Scudo Sports

Bir çalıntı ve bulunma hikayesi

Scudo
Güzel paylaşım ''adamlar diyorki biz hırsız değiliz biz parasını verip aldık oha yaa pişkinliğe hadsizliğe bak'parasını verdin satandan'da kimlik fotokopisi alsaydın ya ozaman inansaydk iyi niyetli olduğuna yada fatura sorsaydın.karşısında kadın olunca konuşmak kolay.
 
(Haberin metnidir.)

Acıbadem’de oturan, Balat’ta çalışan Hande Ü., işine giderken yılladır ulaşım aracı olarak bisiklet kullanıyordu. 2010 yılında aldığı bisikletiyle Kadıköy’e geliyor, motora binip Eminönü’nde iniyor, oradan da yine bisikletle Balat’taki işyerine gidiyordu. Acıbadem’deki apartmanın 5. katında oturduğu için, bisikleti merdivenlerden taşımamak için apartmanın girişinde duvara monte ettiği demir bir halkaya, çelik halatlı bir kilitle emniyete alıyordu.

MEĞER HİÇ GÜVENLİ DEĞİLMİŞ
Bu yöntemin hiç de güvenli olmadığını 15 Ağustos sabahı işe gitmek için dairesinden çıkıp giriş katına indiğinde çok tatsız bir şekilde öğrendi. Kilit kesilmiş, bisiklet uçup gitmişti. 7 yıldır büyük bir tutkuyla bağlandığı bisikletinden vazgeçmek yerine hırsızların peşine düşmeye karar veren Hande Ü. anlatıyor bisiklet hırsızlarının peşine düşüşünü:
“İşe gittim. Öğlen izin alıp yeniden Kadıköy’e geldim. Polis merkezine gidip bisikletimin çalındığını söyledim. İfademi verdikten sonra aklıma, Fenerbahçe stadının yanındaki bisikletçiler geldi. Bisikletimin fotoğraflarını renkli olarak bastırdıktan sonra oradaki bisikletçilere götürdüm. ‘Böyle bir bisiklet size satılık olarak geldi mi? Ya da gelirse bana ulaşabilir misiniz?’ diye rica edip, irtibat numaramı bıraktım. O arada da bisikletçiler ile sohbet ettim. ‘Çalıntı bisikletler nerede satılır ve akıbetleri ne olur?’ diye sordum.
'KADIKÖY’E BİSİKLET HIRSIZLARI DADANDI'
Sağ olsun oradaki bisikletçi arkadaşlardan birisi akıl verdi, dedi ki, ‘Bu aralar Kadıköy bölgesine özellikle bisiklet hırsızları dadanmış durumda. Eski Salı Pazarı’nın orada sabahları ‘05.00-07.00 pazarı’ diye bir pazar var ve o pazarda çalıntı bisikletler satılıyormuş’ dedi. Ayrıca, Kocaeli’de de hafta sonları Türkiye’nin en büyük çalıntı bisiklet pazarı kurulduğunu ve orada çalıntı bisikletlerin satıldığını, ayrıca çalıntı bisiklet işini Özbek ve Gürcü’lerin çok yaptığını, bisikletleri otobüse koyup ülkelerine götürdüklerini ve oralarda sattıklarını da söyledi.

'İNTERNETTEN, BİSİKLETİ ÇALINANLARLA GÖRÜŞTÜM'
Bu bilgiler beni tatmin etmedi. Bisikletim Salı günü çalınmıştı. Hafta sonuna uzun bir zaman olduğu için ne yapabilirim diye düşünürken, sosyal paylaşım sitelerinde daha önce bisikleti çalınan insanlar ne yapmışlar, başlarına neler gelmiş, nasıl bir yol izlemişler, bu konuda neler paylaşmışlar diye araştırmaya ve bu insanlarla fikir alış verişi yapmaya başladım. Orada birkaç kişi, ikinci el bisikletler ve Kadıköy’den çalınan bisikletlerin, Eminönü ve Küçükpazar civarında satıldığını söyledi.
Herhalde içgüdüsel olarak vapura atlayıp Eminönü’ne geçtim. Önce Sirkeci’ye bisikletimi aldığım yere gittim ve orada da fikir alış verişinde bulundum. Bana bisikleti satan kişi de, çalıntı bisikletlerin Küçükpazar civarında satıldığını duyduğunu söyleyince oraya gitmeye karar verdim. Bu arada, internetten satılır mı acaba diye sürekli olarak ikinci el alışveriş sitelerinde araştırıyordum.

'İÇİMDEN GEÇİRİRKEN, BİR ANDA BİSİKLETİMİ GÖRDÜM'
Bir sitede, benim bisikletimin fotoğraflarının olduğu satılık ilanını gördüm. İlan yeni girilmişti. Hemen satan kişi ile internetten yazışmaya başladım. Alıcıymış gibi görünmek için yanlış bilgiler verdim. ‘Pazarlık payı var mı’ diye de sordum. Bu kişi, İstinye tarafında olduğunu söyledi. Ben de, akşamüzeri İstinye’ye giderek, parasını verip kendi bisikletimi alırım diye düşündüm.
Bu arada, bana bisikleti satan dükkandaki kişinin verdiği tarif üzerine, bir kadın olarak son derece tedirgin bir şekilde Küçükpazar’daki yere gittim. Bir sokağa girip yürümeye başladım. Herkes bana bakıyordu. Sağa sola bakarak yürürken, uzakta bir bisiklet yığını gördüm. Hatta, ‘Ah keşke burada çıksa’ diye içimden de geçirdim. Yavaş yavaş yürürken sokağın en sonunda kendi bisikletimi gördüm. Hatta aksesuarları da hala üzerindeydi. Bisikletimi hemen tanıdım. İnsanları kuşkulandırmamak için bisikletimi görmemiş gibi biraz daha yürümeye devam ettim. Tam telefonu elime alıp polisi arayacağım sırada, ileride sokağın başında bir polis arabası gördüm. Hemen gidip polise söyledim. Devriye gezen polis arabasıymış. Polisle birlikte bisikletin yanına gittik. Polis bana, ‘Bu mu bisikletin?’ diye sordu. Ben de hemen bisikletimin fotoğraflarını ve 2010 yılından beri sakladığım faturasını çıkardım. Yani su götürmeyecek şekilde bisikletin benim olduğunu kanıtladım. Bu olaylar da aynı gün içinde oluyor. Yani sabah bisikletim çalındı, aynı gün saat 16.00 sıralarında ben bisikletimi orada buldum.

'BİSİKLETİNİ AL GİT’ DEDİLER'
Polis, ‘tamam o zaman, bunu alalım hemen götürelim’ dedi. O anda orası bir anda kalabalıklaştı. Polis, ‘ben şu anda işlem yapamam. Siz 155 Polis İmdat’ı arayın. Ben sadece başında durabilirim şu an’ dedi. 155 Polis İmdat’ı aradım ancak yaklaşık 3 dakika boyunca kimse cevap vermedi. Sürekli, sırada başkaları bekliyor diye telesekreter konuşuyordu. O esnada orası kalabalıklaşmaya başladı. Birkaç kişi, bir yandan beni ittirerek polisten uzaklaştırmaya çalışırken, bir yandan da kısık sesle, ‘Bisikletini al git’ demeye başladılar korkutucu bir şekilde. Son derece tedirgin olunca polise doğru yaklaşmaya başladım. Bu sefer bana, ‘Biz hırsız değiliz. Sen niye polis getiriyorsun. Biz ikinci el bisiklet satıcısıyız. Sabah getirdiler 200 lira para verdik senin bisikletine ve satın aldık’ diye bağırmaya başladılar. Ben polisin yanına doğru yaklaştım. Amacım, başkaları da mağdur olmasın diye şikayetçi olmaktı. Bu arada itiş kakış olmaya başlayınca, polis beni ekip aracının içine oturttu. Ben bu arada yeniden 155 Polis İmdat’ı aramaya başladım ancak yine, ‘Sırada başkaları bekliyor’ diye telesekreter konuşuyordu. Bu arada polis memuruna da, ‘155 cevap vermiyor, ne yapacağız, bir sonra ki adım ne?’ diye sordum. Bu esnada benim yanımdaki polisler başka bir ekip çağırınca, başka bir polis ekibi daha geldi. Polisler, benim bisikletimi alıp, içinde bulunduğum ekip otosuna yüklediler. O gruptan da 3 kişiyi alıp Beyazıt Polis Merkezi’ne gittik. Hatta o 3 kişiden birisi karakolun girişinde son derece saldırgan bir şekilde ‘Biz hırsız değiliz, sen bize nasıl hırsız dersin’ diyerek üzerime yürümeye çalıştı.

'BİSİKLETİMİ ARTIK EVİME ÇIKARTIYORUM'
Yaklaşık 3 saat polis merkezinde bekledik. Hatta bir polis gelip, ‘barışın, bisiklet için uzatmayın’ gibilerinden şeyler söyledi. Ben de, ‘Hayır barışmıyorum, şikayetçiyim’ dedim. En sonunda, ‘ben şeker hastasıyım. Çok yoruldum ve acıktım. Gitmek istiyorum. Bir an önce ifademi alın’ dedim. Sonra ifadem alındı. Daha sonra bisikletimle birlikte polis merkezinden ayrıldım. Yani aynı gün içinde hem bisikletim çalındı, hem de ben bir dedektif gibi iz sürerek bisikletimi buldum. Sosyal medyada da bu yaşadıklarımı yazıp insanları bilgilendirdim. Şimdi tekrar çalınmasın diye her akşam bisikletimi 5. katta bulunan evime çıkartıyorum.”
 
Şunu bir daha anladık ki emniyetin herşeyden haberi var.O pazar nasıl işler,ben satıcıyım diyen şark kurnazı zevat,çalıntı mal oluğunu bilmiyor mu?Bu ağ nasıl olurda çalışır,bisiklet neden küçümsenir?
 
  • Beğen
Tepkiler: sfyksl ve 07yusuf
@cazci bu tarz bir pazar artik halkin diline düştüyse emniyet coktan şebeke ve detayları biliyordur ama nedense el konmuyor. Satici tabii ki ben bilmiyordum satin aldim satiyorum diycek. Normal bir bisikletciye ben durmadan piyasa altinda durmadan bisiklet getirsem direk sen hirsizmisin der. Nedense burdaki saticilar hiç şüphelenmeye niyeti yok ticaret yapıyorum diyor. Burdan bisiklet alanlar satanlarda bu sebekeye destek oluyor. Umarim forumumuzda bu konuya el atabilecek yetki veya tanıdığı olan biri vardir.
 
  • Beğen
Tepkiler: 07yusuf
Araba hırsızlığı daha beter halde iken bisiklet hırsızlığı konusuna bir çözüm bulunursa yapanı alnından öperim..
 
Kadının yaptığını, polisler de rahatlıkla yapabilecekken, hiç uğraşmıyorlar. Çalıntı pazarlarının yerini herkes bilir, ama gitmiyorlar işte. Nedenini çok merak ediyorum.
 
@Ahmet Bilge Kaan AKIN Aslında hepimiz biliyoruz dostum neden gitmediklerini.
Maalesef her kurumda olduğu gibi görevini rahatlığından önde tutmayanlar gitmiyor. Bir de daha da derin sebepler de var ki onları da biliyoruz.
Ama bilmenin bir faydası yok, görevi, var oluş sebebi bu konuyu çözmek olanlar bir takım sebepler yüzünden yapmayınca bu iş böyle süregeliyor yada kendibaşının çaresine bakıyor halkım (diyeceğim ama şimdi her şeyimiz mükemmelmiş gibi aman hukuk var öyle orman kanunu olmaz diye birileri üşüşür)
Hem de o gelenler eğitim almış hukuğun kitabını okumuş insanlar ki en çok onlara şaşıyorum hukuk kurallarını çiğneyene değil mağdur olanlara eleştiri yapıyorlar.
Tabii burası internet tanımadığım kimseyi eleştirmek doğru değil belki de özel hayatlarında hukuk savaşçısıdır ve hayatını bu uğurda harcıyor olabilir.
 
  • Beğen
Tepkiler: cazci ve 07yusuf
Şu pazarın ismini ve yerini bilen söyleyebilirmi bi gidip bakalım hele :D
 
@07yusuf
işte polisimizin suç karşısındaki tutumu...Kokmuş çoraplarım çalınsa memleketi ayağa kaldıracak bir emniyet teşkilatı istiyorum.Elinden başka iş gelmediği için değil,suçla savaşmak istediği için bu mesleği tercih etmiş bir emniyet teşkilatı istiyoruz.
 
Polisimizin düşüncesi çok romantik ya, bisiklet için uzatmayın. Ben aylarca belki yıllarca para biriktirip bisiklet alıcam. Şerefsizin teki onu çalacak. Siz 'güvenliğimizden sorunlu olanlar' kılınızı kıpırdatmazken ben arayıp bulacam ve bunu şikayet etmek istediğimde beni vazgeçirmeye çalışacaklar. Gerçekten bu kadar iyi niyetli bi emniyet teşkilatına sahip olduğumuz için çok şanslıyız.

Avrupa bizi gısganıyor
 
Avrupa bizi gısganıyor çok güldürdün dostum beni
evet birde böyle bir söylem var değil mi ortalarda. trajikomik kelimesi yetersiz kalıyor artık...
 
  • Beğen
Tepkiler: etkiliadam
Bir an o polisi de tutumundan dolayı savcıya şikayet etti yazmasını bekledim ama yapmamış. Bravo hakkını aramasını bilen Türk kadını!
 
Ya arkadaşlar, tamam bu adamlara polis dokunmuyor da zabıta da mı dokunmuyor. Sonuçta adamlar ruhsatsız mal satıyor?
 
Başımız sıkıştığında kime başvuralım, mafyaya mı? Vallahi kimse kusura bakmasın polisleri araçla gezerken görmenin dışında göremiyorum artık. Sanki sokaklar başkalarına bırakılmış gibi. Hırsız, it kopuk, keş, serseri tipler her yerde ama polis, jandarma ortada yok. Amerikan filmlerinden fırlamış polis tipleri saçlı, sakallı, küpeli sivil polisler nedense hiç ortalıkta görünmüyorlar. Geçen gün bir arkadaşımın tanıdığının bisikleti güpegündüz gözünün önünden çalınmış hiçbir şey yapamamış. İşini yapmayacaksa ya da bu işi yapmak zor geliyorsa polis, jandarma olmasın. Burası muz cumhuriyeti mi? Herkes görevini yapacak. Hırsız başına geleceklerden korkmalı. Hem hırsızlık yapıp hem de serbestçe dolaşamamalı.
 
Geri