Scudo Sports

Bisiklet Kazaları

Burada en büyük problem aile ortamında hiçbir şey öğretilmeyen,yanlışın-doğrunun bile ayırtına varamayan cahil bireyler yetişmesine neden olan ailelerdir.Anadolu insanı bozulmuş değildi ,her zaman mayasında kötülüğü barındırmıştır.Eskilerden duyduğuma göre askere giden adamın karısı boş kaldı diye köydeki kansız erkekler adamın karısına sarkıntılık etmişler zamanında.Bunun gibi binlerce hikaye var .Doğunun insanı daha iyidir demekle arkadaş misafirperverliği kast etti galiba.Belki evet daha sıcakkanlı ve misafirperverdir ,misafiri el üstünde tutar doğunun insanı.Ama iyi olmak başka bir şey.Kötü her yerde vardır ama yapılan yanlışı genele mal etmenin yanlış olması gibi yapılan yanlışı küçümsemekte hatadır.
 
Scudo
Burada en büyük problem aile ortamında hiçbir şey öğretilmeyen,yanlışın-doğrunun bile ayırtına varamayan cahil bireyler yetişmesine neden olan ailelerdir.Anadolu insanı bozulmuş değildi ,her zaman mayasında kötülüğü barındırmıştır.Eskilerden duyduğuma göre askere giden adamın karısı boş kaldı diye köydeki kansız erkekler adamın karısına sarkıntılık etmişler zamanında.Bunun gibi binlerce hikaye var .Doğunun insanı daha iyidir demekle arkadaş misafirperverliği kast etti galiba.Belki evet daha sıcakkanlı ve misafirperverdir ,misafiri el üstünde tutar doğunun insanı.Ama iyi olmak başka bir şey.Kötü her yerde vardır ama yapılan yanlışı genele mal etmenin yanlış olması gibi yapılan yanlışı küçümsemekte hatadır.

Konu misafir statüsünde bulunan bisikletli kıza taciz edilmesinden buralara geldi zaten.
 
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünemezler…
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
Bir gün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
Gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında döverler.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
On bir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler!
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokusu içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini
ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, Tanrının bir lutfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sümküre sümküre
Yollara tükürürler…
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi bir tutkuları yoktur.
Gökyüzünü baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde…
KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL
NASIL KURTARALIM?

(link)
Bu şiiri oldum olası severim. Bir aşağılama, yüksekten bakış, hor görme olarak tanımlamayın şiirini derinine inerseniz o kadar doğru şeyler barındırıyor ki . Öldürmeyi mecazi olarak algılamakta fayda var derim.
1-2 Doz Müge Anlı izlerseniz ne kadar şiire uygun karakterlerle karşılaştığınıza şaşıracaksınız.
 
Günaydınlar. Herkesin görüşüne saygı duyuyorum. Ancak bireysel gözlemler genel toplumsal yapılarda ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. Diğer delil olarak sunulan verilerinde ispata muhtaç olduğu ortadadır. Toplum vicdanları dünyanın her yerinde iyiyi kötüyü ayırmış ve dile getirmişken münferit yaklaşımların doğru olarak kabul edilmesi yanlıştır. Bireysel olarak açılan iletide yapılan haksızlığı dile getirmek hakkımdır. Bundanda geri adım atacak değilim. Eğer bu forumun yöneticileri kendi politikası gereği bisiklet ortak paydası dışında bu tür paylaşımlara müsade ediyorlarsa karşıt görüşlerinde cevap verme hakkı bulunmaktadır. Bu yaklaşımım eğer üyeler arasına duygusal olumsuzluk sokuyorsa ve ortak payda dişına çıkarıyorsa o zaman politikalarını gözden geçirmelidirler. Çünkü herkes yetişkin ve görüşlere sahiptir.
 
Yazdım, sildim bir kaç kez.
Sonra Oryantalizm ve Oksidentalizm olarak iki kutup içine de sıkışmanın anlamsızlığına vurgu yapmak istedim...
 
  • Beğen
Tepkiler: MutluGezgin
...Çünkü herkes yetişkin ve görüşlere sahiptir.

13. yüzyılda kedilerin içine şeytan kaçtığını söyleyip öldürülmeleri emrini veren, bu kararı veba salgını yüzünden o zamanki Avrupa nüfusunun %75'inin canına malolan Papa Gregory IX'un bir görüşü vardı.

Geçtiğimiz yüzyılda Almanların geri kalan tüm milletlerden üstün olduğu iddia edip 15 milyonu asker, 38 milyonu sivil, 50 milyondan fazla cana malolan Hitler'inki de bir düşünceydi.

Faiz sebep enflasyon sonuç diyen birileri de baktığınızda bir fikre sahip.

Özetle fikirler göbek çukuru gibi, iyi kötü herkeste en az bir tane var. Mesele fikir sahibi olmak değil bunu istatistiksel ve bilimsel gerçeklere uygun olarak inşa edebilmek.

Bu arada "Doğu İrfanı" na ilişkin istediğiniz ispat için aşağıya bir link bırakıyorum. Ülkelere göre 2023 yılı organize suç oranları indeksidir. İnanıp inanmamanız sadece sizi ilgilenirir.

(link)
 
Günaydınlar. Herkesin görüşüne saygı duyuyorum. Ancak bireysel gözlemler genel toplumsal yapılarda ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. Diğer delil olarak sunulan verilerinde ispata muhtaç olduğu ortadadır. Toplum vicdanları dünyanın her yerinde iyiyi kötüyü ayırmış ve dile getirmişken münferit yaklaşımların doğru olarak kabul edilmesi yanlıştır. Bireysel olarak açılan iletide yapılan haksızlığı dile getirmek hakkımdır. Bundanda geri adım atacak değilim. Eğer bu forumun yöneticileri kendi politikası gereği bisiklet ortak paydası dışında bu tür paylaşımlara müsade ediyorlarsa karşıt görüşlerinde cevap verme hakkı bulunmaktadır. Bu yaklaşımım eğer üyeler arasına duygusal olumsuzluk sokuyorsa ve ortak payda dişına çıkarıyorsa o zaman politikalarını gözden geçirmelidirler. Çünkü herkes yetişkin ve görüşlere sahiptir.
İspata muhtaç ise buyurun ilk ispatı siz yapın zira ortaya "doğunun insanı batının insanından iyidir" diye kesin bir sav koyan sizsiniz. Bunu nasıl ispat edeceğinizi, özellikle bunu bireysel gözlemleri kullanmadan nasıl yapacağınızı merak ediyorum.

Son 20 yılda ülke ve insanı ahlaken çöktü ne yazık ki. Herkes kendi çapında gemisini yürütme peşinde. Daha sıraya girmeyi bile bilmiyoruz. Trafikte, tüm kavşaklarda kaynak yapmaya çalışan sürücüler ile karşılaşıyoruz. Herkes ayrı bir torpil ve ayrıcalık peşinde. Bakın bu yazdıklarım en temel şeyler. En temel şeylerde bile etik/ahlak gibi olgulardan gitgide uzaklaşıyoruz.

Avrupanın geçmişi sömürgecilik ile dolu diyorsunuz. E bizim atalarımız değil mi, kendine ait olmayan toprağı, fetih adı altında kolonileştiren ? Bizim atalarımız değil mi fethedilen toprakların gayrimüslim çocuklarını ocağa alıp yeniçeri olarak yetiştiren ? Kim diyor bizim tarihimizin pak olduğunu ?

Temel ahlak eğitimi, insan kalitesini belirleyen temel unsurlardan biri. Ülke olarak temel ahlak eğitimi konusunda ise hiç iyi olduğumuz söylenemez. Sömürgeci olarak nitelendirdiğiniz ülkelerden birinde, bir bakan yurtdışı tatiline, kendine tahsis edilmiş hattı götürüp kullandığı için istifa ettirildi mesela. Bizde işlerin nasıl yürüdüğünü anlatmaya gerek yok sanırım.

Belki 90'larda daha farklıydık bilemiyorum ama artık eski ile alakamız yok. Artık pozitif ilimlerden uzak, fen ve bilimden kopuk, eğitim ve ahlaki seviyesi çok düşük bir toplumuz. Avrupalıdan iyi olduğumuz nokta var mı var. Misafirperveriz mesela. Açlıktan öleceğimizi bilsek, elimizdeki ekmeğin yarısını kopartır veririz. Başka da bir şey yok. Bu özelliğin de zaten vatana, millete ve ülkeye zerre faydası yok. Ancak kendimizi kandırırız.
 
Hiç bir işe yaramazlar sonrada çocuklarını okula yollayınca müslümanlıkları akıllarına gelir kantinde neden domuz ürünü satılıyor diye isyan çıkarırlar.

Afganistan'da Taliban rejiminden, Pakistan'daki islamcı baskıcı rejimden kaçıp İngiltere'ye gelen ve orada "Biz islam şeriatının uygulandığı ayrı mahkemelerde yargılanmak istiyoruz." diyen insanlar var...
 
  • İnanılmaz
Tepkiler: makaram
Doğunun insanı batının insanından kime, neye göre iyi?

Bugün KYK yurdunda bir kız çocuğumuz, asansör kazasında öldü. Kızın babasının konuşmasını dinledim. "Alacağı nefes bu kadarmış kızımızın" diye başlıyor, "Bizler, doğduğumuz günden beri Erdoğan çizgisinde yürüyen..." diye devam ediyor.

Tarikat yurdunda, yurdun aşçısı tarafından başı kesilerek öldürülen evladımızın babası da benzer şeyler söylemişti: "Güvenimiz tam, güvendik gönderdik. Şikayetçi değiliz."

Şimdi bu "doğunun insanı", o doğunun devletini ve kurumlarını yönetenler için çok iyi bir insan, çok iyi bir vatandaş. Kader ve kazaya iman etmiş, kendisine kader diye sunulana boyun eğmiş, başına gelenlerin sebeplerini, sorumlularını sorgulamayan, hesap sormayan bir iyi insan. Bu iyi insanlardan oluşan toplumu, devleti yönetmek de, yönetenler için çocuk oyuncağı haliyle. Sınırsız sorumsuzluk. Hesap soran yok, eleştiren yok, soru soran yok.

Batının kötü insanı ise soruyor, sorguluyor, yönetenlerin hesap vermesini, sorumluların sorumluluklarını yerine getirmesini, bunu yapmayanların o görevlerde kalmamasını talep ediyor. O kötü insanlarla dolu toplumu yönetmek de haliyle pek kolay değil. Yönetenler açısından çok zor, çok kötü koşullar...
 
Doğunun insanı batının insanından iyi değildir.
Zira batının insanı da doğunun insanından iyi değildir.
Neticede iyi insan diye bir kavram yoktur.
Iyi insan yoktur, doğru hukuk sistemi vardır.
Doğru eğitim sistemi vardır.
Doğru sosyal devlet anlayışı vardır.

Bu bileşenler bir araya geldiğinde ülkeler yaşanılır olur, toplumlar güvenli ve huzurlu olur.

Sonuç olarak tez zamanda başımızdaki liyakat ve bilim yoksunu siyasal islamcılardan bir an önce temizlenmeyi temenni ediyor ve hepinizin Cumhuriyet Bayramı'nı gönülden kutluyorum.
 
Katılıyorum ama malesef basimizdakiler bizi Arap ülkesi ne çevirmeye karar lılar Filistin'de yetim çocuk getirip küçük Arap yerleskeleri kuralacak proje hazırlıyorlar herhalde 20 yıl sonra türk diye bir şey kalmaz 🤬😡
 
Annesi ve babası ile çok grup sürüşü yapmışlığım var. Videoda görünce onların oğlu olduğunu anladım. Aile olarak bisikleti ve sporu seven bireyler. Genel olarak triatlon yapıyor aile. Bir tek kötü kelime söylememiş röportajda aksine yetkili ve çevredeki insanların ne kadar iyi olduklarını ve davrandıklarını belirtmiş.

Screenshot_20231027_172058_Strava.jpg
 
Benim kaza sonucu şikayetçi olduğum şahıs 5 yıl denetime tabii olacak,olmazsa ceza uygulanacak.En azından beş yıl dikkat etmek zorunda bu da iyi.
 
Benim kaza sonucu şikayetçi olduğum şahıs 5 yıl denetime tabii olacak,olmazsa ceza uygulanacak.En azından beş yıl dikkat etmek zorunda bu da iyi.

"Türkiye ve denetim", fıkranın sonu.

Tekrardan çok geçmiş olsun. Bir sonuç alabilmeniz sevindirici.
 
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünemezler…
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
Bir gün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
Gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında döverler.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
On bir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler!
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokusu içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini
ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, Tanrının bir lutfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sümküre sümküre
Yollara tükürürler…
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi bir tutkuları yoktur.
Gökyüzünü baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde…
KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL
NASIL KURTARALIM?

(link)
Bu şiiri oldum olası severim. Bir aşağılama, yüksekten bakış, hor görme olarak tanımlamayın şiirini derinine inerseniz o kadar doğru şeyler barındırıyor ki . Öldürmeyi mecazi olarak algılamakta fayda var derim.
1-2 Doz Müge Anlı izlerseniz ne kadar şiire uygun karakterlerle karşılaştığınıza şaşıracaksınız.
Bu şiirin anlattığı feodalizmdir.Bunun köylerde kaldırılamadığıdır.Ekonomik ve sosyal nedenleri vardır.Zaten şimdiki düzen tarımın ve köylülüğün tasfiyesini öngörmektedir.Köyler yaşlılara kalmış ve üretim azalmıştır.Baş sakıncalı neden sanayileşmeden şehirleşmedir.Yurt dışı göç de ayrı bir konudur.Yurt dışına gidenlerde;orda demokrat partilere, yeşillere oy atmakta,ülkemize gelince muhafazakar partilere oyunu kullanmakta olup,riyakarlık yapmaktadırlar.Değişim, ancak kuşaklar boyu olabilmektedir.Sevgiler,saygılar.
 
Geri