“Omnibus Viis Romam Pervenitur”
Çare yok, yazının başlığı bu olacak: “Omnibus Viis Romam Pervenitur.” Bütün Yollar Roma’ya Çıkar. (Latincesini Wikipedia’dan buldum. Yanlışsa, günahı onun boynuna.)
İtalya Turu’nun 100 yılını da idrak ettik. (100 diyorum ama aslında doğru değil. Her ne kadar 1909’da başlamış olsa bile, bugüne kadar 92 şampiyon çıkarmış bir organizasyondan söz ediyoruz. Nedenini tahmin eden var mı? Bravo! Aynen öyle: Giro, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları yüzünden sekiz yıl yapılamamış. Alın size savaş denen melanetle ilgili bir detay daha.)
Bu yıl final etabı, teamüllerin aksine Milano’da değil, Roma’da yapıldı. Hatırlarsınız Milano kriteryumu bir Leonard Cohen ritminde koşulmuştu. (Bu arada, Baba İstanbul’a geliyor!) Roma ise bir dostumun tarifiyle Bohemian Rhapsody ritmindeydi. (Hey İtalyanlar, size sesleniyoruz: 100. yıl şerefine yaptığınız şu film serisinde Cohen’le, Queen’i unutmayın. Hatta Freddy, Galileo bölümünü söylerken bisikletçilerin Vatikan önündeki görüntülerini kullanırsanız nefis olur, bal-kaymak olur. Bakın telif filan da istemiyoruz. Maksat hizmet olsun)
Gelelim sana aziz okur. Eğer o etabı izlemediysen çok şey kaçırmışsın demektir. Kaç yıldır bisiklet yarışı izlerim, böyle etap çok az gördüm. Bak şöyle anlatayım: Bisikletseverler arasında bir anket yapsak ve “Sizce bisiklet tarihindeki en önemli beş olay olay nedir,” diye sorsak, emin ol çok büyük bir kısmı 1989’da son etabı Paris’te koşulan Fransa Turu’nu sayacaktır.
Bilmeyenler için kısa bir özet geçelim. Fransız Devrimi’nin 200. yıldönümünde Fransız Laurent Fignon, son güne kadar Amerikalı Greg Lemond’un 50 saniye önündeydi. 25 km.lik zamana karşı etapta Lemond akıllara ziyan bir süratle ‘Profesör’ Fignon’dan 58 sn. daha iyi bir derece yaptı ve 8 sn. farkla şampiyon oldu.
Herkes ‘aynı şey 20 yıl sonra Roma’da olabilir mi?’ diye düşünüyordu. Zira genel klasman lideri Rus Denis Menchov, İtalyan Danilo Di Luca’nın 20 sn. önündeydi. Aslında Menchov zamana karşı etaplarda Di Luca’dan çok daha kuvvetliydi ama hayat kadar şaşırtıcı olan bisikletin ne yapacağı belli olmazdı.
14,4 km.lik parkur tek kelimeyle büyüleyiciydi. Caput Mundi’de (Dünya’nın Başkenti) başka türlüsü olamazdı zaten. (Aynı şey diğer Caput Mundi, İstanbul için de geçerli)
Başlangıç noktası Colezyum yakınındaki “Via Dei Fori Imperiali” idi. Buradan yola çıkan bisikletçiler kentin kuzeyine çıkacak, Tatlı Hayat filminin ünlü caddesi Veneto’dan geçecek, devamında İspanyol Merdivenleri’ni selamlayacak, oradan Popolo Meydanı’na inecek, Tiber’in gerdanlarından biri olan Margherita Köprüsü’nü aşacak, ardından Vatikan’a ulaşacak, San Pietro’yu teğet geçecek, oradan Cem Sultan’ın sürgün günlerini geçirdiği Melekler Kalesi’ni fon yapacak, aynı köprüyü aştıktan sonra Venedik Meydanı’nı geçip, Palatino’nun ardından Colezyum’a ulaşacaklardı.
Denis Menchov, kural gereği en son çıkış alan sporcu oldu. Ondan önce çıkış alan ‘Katil’ Di Luca, Allah ne verdiyse basıyordu. Hatta ilk ölçüm noktasında Menchov’dan daha hızlı gittiği görülünce seyirciler arasında bir dalgalanma oldu. Di Luca, finişe yaklaşık 19 dk. sonra geldi. Şimdi herkes Menchov’u bekliyordu. Cool Rus, yavaş başladığı etapta giderek hızlanıyordu. Ama ne olduysa oldu ve bisiklet, finişe 1 km kala bir paten gibi ıslak parkede kaydı gitti. Menchov da dahil olmak üzere milyonlarca izleyici bir anda şoka girdi... Bir kişi hariç: Rabobank takımının cevval mekanikeri. Yerdeki Rus daha ayağa kalkmadan arabanın üstündeki yedek bisikleti aşağıya indirmişti bile.
Yeni bisikletinin üstüne atlayan Denis, finişe geldiğinde, düşmesine rağmen şampiyonluğu Di Luca’ya kaptırmamıştı. Üç hafta boyunca sakin havasını koruyan bu yanıyla da organizasyon komitesinin pek benimsemediği Rus sporcu finişi geçtiği gibi başka bir ruh durumuna da geçti. Zagor gibi çığlıklar atmaya başladı. Başka türlüsü olamazdı zaten: Yere düştüğü an nabzının kaça fırladığı tahmin etmek çok zor bir iş değil...
Adrenalin gelmişse cihane, ‘cool’luk filan bahane
Böyle hoş yazılarını buldum.Bilgi için tşk ler.Umarım sizin için de hoşunuza gider.
İyi Forumlar.