Scudo Sports

Biofeedback ve bisiklet...

Mesut Girgiç

Forum Bağımlısı
Kayıt
28 Mart 2006
Mesaj
4.517
Tepki
11.601
Şehir
Konya
Bisiklete binmek "biofeedback" e benzer mi?
Bisiklete ne kadar teşekkür etsek azdır mı? :)

@BIOFEEDBACK

Rampalara çıkmadan önce eğime motive olmak, uygun vites seçimi ve bacak kaslarını uygun kadansa ayarlayıp kadansı artırmak, solunum temposunu kadansa uygun bir frekansa yükseltmek.
İnişlerde bacak kaslarını dinlendirerek muhtemel kramp ataklarını engellemeye çalışmak ve kalp hızını, kan basıncını düşürmeye çalışmak. Aşırı terlemeyi engellemek için formanın önünündeki fermuarı açmak, önden esen serin havadan maksimum faydalanmaya çalışmak ve bu surette deri sıcaklığını ayarlamaya çalışmak.
Pedal çevirirken mümkün mertebe açlığı susuzluğu, idrara çıkma yada gayta ihtiyacını hatırlamamaya çalışarak otonom sisteminin vucut üzerindeki hakimiyetini ertelemeye çalışmak.
Bir rakip atağa geçince sempatik sinir sistemini tetikleyip pedallara asılmak ama hiç bir atak tehdidi yokken kas ve sinir sistemini istirahat moduna alarak enerji toplamaya çalışmak..

vesaire.... vesaire... vesaire...

bir bisiklet turunda yada yarışında yaptığımız tüm bu faaliyerler aslında bilinçli yada bilinçsiz olarak biofeedback çalışmasına benzemiyor mu?


Bisiklete binenler olarak ne kadar da şanslıyız mı sizce ?

Fikri olanlar??
 
Scudo
Gündelik hayatımızda rutin olarak yaptığımız pek çok şey biofeedback çalışmasına benzese de, bisiklet ile ilgili vermiş olduğunuz örnekler cuk oturmuş. Bence bisiklete binenler olarak çok şanslıyız.
 
  • Beğen
Tepkiler: seyrencem
Mesut hocam güzel bi açıklama olmuş. Ayrıca (mütevaziliğinize yük olacağım ama) sizin gibi bisiklet dostlarını tanımak da iyi bir tevafuk.
 
Biofeedback eğitiminin bisikletçiye(yada herhangi bir sporcuya) sportif performans bağlamında faydası olabilir mi?

Şimdi düşünelim...
Antrenmanlarınız tamam, diyetiniz spora uygun, moraliniz süper olduğu halde bisiklette laylaylom gezi modunda giderken dahi kollarınızı çabuk yoruluyor ise sakın ha, gidonu farkında olmadan çok sıkıyor olmayasınız?
Pedala yüklenmediğiniz halde bacak kaslarınızdan yarıştaymış gibi kramp sinyalleri geliyorsa yada oturuş pozisyonunuz rahat olmasına rağmen vücudunuzu gergin hissediyorsanız bu sizin biofeedback mekanizmanızın çalışmıyor olduğuna işaret ediyor olmasın?

Aslında biofeedback mekanizmaları yukardaki kadar bariz örneklerde değil, farkında bile olmadığımız yani duyularımızla algılayamadığımız kasılma ve gerginlik hallerini dahi tesbit edip terbiye edebiliyor.

Bence her bisikletçinin (özellikle profların) biofeedback'in nimetlerinden yararlanması kendi faydalarına olacaktır. Herkesin değişik sebeplerden dolayı bir biofeedback laboratuvarına gitmesi mümkün olmayabilir. Ama biofeedback olayının varlığının farkında olmak bile bisikletçilere bir takım kazançlar sağlayabilir.

Öyleyse, biofeedback laboratuvarına gidecek maddi imkanı olmayanların bu işi amatörce yapabilmelerinin başka yolları varmıdır acaba?
 
Mesut abi çok güzel bir konu, son sorunun cevabını sabırsızlıkla bekliyorum...
 
Amatörce nasıl olur bilemiyorum ama son sorunun cevabını bende çok merak ediyorum :) Sanırım roller alıp evde pedal basıp dengeyi saglamak da bir Biofeedback felsefesi olsa gerek :eek:?..
 
Mesut hocam merhabalar
muhteşem ve çok ince bir konu bu
inanılmaz heyecan duyduğumu belirtmek isterim ve baştan teşekkürlerimi sunarım
feedback...
ben bu kavramı daha çok bilinmeyen bir mtb parkuruna girdiğimiz zaman için kullanabilirim
evet çalışmışımdır
vücut dinamiklerim tam anlamı ile yerindedir
ancak bilinmeyen yeni bir parkurda başım
yine de beladadır.
çünkü aslında ben, beni engelleyecek, bana bağlı olaylar (performansım)
kullandığım ve gene engel olacak(biskletim ve aparatları)
haricinde bilinmeyen bir parkuru kısa zaman içinde bitirme yükümlülüğü edinirim.
işte feedback gücü burda açığa çıkar
parkurdan bisikletten ve vücuddumdan bana gelen bilgiler konusunda en zayıf olduğum yer bence bilmediğim parkurdur
ve tüm vücudum ve bisikletin parkurdan gelen etkiye verdiğim tepkideki doğruluk payı feedback gücümdür
(anlatılmasıda ne zor bir konu bu yahu )
peki bu gücü nasıl ediniriz
ya da edinmek için bir şey yapıla bilir mi
burada savunma sanatlarının çalışma biçiminden biraz hırsızlık yapmak istiyorum
savunma sanatlarında her hareket defalarca çalışılır
temelinde bu hareketin öğrenilmesi vardır
ama derinine bakarsak hareketin refleks haline getirilme olayı olduğunu görürüz
sebep şudur
size bir yumruk geldiğini görürsünüz
beyin aha da yumruk geliyor der
bilgileriniz sınanır eleme yapılır sol elimle blok alırsam olur der beyin
ve emir verilir sol el kalkar ve çat
ne olur böyle olursa yumruğu yeriz
neden çünkü zaman yetmez
bu olay çok kısa zamanda cevaplanmalıdır
ve bu sadece hareketlerin refleks haline getirilmesi ile olur
savunma sanatlarında ki düşünceden kurtulun fikrinin temeli budur
judo ve aikido gibi sanatlar ise işi ileri götürüp rakibe dokunun der
çünkü dokunma duyusu hepsinden hızlıdır
bisklete gelelim
burada da özde çalışmak şarttır
antremanlar ile performansımızdan emin olmayı
onu düzenli ve zamanlı kullanmayı öğreniriz
biskleti tanır onu dinlemeyi arızayı önceden tahmin etmeyi öğreniriz
yokuşta rüzgarda nasıl davrandığını vücudun ve bisikletin belkide ezber ederiz
her şey tamamdır
ancak parkur?
dikkatimi çeken bişiy vardır
yarışa girmeden evvel sporcular parkur hakkında bilgilenmek isterler
geri bildirim gücünü fazlalaştırmak için bence
ve geribildirim gücü bisiklette çokluk yine dokunma duyusu ile ateşlenir
sele, gidon ve pedal bize altımızdaki yol hakkında bilgi verir
beyin bunu işler ve mekanizmalarına iletir
eğer perfonmasımız yerinde ise
yeterince çalışmış isek
kol ve bacaklarda uyuşma, nefes sorunu yaşamıyor isek
bence geri bildirim konusunda rahat olabiliriz
şimdilik düşüncelerim bu kadar ..
selam ve saygılarımla
sertel ugur
 
İtiraf etmem gerekirse önce mesajların anlatmaya çalıştığını tam anlayamadım sonra google da biofeedback in ne olduğuna bakınca aslında uzmanlık alanlarımdan biri olduğunu anladım :D
Zihnin vücudumuz etkisi inanılmaz derece büyüktür eğer kullanabilirsek, düşünce gücüyle kendimizi hasta edebilir, hastalıklardan iyileştirebilir, vucudumuzdaki hemen herşeyi yönlendirebiliriz. Burada işin bilimsel yanını anlayabilmek için size bir ev ödevi vermek istiyorum: plasebo (placebo) nedir bir araştırın. Plasebo bugün genel kabul görmüş bilimsel olarak kanıtlanmış bir olgudur ve aslında düşünce gücüyle iyileşmekten (başka bir deyişle hipnoz telkinin yüzeysel anlamda işlemesidir) başka bir şey değildir. Eğer yeterince inanırsanız size verilecek boyalı bir hap hemen her hastalığı iyileştirebilirsiniz. Yine telkinle vücutta hastalıklar, ciltte bozukluklar meydana getirebilirsiniz.
Yine yeterince inanırsanız hemen herşeyi başarabilirseniz teorik olarak sınırsızsınız. Aslında olayın bilimsel boyutunu kuantum fiziği açıklamakta, bütün maddeler titreşimdir, ve bütün maddeler en küçük boyutunda aynı elementlerden oluşmuştur , kayayı insan etinden veya demirden ayıran fark bu elementlerin değişik şekillerde kombine olmasından oluşmaktadır, yine bilimsel deneylere göre bu maddeyi oluşturan en küçük parçacıkların kombinasyonunu değiştirme kabiliyetine sahibiz (Mesut hocam iyi-kötü sözlerle molekülleri değişen su molekülleri deneyinin linkini vermek için iyi bir zaman ;) ) Bu şu anlama geliyor yeterince inanırsanız vücudunuzda veya hayatınızda herşeyi gerçekleştirebilirsiniz, bütün büyük şampiyonlar, bütün büyük liderler bu gücü (farkında olarak veya olmadan) kullanmayı öğrenmişlerdir.

Yine 2. kademe antrenörlük kursumuzda spor psikolojisi bölümündeki öğretmenimiz sporcular üzerinde yapılan bir deneyde çok iyi konsantre olarak spor yaptıklarını hayal eden sporcular üzerinde aynı spor yapmış gibi kaslarında benzer uyarımlar ve gelişimler olduğunu gözlemlemişlerdir... Yine 1 kademeki Spor psikolojisi öğretmenimiz şöyle gerçek bir olaydan bahsetmiştir: Bir soğuk hava deposunda yanlışlıkla kapalı kalan bir görevli çok paniğe kapılmış devamlı üşüyorum donuyorum diye söylene söylene donarak ölmüştür hatta duvarlara bile çok üşüdüğünü donduğunu yazmıştır ölmeden önce, yapılan otopside de donarak öldüğü belirlenmiştir, ancak yapılan incelemede depoda soğuk hava sisteminin çalışmadığı belirlenmiştir! Ölen kişi donacağına o kadar inanmıştırki bunu düşünce enerjisiyle vücudunda hayata geçirmiştir, bu da inançlarımızın ne kadar kuvvetli olduğunu göstermektedir... Özetle söylememiz gerekirse, neye inanırsanız, hayatınızda onu bulacaksınız, ne olduğunuza inanırsanız o olacaksınız, hiç mi sınır yok, evet teorik olarak yok ;)
Hakan Yazman...
 
@Zeki.Alper

Tam olarak değil.
Roller de denge sağlamak zaten herkesin yapmaya çalıştığı şey. Biofeedback ise Rollerden indikten sonra yada rollerin üzerinde(bunun nasıl olacağını tam olarak bilemiyorum :) ) dinlenmeye çalışırken bize faydalı olmaya çalışlıyor.
Acaba dinlendiğimizi zannederken gerçektende dinlenmeye geçebiliyormuyuz? İşte biofeedback tam bunun cevabını bulmamıza yardımcı oluyor.
Bunun cevabını bulan insanlar ise baş ağrısından, sırt ağrısından, aşırı terleme yada stres halinden daha çabuk kurtuluyor ve spordan daha fazla verim elde edebiliyorlar sanırım.

Biofeedback'ın ana fikri; farkında olmadan sıktığımız, kastığımız, yorduğumuz sistemlerimizi düşüncelerimizi yönlendirerek gevşetip, bilinç düzeyinde getirisi olacak şekilde yani algılayabileceğimiz tarzda rahatlamalar ve performans artışları sağlamak. Düşünceleri yönlendirme konusunda bazı İMGELER kullanılıyor. Mesela yüz kaslarınızı gevşetebildiğiniz ölçüce bilgisayar ekranındaki bir imge size yanıt veriyor. Siz de gerçekten bilinçaltında ve sempmatik sistemde kendinizi ne kadar sıktığınızın farkına varıyorsunuz.
Yani biofeedbackın vermek istediği şey VÜCUDUMUZUN ÇALIŞMA TARZI HAKKINDA VİR FARKINDALIK OLUŞTURMAK. Onu hiç de bir işe yaramayan kasılmalardan korumak, "farkında olmadan kendimizi sıkmamızın önüne geçip, rahatlamaya çalışmak".

Biofeedbackın yöntemin "budizm" çalışmalarından çok farklı.
Biofeedback tamamen objektif klinik verilerle bilimsel ölçekte monitorize edilebilen(izlenebilen) bir süreç. Yani dayandığı doneler bilimsel kriterlere uygun. Bir inanış ve düşünüş sistemi yada bir felsefi akım DEĞİL, Klinik bir çalışma laboratuvarı.
 
@Hakan Yazman

Hocam teşekkürler... işte tam bu noktada biofeedback sistemimizi başkalarına hiç para ödemeden nasıl çalıştırabileceğimizi tekrar sormak istiyorum.. :D

Kendini yarışta olmadığı halde yarıştaymış gibi sıkan ve gereksiz yere yoran bir sporcu, yarıştan önce yada yarıştan sonra kaslarını %100 olarak nasıl gevşetecek...? Tamam, soğuma hareketleri, esneme çalışmaları, kültür fizik olayı vs vs.. bunlar hep işin mekanik boyutunu çözüyor... yani algılanabilen kasıntıları (mesela yorgunluktan titreyen ve kramp girdi girecek durumdaki kasları rahatlatıyor)
ya bilinçaltındaki güdülenme olaylarının kaslarda bilinç düzeyinde algılanamayan % 0,1 boyutlarındaki kasılma faaliyetini nasıl algılayacak ve o kasları nasıl çözecek... ki hiç iş yapmadığın halde seni yoran durum işte bu % 0,1 boyutlarındaki BİLİNÇSİZ kasılma faaliyetleri değil mi zaten?

Kendini buzdolabında zannedip de soğutucusu hiç çalışmamış olan buzdolabında aptallığından dolayı donarak ölen adam kendini gerçekten de içi eksi 15-20 derecelerdeki buzdolabının içinde olduğu zaman nasıl ısıtacak? (bu örneği çok abarttım, isterseniz bunu geçelim :) )

Evet, cevapları alalım lütfen... :)
 
Demekki Biofeedback olayı tamamen psikolojik bir olay :) Yani işin maddesel olmayan boyutunu ele alıyor. Bu("Biofeedback") felsefenin eğitimini yurdumuz da verebilen kurumlar veya bildiğiniz meşhur olarak öne çıkmış sahışlar var mıdır Mesut hocam:)=?
Anlattıklarınıza göre bir sporcu antrenörünün bunu bilmesinde çok yarar görüyorum..

Açıklayıcı Kaynaklar:
(link)
(link)
 
@Zeki.Alper

Var, ama Sosyal Güvenlik Sigortası dahilinde hizmet vermedikleri için yani bu tür hizmeti devlet finansal anlamda karşılamadığı için ben de burada şahıs adı yada özel hastane ismi vermek istemiyorum. Ama size bedava biofeedback yapacaklarına söz verirlerse o zaman başka.. :)

Tekrar bir düzeltme yoluna gitmek istiyorum. Biofeedback bir felsefi akım değildir, vucutta zaten mevcut çalışan feedback mekanizmalarının farkında olma olayıdır. Diyeceksin ki "mesut hocam valla senin konuştuğun laflar da felsefeden farksız, ne dediğin tam anlaşılmıyo".... işte tam o nokta da ben de sana derim ki... " valla sen de haklısın" :)

Nedir bu "bio-feedback" ? Daha anlaşılır bir ifade ile şöyle diyebiliriz..


Şimdi size bio olmayan yani cıscıplak bir "feedback" olayına örnek anlatacağım:
Şimdi mesela benim kanımda belli bir düzeyde insülin hormanı var geziniyor... kandaki mevcut şekeri 80-120 civarında tutmaya çalışıyor..
ben tutup ağzıma koskoca bir akide şekeri attım, kütür kütür kırıp yedim.
kandaki şeker miktarımı 120 nin üzerine çıkardım.
Bu esnada hemen pankreastaki langerhans adacıklarındaki bilmem delta adındaki hücrelere stimulus(uyarı) gidiyor ve kana insülin pompalanıyor..
kan şekerim tekrar 120 nin altına düşürülüyor. Nasıl mı? bu başka bir hikaye.
Neyse.. kandaki şeker tekrar normale döndü ama pankreasın bundan haberi yok.. yok mu.. vaaaarrr. işte tam bu noktada feedback mekanizmasıyla pankreasın aşırı insülin pompalaması durduruluyor.. ve homeostasis(denge) sağlanıyor.

şimdi gelelim biofeedbacka.

yarıştan çıktın kaslar kas katı.
biofeedbackı bilmeyan 3-4 saat sonra relaks olup kendine geliyor.
biofeedbackı bilen ise bisikletten inip bale dersine katılıyor. :) ;)


Bundan sonrası sohbet babında olup vakti olmayanlar okumasın.
yani olay bana göre kabak gibi oturan bir felsefe değil.. olay azıcık biokimya... azıcık biyofizik... azıcık metabolizma ve endokrin... yani ne dersen de ama salt felsefe deme.. Olay sanki bir tür çorba.. :)
belki "felsefe benim yaptığıma" derler.. :)


biofeedback'cılar diyor ki..

"hiç ilaç kullandırmadan"
72 saat süren migren(bir tür güçlü yarım-baş ağrısı) ağrınızı 6 saatte geçirttiririz.
Hızlı atan nabzınızı ve yüksek tansiyonunuzu düşürttürürüz.
sırt ağrılarınızı geçirttiririz
aşırı ve gereksiz el ve vucut terlemenizi azalttırırız.
kronik yorgunluğunuzu bertaraf ettirttiririz.

bunları yaptırttırırız ama kime?..

kendi kendinize...

Peki bizler bisikletçi olarak.

180 nabızla pedal bastığımız yolda kalbimizin 120-140 civarında atıyormuşçasına dinlenerek çalışmasını istemezmiyiz?

Herkesin gittiği yolu herkesten daha az yorularak gitmek istemezmiyiz?

Herkes yarıştan sonra 2 günde anca kendine gelebiliyorken biz yarıştan 1 saat sonra basketbol oynamaya ondan yarım saat sonra arkadaşımızla sinemaya yada dışarı yemeğe ondan 2 saat sonra yüzmeye gidip gece de 5-6 saat uyuduktan sonra ertesi gün işimizin başıma(mesaiye) bomba gibi başlamak istemezmiyiz... ? Hemde tüm bunları yaparken en ufak bir yorgunluk, baş ağrısı, bacak ağrısı vs vs çekmeden.. (not: bu son paragrafı accıcık abarttım)

Peki bio-feedback bu bağlamda bize yardımcı olabilir mi olamaz mı?
Olabilirse nasıl?
Hatta nasıl olduğu da önemli değil,
Kaç paraya?
Hatta parasız olmaz mı?

Yani, bindiğimiz bisikletler boşa mı gidiyor?
 
@Mesut Girgiç

Nasıl yapılacak ? Tabii ki disiplin ve pratikle, aslında ilk yazımda gereken gereken ipuçları hatta cevapları verdim :) Aslında cevabı sen de verdin :D Adam nasıl söylene söylene kendi fiziksel vücudunun ölümüne neden olabiliyorsa biz de tam tersi yerde kullancağız, aslında bu tür deneyimleri hepimiz yaşıyoruz, durun bir düşünün çok kötü bir haber aldığınızda vücudunuzda ne tür değişimler olur, kendinizi nasıl hissedersiniz, bütün enerjiniz çekilir, başınıza ağrı girer, kalbiniz sıkışır hızlı atmaya başlar, kaslarınız kasılır ağrır, neden ? Acaba birisi gelip şırıngayla damarlarınıza kendinizi kötü hissetmenizi sağlayan toksinler mi zerketmiştir hayır, bütün o kimyasal değişimleri kendimiz yaratmışızdır düşüncemizle.
Bir de tam tersini düşünün çok iyi haber aldığınızda kendinizi nasıl hissedersiniz, bir anda kuş gibi hafiflersiniz, duruşunuz değişir, yüzünüzün rengi gelir, ses tonunuz değişir, çok mutlu hissedersiniz sağlığınız bile iyileşir. Yine durun düşünün birisi gelip size fiziksel bir şey yapmamıştır hatta dokunmamıştır, ama aldığınız güzel haberin etkisiyle bir anda vücudunuz da sağlıklı kimyasallar salgılanmaya başlar bu tamamen dış dünyadan bağımsızca kendi içimizde olmaktadır.

Peki biz bunu nasıl kullanacağız, bir çok yöntem var, bazılarını sıraladım, eğer bir şeye yeterince inanırsanız onu vücudunuzda olmasını sağlayabilirsiniz, inanabilmek için yeterince ona odaklamalı ve onu pozitif bir getiri ile kancalamalısınız. Mesela yarış sırasında bazı şeyler kötü gitmeye başladığında, daha önce başarılı bir yarış aklınıza getirerek ona odaklanmalısınız -gibi-
Örneğin ben kendimi yarışta çok zorlanmaya başladığımda dinlenmem gerektiğinde kendi kendime sakinleşmemi sağlayan telkinler yaparak nabzımı düşmesini sağlarım, ya da kontrolu kaybetmeye başladığım zaman "sakin ol, kendini tehlikeye atma, biraz daha yavaş git" vb telkinlerle tekrar kontrolü elime alırım.
Yine size daha değişik bir örnek vereyim bir kaç sene önce Alanya kale yarışına hazırlanırken zihnimde oradaki dik yokuşları büyük çarkta çıktığımı hayal ediyordum, yarış günü gelip çattı yarışta son turlara doğru ön vitesimde bir arıza oluştu ve küçük çarka geçememeye başladım ve yokuşları abanarak orta dişlide çıkmak zorunda kaldım ve zorlanmadım ve iyi bir derece elde ettim daha hızlı gittiğim için, yani aslında düşüncemizle maddeleri de etkiliyoruz. Bazı insanlar devamlı aynı sorunları veya benzer olayları yaşar biliyorsunuz bunun nedeni aynı düşünce sistemiyle düşünmelerindendir....
Albert Aynştayn şöyle demiş : Eğer düşüncelerimizi görebilseydik onların bizden çıkıp bize tekrar geri döndüklerini görebilirdik... Yine düşüncelerimiz, sözlerimiz inançlarımız odaklandığımız şeyler kendimizi çevremizi ve dünyayı değiştirmeye devam ediyor. Mesut hocam siz linki göndermeyi unuttunuz sanırım ben burdan vereyim : https://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=19305&page=2 burda da bilimsel olarak kanıtlanmış ki söz enerjimizle bile maddeleri değiştirebiliyoruz hiç bir fiziksel bağ olmadan.

Size bir anımı anlatmak istiyorum, bir gün uyandığımda kendimi o kadar huzurlu o kadar barış dolu hissettimki anlatamam çok güzel bir duyguydu, sanki herşey güzel geliyordu, neden sonra hatırladım, öncekisi gece kandil gecesiydi ve binlerce insan iyi dileklerde bulunmuştu, dua etmişti, bu pozitif enerji bana yansımıştı. Aynı mantık dünyadaki bu kadar felaketi açıklıyor, bütün medyaya bakın, medya sistematik olarak olumsuz olayları adeta abartarak (arka fonda heyecanlı korku dolu bir müzik verilir mesela, insanların acı çektiği sahneler tekrar tekrar defalarca yansıtılır ekrana) verilir çoğunlukla, bu kadar olumsuz şeyle kafa dolduktan sonra ne hissedersiniz (ilk paragrafa tekrar gözatın isterseniz), bir çok insan çok fazla kötü olaylara odaklandığı zaman bütün düşünce enerjisini bunlara verdiği zaman ne oluyor, belli bir eşik noktası aşıldıktan sonra seller, felaketler, depremler, savaşlar olmaya başlıyor, sonra da kendi kendimize neden dünyada bu kadar kötülük var diye hayıflanıyoruz, milyonlarca insan iyi şeylere dikkatini yöneltmek yerine devamlı dünyanın kötülüklerle dolu olduğunu düşünürse ve düşünce enerjisini bune inanmak için kullanırsa başka ne bekliyebilirizki ? Gerçek şu ki kötü olaylar, dünyadaki olayların çok az bir kısmını oluşturmaktadır. Lütfen yatmadan önce akşam haberlerini izlemeyin, zihniniz haberlerdeki negativite ile uyarılmış olarak uykuya dalmayın, onun yerine ogün olan iyi şeyleri düşünün, örneğin birisine bir iyilik mi yaptınız, ya da pazardan dönen yaşlı teyzenin poşetlerini taşımaya mı yardım ettiniz, bunları yaptığınız için kendinizi tebrik edin ve bu iyiliklerin (evrenin bir yasası olarak) size çoğalarak döneceğinden emin bir şekilde yarınlara umutlu bir şekilde bakarak uykuya dalın.

Yine düşüncelerimiz hayatımızı -yavaş bir mekanizmayla da olsa- şekillendiriyor... Kafanızdan olumsuz bir düşünce geçtiğinde çok dikkatli olun düşündüğünüz şeyin başınıza gelmesini istermisiniz ? Ben şöyle bir mekanizma uyguluyorum ne zaman kafam nagatif bir düşünce geçse kendi kendime -İptal İptal- diyorum...

Konuyu biraz dağıttım ama sistemi anlatabilmek için bu örnekleri vermem gerekiyordu, günümüzde bir çok hekim alternatıp tıp uzmanı vücut zihin bağlantısı üzerinde araştırma yapmaktadır. Yine konumuza dönersek kendimizi bir fiziksel hale sokabilmemiz için o fiziksel halin nasıl olacağına odaklanmalıyız, bu aynı televizyondaki kanalları değiştirmek gibidir, korku filmi oynayan bir kanaldan, komedi filmi oynayan kanala geçmek gibi, vücudumuzda da buna benzer kanallar vardır, kendimizi istediğimiz kanala çevirdiğimiz zaman vücutda buna uyum sağlar (yine ilk paragraf) ve o andaki duyguları yaşar. Bir spor yarışmasında bazen sporcunun başarısız olacağını vücut dilinden anlayabilirsiniz çünkü kendini farkında olmadan başarısız olacak bir fizyoloji içine sokmuştur (yüzü asıktır, omuzları düşüktür dik durmaz vs) . Özetle gerek spor olsun gerek hayatımızdaki herşey olsun her insanın içinde sonsuz sınırsız bir potansiyel vardır, hayattaki göreviniz onu bulup açığa çıkarmak olmalıdır, sizdeki bu değişim belki başkalarına da ilham kaynağı olabilir ;)
Hakan Yazman
 
Hakan abi dediğin gibi basındaki(Hayatımızı ona adadığımız için Tv örneği veriyoruz:)) olumsuz veya olumlu etkiler direkt olarak bilgi alıcısına geçiyor çok dogru bunun sonucu olarak da fizyolojik olarak etki tepki olayı oluyor. Bunlar gerçekten mantıklı ve kayda alınması gereken bilgiler ve bizlerle paylaştıgın için teşekkür ederiz. Mesut hocam konuyu iyiki de açmış:) Buradan birçok arkadaşımız olumsuz düşünceden kendi istekleri doğrultusunda kurtulabilir ve çevreye güzellikler yayabilir:..
 
eyvah kafam epey karıştı
mesut hocamın bio feedback dediği şeye ben başka bir şey diyorum sanırım
ardı sıra gelen mesajlarda hakan hoca plasebo etkisi ile cevap vermiş
konu bir yanı ile
tek bir piriç tanesi ile bir yıl yaşayan
yada yemek yemeden 3 ay durabilen budist rahiplerinin
bu işleri nasıl yaptığına geliyor gibi
bir yanı ile de farkında olduğumuz yada olmadığımız kas yapısının
çalışmalarını kontrol altına alabilir miyiz' e yaslanıyor
ıyk... epey zorlu oldu bu iş
bu seferki hırsızlığım sahne sanatından olsun;
sahnede oynayan bir oyuncu inanılmaz derecede efor sarfeder.
bu efor içinde işine yarayacak kas grupları haricindeki kasları kullanmak onda
yorgunluk yaratacaktır.
bunun için çalışmalar tamamı ile değiştirilmiştir
ve oyuncu takımı okulları süresince dans hareket yoga eskrim ve buna benzer eğitimlerde
nefeslerini kontrol etmeleri gerektiği söylenerek
eğitime alınır
örneğin
yapılan bir çalışma şöyledir
sandalyeye oturunuz ve bu sandalyeden öyle bir şekilde kalkınız ki
gözlerini size diken bir kişi bunu göremesin
bunu sadece çok yavaş hareket eden biri başarabilir
doğrusu bir saatten fazla süren acılı bir çalışmadır
çalışma ile amaçlanan şudur
sandalyeye oturmamızı ve oradan kalkmamızı sağlayan kasların farkına varalım.
hareketi yaparken vücudumuzu içten izleyelim
ve gereksiz kasları bulup iptal edelim
genelde bizler günlük yaşamda birine sinirlenip yumruğumuzu sıkacağımızda tüm vücudumuzu kaskatı ederiz
ancak sadece gerekli vücut duruşunu alıp sadece yumruk sıkmamız yeterli olacaktır
aslında mesut hocamın söylediği kayıpları biz günlük yaşamda dasürekli yaşamaktayız
gereken kasları gerekenin dışında kullanmakta
vücudumuzu gerektiğinden fazla yormaktayız
bisiklet adına durumu şöyle çözebiliriz
antreman esnasında kullandığımız kasları ve duruşumuzu
kesinlikle iç göz ile takip etmeliyiz
bunun haricinde çalışan kaslar derhal açığa çıkacaktır
oradaki kasıklıkları gidermeye çalışmak zamanla bizi başarıya götürecektir
hepimiz evimizde deneyelim
iki omzumuzu yada tekini önden arkaya çevirelim
ama sadece omuzu önden arkaya doğru tam bir daire çizecek şekilde çevirmek
dikkat ediniz şimdi
ve etkilemeden izleyiniz vücudunuzu
omuzla beraber kaç tane gereksiz kas harekete geçecek
elimizin bile gerildiğini
boynumuzun gerildiğini görebilirsiniz
işte bizi fazladan efora götüren şey budur
bunu engellemek içinde sadece gereken yerde gereken kası kullanmayı öğrenmemiz gerekir...
plasebo ödevine çalışmaya gidiyorum müsadenizle:)
saygılarımla
 
@sertel

Yukarıda alıntıladığım kısımda senin İMZAN çıkmamış.

Aslında senin imzanda BIOFEEDBACK sırrı yazılı.. :eek:

Ne idi senin imzan?

" nefes almayı unutma ".

Yani hepimiz nefes alıyoruz ama hangimiz farkındayız.
İşte biofeedback bazı feedback reflekslerimizin FARKINDALIĞINI sağlıyor.


Sen nefes alıp vererek yaşadımıza dikkat çekmek istiyorsun
Çok haklısın.
İster hızlandır, ister yavaşlat nefesini
hepsi senin elinde...

Aslında sen farkındasın olayın...
tebrikler..
sadece farkında olduğunun farkında değilsin belki...
Selam ve sevgiler.:)

Aslında olayın aslı benim anlattığım kadar basit te değil..
Sonra tekrar görüşürüz.
şimdilik selamlar.
 
Uzun süredir ilgimi bu kadar çok çeken bir konu olmamıştı.
Katkı da bulunan herkese teşekkürler.
 
  • Beğen
Tepkiler: sertel
doğrusu Mesut hocam
uzun zamandır incelediğim hemen her spor dalında,
dövüş sanatlarında,resim sanatında,yoga da
hat sanatında ve buna benzer ince işlerin yapıldığı yerlerde
bir takım nefes sistemleri ile karşılaşıyorum.
işinde iyi olmaya çalışanların çoğu, büyük zamanını nefes alma ve verme işine ayırıyor
örneğin büyük serbest dalışçımız yasemin dalkılıç;
yoga, meditasyon ile nefes alışını ve kalp atışını nasıl yavaşlatırırım üzerinde çalışıyor.
hat sanatında o ince çizimleri yaparken elleri titremesin diye nefes vererek işlerini yaptığını görmüştüm.
bir ara 100 m koşucularının vücut dengeleri bozulmasın diye tek nefeste koştuklarını da duymuştum
feedback'in özünü oluşturan bir şey ise bu nefes işi
çok çalışmalı ve araştırmalıyız.
şimdi biraz farklı kısacık bir örneği paylaşmak istiyorum.
ünlü ve yenilmez bir beyzbolcuya sormuşlar.
demişler, atılan hiç bir topu kaçırmıyorsun.
dünyanın en iyi atıcıları senin karşında yeteneğini yitiriyor sanki.
adam cevap vermiş;
ben onları rakip olarak düşünmüyorum.
onları, bana, daha iyi olmam için yardım eden birer birey olarak, birer
yardımcı olarak düşünüyorum. demiş.
bu işimize yarayan bir bilgi olabilir.
öyle ya,
bir mtb parkurunda yavaş gitmemiz yada düşmemiz için türlü türlü engel olabilir.
ya da düz yolda ki yokuşlar engellerimizdir.
bunları bizi daha iyiye taşıyacak yardımcılar olarak düşünsek ne olur?
sonuçta geldiğimiz nokta büyük başarıların altında
her kesin bildiğini, farklı yorumlama da yatıyor bence
ancak bu kıvraklığı kazanmak ile
vucudumuzu ve beynimizi kontrol atmakta bir adım atmış olabiliriz.
fikrimce tabii...
selamlarımla
sertel ugur
 
@sertel

Çok doğru bir sporcunun en büyük hazinesi, güçlü kuvvetli rakipleridir, onlar ne kadar iyi ise siz de o kadar iyi olmak zorundasınızdır.
 
  • Beğen
Tepkiler: sertel
Oturarak ekranı izleyen iki bisikletçiye videodan bir bisiklet yarışı sahnesi izlettiriliyor. Her iki bisikletçinin de kas sensörlerinden kas kasılmalarına dair elektrik uyarılar alınıyor ve kaydediliyor. Bir müddet sonra görüntü kesiliyor. Daha sonra tekrar gösterime devam ediliyor ve sonra tekrar kesiliyor. Bisikletçiler bu esnada hala oturur haldeler ve vucutlarında en ufak bir kıpırtı söz konusu değil.
Birinci bisikletçinin elektromiyografisinde (kas elektrik akımı kaydında) merdiven şeklinde tırmanan bir gerilime işaret eden akım kaydı sözkonusu.
İkinci bisikletçi ise her uyarıcı video gösteriminde kasılmış, gösterim kesilince relaks olmuş, yani kaslarındaki dışardan görülmeyen ve sadece sensörlerin algılayabildiği kasılmayı dahi sonlandırabilmiş...

İkinci bisikletçi biofeedback'ı kendi vucudunda kullanabiliyor,
birinci bisikletçi ise oturduğu yerde bile yoruluyor. ;)

Stres oluşturan bir uyarıdan sonra kaslarda mutlak surette relaksasyon (gevşeme) oluşturabilmek için zihinde hangi çağrışımsal imgeleri düşünülmeli.. işte bu çok önemli...
İşin püf noktası burası. ;)
 
Geri