Scudo Sports

Bisiklet için en tehlikeli şehirler, ilçeler ve yerleşim birimleri

Ahmet Can Yakışır

Forum Bağımlısı
Kayıt
8 Kasım 2008
Mesaj
749
Tepki
1.119
Yaş
39
Şehir
Maltepe / İstanbul
Bisiklet
Sedona
Son zamanlarda ne yazık ki artan kaza haberleriyle birlikte böyle bir konu açma gereği hissettim. Şu an iyileşme sürecinde olan tüm bisikletçilere geçmiş olsun diyor, hayatını kaybetmiş olanların da yakınlarına ve ailelerine sabır diliyorum.

Ülkemizde bisikleti daha güvenli hale getirmek için ne derece faydalı olur bilemiyorum ama, en azından belli yerleşim yerlerinin kendine has tehlikelerini burada ortaya çıkarabilirsek en azından çözüm bulabilecek pozisyondaki kişiler için de bir yol haritası oluşturabiliriz. Bazı konularda ise yapılabilecek hiç bir şey yok, bize düşen tek şey bu gerçeklerin farkında olup uyum sağlamak.

Kendi tecrübelerimden yola çıkarak, şimdiye kadar içerisinde belli bir süreden uzun yaşayıp bisiklet sürdüğüm 4 şehirle ilgili bildiklerimi yazarak listeyi başlatıyorum. Sizlerin de katkılarını bekliyorum...

İstanbul
İstanbul'un trafiği, diğer şehirlere tabii ki benzemiyor. İnanılmaz sayıda aracın her gün her saat caddelerinde cirit attığı şehirde her türlü sürücüden bol miktarda var. Fakat işin ilginç yanı, bu kaotik ortamda en kasap sürücülerin bile bir şekilde bir ahenk içerisinde hareket edebiliyor olması. Herkes anlık olarak boş bulduğu yerlere fırlıyor ve bu sırada birbirinin kuyruğuna basmadan en seri hareketleri yapabilmeyi öğrenmiş. Böyle bir trafikte bisiklet sürerken kimin nereye atlayacağını 1-2 saniye önceden bilecek kadar tecrübe sahibiyseniz ve daha da önemlisi siz de kendiniz için uygun ama arabalar için dar olan boşluklara bisikletinizle atlayabiliyorsanız, trafiğin geri kalanıyla son derece uyumlu bir şekilde bisikletinizi sürebiliyorsunuz. Kısacası sadece biraz gözükara ve atak olmanız yeterli.

İstanbul'un özellikle Anadolu yakasında kendi içinde ayrı kanunları olan bir bölgesi daha var ki; bu da Caddebostan-Pendik sahil yolu hattıdır. Burada bisikletle gidilebilecek olan yollar 3 ayrı kısımdan oluşuyor: Deniz kenarı, kaldırım kenarı ve taşıt yolu. Deniz kenarındaki bisiklet yolu, yayalar herhangi bir trafik eğitimi almadığı için biraz daha rastgele hareket eden insanlardan oluşuyor. Özellikle küçük çocuklar ve kedi/köpek gibi diğer canlılar için ekstra dikkat lazım. Öte yandan kaldırım kenarındaki yolun tek sıkıntısı, hepinizin bildiği gibi bisiklet yolunu işgal edenler. Bu konuda zaten pek çok şey yazıldı çizildi şimdiye kadar, tekrar yaralarımızı kaşımayıp devam edelim. Bu hat üzerinde diğer iki seçeneği bırakıp taşıt yolundan sürmeyi tercih edenler ise genellikle usta yol bisikleti sürücüleri, oralarda yaşananları da onlardan dinleyebiliriz :)

Bursa
Trafiği İstanbul kadar yoğun olmayan, nüfusu Türkiye'nin dördüncü büyük şehri olarak normalde çok daha modern bir insanlık beklentisi oluyor bu şehirden. Fakat çok enteresandır ki trafiğinde en akıl almaz, hayret sınırlarını zorlayan, bilim insanları tarafından ciddi ciddi incelenmesi gereken kişiler bu şehirde direksiyon başında. Köy yerinde traktör süren 7 yaşında çocuğun yapmayacağı hareketleri yapan kelli felli adamlar, arabasını aynı anda hem 4x4 arazi taşıtı hem de Bugatti zanneden Doblo'lular, yaya trafiğinde bile en abuk hareketleri yapan yayalar hep bir arada bu şehire sanki sözleşmiş gibi doluşmuşlar. Hayatımda yaşadığım en absürd, en beklenmedik, en doğaüstü kazaları ben bu şehirde yaşadım ve bunların olabildiğine halen inanamıyorum. Bence tehlikeli şehirler listesinde en baş sırada gelmesi gereken şehir Bursa'dır.

Eskişehir
Özellikle dümdüz bir zemin üzerinde kurulmuş olmasından dolayı bu şehirde bisiklet kullanımı neredeyse tarih kadar eski olduğundan, hem yayalar hem de taşıt sürücülerinde bisiklet farkındalığı en üst düzeyde. Şehrin neredeyse her bölgesinde güvenle bisiklet sürebilirsiniz. Şehrin dışına doğru giden ya da şehirlerarası yolların ana güzergahı olan bölgelerde ise ülkemizin bilindik manzaraları başlıyor ve tehlike seviyesi şehir merkezinden uzaklaştıkça artıyor. Sadece şehir merkezini ele alırsak; bence Türkiye'de en güvenli şehirlerden biridir.

Denizli
Pek de küçük olmayan bir Anadolu şehri olarak; insanların birbirine saygısı ve bisikletli farkındalığı ülke ortalamasının 1-2 tık üzerinde. Şehrin göbeğindeki çarşıda insanlar dar kaldırımlara ve yürüyüş yollarına hapsolmaya alışık olduğu için düzenli yürümeye alışmışlar, araçlar ise genel olarak yeterince sabırlı ve trafikte genel olarak ortalamanın üzerinde bir düzen var. Son yıllarda yayaların yürüdüğü bölgelerin genişletilmesi ve taşıtlar için yapılan yeni yıllarla birlikte herkes daha ferahlamış durumda. Tehlike seviyesi sıralamasında bu şehir bence İstanbul'dan aşağıda bir yerlerdedir.

Sizler de kendi tecrübelerinizi yazabilirseniz memnun olurum. Herkese güvenli sürüşler dilerim...
 
Scudo
adana mersin ve gaziantep te trafik kültürü çok benzer. en sağ şeritten sola dönen arabalar çok hızlı dönüşler yapıyor ve tabi ki bisikletliyi görmüyor. doğal olarak bisikletli de en uzak şeritte ki aracın kendine doğu dönmesini kestiremiyor. bu durumu çok yaşadım. mersinde de yaya ya yeşil yandığı halde arabalar dönebiliyor ve hiç dikkat etmeden dönüyor arabalar. 01 plaka doğan varsa sakin sakin kenarda beklemek en güvenlisi. zaten adana ve mersin de kaldırımda engelli için yolların üstüne üstüne araba park ediyorlar. gaziantepte hareket halinde bir arabanın kapıyı açarak hareket halinde olan motorsiklet sürücüsünü
düşürmeye çalıştığını gördüm.
gaziantepte uzun uzun bol bol park olması bir avantaj. mersinde de sahil yolu güvenilir.

niğde de trafik çok yok. şehir içinde hızınızı 25 30 arası tutarsanız yolun ortasından dahi gitmekte sıkıntı yok.
 
Cevizli/Kartal'da yaşıyorum.2 sene önce taşındım buraya.28 yıl Pendik'te yaşadım. Geçen sene Nisan ayından itibaren aktif bisiklet sürüyorum.Pendik-Kadıköy rotasını kullanıyorum.Batıya yani Kadıköy'e doğru gittikçe sporcu ve bilinçli insan sayısının artması ile ve kültür seviyesinin artması ile doğru orantılı olarak bisiklet kullanmak daha rahat ve daha güzel.Kartal Yunus-Pendik arası zıkkımlanıp cam kırıklarını yola atan cahil davarlardan dolayı dikkatli olmanızı tavsiye ederim
 
@ahmet1905

Bu yola aktif olarak kullanan biri olarak biraz ekleme yapmak istiyorum. Yolun Pendik'ten Maltepe Orhangazi Parkı 2. Kısmı (Kadıköy Yönüne doğru) arası yazın gerçekten sabır gerektiriyor. Yazın taşıt yolundan gitmekte fayda var bana kalırsa. Sahil tarafı tam bir keşmekeş zira. O kadar sahil, çayır çimen varken özellikle bisiklet yoluna sandalye atıp yönünü yola çevirmiş beton aşıkları mı dersin, kornaya basmaktan eliniz patlasa dönüp bakmayan bilimum teyze mi dersin, her santimetrekarede mangal yakmaya yemin etmiş walking dead'ler mi dersin ne ararsanız var. İki tur atsan is kokusundan ölüyorsun. Kesintisiz 10 dakika boyunca bisiklet yolunda gitmek için akrobat olmanız lazım. Onca apaçiye rağmen taşıt yolu bile çok daha güvenlidir buradan. Kışın ise mangallar ve gereksiz insanlar azalınca alan sporculara kalıyor. Soğuk havalar dışında gidilmemesini öneririm.

Maltepe Orhangazi Parkı ise mangalın yasak olması, Bostancı'ya daha yakın olması ve otoparkın paralı olması :) sebebi ile hiç rağbet görmüyor. Buradaki bisiklet yolları da yeni olduğundan güzel bir rota. Bir sonraki kısımda ise her yer sabahtan akşama saz çalan bet sesli "sanatçılarla" ve yeni 4 kişilik bisikletlerle dolmuş durumda. Gezinmek dahi zahmetli bir bölge.

Maltepe Parkı Bostancı arası da Kartal-Pendik'ten bir nebze olsa da mangalcılarla dolmuş taşmış bir yer. Delifişek gibi oradan oraya atlayan çocuklarla ve onları umursamayan ailelerle dolu. Buradaki kedi, köpekler bile kornanıza daha çok tepki veriyor, yoldan hemen çekiliyor hayvancağızlar, koca koca adamlar bön bön size bakıyor uzaylı görmüş gibi.

Bostancıyı geçip Suadiye'den Fenerbahçe ve oradan Kalamış'a kadar ise son derece rahat bir rota başlıyor. Sporcu da çok, hemen herkes nereden yürümesini de biliyor. Tek tehlikeli noktalar plajların olduğu yerler. Buralarda gerekirse yürüyerek gidin daha iyi. Allah'tan çok kısa bir bölüm plajların olduğu yerler.

Sonuç olarak Türkiye'nin belki de en çok bilinçli sporcusunun, bisikletçisinin ve insanlarının olduğu bisiklet, koşu, yelken gibi sporlar deyince ilk akla gelen bölgesinin bile durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Hep git gide iyiye gidecek diye hayal kursam da artık bu anlayış kıtlığının ve cahilliğin biteceğine dair inancım kalmadı. 3-5km'lik bir bölge kaldı oralar da gün geçtikçe bozuluyor. Allah sabır versin hepimize.
 
Bursa hakkında az bile demişsiniz, eEskişehirden bursa 155 km sürdük banamısın demedi, Bursa içine girdik 7 km yolda dinden , imandan çıktım. Ne şöförü şöför, nede insanı insan. Sağa sinyal verip sola öününe kıranımı ararsın, dolmuşları saymıyorum direk önünndeler, her han her yerde önüne yaya fırlaya bilir, hadi kaldırımdan gidelim diyoruz, insanları üzerine üzerine gelir . Bisikletliye zerre saygı yok.... Orada yaşayıpta bisiklet kullanan arkadaşlar, ölmedikleri her gün için dua etsinler... Ben tövbe ettim birdaha bursa içine girmem...
Ha bide esnafıda baya tok esnaf anlkaşılan tam 4 dükkan dolaştım, yanımda nakit yok kradi kartı ile su kola, enerji içeceği ve bazı yiyecekler alıcam, adamlar nakit dışında çalışmıyopr:mad: Eskişehire gelsinler burada 1 sakıza bile kradi kartı çekerler...
 
@mcb
İşti sırf o mangalcılarla karşılaşmamak,sırf bisiklet yolundan gidip sinir sahibi olmamak için haftasonu sabahın 6sında kalkıp 6.40larda düşüyorum yollara ve yine de ordan değil,taşıt yolundan gidiyorum.
 
@ahmet1905

hayatımda bu mangalcılar kadar organize bir ekip görmedim ben. Haftaiçi gece 12:30'da hala mangal yakan adam var :D
 
Alanya çok enteresan bir yer arkadaşlar böyle çok güvenli gibi hissettirebiliyor zaman zaman ama ensene tokadı yemen an meselesi oluyor. Burada yerleşik yaşayanların içerisinde pervasızca sürüşler yapanlar elbette var ancak kışları genelde kurallara uymak rahat bisiklet sürmek anlamına geliyor. Gel gelelim yaz olunca burası biraz çıldırıyor. Güzel ülkemin her yerinden aracıyla gelen yurdum insanının yanısıra avrupanın bilmem neresinden binlerce kilometre yol gelip avrupada yapamadığı delilikleri de burada yapan gurbetçi kardeşlerimiz var. ilçe nüfusu ona katlanıyor araç sayısı on beşe falan sanırım zaman zaman bisiklete binmek işkenceye dönüyor.
mesela neden bilmem 06 plakalı vatandaşlarımızın çoğunluğu sol şeritten yavaş gitmeyi tercih ediyor onları geçemeyip sinirlenen birileri hızlı ve öfkeli birden kırıyor sağ şeride sağ şeridin kenarında pedallayan fukara Hüseyin bir an tamponu ayağının dibinden geçerken görüyor. böyle garip şeyler yani alanya'da bisiklet hem şahane hem zor
 
@hsynzltn antalyalı sürücüleri nerde görsem uzak duruyorum. Her an sol şeritte yavaşlayıp otobanı dikey geçmeye kalkabiliyorlar .
 
Aslında istanbulda, halk otobüsleri, minibüsler, pizzacılar ve it kopuk dediğimiz tiplerin haricindeki araç kullanıcılarında bir bilinç oluştu. Metro tramway vs tarzı ulaşımlar arttıkça minibüs ve otobüs sayısı mecburen azalacak.
Akayakıtın fiyatı devlet sayesinde 10 liralara çıkarsa it kopuklar da temizlenir.
 
Kadıköyde oturuyorum ve son 1 ayda taksiler başta olmak üzere araçların yaptığı magandalıklar %1882838 artttı. Dönüşlerde 2. 3. Sıra yapmalar, sinyal zaten yok, sollayıp önüne geçip durmalar, küfür etmeler acayip derecede arttı. Hani inanılmaz tehlikeli yazarken ellerim titriyor flashback oluyor.
 
MERSİN

Mersin genelinde pek çok kişide ev-iş arası kullanılan şehir bisikleti veya MTB olsa da, olaya spor veya hobi gözüyle bakan kişi sayısı fazla değil.

Mersin trafiği büyük şehirlere nazaran daha az yoğunlukta.
Ülkemiz genelinde olduğu gibi Mersinde de sürücüler trafik kurallarına pek uymuyorlar.
Bisikletliye saygı duymuyorlar.
Yokuş performansınız iyiyse yaylalara (toroslara doğru) gitmenizi tavsiye ederim.
Yayla yolları çok geniş olmasa da zamanlamayı iyi seçerseniz trafik yönünden sıkıntı yaşamazsınız.
Dolmuş şoförleri bisikletliye hiç dikkat etmezler. Direk üzerinize direksiyonu kırabilirler.
Sahilden yapacağınız sürüşü denize gidenleri ve dönenleri hesap etmezseniz işkenceye dönüşebilir.
Başıboş köpekler başlı başına bir sorun.
 
Antalya
Neredeyse 2 yıldır işe sürekli bisiklet ile gidip gelmekteyim. Trafikte ; sürücüler ile problem yaşamam, genel olarak saygı da görürüm, korna çalma , laf etme olayı bir kaç olay dışında hiç yaşamadım. Yayalarla daha çok polemik yaşıyorum . Zaten kısa olan bisiklet yoluna kontrolsüz giren yayalar, elektrikli bisiklet sürücüleri ile zaman zaman laf dalaşı yaşıyorum .

Şehrim ile ilgili en çok üzüldüğüm husus, Antalya gibi engebeli olmayan , bisiklet için mükemmel arazi koşullarına sahip olan bir şehirde, hem Büyük Şehir Belediye'si hem Konyaaltı Belediyesi yeni yaptıkları yol/kaldırım çalışmalarında neredeyse hiç bisiklet yoluna yer vermemektedir. Halbuki yerel gazetelerde bir kaç ayda bir ; "Hollanda olacağız", "bisiklet önceliğimiz" gibi haberler son yıllarda bolca çıkmakta ama icraata hiç yansıtılmamaktadır. Yerel yönetimlerimiz halen bisikleti vesait/ulaşım aracı olarak maalesef görememektedir.
 
İstanbul'da çarpılmadan bisiklet sürme tüyoları vermeye niyetlenirsek kitap bile yazılabilir :eek:

Her an tehlike, her yer tehlike. Yani şehir merkezinden uzak, 1 gidiş - 1 geliş bomboş yolda kendimizi en çok güvende hissediyoruz ama güpegündüz sarhoşun biri gelip sizi biçebilir, direksiyonda uyuyakalan biçebilir, zevk için bile biçebilir, biçiyor da, haberlerde okuyoruz. Bana 3 kez araba çarptı, üçü de güpegündüz. Kabak gibi görünmeme rağmen gelip çarpıyorlar, kaçmak için hamle yaptım üçünde de ama nafile :bsmagryr:

  • Her türlü minibüs,servis aracı: Canını seviyorsan uzak dur.
  • İETT otobüsleri: Bisikletlerden zaten nefret ediyor çünkü adamları yolu bizle paylaşmadıkları için hem sürekli ALO 171'e şikayet ediyoruz :D Hem de otobüslerine her saatte binmeye çalışıyoruz (Onlar da almıyor doğal olarak)
  • Taksi: Gelip çarptı yere yuvarlandım, camı indirip bağırıyor ben daha yerde yuvarlanmamı bitirmemişken: "Bura bisiklet yolumuağğğğ"
  • Hür türlü motorsiklet ve özellikle motorsikletli kurye: Her an her yerden, her şeritten makas ata ata gelip size arkadan-önden hiç fark etmez çarpabilir.
  • Yayalar: Mümkün değil anlaşamazsınız. Yolun karşısına geçmek için olmadık yerde yola atlarlar, kaldırımda sürseniz yayalar söver, asfaltta sürseniz araçlar söver. Sürmeyelim en iyisi biz :snzdglsn:
  • Hafriyat kamyonu, TIR: Ölüm tehlikesi. Sağını kesinlikle görmez. Dar şeritli bir yolda seni sollayamacağını bile bile, seni göre göre üzerinden geçer. Frenleri zaten tutmuyor, hele beton mikseri aman sakın ha uzak durun.
  • Zengin züppe serseri pahalı spor araba tayfası: Seni zevk için öldürebilir, babası sayesinde 1 gün bile yatmadan tahliye olacağını biliyor çünkü. Böceksin onun gözünde.
  • Fakir ama tofaşlı serseri tayfası: Zevk için üzerine kırar, ezmeye gözü kesmez ama seni düşürmeye çalışmak onun için bir eğlencedir.
  • 34 plaka dışındaki diğer tüm binek araçlar: İstanbulda neredeyse 10 yıldır trafikteki bisikleti sayısı ciddi şekilde arttı ve sürücüler bize az da olsa alıştı, fakat 34 plakanın dışındaki araçlar gerçekten ÖKÜZLER. Özellikle 06 plaka ve 35 plakalardan uzak durun. İzmir'de yaşamadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum :snzdglsn:
  • 4x4 jip: Ezer geçer, yol onun babasının zaten.
 
Aydın/Nazilli'de yaşıyorum ve şehir içi sürüşlerde en fazla 5-6 sürücü ile problem yaşamışımdır anayola çıktığımda ise genelde kamyon ve ya tırların emniyet şeridine yakın geçmesi dışında şu güne kadar problem yaşamadım fakat Aydın'a yaptığım turların birisinde bi şehir içi sürücüsü önüme geçip sağa kırmıştı onun dışında Aydın'ı bilmiyorum
 
@Serkan Mıstınoğlu 35 plakalardan neden uzak durcakmışız yahu :D İzmirde yaşıyorum hergun Küçükyalı-Tınaztepe işe gidip geliyorum, dönüştete antreman yapıyorum zevkime :) Üstelik buca trafiği tecrubeli bisikletçi dışında kullanamaz.. 1 yıl içerisinde 1 kez sivil araç tarafından sıkıştırıldım ve 3 kez belediye otobusu tarafından sıkıştırıldım. Hepsinin plakaları alıp gerekli yerlere şikayet etmekten artık kimse yanımdan geçmiyor. Otobusler 1 metre yanımdan (35km hızda) geçiyor. İzmirde ne zaman dengesiz araca denk gelsem plakaları 06-09-34-45 oluyor genelde :) HELE 34lüler çok hızlı geçerler yanımdan ona ne demeli :)
 
Geri