Scudo Sports

Bilimsel Haberler Ve Gelişmeler

@zeplin.ates

Tartisma acmak istemiyorum ama bir konuda fikrimi belitmek istiyorum. Evrim kurami hala teoridir ve belirtildigi gibi yaratilisa aciklik getirmez turlerin olusumunu konu alir. Ama is propaganda boyutuna geldiginde dur demek gerektigini dusunuyorum, bu kontrollu yapilmali o ayri konu tabiki. Arastirmalar ve sonuclarin duyrulmasi kesinlikle engellenmemeli.
 
Scudo
Almanya'nın Messel Oyuğu'nda 1983'te keşfedilen ve geçtiğimiz günlerde New York Doğal Tarih Müzesi'nde ziyarete açılan 47 milyon yıllık fosil kendi türü içinde şu ana kadar bulunanlar arasında en az eksiğe sahip fosil.

1983'te keşfedilen fosili güzel göründüğü için duvarına asan fosil koleksiyoncusu bu fosilin ne kadar değerli olduğunun farkında olmadığını belirtiyor. 2006 yılında bir tacir, fosili Oslo Doğal Tarih Müzesi görevlilerinden Dr. Jorn Hurum'a gösterdiğinde fosilin ne kadar değerli olduğu fark ediliyor.

İda adı verilen fosili inceleyen ve araştırmalarını PLoS One'da yayınlayan ekibe göre, fosil insan ve maymunların en eski ataları ile aralarındaki kayıp halkalardan biri olabilir.

Daha önce fosil primatların dişlerinden yola çıkmak zorunda kalan araştırmacılar, Ida sayesinde bir primatın vücudundaki tüm kemikleri inceleyebiliyorlar. Hatta araştırmacılar, Ida'nın yediği son yemeğin böğürtlen olduğunu bile tespit edebiliyor.

Ortalama bir kedi büyüklüğündeki fosili inceleyen bilim adamlarının Ida'yı kayıp halka olarak görmelerine neden olan şey, genellikle daha gelişmiş primatlarla özdeşleştirilen bazı özelliklerin Ida'da görülmesi.

Almanya'da bulunan Seckenberg Müzesi çalışanlarından Yens Franzen, Ida'nın insan ve maymunları kendisinden bir önceki primatlara bağlayan tür olduğunu öne sürüyor.

Dr. Franzen'e göre Ida'nın başparmağı sayesinde kavrayabilen elleri var, tırnakları insanlarınki gibi düz ve ilk bakışta bile insanlardan uzak bir canlı olmadığı görülebiliyor.

Fosil şimdiye kadar genel incelemeye açılmadığı için, bu alanda çalışan çok fazla uzmanın henüz yorum yapacak kadar inceleme yapma fırsatı olmadığı belirtiliyor. Gelen diğer haberlere göre, bazıları, açıklanan tezlere de kuşkuyla bakıyor.

Bu araştırmacılar, Ida'nın çok erken dönemde yaşamış bir primat olduğunu ama insanın oluşumundaki halkalardan biri olmadığını düşünüyor.

Dünyanın önde gelen primat uzmanları, bir belgesele ve bir kitaba konu olan bu ortaya yeni çıkmış fosil etrafında dönen kampanyanın kendini şaşkına uğrattığını söylüyor.

kaynak: (link)

http://media.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Teknoloji/Bilim%20ve%20Uzay/090520-47-milyon-yil.widec.jpg
 
Pek çok kişi cep telefonları ya da otomobillerinde, kişisel veya ticari amaçlarla GPS, yani Küresel Yer Belirleme Sistemi kullanıyor. Teknolojinin en büyük nimetlerinden biri sayılan GPS, özel bir uydu ağı sayesinde dünya üzerindeki herhangi bir yeri kesin olarak tespit ve takip etmeye yarıyor. Fakat bu benzersiz teknolojiyi bekleyen çok önemli bir sorun tespit edildi.

Kanada'da yapılan bir araştırma, var olan GPS uydu ağının önümüzdeki yıldan itibaren etkinliğini kaybetmeye başlayacağını ortaya koydu. 1980'li yıllardan itibaren sivil kullanıma açılan GPS sistemi büyük oranda ABD tarafından yönetiliyor ve sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için ağda 24 ile 32 arası uydunun yer alması gerekiyor. Fakat düzenli bakım ve yenileme gerektiren uyduların maliyeti ABD'yi zorlamaya başladı. Ağa eklenecek olan yeni GPS uydusu 2009 Kasım ayında fırlatılacak. Bu olması gerekenden tam 3 yıl gecikmiş bir eklenti.

Kanada'da yapılan araştırma geciken bakımlar ve uydu eklemeleri yüzünden 2010 yılında sistemin etkinliğini %5 kaybedeceğini ortaya koydu. 2011 yılında ise kayıp %20'ye ulaşacak ve bu hızla düşmeye devam edecek. Tüm dünyadaki GPS kullanıcıları doğrudan etkileyecek olan performans kaybını engellemenin tek yolu ise ABD'nin GPS uydu ağına yatırımını arttırması ki şu anda görünürde bu konuyla ilgili resmi bir çalışma yok.

kaynak: www.hurriyet.com.tr
 
"Ankara Üniversitesinden çığır açacak buluş

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, üniversite laboratuarlarında, Prof. Yalçın

Elerman ve arkadaşları tarafından dünyadaki en üstün soğutucu
malzemenin üretildiğini bildirdi.

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada,
“Dünyada nanoteknoloji konusunda en önde gelen bilim insanlarından
olan Prof. Dr. Yalçın Elerman başkanlığındaki Ankara Üniversitesi Manyetik
Malzemeler Araştırma Grubu, manyetik soğutma teknolojisinde
büyük bir atılım sağlayacak ve bugüne kadar bilinen malzemelerden
çok daha üstün özelliklere sahip malzeme üretmeyi başardı” denildi.

Açıklamada şu bilgilere de yer verildi:

“Prof. Dr. Elerman başkanlığındaki araştırmacılar, yaklaşık 5 yıldır manyetik
soğutma teknolojisi üzerinde araştırmalar yapıyordu. Aynı konuda birçok
gelişmiş ülkede de çalışmalar vardı. Bu buluş yalnızca ülkemiz için değil,
dünya için de çığır açacaktır.” "
 
  • Beğen
Tepkiler: gatila ve sertel
İstanbul 2 No'lu İdare Mahkemesinin 2008-491 no'lu kararıyla Eski Salı Pazarı alanına yani Tarihi Kuşdili Çayırı'na yapılması planlanan alışveriş merkezi projesi durduruldu. Kadıköylülerin tepkilerine yol açan proje için Kadıköy Belediye Meclisi, Tarihi Kuşdili Çayırı'nın betonlaşmasına karşı yeşil alan olarak kalması yönünde iki kez karar alıp Büyükşehir Belediyesine iletmişti.

İdare Mahkemesince Kuşdili Çayırı olarak bilinen alana yönelik uygulanması planlanan ve çok katlı alışveriş merkezini içeren projenin yürütmesinin durdurulmasına karar verildi.
Salı Pazarı alanı olarak da kullanılan alan bir süre önce Büyükşehir Belediyesi tarafından çok katlı alışveriş merkezi yapılmak üzere bir firmaya ihale edilmişti.

Kadıköy'ün merkezinin daha önce 5 No'lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından SİT alanı ilan edilmesine rağmen bu ihale gerçekleştirilmişti.

Bu çalışma bünyesinde Salı Pazarı birkaç ay önce Hasanpaşa'da ki yeni yerine taşınmıştı. Kadıköy'de yapılacak böyle bir inşaatın bölge trafiğini daha da zora sokacağını ve yapılacak alışveriş merkezinin Kadıköy'deki tarihi çarşı esnafının ekonomisine zarar vereceği gerekçesi ile Kadıköylüler bu projeye karşı çıkmışlar ve bu alanın tekrar yeşil alan olarak tasarlanması için kampanya başlatmışlardı.

Bu kampanya bünyesinde Kuşdili Çayırı Çevre Gönüllüleri platformunu oluşturan Kadıköylüler çeşitli eylemler yapmışlardı.

Kadıköylüler ilçede yeşil alanları çoğaltmak, deprem riskine karşı açık alanlara sahip çıkmak, trafik sorununu önlemek ve geleneksel esnafı korumak gerekliliğini de ön plana çıkarmışlardı. Gönüllüler "taş yapı'lar içinde değil ağaçların gölgesinde yaşamak istiyoruz eski Salı Pazarı yeşil alan olmalı" sloganı ile geçen haftalarda Kuşdili Çayırı Bahar Şenliği düzenlemişlerdi.

Kadıköy Belediye Başkanı Av. Selami Öztürk " Kararı olumlu buluyoruz, bizim için önemli bir kazanım, kentin yeşil alanlarının korunması açısından örnek teşkil edecek bir yaklaşım. Bir süredir tüm Kadıköylüler gibi bizde bu kararı bekliyorduk. Umarım yeşil alanların imara açılması yoluyla trafik yoğunluğunu artıracak ve kent içi yaşamı olumsuz etkileyecek diğer projelere de örnek olur" dedi.

Bir süredir Salı Pazarı olarak kullanılan Kuşdili Çayırı 20-30 yıl öncesine kadar Kadıköylülerin nefes aldığı mesire alanı olarak kullanılan bir büyük çayır olma özelliği taşıyordu. (EZÖ)

haber: (link)
 
  • Beğen
Tepkiler: gatila
Her ne kadar Intel ve Nokia bu konu ile ilgili ağızlarını çok sıkı tutuyor olsalar da, basına sızan bilgilere göre iki dev firma çok önemli bir anlaşmayı imzalamak üzereler. Eğer anlaşma imzalanırsa bundan sonra Nokia'nın cep telefonlarının işlemcilerini Intel üretecek.

Daha önce üç yıl önce bu konuda ciddi girişimlerde bulunan Intel, cep telefonu sektöründe beklediği ilgiyi görememişti. Ama artık Atom işlemcileri kartını kullanarak yıllardır sürdürdüğü hayalini gerçekleştirmek konusunda çok daha avantajlı. Bu yıl içerisinde en büyük 5 cep telefonu üreticisinden biri ile anlaşmayı kendisine hedef olarak koyan Intel ilk olarak LG ile bu konuda anlaşmaya varmıştı. Nokia ile anlaşmasında bir son dakika pürüzü çıkmazsa, ikinci hedef olan cep telefonu işlemci üreticileri arasında bir numara olma planına da bir adım daha yaklaşmış olacak.

alıntıdır.
 
Microsoft, bugün yaptığı açıklama ile Windows 7'nin satış fiyatlarını ve kesin çıkış tarihini duyurdu. Yazılım devi bununla da yetinmeyerek bir ön sipariş kampanyasına start verdi.

Daha önce de konuşulduğu gibi Windows 7, 22 Ekim tarihinde raflardaki yerini alacak. Yarından itibaren Windows Vista Home Premium, Business ya da Ultimate satın alanlar, 22 Ekim 2009 ve 31 Ocak 2010 tarihleri arasında ilgili Windows 7 sürümüne ücretsiz olarak geçiş yapabilecek...

Windows 7'ye piyasaya çıktığında sahip olmak isteyenler için de final sürüm fiyatları şu şekilde olacak:

Windows 7 Home Premium: 199.99 Dolar
Windows 7 Home Premium - Upgrade: 119.99 Dolar
Windows 7 Professional : 299.99 Dolar
Windows 7 Professional – Upgrade: 199.99 Dolar
Windows 7 Ultimate: 319.99 Dolar
Windows 7 Ultimate – Upgrade: 219.99 Dolar

Bu fiyatlar her ne kadar ABD için açıklasa da, genel fiyat politikasını anlamamız açısından önemli. Görünüşe göre Windows 7, ufak bir farkla Vista'dan daha ucuz satılacak. Örneğin Vista'nın Home Premium Upgrade sürümü piyasaya çıktığında 129.99 Dolarlık etikete sahipti. Windows 7 Home Premium Upgrade paketi ise 119.99 Dolar; yani Vista'dan 10 dolar daha ucuz...

alıntıdır.
 
Ruslar tarafından üretilen bir yazılım, ağ şifrelerini dakikalar içinde kırıyor. Ve yazılım bu işlem için gücünü grafik işlemciden alıyor.

Şimdiye dek, WPA ve WPA2 protokolleri ile korunan kablosuz ağ şifrelerinin güvende olduğu düşünülüyordu. Ancak, Wireless Security Auditor isimli program şimdi ağ şifrelerini sadece birkaç dakika içinde kırıyor. Bunun için tek ihtiyacınız olan güçlü bir grafik işlemci. TKIP algoritması veri değiş tokuşu için kullanılıyor. Asıl şifre kırma ise RC4 algoritması tarafından hallediliyor. WPA ve WPA 2 protokollerinde asıl tehlike, tek bir yeri işaret ediyor: kimlik doğrulaması. İki WLAN modülünün, veri alışverişinden önce birbirine güvenmesi gerekiyor. Bunun için her site Pairwise Master Key denilen bir anahtara ihtiyaç duyar ki, bu WLAN'ın, ağ isminin ve ağ uzunluğunun bir parçasıdır.

Ağ ortakları bu veriler doğrultusunda bir anahtar oluşturur ki bunun adı da Pairwaise Transient Key'dir. Bu anahtarla beraber iki cihaz da belirli parametrelere dayanan ve bir de random sayılar üreten bir kodlama kullanır. Ancak, üyeler MAC adreslerinin ve random sayıların şifreli olmaması sebebiyle, ağa gelen herkesi görebilir. Wireless Security Auditor bu aşamada Brute-Force saldırısı ile PMK'yı elde etmeye çalışır. Bu noktada saldırganın bir de avantajı vardır, saldırdığı kablosuz ağın yakınında olmak zorunda değildir. Her şifre denemesinde yazılım PTK'nın uyuşup uyuşmadığını kontrol eder ancak bu tür şifre yazılımları çok büyük işlemci gücüne ihtiyaç duyar.

alıntıdır.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmet Türkölmez
Evrim sürecine "teori o" diyenler laboratuvarlarda milyar yıllık sürecin deneyinin nasıl yapılacağını da açıklamalı bence.Ama önce şu habere bir göz atalım:

"
500 milyon yıllık geni canlandırdılar

ABD’nin Georgia Tech Üniversitesi’nde gerçekleştirilen deneyde, bilim insanları yüz milyonlarca yıl öncesine ait ‘antik genleri’ bir bakteri fosilinden alarak Escherichia Coli (E.Coli) bakterisine aktarmayı başardı. Yapılan deneyle, bin nesildir hayatta olan bakterinin milyonlarca yıldır süren evrimi daha kolay bir şekilde gözlemlenebilecek. "

(link)
 
"
53 bin kelimelik kitabı DNA’nın üzerine yazdılar

Harvard Tıp Fakültesi’nden Profesör George Church liderliğindeki üç kişilik ekip, Science dergisinde yayımlanan makalede 5.25 megabitlik içeriğin bugüne kadar yapılan en büyük kodlamadan 600 kat daha büyük olduğunu belirtti. Böylece genetik materyal üzerine ilk kez bu kadar büyük miktarda veri yapay olarak depolanmış oldu.

Bu boyutta bir veriyi DNA’ya kodlamanın birkaç gün sürdüğünü söyleyen Dr. Sriram Kosuri, “Elbette arşiv amaçlı saklama için bu uzun bir süre ancak durum zamanla düzeliyor” dedi. Dahası kodlanan verinin bu kadar büyük olmasına rağmen, kodlar çözülürken yapılan hata oranının ihmal edilebilecek kadar küçük olduğu ifade edildi.

Uzmanlar DNA kodlamanın maliyetinin hızla düşeceğini, önümüzdeki 5 ile 10 yıl arasında verileri DNA’dan saklamanın bugünkü dijital araçlara kıyasla çok daha düşük olacağını belirtti. "

(link)
 
Sentetik DNA üretildi

Araştırma, genetik bilgi depolama ve aktarmanın doğal DNA ve RNA'nın tekelinde olmadığını kanıtlamış oldu.
...
Bilim adamlarının çoğu ilk olarak RNA'nın ortaya çıktığını ve kendisinden önce gelen ve aynı işi gören daha basit bir molekülden evrildiğini düşünüyor.
...
Laboratuvarlarında evrim sürecini görmek isteyen bilim adamları, DNA'larından birini belli bir RNA tipine tutunacak şekilde tasarladı.
Hedef RNA'ya tutunamayan DNA parçaları zaman içinde kayboldu.
Böylelikle, evrimin işleyişi gözlemlenmiş oldu.

(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: Alper Yılmaz
Ve insan, sentetik yaşamı yarattı!

Biyolog Craig Venter ve ekibi basit yapıtaşlarının bir araya getirilmesiyle üretilen sentetik (yani insan yapımı) M.mycoides bakteri DNA'sı, kendi genomu boşaltılmış olan M.capricolum bakteri hücresine enjekte edilmiş; sonrasında cansız olduğunu söyleyebileceğimiz bu hücre, canlılık kazanmakla kalmamış, üreme gibi önemli işlevlerini de yerine getirerek M.mycoides kolonileri meydana getirmişti.

(link)


Videoda 13:05

Hatta Venter, canlılıkla ve canlılığın yaratılmasıyla adeta alay edercesine, genoma bazı eklentiler yapmıştır.Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin'i kullanarak bir kod geliştirmiş ve yarattığı DNA'nın içerisine ekibindeki 46 araştırmacının adını ve soyadını, 1 adet e-posta adresini, 1 web sitesi adresini ve birkaç farklı ingilizce atasözünü kodlayarak eklemiştir.
 
  • Beğen
Tepkiler: Alper Yılmaz
Jeofizik, Sondaj, Su tespiti çalışmaları yapan bir arkadaş var mıdır forumda? Bir kaç sorum olacak:) ..
 
Geri