Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Brokeback Dağı, Capote, Pembe Panter, Kırmızı Başlıklı Kız

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
Sinemalarda bu hafta 4 yeni film gösterime giriyor... Bu haftanın yeni filmleri; üç dalda Oscar ödüllü, Ang Lee'nin yönettiği Brokeback Dağı, Philip Seymour Hoffman'ın 'En iyi erkek oyuncu' dalında Oscar ödülünü kazandığı Capote, Steve Martin'in Müfettiş Clouseau'yu yeniden canlandırdığı Pembe Panter ve animasyon film Kırmızı Başlıklı Kız...

Haftanın filmleri şöyle sıralandı :

 
Scudo
Pulitzer ödüllü Annie Proulx’un kısa hikayesine dayanan Brokeback Dağı, biri çiftlik kahyası, biri rodeo kovboyu olan iki genç eşcinsel erkeğin hikayesini anlatıyor... Film, aslında iki kahramanın, kabul edilemiyen sıra dışı aşklarını korumak için her şeye karşı yaptıkları mücadelenin hikayesi... 'Brokeback Mountain' ilk olarak 1997’de The New Yorker’da yayınlandı. Senarist Diana Ossana'nın dikkatini çeken öykü, daha sonra senarist ve yapımcı Larry McMurtry'nin de ilgisini çekince, film hakları satın alınarak, bir film projesi olarak ortaya çıktı...

Filmin konusu :
1963 yılı, Wyoming, Signal... Filmin kahramanları Ennis Del Mar ve Jack Twist bölgenin çiftçilerinden Joe Aguirre'nin yanında iş bulmak amacıyla gittikleri sırada tanışıyorlar... Aquirre, iki genci Brokeback Dağı’na çoban olarak yolladığında aralarında önce bir dostluk, sonraları daha yakın bir bir bağ kuruluyor. Birbirlerini başka insanların etkilemediği şekilde etkilediklerini anlıyorlar. Yaz sonunda iki gencin yolları, Brokeback Dağı'ndan inerek ayrılıyor. Wyoming’de kalan Ennis, sevgilisi Alma’yla evleniyor ve iki kızı oluyor. Jack ise, Teksas’ta rodeo kraliçesi Lureen Newsome ile evleniyor. Onun da bir oğlu oluyor. Dört yıl sonra, iki genç tekrar karşılaştıklarında, aradan geçen zamanın kendileri arasındaki bağı daha da güçlendirdiğini anlıyorlar...

Sekiz dalda Oscar'a aday gösterilen Brokeback Dağı, bu ödülü 'en iyi yönetmen' (Ang Lee), 'en iyi uyarlama senaryo' (Larry McMurtry, Diana Ossana) ve 'en iyi orijinal müzik' (Gustavo Santaolalla) dallarında kazandı...



 
Capote, bu haftanın ikinci Oscar ödüllü filmi... Yönetmenliğini Bennett Miller'in üstlendiği filmde, Truman Capote adlı bir gazetecinin, küçük bir kasabada işlenen cinayetlerin etkilerini araştırmak üzere bu kasabaya giderek olayı araştırması konu ediliyor... Gerald Clarke'ın romanından Dan Futterman tarafından uyarlanan filmde, 'Capote'yi canlandıran filmin başrol oyuncusu Philip Seymour Hoffman, performansıyla 'en iyi erkek oyuncu' dalında Altın Küre ve Oscar ödülünü kazandı...

Filmde Philip Seymour Hoffman'a, Catherine Keener, Clifton Collins Jr., Chris Cooper, Bruce Greenwood, Bob Balaban ve Amy Ryan eşlik etti...

Filmin konusu :
Gazeteci, senarist, kısa öykü yazarı Truman Capote, Kasım 1959’da, New York Times’da bir haber okur. Haber, Kansas’ta küçük bir kasabada yaşayan tanınmış çiftçi ailelerinden Clutterlar’ın dört ferdinin öldürüldüğünden bahsetmektedir. Capote, cinayetin kasabadaki etkilerini anlamak üzere, Kansas'a doğru yola çıkar... Yanına araştırma yardımcısı olarak Alabama’dan çocukluk arkadaşı Harper Lee'yi alır... Harper Lee birkaç ay içinde yazdığı 'To Kill a Mockingbird / Bülbülü Öldürmek'in yazarı olarak Pulitzer Ödülü kazanacak, şöhrete ulaşacaktır. Capote'nin cinayetle ilgili yaptığı araştırmalar ise, altı yılda yazdığı 'In Cold Blood' adlı romanına kaynak olur...



 
Pembe Panter efsanesi 1963 yılında Blake Edwards’ın yönettiği orijinal 'The Pink Panther' adlı filmle başlamıştı... Film, ünlü 'Pembe Panter' elmasının profesyonel bir hırsız tarafından çalınmasıyla başlayan olayları konu alan bir komediydi... Başrollerinde David Niven, Peter Sellers, Robert Wagner ve Claudia Cardinale'in rol aldığı filmde Peter Sellers'in canlandırdığı, sakar 'Müfettiş Jacques Clouseau' tiplemesi o kadar beğenildi ki, ardından dört tane daha 'Pembe Panter' filmi yapıldı... O dönemlerde henüz çok tanınmış bir oyuncu olmayan Peter Sellers, bu filmle dünya çapında bir oyuncu oldu...

Bu filmle popüler olan bir başka karakter daha vardı. Henry Mancini'nin müziğiyle filmin jeneriğinde yer alan sevimli çizgi karakter Pembe Panter de, bu filmle dünyanın en sevilen çizgi kahramanları arasına giriverdi... Peter Sellers'in 1980 yılında hayata veda etmesinden sonra birkaç Pembe Panter filmi daha yapıldı. Ancak hiçbirisi başarılı olamadı...

Yıllar sonra, bu kez Steve Martin, Blake Edwards'ın yarattığı karakterlerle yepyeni bir Pembe Panter filmi yapmak için kolları sıvadı. Steve Martin'in, Len Blum'la birlikte kaleme aldığı senaryo, Shawn Levy'nin yönetimiyle çekildi... Tabii ki 'Müfettiş Clouseau'yu Steve Martin oynadı... Müfettiş Clouseau’nun patronu Dreyfuss rolü için, Kevin Kline kamera karşısına geçti. Clouseau'nun yardımcısını da Jean Reno canlandırdı...

Son dönemlerde Match Point / Maç Sayısı'nda izlediğimiz Emily Mortimer da kadroda yerini alırken, filmin sürpriz oyuncusu, ünlü Latin şarkıcı Beyonce Knowles oldu...

Filmin konusu :
Film bir futbol maçıyla açılıyor... Fransız Milli Takımı'nın Teknik Direktörü Yves Gluant, takımının Çin Milli Takımı karşısında galip gelmesinin sevincini yaşarken aniden yere düşer. Zehirli bir okla öldürülmüştür. Panik sırasında, parmağındaki paha biçilmez elmas 'The Pink Panther' de gizemli bir şekilde kaybolur... Cinayet medyada sansasyon uyandırırken, halk arasında da ulusal bir takıntı haline gelir. Davayı çözmek görevi Şef Dedektif Dreyfus’a (Kevin Kline) verilir.

Dreyfus daha önceki başarılarından dolayı, 'Onur Madalyası' almış iyi bir polistir. Herkesin gözünün üstünde olduğu bir dönemde Dreyfus için, hata kabul edilemez bir durumdur... Zaman kazanmak için, cinayeti araştırma görevini Fransa'nın en aptal polisi olarak düşündüğü Müfettiş Clouseau’ya verir. Onu Fransa'nın kendisine ihtiyacı olduğunu söyleyerek, Paris'e çağırır. Müfettiş Clouseau ve yardımcısı Ponton, ipuçlarını değerlendirerek Paris'ten New York'a kadar uzayacak araştırmalarına başlarlar...

Steve Martin'li Pembe Panter, Peter Sellers filmleri kadar başarılı olmasa da yine de güldürüyor... Filmde Müfettiş Clouseau, sakarlıklarıyla birkaç bisikletlinin de canınını yakıyor...



 
Grimm Kardeşler'in ünlü masalı 'Kırmızı Başlıklı Kız', yeniden yorumlandı... Tony Leech ve Cory&Todd Edwards Kardeşler'in bilgisayarlı animasyon tekniğiyle gerçekleştirdiği Kırmızı Başlıklı Kız, orijinal hikayede cevapsız kalan birçok soruya yanıt arıyor... Yenilenen masalda Kırmızı Başlıklı Kız bisiklete biniyor, karate yapıyor... Masalın büyükannesi, paraşütle atlayan, kayak yapan, tehlikeli sporlardan hoşlanan son derece canlı bir karakter. Masaldaki kötü kurt ise, ormandaki pasta tarifi hırsızlarını araştıran gizli bir dedektif...

Filmin konusu :
Film, Kırmızı Başlıklı Kız'ın büyükannesine biskivü getirmek için evine girmesiyle başlıyor. Yatakta tıpkı masaldaki gibi büyükanne kılığına girmiş bir kurt vardır. Kırmızı Başlıklı Kız'la, Kurt arasında masaldaki çok bilinen 'Büyükanne dişlerin neden bu kadar büyük?..' gibi konuşmalar yapılır... Tam o sırada, odadaki dolabın kapısı açılır ve sımsıkı bağlanmış Büyükanne ortaya çıkar. Ardından elinde balta olan bir adamın pencereyi paramparça ederek içeriye girmesini görüyoruz...

İlk bakışta, bir oduncunun, büyük anne kılığına girmiş bir kurdu tartaklaması, haneye tecavüz ve izinsiz balta kullanma gibi bazı suçların işlendiği bilindik durum gibi gözüken olayda taraflar polis merkezinde toplanırlar... Filmin bundan sonrasında geriye dönüşlerle, olaya karışan karakterlerin polis merkezinde, hikayeyi kendi açılarından anlatmasına şahit oluyoruz...

Kırmızı Başlıklı Kız, küçükler kadar büyüklerin de seveceği bir film... Çizgi karakterler harika, diyaloglar çok komik... Bence bu filmi kaçırmayın...





 
Broke back dagını 15 gun once ızledım. Pek begenmedım ben fılmı ama doga goruntulerı superr. Pembe panterı ıse heyecanla beklıyorum emınım cok ıyıdır. :)
 
Süleyman ağabey sende olmasan sinemalardan haberimiz olmayacak inan.. Yorumlarını okuduktan sonra bir hafta sonumu yeğenlerime ayırmaya ve Kırmızı Başlıklı Kız filmini onlarla birlikte izlemeye karar verdim.

Emeklerine sağlık..

Senelik izinimden mi kullansam acaba, birlikte galalara giderdik yine.. :7:
 
Back