Bisikletçilik bir hayat felsefesidir. Bisikletin ne olduğunu iyi kavramak, onunla sık sık konuşmak gerekiyor. Bisikletçiliğin nasıl tüm hayatımın ve kişiliğimin en önemli parçası, bileşeni olduğunu anlatmak isterdim ama sana bir faydası olmazdı. Sana demem o ki, Bisiklet en başta spor dalıdır, dünyada kalbi en fazla güçlendiren spordur ve sonuçta inanılmaz bir sağlık bahşeder, bağışıklık sisteminin öyle güçlendirir ki hasta biri yüzüne hapşursa bile mikrop vücudunda ezilir. Dünyanın gelmiş geçmiş en ekonomik ulaşım aracıdır; öyle anlar olur ki trafikte bir ferrariyi, bmwyi zın diye geçer ve onlardan önce eve varırsın. Çevrecidir, küresel ısınmaya bir tepkidir. ve en önemli si ÖZGÜRLÜKTÜR. Şöyle düşün uzun bir yokuşun başındasın, tırmanıyorsun o kadar zorluyor ki seni ama sen sonun da tamamiyle kendi çabanla, elde edeceğin özgürlük için çabalıyorsun. Ve sana özgürlük hediyesi olarak daha gelişmiş bacaklar ve/veya bir tepe inişi verir, kendine olan güveni artırır. Normal insanlardan çok daha dayanıklı bir vücuda sahip olursun, ve en dayanıklı olma fırsatını da senin bacaklarına sunar

. Bisikleti her gün düzenli olarak kullanman sana disiplin kazandırır. Hayatını bir düzene sokar. Senin her alandaki performansını artırır, ataletten uzaklaştırır. Bisikletine nasıl davranırsan aynen karşılığını alırsın, yağlamazsan sana ceza olarak turdayken gıcır gıcır eder, temizlersen de sana mükafatı olarak güzel bir sürüş sağlar. Bisikletin senin ömür boyu herzaman sadık olacağından emin olduğun ebedi aşkındır. Tabi binlerce km yapıyorsan onunla birlikte aranızda ki be ebedi bağ çok normaldir.
Çoğu insana göre iki tekerli kas gücüyle hareket eden bir makinedir. Ama böyle olmadığını sadece üstünde km ler yaparak onu anlamaya çalışarak, ve en önemlisi düşünerek ispatlarsın. Bizim insanımızın işine geldiği gibi yorum yapması bilinen bir gerçektir. Ama onlar da bu makinenin mükemmeliyetini anlamak için biraz çabalasalardı zihinlerinde, emin ol sana çok farklı yaklaşırlardı. Bisiklet kültürü dedikleri budur işte.