Bisikletlilerin direnişi

Deniz Kılıç

Daimi Üye
Kayıt
1 Haziran 2006
Mesaj
340
Tepki
101
Şehir
Konak, İzmir
Amerika'nın San Fransisco kentinde başlayan bir hareket. 1993 yılında başlayan bu hareket, hiçbir örgüte dayanmayan, kendiliğinden başlayıp hızla taraftar bulan yeni ''insan hakları eylemi''. Başlangıçta birkaç bisikletli bir araya gelip otoyola çıkıyorlar sonra sayıları artıyor, önce onları, sonra yüzleri, daha sonra da binleri buluyor. Binlerce bisikletli ortaya çıkıyorlar ve otomobilleri kendi arkalarında, bisiklet hızıyla yürümek zorunda bırakıyorlar. 1993 yılından bu güne kadar hareket genişliyor ve yüz dolayında büyük kentin otoyolunda uygulanıyor. Binlerce bisikletlinin normal hızda çevirdigi pedalların hızına uymak zorunda kalmak trafiği yavaşlatıyor ama yapacak fazla bir şey de bulunmuyor. Çünkü otoyola çıkış sadece yayalar için yasak, bisiklet şeridi olmayan yollar bisikletlilere yasak değil.

National Geographic Channel yaptığı programlarla çok önemli bilgiler vermekle kalmıyor, bilgiyi oluşturan süreçleri de çok iyi bir şekilde işliyor. Bu hareketi sürdürenlerden birisi eylemlerini şöyle açıklıyor: ''Otomobiller hayatımıza çok sayıda yanlışlar getiriyor ve işlevleri açısından da ekonomik değil. Birçok pahalı yolun yapılarak onlara ayrılması bunların başında geliyor. Kentlerin en değerli arsaları insan yaşamından çıkıyor. Taşımak açısından çok masraflılar ve çok az kişi taşıyabiliyorlar. Kentin havasını kirletiyorlar ve dünyanın kaynaklarını tüketiyorlar. İnsanların hareketlerini azaltarak sağlık sorunlarına yol açmaları da cabası. Bisiklet kullanımı bu sakıncaların hepsini ortadan kaldırıyor. Kent içindeki her yere bisikletle gidebiliyorsunuz. Yakıt yakmıyor, park derdi yok ve insanları hareket etmeye zorluyor. Kaza riski yok denecek kadar az, hele de bisiklet çarpışmasının otomobiller gibi feci sonuçları olmuyor. Biz, bisiklet kullanmayı daha da arttıracağız ve otomobilleri hayatımızdan çıkarmayı amaçlıyoruz.''

Bu eyleme ''Kritik kitle hareketi'' adı veriliyor. Örgütleri yok, liderleri yok, hareketin yöneticisi yok. Birkaç ''bisiklet direnişçisi''nin bisikletlerini çıkarmasının ardında hareket başlıyor, hızla gelişiyor ve binlerce bisiklet yolları dolduruyor. ''Kritik kitle hareketi'' böyle oluşuyor.

Peki insanlar ne oluyor da böyle bir harekete geçmeye karar veriyor ve bunu uygulamaya sokuyor? Kendilerinde böyle bir harekete geçme cesaretini nasıl buluyorlar? Bu sorunun yanıtı elbette bir toplumun bütün geçmişinde, kültüründe, kendisinde duyduğu özgüveninde, doğru bildiğini yapmaktaki cesaretinde, ortak sorumluluğu paylaşma gücünde yatıyor.

Bu insanlar otomobilleri olmadığından ya da otomobil alacak ekonomik güce sahip olmadıklarından bu eyleme kalkışmıyorlar. Orada araba almanın ne kolay olduğunu bilenler bilirler ki size arabayı nerdeyse zorla verirler. Ucuzdur ve taksitlendirme koşulları çok kolaydır. Ama bu insanlar şunu biliyorlar ki ''Araba sayısı sürekli olarak artmaktadır ve araba sayısının artması daha çok kent arsasının yol için ayrılması, daha çok benzin ya da mazot, otogaz parası, daha çok baskım ve sigorta değerleri, daha çok otopark yeri, daha çok gider, daha çok kaza, daha çok yaralanma, daha çok ölüm demektir.'' Peki bütün bunlar böyledir de ''bizler, neden ille de otomobil sahibi olmak'' isteriz?
Bunun asıl nedeni, otomobillerin ulaşım gereksinimimizi karşılaması değildir, asıl neden arabalarımızın ''toplumsal konumumuzu'' belirlediğini düşünmemizdir. Araba satışlarının hareket noktasıda budur.

''Arabanız, kişiliğinizi ve toplumsal öneminizi belirtir ve belirler.''
Unutamadığım bir anım var: İstanbul dışındaki bir ilimize konuşma yapmak üzere gidiyorum. Toplantıyı düzenleyen kuruluşun gönderdiği bir arabayla gidiyoruz. Arabanın sürücüsü efendi birisi, yolda konuşulurken ''arabamın olup olmadığını'' sordu, ''olduğunu'' söyleyince markasını sordu, söylediğim markayı beğenmedi: ''Hocam'' dedi, ''size Mercedes yakışır, hem de en az 200 olmalı''. Efendi sürücü bana iyi bir değer biçiyordu, ama arabam bu değere uygun değildi. Arabam gene de sürücünün değer yargısına uygun değil.

Ama biz bir ''Bisikletler direnişi'' yapamıyoruz. Aklımız bisikleti yaygınlaştırmakta değil de ''bir araba almak'' ta. Çünkü bu tüketim yarışında kendimize değil, sahip olduğumuz nesnelere değer veriyoruz da ondan. Bu ekonomik kriz böyle bir bilinçlendirmeye yol açsaydı olumlu bir hizmeti olurdu, ama böyle bir şey görülmüyor.

Onlar bisiklete dönsün, biz ille de otomobilden şaşmayız.
Gülmeyi pek bilmediğimiz söylenir ya, sanırım ağlamayı da bilmiyoruz.
Dünyanın işlerine bakıp duruyoruz..

Kaynak: Delta bisiklet yazan: Erdal ATABEK
 
Scudo

Soner Sarihan

Forum Bağımlısı
Kayıt
17 Temmuz 2005
Mesaj
3.888
Tepki
8.301
Şehir
İznik
Bisiklet
Cannondale
Ben bir ara neden boğaz köprüsünden bisikletle geçmiyoruz dedim de , olmadığım "şey" kalmadı. Bunları da sağolsun, eksik olmasınlar bisiklet kullanıcısı arkadaşlar yazdılar.Herkes kendini polis zannediyor ne ilginç.
Yukarıdaki gibi bir bilincin oluşması Türk toplumunda asla mümkün değildir.

İlgili konudaki yazışmalar aşağıda.

(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: Deniz Kılıç