ha?
Nihayet kilisenin olduğu yere çıkmayı başardık. Yürüyerek çıkanların bizlere takdir dolu bakışları vardı ama sonuçta onlar da aynı yolu çıkmıştı??? Yoksa "kendilerini taşıdıkları yetmezmiş gibi tepeye kadar bir de bu bisikletleri çıkarmış gerizekalılar" diye mi düşünüyorlardı acaba?? Kafamda deli sorular....
Buraya kadar bunca zahmete katlanıp çıktıktan sonra günahlarımızı çıkarıp hafifleyelim bari biraz. Papaz efendi, nerdesin??
Bundan sonrası en keyifli anlar; iniş zamanı... Tabi inerken sahipsiz, kendiliğinden yetişmiş ağaçlardan kuşburnu ve dağ çileği toplamayı ihmal etmedik her zaman olduğu gibi...
Yeni Türkü'nün şarkısındaki gibi denizlere çıkan sokaklar...
"Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar..."
Mercan Sokağı olduğu için mi toplanmış bunlar buraya? Bulmaca; resimde kaç tane kedi olduğunu bulunuz.
Sakin, keyifli turumuz akşam üzeri dönüş yolculuğuyla son buldu. Adalar yazın çok kalabalık oluyor ama yazın gidildiğinde denize girme imkanı da var; ama bisiklete binmek için en uygun dönem ilkbahar ve sonbahar ayları...
Sonbaharda, Kasım ayının başları olduğu için caddeler tenha, sessiz, gayet rahattı. Ağaçların arasında otlanan atlar...
Arada bir faytonların geçtiği yollardan sürerek Dilburnu Tabiat Parkı'na vardık ...
Burası Büyükada Heybeliada'ya doğru dil çıkarmış gibi duran bir çıkıntı; piknik yapılabilecek alanlar, masalar var. Sol tarafta görünen Heybeliada...
Bizimkiler de o sırada faytona binmişler ve ada turuna çıkmışlar. Adanın arka tarafında onlarla karşılaştık. Biraz birlikte zaman geçirdikten sonra "yine serbetçe takılabilmeleri için" onları uğurladık :rolleyes:
Biz de biskletlerde adanın en yüksek noktasında yer alan Aya Yorgi Kilisesi'ne doğru tırmanmaya başladık. Oldukça dik bir yol; zaman zaman bisikletleri iterek, dinlenerek tırmanmaya devam ettik. Çok sayıda yürüyerek çıkan da vardı, ne kadar doğrudur bilmiyorum; kiliseye kadar yürüyerek tırmanırsan "yarı hacı" oluyormuşsun, "tam hacı" olmak için Efes’teki Meryem Ana Kilisesi’ni ziyaret etmek gerekiyormuş... Biz de öyle bir şey var mı acaba, umreye giden yarı hacı, hac görevini yapan tam hacı gibi??? Eğer öyleyse kendime "yarı hacı Murat" diyebilirim o zaman
Yine otlanan atlar; bisikletleri bırakıp atlara atlasak daha mı rahat çıkardık ki?
"Nasıl çağırılıyordu bu, gel kuçu, kuçu... Yok, değilmiş, geri gidiyor..."
Bu arada aslında adada çok sayıda bisiklet kiralayan yerler var; bizimkiler de bizim ufaklığa bir bisiklet kiralamışlar (günlüğü 20 TL idi galiba hatırladığım kadarıyla) ...
Ve komşumuz Tolga'nın sahibi olduğu butik otelde vakit geçirip kahvaltı yapmışlar, daha sonra biz de turu tamamlayınca oraya gelip kahvaltı yaptık.
Arka tarafta görünen Sedef Adası...
Nerden nereye geldik ha?
Nihayet kilisenin olduğu yere çıkmayı başardık. Yürüyerek çıkanların bizlere takdir dolu bakışları vardı ama sonuçta onlar da aynı yolu çıkmıştı??? Yoksa "kendilerini taşıdıkları yetmezmiş gibi tepeye kadar bir de bu bisikletleri çıkarmış gerizekalılar" diye mi düşünüyorlardı acaba?? Kafamda deli sorular....
Buraya kadar bunca zahmete katlanıp çıktıktan sonra günahlarımızı çıkarıp hafifleyelim bari biraz. Papaz efendi, nerdesin??
Bundan sonrası en keyifli anlar; iniş zamanı... Tabi inerken sahipsiz, kendiliğinden yetişmiş ağaçlardan kuşburnu ve dağ çileği toplamayı ihmal etmedik her zaman olduğu gibi...
Yeni Türkü'nün şarkısındaki gibi denizlere çıkan sokaklar...
"Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar..."
Mercan Sokağı olduğu için mi toplanmış bunlar buraya? Bulmaca; resimde kaç tane kedi olduğunu bulunuz.
Sakin, keyifli turumuz akşam üzeri dönüş yolculuğuyla son buldu. Adalar yazın çok kalabalık oluyor ama yazın gidildiğinde denize girme imkanı da var; ama bisiklete binmek için en uygun dönem ilkbahar ve sonbahar ayları...



