Hani yıllar geçiyor, teknoloji gelişip hayatımız daha da kolaylaşıyor ya; aslında herhangi bir şeyin değiştiği yok. Hâlâ yolcu uçakları "savaş uçağı" zannedilerek vuruluyor, hâlâ taş atan çocuklara bomba atılıyor, hâlâ ülkeler kınanıyor. Hayat kısa.
Yazının sonunda, daha evvel yaptığım kano-bisiklet karışımı turların bağlantılarını bulacaksınız. Belki ilginizi çeker.
***
Kürtçe-Türkçe şarkılar bütün gece çalmış olmalı. Ben yarım saatlik kısmını dinleyebildim. Sonra mışıl mışıl uyumuşum. Gezin tam bir tatil kasabası.
Çadırın ilginç bir atmosferi var. Şehrin ortasındaki bir çocuk parkına da kursan onun içine girdiğinde bambaşka dünyalara göçüyorsun. en azından ben öyle hissediyorum. Gezin'de de öyle oldu.
Doktorlar Sitesi'nin altında karaya çıktığımda çadırı kuracak halim kalmamıştı. Sabah bacakları, akşama kadar da kolları çalıştırmıştım. Her ne kadar yorucu da olsa, bu tadı verebilecek başka bir şey yok. Belki dereotlu bir yemek verebilir, emin değilim.
Sabah 5:00'te çalan alarmı o kadar çok ertelemiştim ki mattan kendimi ayırmam 7:30'u bulmuştu. Vücut dinlenmek istiyor tabii. Sonunda ricamı kıramayan vücudum harekete geçtiğinde, güneş yukarılara çıkmıştı bile. Bu, planımda 2 buçuk saatlik bir sapma anlamına geliyordu.
http://2.bp.blogspot.com/-ux5FqVBL6gg/U8lNK-Og2iI/AAAAAAAAA7Q/qImK1eiuyBs/s1600/IMG_2466.JPG
Neyse ki buz gibi suya ayağımı soktuğumda biraz olsun kendime gelebilmiştim. Pazar günü izleyeceğim rota çok da eğlenceli olmayacaktı. Amacım, bir günde delicesine özlediğim bisikletime ulaşmaktı.
Hazırlıklarımı tamamlayıp küreği suya değdirdiğimde saat 8:00 olmuştu. Göl yine çarşaf gibi... Rüzgar yok, dalga yok.
Artık yola çıkmıştım ya, eninde sonunda varırdım dün başladığım noktaya. Yolumun üzerinde birkaç tesis, birkaç otel vardı. Ancak ramazan ayında, bir de bu sıcakta kimseyle karşılaşacağımı sanmıyordum.
Pillerin hepsinin bitmesi gibi kötü bir sürprizle karşılaşmak istemediğimden, hazırlıklarımı yapmıştım.
http://1.bp.blogspot.com/-5KBpAREpXjU/U8lNK_lhEkI/AAAAAAAAA68/E0CL4CtVT4g/s1600/IMG_2469.JPG
Öğlen vakti kürek çekmek gerçekten zormuş. Özellikle bu sporla çok haşırneşir değilseniz... Hele bir de güneş gözlüğünüzü evde unutup kovboy şapkanızı da "gerek olmaz" diye yanınıza almadıysanız... Gölün kenarında yetişmiş ağaç bulmak zor. Ben de madem ağaç yok, ilk kuytuya atmıştım kendimi.
http://2.bp.blogspot.com/-XkvJ1KWP8PY/U8lNKQSTgII/AAAAAAAAA7E/JICPlFhxyV0/s1600/IMG_2473.JPG
Önünden geçeceğim ilk tesis Karayolları'nın tatil köyüydü. Ramazan dolayısıyla bomboş olan sahile sermiştim kendimi. Tabii ki gölgeye...
http://1.bp.blogspot.com/-9W4E4edQ-1M/U8lNOUPpQrI/AAAAAAAAA70/I3V6fnxd91Q/s1600/IMG_2485.jpg
Hep aynı kas gruplarını kullandığınızdan, e kas bunlar, yoruluyorlar. İyi ki yanıma cevizli yaz helvasını almıştım. En ufak bir yorgunlukta,kendimi gölgeye atıp saldırıyordum helvaya.
Bu arada, bulunduğum plaj, kadınlar plajıymış.
http://3.bp.blogspot.com/-noeqIhynqQg/U8lNMmBVxdI/AAAAAAAAA7g/4yV1s8H1LaU/s1600/IMG_2478.JPG
Sivrice'ye daha kaç kilometrem var, kim bilir!
Ben gölgede serilmiş dinlenirken, tesisin temizlik görevlisi yanıma yaklaşıp sorular sormaya başlıyor.
-Yorulmuyor musun?
-Eh, biraz.
-Nereden yola çıktın?
-Gezin'den
-Nereye gidiyorsun?
-Sivrice'ye.
-Gözlüğün cam mı, plastik mi?
-Plastik.
-Özelliği nedir?
-Ultraviyole diyorlar ya hani, gözü ondan koruyor.
-He, ben fizik mezunuyum, anlarım biraz.
Ondan sonra başlamıştık fen-edebiyat fakültelerinin durumundan mezunların durumuna, konuşmaya. En son cıbırlar plaja damlamaya başlayınca, buralarda istenmediğimi anlamıştım.
Herhangi bir arıtma ünitesi olmayan tesislerin, köylerin ve ilçelerin kanalizasyonlarını göle akıttığını duymuştum. Şimdi durum biraz daha iyi gibi. Belki de değildir, ne bileyim.
http://4.bp.blogspot.com/-WGymC6zitpY/U8lNO9txNPI/AAAAAAAAA74/KgOUKVZDH5M/s1600/IMG_2493.JPG
Yolumun üzerinde, gölün çevresindeki en eski yerleşim birimi olan "Desei Antik Kenti" vardı. M.Ö. 400 yılında kurulduğu düşünülenbu şehir, batık şehirden sonra beni en çok heyecanlandıran yerdi.
http://3.bp.blogspot.com/-xkTHApIxbEo/U8lNQvXmApI/AAAAAAAAA8I/zrHL6361qBs/s1600/IMG_2496.JPG
Şaka lan şaka. DSİ tesisi burası. B.k gibi bir yer.
http://1.bp.blogspot.com/-dTMcY2RyIK4/U8lNRAIuG9I/AAAAAAAAA8Q/B5tPmOHX9_M/s1600/IMG_2497.JPG
Güneşin altında kürek çekmeye devam... Elimde GPS de olmasa, Sivrice'ye hiç yaklaşmıyormuşum gibi hissedecektim.
http://1.bp.blogspot.com/-nZ7fvJce01c/U8lNRQyU77I/AAAAAAAAA8U/5OHPpOwCals/s1600/IMG_2498.JPG
DSİ tesisini geçerken adını birkaç kez duyduğum baraja rastlamıştım. 60 yıl evvel inşaa edilen barajın çalışma sistemi hakkında bilgim yok. Ayrıntılı bilgi isteyen arkadaşlar şuraya tıkılayabilirler.
http://2.bp.blogspot.com/-NYtdE5sg_SA/U8lNSU9Uu_I/AAAAAAAAA8c/2iq3i7yEYpE/s1600/IMG_2501.JPG
http://2.bp.blogspot.com/-uxPQcyROLT0/U8lNTY2dyPI/AAAAAAAAA84/PWUcijc_yso/s1600/IMG_2502.JPG
http://2.bp.blogspot.com/-QgQNvIEUZTk/U8lNT9f65nI/AAAAAAAAA9E/4aorz1aFDyo/s1600/IMG_2504.JPG
Bu arada ilk günde anlattığım efsanedeki habile kadının, Hazarbaba dağının tepesinde yattığı anlatılıyor. Galiba şu siluet, bahsedilen ablanın silueti.
http://2.bp.blogspot.com/-jXkNhSNSldI/U8lNTmLUIDI/AAAAAAAAA8o/pHBGJjzp_Wc/s1600/IMG_2506.JPG
Şu fotoğraftaki ablanın duruşu gibi. Fikir vermesi açısından:
http://1.bp.blogspot.com/-VbxxfuM_SBE/U8lNZQVbMTI/AAAAAAAAA9k/cLy5YfpvtsA/s1600/pregnancy-jump-photo.jpg
hamile abla filan derken, iyice yaklaşmıştım Sivrice'ye. Ama kollar da bitmişti tabii. Artık her bulduğum gölgeye atıyordum kendimi.
http://4.bp.blogspot.com/-hpjW47Bl630/U8lNU6iX6LI/AAAAAAAAA88/XW4X9BUsTAM/s1600/IMG_2510.JPG
Son kilometrelerde, göl daha fazla dalgalanmadan karşıya geçeyim, demiştim. Böylece 2-3 kilometre kâr edecektim. Hem bu, sabah aksattığım planımı biraz da olsa telafi etmem için gerekliydi.
http://1.bp.blogspot.com/-_xJ5bymsqwU/U8lNVDfC5TI/AAAAAAAAA9A/T-CJorsRWMI/s1600/IMG_2511.JPG
Hazar gölünün güneybatı ucunda, Hazarbaba Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bulunuyor. Şizofreni hastalarının tedavi edildiği bu merkezde bulunan resim-porselen atölyesinde yapılan eşyalar, hem merkezin satış ofisinde, hem de alışveriş merkezlerinde açılan standlarda satışa sunuluyor. Ayrıca merkez binası, -bence- göl kenarına en çok yakışan yapı.
http://1.bp.blogspot.com/-vRB4HM7im5Q/U8lNYOW-CzI/AAAAAAAAA9U/Dlagrak1ho8/s1600/IMG_2517.JPG
Sonunda varmıştım başladığım noktaya. Ne zamandır hayal ettiğim bir turu gerçekleştirmiştim. Ruhsal anlamda çok besleyici olmasına rağmen, fiziksel olarak tükenmiştim.
http://2.bp.blogspot.com/-pHu2Ru79h74/U8lNYvhglqI/AAAAAAAAA9o/2nKcwl0AWVY/s1600/IMG_2519.JPG
Yola çıkmadan önce, son hazırlıklarımı tamamladım. Artık görev sırası bacaklarda. Yola çıkmadan, göl kenarında son pozumu da vereyim.
http://4.bp.blogspot.com/-riD3YUp9JEc/U8lNYPo3eJI/AAAAAAAAA9c/rbM7TkI7OdU/s1600/IMG_2523.JPG
Sivrice'den aldığım cips, çerez, bisküvi, ne varsa, Kinederiş rampasının tepesinde tüketip inişe geçmiştim. Güneşi batırmadan çevre yolunda olmalıydım. Karanlığa kalmama bir saat varken Elazığ tabelasına ulaşmıştım.
http://3.bp.blogspot.com/-_8IXUu7VLJE/U8lNZvkpiBI/AAAAAAAAA9s/k7KjIk42kYY/s1600/IMG_2526.JPG
Bu noktadan sonra fotoğraf çekmedim. Eve ulaştığımda hava hâlâ kararmamıştı. Şanslıydım yani.
http://4.bp.blogspot.com/-z7tnSVaD0vI/U8ldaZyHveI/AAAAAAAAA94/3Glr15ZpnRc/s1600/yol.jpg
Pazar gününün sonucu şöyle:
Bisiklet:
Toplam mesafe: 41.10 kilometre
Ortalama hız: 12.5 km/s
Maksimum hız: 51 km/s
Toplam sürüş: 3 saat, 16 dakika
Kano:
Toplam mesafe: 22.15 kilometre
Ortalama hız: 4.2 km/s
Benden size bir tavsiye: Yapmak istediğiniz şeylere sıkı sıkı bağlanın! Elinizdeki fırsatlar buna yetiyorsa hele... Üşenmeyin, harekete geçin.
***
Bu yazının kaynağı:
Üç Bisiklet, Bir Kano: Gemiyi Karadan Yürütmek (Kömürhan turumuz)
6 Bisiklet, 1 Kano, 1 Balıkçı Teknesi: Pertek Kalesi'nin Fethi (Pertek turumuz)
Sit-on-top Kayağı Tur ve Kamp İçin Hazırlamak
Yazının sonunda, daha evvel yaptığım kano-bisiklet karışımı turların bağlantılarını bulacaksınız. Belki ilginizi çeker.
***
Kürtçe-Türkçe şarkılar bütün gece çalmış olmalı. Ben yarım saatlik kısmını dinleyebildim. Sonra mışıl mışıl uyumuşum. Gezin tam bir tatil kasabası.
Çadırın ilginç bir atmosferi var. Şehrin ortasındaki bir çocuk parkına da kursan onun içine girdiğinde bambaşka dünyalara göçüyorsun. en azından ben öyle hissediyorum. Gezin'de de öyle oldu.
Doktorlar Sitesi'nin altında karaya çıktığımda çadırı kuracak halim kalmamıştı. Sabah bacakları, akşama kadar da kolları çalıştırmıştım. Her ne kadar yorucu da olsa, bu tadı verebilecek başka bir şey yok. Belki dereotlu bir yemek verebilir, emin değilim.
Sabah 5:00'te çalan alarmı o kadar çok ertelemiştim ki mattan kendimi ayırmam 7:30'u bulmuştu. Vücut dinlenmek istiyor tabii. Sonunda ricamı kıramayan vücudum harekete geçtiğinde, güneş yukarılara çıkmıştı bile. Bu, planımda 2 buçuk saatlik bir sapma anlamına geliyordu.
http://2.bp.blogspot.com/-ux5FqVBL6gg/U8lNK-Og2iI/AAAAAAAAA7Q/qImK1eiuyBs/s1600/IMG_2466.JPG
Neyse ki buz gibi suya ayağımı soktuğumda biraz olsun kendime gelebilmiştim. Pazar günü izleyeceğim rota çok da eğlenceli olmayacaktı. Amacım, bir günde delicesine özlediğim bisikletime ulaşmaktı.
Hazırlıklarımı tamamlayıp küreği suya değdirdiğimde saat 8:00 olmuştu. Göl yine çarşaf gibi... Rüzgar yok, dalga yok.
Artık yola çıkmıştım ya, eninde sonunda varırdım dün başladığım noktaya. Yolumun üzerinde birkaç tesis, birkaç otel vardı. Ancak ramazan ayında, bir de bu sıcakta kimseyle karşılaşacağımı sanmıyordum.
Pillerin hepsinin bitmesi gibi kötü bir sürprizle karşılaşmak istemediğimden, hazırlıklarımı yapmıştım.
http://1.bp.blogspot.com/-5KBpAREpXjU/U8lNK_lhEkI/AAAAAAAAA68/E0CL4CtVT4g/s1600/IMG_2469.JPG
Öğlen vakti kürek çekmek gerçekten zormuş. Özellikle bu sporla çok haşırneşir değilseniz... Hele bir de güneş gözlüğünüzü evde unutup kovboy şapkanızı da "gerek olmaz" diye yanınıza almadıysanız... Gölün kenarında yetişmiş ağaç bulmak zor. Ben de madem ağaç yok, ilk kuytuya atmıştım kendimi.
http://2.bp.blogspot.com/-XkvJ1KWP8PY/U8lNKQSTgII/AAAAAAAAA7E/JICPlFhxyV0/s1600/IMG_2473.JPG
Önünden geçeceğim ilk tesis Karayolları'nın tatil köyüydü. Ramazan dolayısıyla bomboş olan sahile sermiştim kendimi. Tabii ki gölgeye...
http://1.bp.blogspot.com/-9W4E4edQ-1M/U8lNOUPpQrI/AAAAAAAAA70/I3V6fnxd91Q/s1600/IMG_2485.jpg
Hep aynı kas gruplarını kullandığınızdan, e kas bunlar, yoruluyorlar. İyi ki yanıma cevizli yaz helvasını almıştım. En ufak bir yorgunlukta,kendimi gölgeye atıp saldırıyordum helvaya.
Bu arada, bulunduğum plaj, kadınlar plajıymış.
http://3.bp.blogspot.com/-noeqIhynqQg/U8lNMmBVxdI/AAAAAAAAA7g/4yV1s8H1LaU/s1600/IMG_2478.JPG
Sivrice'ye daha kaç kilometrem var, kim bilir!
Ben gölgede serilmiş dinlenirken, tesisin temizlik görevlisi yanıma yaklaşıp sorular sormaya başlıyor.
-Yorulmuyor musun?
-Eh, biraz.
-Nereden yola çıktın?
-Gezin'den
-Nereye gidiyorsun?
-Sivrice'ye.
-Gözlüğün cam mı, plastik mi?
-Plastik.
-Özelliği nedir?
-Ultraviyole diyorlar ya hani, gözü ondan koruyor.
-He, ben fizik mezunuyum, anlarım biraz.
Ondan sonra başlamıştık fen-edebiyat fakültelerinin durumundan mezunların durumuna, konuşmaya. En son cıbırlar plaja damlamaya başlayınca, buralarda istenmediğimi anlamıştım.
Herhangi bir arıtma ünitesi olmayan tesislerin, köylerin ve ilçelerin kanalizasyonlarını göle akıttığını duymuştum. Şimdi durum biraz daha iyi gibi. Belki de değildir, ne bileyim.
http://4.bp.blogspot.com/-WGymC6zitpY/U8lNO9txNPI/AAAAAAAAA74/KgOUKVZDH5M/s1600/IMG_2493.JPG
Yolumun üzerinde, gölün çevresindeki en eski yerleşim birimi olan "Desei Antik Kenti" vardı. M.Ö. 400 yılında kurulduğu düşünülenbu şehir, batık şehirden sonra beni en çok heyecanlandıran yerdi.
http://3.bp.blogspot.com/-xkTHApIxbEo/U8lNQvXmApI/AAAAAAAAA8I/zrHL6361qBs/s1600/IMG_2496.JPG
Şaka lan şaka. DSİ tesisi burası. B.k gibi bir yer.
http://1.bp.blogspot.com/-dTMcY2RyIK4/U8lNRAIuG9I/AAAAAAAAA8Q/B5tPmOHX9_M/s1600/IMG_2497.JPG
Güneşin altında kürek çekmeye devam... Elimde GPS de olmasa, Sivrice'ye hiç yaklaşmıyormuşum gibi hissedecektim.
http://1.bp.blogspot.com/-nZ7fvJce01c/U8lNRQyU77I/AAAAAAAAA8U/5OHPpOwCals/s1600/IMG_2498.JPG
DSİ tesisini geçerken adını birkaç kez duyduğum baraja rastlamıştım. 60 yıl evvel inşaa edilen barajın çalışma sistemi hakkında bilgim yok. Ayrıntılı bilgi isteyen arkadaşlar şuraya tıkılayabilirler.
http://2.bp.blogspot.com/-NYtdE5sg_SA/U8lNSU9Uu_I/AAAAAAAAA8c/2iq3i7yEYpE/s1600/IMG_2501.JPG
http://2.bp.blogspot.com/-uxPQcyROLT0/U8lNTY2dyPI/AAAAAAAAA84/PWUcijc_yso/s1600/IMG_2502.JPG
http://2.bp.blogspot.com/-QgQNvIEUZTk/U8lNT9f65nI/AAAAAAAAA9E/4aorz1aFDyo/s1600/IMG_2504.JPG
Bu arada ilk günde anlattığım efsanedeki habile kadının, Hazarbaba dağının tepesinde yattığı anlatılıyor. Galiba şu siluet, bahsedilen ablanın silueti.
http://2.bp.blogspot.com/-jXkNhSNSldI/U8lNTmLUIDI/AAAAAAAAA8o/pHBGJjzp_Wc/s1600/IMG_2506.JPG
Şu fotoğraftaki ablanın duruşu gibi. Fikir vermesi açısından:
http://1.bp.blogspot.com/-VbxxfuM_SBE/U8lNZQVbMTI/AAAAAAAAA9k/cLy5YfpvtsA/s1600/pregnancy-jump-photo.jpg
hamile abla filan derken, iyice yaklaşmıştım Sivrice'ye. Ama kollar da bitmişti tabii. Artık her bulduğum gölgeye atıyordum kendimi.
http://4.bp.blogspot.com/-hpjW47Bl630/U8lNU6iX6LI/AAAAAAAAA88/XW4X9BUsTAM/s1600/IMG_2510.JPG
Son kilometrelerde, göl daha fazla dalgalanmadan karşıya geçeyim, demiştim. Böylece 2-3 kilometre kâr edecektim. Hem bu, sabah aksattığım planımı biraz da olsa telafi etmem için gerekliydi.
http://1.bp.blogspot.com/-_xJ5bymsqwU/U8lNVDfC5TI/AAAAAAAAA9A/T-CJorsRWMI/s1600/IMG_2511.JPG
Hazar gölünün güneybatı ucunda, Hazarbaba Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bulunuyor. Şizofreni hastalarının tedavi edildiği bu merkezde bulunan resim-porselen atölyesinde yapılan eşyalar, hem merkezin satış ofisinde, hem de alışveriş merkezlerinde açılan standlarda satışa sunuluyor. Ayrıca merkez binası, -bence- göl kenarına en çok yakışan yapı.
http://1.bp.blogspot.com/-vRB4HM7im5Q/U8lNYOW-CzI/AAAAAAAAA9U/Dlagrak1ho8/s1600/IMG_2517.JPG
Sonunda varmıştım başladığım noktaya. Ne zamandır hayal ettiğim bir turu gerçekleştirmiştim. Ruhsal anlamda çok besleyici olmasına rağmen, fiziksel olarak tükenmiştim.
http://2.bp.blogspot.com/-pHu2Ru79h74/U8lNYvhglqI/AAAAAAAAA9o/2nKcwl0AWVY/s1600/IMG_2519.JPG
Yola çıkmadan önce, son hazırlıklarımı tamamladım. Artık görev sırası bacaklarda. Yola çıkmadan, göl kenarında son pozumu da vereyim.
http://4.bp.blogspot.com/-riD3YUp9JEc/U8lNYPo3eJI/AAAAAAAAA9c/rbM7TkI7OdU/s1600/IMG_2523.JPG
Sivrice'den aldığım cips, çerez, bisküvi, ne varsa, Kinederiş rampasının tepesinde tüketip inişe geçmiştim. Güneşi batırmadan çevre yolunda olmalıydım. Karanlığa kalmama bir saat varken Elazığ tabelasına ulaşmıştım.
http://3.bp.blogspot.com/-_8IXUu7VLJE/U8lNZvkpiBI/AAAAAAAAA9s/k7KjIk42kYY/s1600/IMG_2526.JPG
Bu noktadan sonra fotoğraf çekmedim. Eve ulaştığımda hava hâlâ kararmamıştı. Şanslıydım yani.
http://4.bp.blogspot.com/-z7tnSVaD0vI/U8ldaZyHveI/AAAAAAAAA94/3Glr15ZpnRc/s1600/yol.jpg
Pazar gününün sonucu şöyle:
Bisiklet:
Toplam mesafe: 41.10 kilometre
Ortalama hız: 12.5 km/s
Maksimum hız: 51 km/s
Toplam sürüş: 3 saat, 16 dakika
Kano:
Toplam mesafe: 22.15 kilometre
Ortalama hız: 4.2 km/s
Benden size bir tavsiye: Yapmak istediğiniz şeylere sıkı sıkı bağlanın! Elinizdeki fırsatlar buna yetiyorsa hele... Üşenmeyin, harekete geçin.
***
Bu yazının kaynağı:
Kod:
http://www.turcubaba.com/2014/07/bir-bisiklet-bir-kano-dalgal-gol-yakc.html
Kod:
1. gün: http://www.turcubaba.com/2014/07/bir-bisiklet-bir-kano-batk-sehrin-kuslar.html
Üç Bisiklet, Bir Kano: Gemiyi Karadan Yürütmek (Kömürhan turumuz)
Kod:
http://www.turcubaba.com/2014/02/uc-bisiklet-bir-kano-gemiyi-karadan.html
6 Bisiklet, 1 Kano, 1 Balıkçı Teknesi: Pertek Kalesi'nin Fethi (Pertek turumuz)
Kod:
http://www.turcubaba.com/2014/03/6-bisiklet-1-kano-1-balkc-teknesi.html
Sit-on-top Kayağı Tur ve Kamp İçin Hazırlamak
Kod:
http://www.turcubaba.com/2014/06/sit-on-top-kayagnz-tur-ve-kamp-icin.html


