Fikret Öztürk
Daimi Üye
- Kayıt
- 8 Mart 2010
- Mesaj
- 344
- Tepki
- 541
- Yaş
- 56
- Şehir
- BİLECİK
- İsim
- Fikret
- Başlangıç
- 2009—10
- Bisiklet
- Trek
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
Epeydir gezi makalesi yayınlamıyordum. Uzun bir aradan sonra beğeneceğinizi umduğum geniş kapsamlı ve ayrıntılı bir makale ile tekrar karşınızdayım. Nisan ayında gerçekleştirmiş olduğum turun derlemesi biraz zaman aldığı için biraz gecikti.Olumlu yada olumsuz eleştiri ve önerilerinizi bekliyorum.
2015 yılı emekliliğimin ilk yılı. Bu sene Çanakkale Savaşının 100.yılı olması nedeniyle Memleketim Bilecik’ten başlayıp İznik gölü üzerinden Marmara Denizinin Güney sahil şeridinden Çanakkale ve Ayvalık üzerinden İzmir Urla’da noktalanacak bir rota hazırladım.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/1_genel_rota.jpg
Gezi makalesine geçmeden önce biraz daha sabrınıza sığınarak bu turun gerçekleşmesinde önemli etkisi olan bir-iki tanışma hikâyesinden bahsetmek istiyorum;
Mart ayı içerisinde Warmshowers ((link)) internet sitesi sayesinde tanıştığım Avuturalya’lı (link) (43) ve Yeni Zelandalı (link) (40) ile tanışma fırsatım oldu.
Bu iki kafadar Hollanda’nın “Eindhoven” şehrinden başlayıp Avusturalya’nın “Adelaide” şehrinde noktalanacak olan dünya turu hayallerini gerçekleştirmek amacıyla Ocak ayı başlarında bisikletleri ile yola çıkmışlar. İki yıl sürmesini planladıkları tur boyunca üç kıta 27 ülke den oluşan 25,000 km lik rotalarında yolları Bilecik’e düşmüş. Warmshowers üzerinden bana mesaj atmışlar. Biz de Bisikletliler Derneği Bilecik Temsilcisi “Hakan Yavuz” ile birlikte kendilerini karşıladık bir gece misafir ettik ve ertesi günü beş kişilik bisikletçi grubu ile 30 km uzaklıkta bulunan Bozüyük ilçesine kadar bisikletlerimiz ile eskortluk edip uğurladık. Misafirlerden James Lambie aynı zamanda bir Anzak’ mış. Çanakkale’yi de gezmişler. Yeni Zelanda’lılar için Çanakkale çok özel bir yer. Bizim için kurtuluş savaşı ne ise Yeni Zelandalı Anzaklar içinde Çanakkale odur. Çünkü İngilizler Anzak’lara Çanakkale Savaşına katılma şartı ile sömürgelikten kurtulup bir devlet olma sözü vermişler. Bir Anzak’ın bu hassasiyetinden etkilenmemek mümkün değil.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2015-03-17_105725.jpg
(link) (link)
Bu güne kadar Çanakkale ve Gelibolu yarımadasını görmek bana nasip olmamıştı. Kendi kendime elin adamı dünyanın bir ucundan kalkıp dedelerinin savaştığı toprakları merak edip geliyor. Ben ise kendi ülkemde yaşamama rağmen o kahramanlık destanının yazıldığı yerleri ziyaret etmiyordum. İşte bu turu yapmamda bu rahatsızlık verici durumdan bir an evvel kurtulma isteği de etkili oldu.
Tam tur planı hazırlık işleriyle uğraşırken yine warmshowers hesabımda "Kemalettin Şanlı" nın bana bir email gönderdiğini gördüm. Email de Kemalettin Şanlı yaşadığı yer olan Burhaniye'den yola çıkıp Karadeniz'e doğru yola çıktığını ve Bilecik'ten geçeceğini belirtiyordu. Kemal beyi daha önce hiç tanımıyordum Meğerse yurtiçi ve yurtdışında birçok tur yapmış. Üstelik tek başına. Ayrıca (link) isimli birde kişisel internet sitesi mevcut. Hem Kemal beyle tanışmak,hemde onu memleketimde misafir etmek için on gün kadar gelmesini bekledim. Sonunda 4 Nisan Cumartesi günü geldi ve tanıştık. Kendisini Polisevine yerleştirdim. Öğleden sonra da 15.00 gibi birlikte Merkeze 4 km mesafede bulunan "Gölpark Mesire Yeri" ne ve şehir merkezindeki "Hamsu Deresi Vadisi" nden "Şeyh Edebalı Türbesi" ne gittik. Bu kısa zaman zarfında Kemal beyi de tanıma fırsatı buldum. Kemal bey 55 yaşında olmasına rağmen macera ruhlu tam bir gezgin ve çok dinç. Daha önce Bosna Hersek,Bulgaristan,Gürcistan,Hırvatistan,Hindistan,İran, Kamboçya, Karadağ,Laos, Makedonya,Malezya,Singapur, Taylan ve Yunanistan gibi birçok ülkeleri ziyaret etmiş. O da benim gibi yalnız takılmayı seviyor. Yaptığı gezilerle ilgili kendi sitesinde ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
https://scontent-lhr3-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xpf1/v/t1.0-9/10982443_10205215392238243_1528809649163516292_n.jpg?oh=aea146409b483ebce49eff6375d0cf1c&oe=56106E3D
(link)
Şimdi Bismillah deyip paylaşıma başlayalım yavaş yavaş;
1.GÜN: (Bilecik- Osmaneli- İznik- Karacakaya) 73.7 km
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/birinci_gun.jpg
Turun ilk iki günü Kemal bey ile beraberdik. Daha sonra Kemal bey ile rotalarımız farklı olduğu için İznik Orhangazi'de ayrıldık. Kemal beyi Polisevi'nden saat:09.00'da alıp İznik'e doğru yola koyulduk.Bu arada Kemal bey aslında hemşehrim miş. Ailesi yıllar önce Bilecik'in Osmaneli ilçesinden İstanbul'a göç etmiş. O zamanlar Kemalbey daha dünyada değilmiş o İstanbul'da doğmuş (1960). Yolumuzun üzerindeki Osmaneli ilçesinde ailesinin yaşadığı mahalleyi ve orada bulunan hiç görmediği eski evlerini de görmek istemiş. Osmaneli'ne geldiğimizde yörenin yaşlı sakinlerinden aldığımız yardımla mahalleyi ve evini bulduk.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/2_osmaneli.jpg
İZNİK (Nikea): Bursa'ya 76 km mesafede bulunan İznik ilçesi, dünyada eşine az rastlanan ve bütünüyle açık hava müzesi olan tarihi ve antik bir şehir. Yaz kış demeden adeta bereket saçan verimli toprağı, kendine özgü iklimi ve doğal güzelliği nedeniyle tarihin her döneminde insanlığın ilgi odaklarından biri haline gelmiş. Çevresi zeytinlik, bağ ve bahçelerle çevrili olan göl kenarı, akşamları serin oluyor. Ayrıca yaz aylarında göl kıyısında sivrisinek te oluyormuş.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/3_iznik.jpg
On bin yıllık tarihiyle İznik, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük imparatorluklarına başkentlik yada yönetim merkezliği yapmış. 1648 yılında İznik’ e gelen Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi ’nde İznik için; "Beşinci iklimin yaşandığı yer" olarak bahsetmiş.
İznik Çinisi: 14.15. ve 16. yüzyıllarda İznik bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir. Müthiş bir ritme ve çeşitliliğe sahiptir. İnanılmaz derecede bol çeşit ve kompozisyonların uygulandığı İznik çinilerinin tam bir desen repertuvarını çıkarmak imkânsızmış.
Tarihi Yapıları: İznik Surları, İznik Müzesi (Nilüfer Hatun İmarethanesi),Şeyh Kutbuddinzade Mehmet Cami,Ayasofya Müzesi,Asmalı Cami,İsmail Bey Hamamı,1.ve 2.Murat Hamamları
İznik Müzesi: İznik Müzesi Nilüfer Hatun'un anısına 1388 yılında imarethane (aşevi) olarak inşa ettirilmiş. 14. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan bu müze aynı zamanda Osmanlı mimarisinde ters T planı'nın ilk kez uygulandığı yapı olma özelliğini de taşıyor. 1960 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmış.
Yeri gelmişken Nilüfer Hatun hakkında şu bilgileri de vermek istiyorum. Osmangazi'nin oğlu olan Orhangazi'nin hanımıdır. Orhan Gazi’den sonra padişah olan I. Murad Hüdavendigar’ın da annesidir.Müslüman olmadan önceki ismi "Holfira" Yarhisar Tekfuru'nun kızıdır. Osmanlı hanedanına dışarıdan gelen ilk gelin dir. Nilüfer Hatun müslüman olup Orhangazi ile evlendikten sonra İznik ve Bursa’da bir çok cami ve hayır eserleri yaptırmıştır. Orhangazi ve Nilüfer Hatun'un izdivaçları ile alakalı anlatılan birde hikaye var. Merak edenler (link) sın.
https://lh5.googleusercontent.com/-zJ2kOAEr9BI/VZpWQm-bUSI/AAAAAAAADLM/ABjadHsZFQI/w983-h553-no/P_20150405_175122_LL.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-e4DwCbhDqvo/VZpWQuZqXlI/AAAAAAAADLM/vROxut8T8eQ/w983-h553-no/P_20150405_175418_LL.jpg
Müze kapalı olduğu için içerisini gezemedik. Ama İznik'in kendisi zaten açık alan müzesi. İznik Müzesinin de içinde bulunduğu meydanda "Yeşil Cami" ve "Şeyh Kutbuddinzade Mehmet Cami" de bulunuyor.
https://lh5.googleusercontent.com/-_a35UUQLeDc/VZpWQtr7ZzI/AAAAAAAADLM/qNaWezxhF20/w983-h553-no/P_20150405_175404_LL.jpg
Şeyh Kutbuddinzade Mehmet Cami
İznik Müzesi Sanal Tur İçin (link) veya (link)
https://lh6.googleusercontent.com/-914gKeEmF0A/VZpWQt3EejI/AAAAAAAADLM/vL2HXQ0iOvs/w311-h553-no/P_20150405_175801_LL.jpg
Yeşil Cami : Osmanlı devrinde yapılan ilk camilerden. Adını minaresinde bulunan yeşil renkli çinilerden almaktadır. "Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa" tarafından 1378 yılında inşaası başlatılmış ancak onun aynı yılda ölümü üzerine oğlu "Ali Paşa" 1392'de camiyi tamamlamış. Mimarlığınıda "Hacı Musa" adlı bir Türk mimarı yapmış.
Cami, mekanı tek kubbe altında toplama esasına dayanan ilk Osmanlı cami mimarisi uygulaması olmasıyla dikkat çekiyor.
https://lh4.googleusercontent.com/-Na6mZPaKyA8/VZpyvt0ofgI/AAAAAAAADOs/U-zLGP_2BoI/w639-h477-no/Ye%25C5%259Fil%2BCamii2.jpg
Yeşil Cami'yi gezerken Dünya turuna çıkmış "Michael" ile de tanışma fırsatı bulduk
Ayasofya Cami: Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte büyük olasılıkla Roma dönemine ait bir yapının temelleri üzerine yapıldığı sanılmaktadır. İznik'in tam ortasında , surlarla çevrili kentin dört kapısından gelen yolların kesiştiği yerde inşa edilmiş. Hıristiyanlıkla ilgili önemli kararların alındığı 7. konsül Tarasios başkanlığında 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katılımıyla 787 yılında burada toplanmış. 1331'den sonra Orhan Gazi camiye dönüştürmüştür. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) döneminde, Mimar Sinan bir mihrap ilave edip yan neflerde büyük kemer açıklıkları oluşturulmuş. Şu an içersinde oluşturulan bir bölümde ibadet edilebiliyor.
http://i.radikal.com.tr/644x385/2011/11/06/fft5_mf848816.Jpeg
http://www.camiveturbeler.com/wp-content/uploads/2014/05/iznik-ayasofya.jpg
İznik Surları: Romalılar Nicea adını verdikleri bu şehri korumak için büyük uğraş vermiş 12
tali kapısı ve 10-15m. aralıklarla yapılmış 114 kulesi bulunan İznik Surları dönemin savaş ve savunma stratejilerinin de inceliklerini gösterir.. 4970 m. uzunluğundaki surlar, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemindeki ilavelerle savunma görevini üstlenimiş. Sur duvarları her medeniyetin taş ustalığını sergiler ve her medeniyet bir önceki medeniyetin taşlarından yararlandığından, surlar adeta iç içe geçmiş bir tarih örgüsüdür.işler
Dört ana kapı, zafer takı gibi gösterişlidir ve üçü halen ayaktadır. "Lefke Kapı"da mermer friz parçalarının kullanıldığı görülmektedir. "İstanbul Kapı" Konstantinapolis’e açıldığından en gösterişli kapıdır. Roma Tiyatrosu’ndan getirilen masklarla daha da gösterişli olması sağlanmıştır. "Yenişehir Kapı"kısmen ayaktadır. "Göl Kapı" ise tamamen yıkılmıştır.
İznik Gölü: Deniz seviyesinden 85 metre yüksekte bulunan İznik gölü Türkiye’nin 5.büyük gölü. Yayın,Sazan Akbalık Gümüş ve Tatlısu ıstakozu gibi 27 değişik tür balıklğa ev sahipliği yapıyor. 1990 yılında sit alanı ilan edilmiş.
https://lh5.googleusercontent.com/-Htdu8ebPYzE/VZpyvS7WUCI/AAAAAAAADOs/NHErhedQWVY/w640-h470-no/Kap%25C4%25B1%2BYeni%25C5%259Fehir.jpg
Yenişehir Kapı
https://lh4.googleusercontent.com/-LG8WzjLGzRg/VZpyvngkcmI/AAAAAAAADOs/MO7uGqRNrR4/w640-h473-no/%25C4%25B0st%2BKap%25C4%25B1.jpg
İstanbul Kapı
Birinci günü akşamını İznik'e yaklaşık 7 km mesafede bulunan "Karacakaya Restoran"ın göl kıyısındaki bahçesindeki çardakların altına kurduğumuz çadırlarda geçirdik. Normalde buraya çadır kurdurulmuyor ancak sahibi Memiş bey bu seferlik izin verdi.
https://lh6.googleusercontent.com/-1teIOu9AH0k/VZpWQsW2ARI/AAAAAAAADLM/JP68rnm3TBU/w311-h553-no/P_20150406_105255_LL.jpg
Karacakaya Restorant'ın sahibi Memiş bey ile birlikte
https://lh5.googleusercontent.com/-3BslEl274LI/VZpWQl7DLHI/AAAAAAAADLM/wOGD2pSZd1w/w983-h553-no/P_20150406_080211_LL.jpg
Konaklamak isterseniz Memiş beyin burada yaptırdığı 8-10 ad. küçük tek odalı kulübellerde kalabilirsiniz. Kulübelerde yatak başına değil oda başına fiyat uygulanıyor.(60-70 TL) İçlerinde kalorifer sistemi bile bulunan bu yapılar yaz kış konaklamaya müsait.
https://lh3.googleusercontent.com/-kYwTz7-fpKQ/VZrcq9hAvRI/AAAAAAAADTM/dfw9rfd4Dl4/w506-h357/2015-07-06_181817.jpg
İznik Tanıtım Videoları
2.GÜN: (İznik(Karacakaya)-Orhangazi) 55 km
İkinci gün sabah saat 09.00 da kalkıp çayımızı demleyip kahvaltımızı yaptık. Sonrada eşyalarımızı ve çadırımızı toplayıp bisikletlerimize yükledik. Saat:10.30 sıralarında tekrar geldiğimiz yönden geri dönüp İznik gölü'nün kuzey tarafından "Orhangazi" ilçesine doğru pedallamaya başladık.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/2_gun.jpg
İznik'i geçtikten sonra "Çakırca" köyünü geçip "Boyalıca" köyüne ulaştık. Boyalıca girişindeki göl kıyısındaki çay bahçesinin güzel manzarasını görünce burada biraz soluklanalım deyip çaylarımızı içtik.
https://lh6.googleusercontent.com/-_WRMBINqAfw/VZqd5Co6e5I/AAAAAAAADRc/QFXBpqdTOcI/w737-h553-no/DSC00975.JPG
Boyalıca Köyü Çay Bahçesi
https://lh6.googleusercontent.com/-ZUxVAircOBg/VZqd6UWnS-I/AAAAAAAADRk/wFJ6WtszrNw/w737-h553-no/DSC00977.JPG
Keramet Köyü ve Doğal Ilıcası: İsmini yıllar önce köye yerleşen "Keramet Dede" den almış. Keramet Dede iki kardeşiyle birlikte burada yaşamaya başlamış. Daha sonra Ilıca suyunu keşfeden Keramet Dede, bu su ile birlikte insanların hastalıklarına şifa bulması için uğraşmış. İznik'te adını duyduğumuz ve tavsiye edilen bu ılıcaya uğramak rotamızı bile değiştirdik. İyi ki de değiştirmişiz. Harika bir yer. Berrak bir suyu olan ılıca, 35 derecelik sıcaklığıyla yaz-kış akıyor. Akan suyun fazla gelen kısmının Orhangazi-İznik yolu kıyısına dökülüyor. Turun ikinci günü burada konaklamayı düşündük ama sonradan vaz geçtik. Belediye bir süre önce 3.00 TL ücret almaya başlamış. Çadır kurmak isteyenlere ise 20.00TL karşılığında konaklayabiliyor. WC mevcut.
https://lh3.googleusercontent.com/-P12Ayx6Pak0/VZqLFvutmsI/AAAAAAAADQw/RwQJmLPXfFM/w640-h478-no/Keramet%2BKapl%25C4%25B1cas%25C4%25B1%2B3.jpg
https://lh3.googleusercontent.com/-u3Ft8rXcmnQ/VZqLEfD2F2I/AAAAAAAADQw/3DvZ1kx6xqI/w639-h478-no/Keramet%2BKapl%25C4%25B1cas%25C4%25B1%2B1.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-qJdh-1Vkaj4/VZqLGLAu-HI/AAAAAAAADQw/X3hdmwLyBfg/w640-h353-no/Keramet%2BKapl%25C4%25B1cas%25C4%25B1%2B4.jpg
Keramet Köyü ılıcasında 2 saat güzel zaman geçirdik. Akşamı burada geçirme niyetimizden de son anda vazgeçip yola devam etmeye karar verdik. Bu arada yağmur çiselemeye başlamıştı.Hızlıca hazırlanıp yağmurluklarımızı giyip saat 16.00 sıralarında Orhangazi'ye doğru yola çıktık. Orhangazi'ye vardıktan sonra anayoldan sola döndük. Buradan 2 km sonraki ışıklı kavşaktan yine sola dönüp sahil yolunu takip edip göl kıyısında bol ağaçlı belediyeye ait "Göl Sosyal Tesisleri" ne geldik.
3.GÜN: (Orhangazi-Zeytinbağı) 61 km
https://lh3.googleusercontent.com/-nTuJoYkRdKI/VZsRjfuJUHI/AAAAAAAADWs/BJ2KzKaYKWY/w506-h281/Orhangazi%2BTrilye.jpg
Turun 2.günü gecesini "Göl Sosyal Tesisleri" nde geçirdik. Gece boyunca sürekli yağmur yağdı. Şimşekler çaktı. Sabah kalktığımızda da yağmur şiddetini yitirmesine rağmen hala yağmaya devam ediyordu. Hazırlıklarımızı yaparak kahvaltı yapmadan yola çıktık. Aşağıdaki resimde kamp yaptığımız yer görülmekte.
https://lh4.googleusercontent.com/-aB-e3CoRil0/VZqLHBP7OxI/AAAAAAAADQw/BcUxhHLNSnw/w640-h459-no/Orhangazi1.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-Z_awwQHZHLI/VZqLGlwsB_I/AAAAAAAADQw/SyZclycl9Ew/w640-h432-no/Orhangazi%2BAyr%25C4%25B1l%25C4%25B1k.jpg
Kemal bey ile Orhangazi'de vedalaştık. O Karadeniz istikametine ben ise Gemlik-Mudanya istikametine gidiyordum. Kemal bey ile yollarımızı ayırdıktan sonra yağmur dinmişti ama hava da bayağı soğumuştu. Buna rağmen yol gayet güzeldi. Mudanya'ya kadar asfaltın kıyısındaki güvenlik şeridi bisiklet sürmek için yeterli bir boşluk bırakıyordu.
Gemlik: Gemlik Bursa şehir merkezinin 32 km kuzeyinde, Marmara denizinin en sakin ve adını verdiği körfezi kıyısında kuruludur. Bursa civarında kurulan en eski kenttir. Tarihi MÖ 12. yüzyıla kadar uzanır.
1891 yılı Osmanlı nüfus sayımına göre Gemlik kazasında yaşayan kişi sayısı 38.812 kişidir. Bunların Bu nüfusun % 40 nı Türkler % 60 nı ise Ermeniler (%43) ile Rum lar (%17) oluşturmaktaymış.
Kurtuluş Savaşı'nda 6 Temmuz 1920'de İngiliz işgaline uğrayan ve 8 Temmuz 1920'de İngilizlerce Yunanlara devredilen Gemlik, 11 Eylül 1922'ye kadar Yunan işgalinde kalmış.
Bölgede yer alan Umurbey Beldesinde 3. Cumhurbaşkanı merhum Celal Bayar'ın anıt mezarı yer almaktadır.
https://lh5.googleusercontent.com/-NLAHCGd7xI8/VZro2lnFVsI/AAAAAAAADWE/tU0AStbQ2tU/w640-h401-no/2015-07-06_234431.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-nWgldqeZgNU/VZriWXiF4tI/AAAAAAAADVc/xwIpZFsrNgU/w640-h458-no/1.jpg
Mudanya: Bursa merkeze 28 km mesafede yer Mudanya yalnızca Bursa'ya değil, İstanbul'a da ulaşım olarak oldukça kolay bir noktada bulunuyor. Hızlı feribot ile sadece 75 dakikada İstanbul'dan Mudanya'ya ulaşmak mümkün.Mudanya, yine Marmara Bölgesi'nin en çok sevilen tatil beldelerinden olan Zeytinbağı(Trilye),Kumyaka ve Güzelyalı'ya da ev sahipliği yapıyor.İlçenin tarihi milattan önce 7. yüzyıla dayanır. İlk adının Myrlea olduğu bilinmektedir. 12 İyon şehir devletinden olan Gemlik veErdek’in de kurucusu Kolofonlular tarafından kurulmuştur. Mudanya, 1321 yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmışMudanya Kasabası, Mondros Mütarekesi’nden sonra, önce İngiliz istilasına uğramıştır. Fakat Jandarma Onbaşısı Şükrü Çavuş’un İngiliz Deniz Piyadesi'nin çıkartma yaptığı iskelede İngiliz Ordusundan bir binbaşı ile bir eri öldürmesi üzerine bu işgal bir gün bile sürmemiştir. 25
Haziran 1920'de gerçekleşen bu olaydan 11 gün sonra İngiliz ordusunun yerini Yunanlar almıştır. Düşman işgali altında 2 yıldan uzun süre kalan Mudanya, 12 Eylül 1922 günü Yunan işgalinden kurtulmuştur.Türk Kurtuluş Savaşı'nı sona erdiren anlaşma 3-11 Ekim 1922 tarihleri arasında yapılan konferans sonucunda Mudanya’da imzalanmış ve Mudanya Mütarekesi adını almıştır.
https://lh5.googleusercontent.com/-ZDh_JHJXh7Q/VZrihi_u-PI/AAAAAAAADVc/UM9_uJBEzfI/w640-h412-no/1.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-ruWxv80Jj1E/VZrih-DfAAI/AAAAAAAADVc/TLIcJZ4LNlo/w640-h373-no/2.jpg
Mudanya -Kumyaka arasından iki kare
https://lh3.googleusercontent.com/-N__VrVhgwKk/VZriiDLw-RI/AAAAAAAADVc/Gd5kWoOdI9g/w640-h366-no/3.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-BcPxd44U-68/VZriiW_mkfI/AAAAAAAADVc/_70hy4kwj9I/w640-h360-no/4.jpg
Kumyaka (Sygi): Marmara Denizi kıyısında yer alan eski bir Rum köyüdür. Tarih öncesine dayanan farklı dönemlere ait eserler bulunmaktadır. Bölge Argonotlar efsanesinde geçmektedir. Geç Antik dönemde köyün adı eski Yunancada "incir" anlamına gelen "Sygi (Συγή)" imiş. Bu köyde M.S. 300 yılına ait tarihi "Üç Melekler Kilisesi" bulunmakta ancak harabe durumunda bulunuyor.
https://lh3.googleusercontent.com/-gwlb3BbgJMw/VZpWQvo2sBI/AAAAAAAADLM/-oJBckDZg58/w983-h553-no/P_20150407_163916.jpg
http://static.panoramio.com/photos/large/30792590.jpg
https://lh6.googleusercontent.com/-ocBXDz-2Y5o/VZpWQnO5mSI/AAAAAAAADLM/dC44LAlWeJs/w311-h553-no/P_20150407_164851.jpg
Zeytinbağı (Trilye):Tarihin her bir sokakta canlı olarak hissedildiği Zeytinbağı(Tirilye), Bursa’nın Mudanyailçesinin 11 km uzaklıkta, Marmara’ya kıyısı olan eski bir Rum köyü.İsmini Rumca 3 aziz anlamına geldiği ya da barbunya balığı demek olan “trigliya”dan aldığı rivayet ediliyor. 1330’dan itibaren Osmanlı egemenliğine giren beldenin adı 1963’de “Zeytinbağı” olarak değiştirilse de 2011’de eski ismi tekrar iade edilmiş.Kurtuluş Savaşı sonrasında beldenin Rum halkından bir bölümü kendiliğinden, bir bölümü de Lozan’da varılan “Mübadele Anlaşması” gereğince Yunanistan’a göç etmiş. Onların yerine Selanik ve Girit’ten gelen Müslüman-Türk göçmenler beldeye yerleştirilmiş.
http://rota360.net/geziresim/trilye/trilye02.jpg
Kırmızı kiremitli çatılarıyla göze çarpan Trilye, dar sokakları, tarih dolu mekanları ile dikkat çekiyor. Son yıllarda popülerleşmeye başlayan belde, sit alanı olduğundan özgün yapısını koruyabilmiş. Köy yürüyerek birkça saatte gezilebiliyor. Osmanlılarca camiye dönüştürülen ve Fatih Camii adını alan Büyük Kilise; duvarlarına tarihte ilk kez resim yapılan Kemerli Kilise; ev olarak kullanılan Dündar Evi (Yuannes Kilisesi); bir de yemekhane olarak kullanıldığı için bu adla anılan kilise günümüzde varlıklarını zor da olsa sürdürüyorlar.
Fatih Camii; Eski ismi Aya Tadori olan ve kapısında Hicri 968, Miladi 1560 yazılı olan Bizans sütun başlıklarına sahip kilise, bugün Fatih Camii olarak kullanılıyor.
http://www.seyyahcelebi.com.tr/wp-content/uploads/2012/11/Fatih-Cami.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/trilye_fatih_camii.jpg
610 – 850 Yılları arasından günümüze kalan ender görülen Bizans mimarisi örneklerinden biridir. Aynı zamanda Fatih Camisi, ”Kare içinde haç” tipi kiliselerin en eski Örneklerinden biri durumunda.
Taş Mektep; Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un eğitim aldığı Papaz Okulu 1909’da neo-klasik tarzda yapılmış. 1924’lerde şehit çocukları, öksüz, yetimler için Dar-ül eytam (Öksüz Yurdu) olarak kullanılmış. 1980’li yıllara kadar okul olarak hizmet veren Taş Mektep bugün maalesef çok bakımsız durumda
https://lh5.googleusercontent.com/-usEoGKhal3Q/VZpWQvlpVZI/AAAAAAAADLM/XtFaJ2aoCAM/w983-h553-no/P_20150407_184203.jpg
Osmanlı Hamam (Avlulu Hamam); Fatih Cami yanında yer alan hamam Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış. Bugün kültür merkezi olarak kullanmak için restore ediliyor.
Medikion Manastırı; Tirilye’den Eşkel Limanı’na giden karayolu üzerinde yer alıyor. Kuzeybatısında Rum Mezarlığı yer alır. 8. yy’da kurulduğu bilinen ve çiftlik olarak kullanılan manastırın sadece duvarlarıyla, her birinin ağırlığı 200 kilo gelen görkemli giriş kapıları günümüze ulaşabilmiş.
https://lh3.googleusercontent.com/-ru4OJqfJV6Q/VZpWQtslmjI/AAAAAAAADLM/9RRV08gVC-A/w983-h553-no/P_20150408_084044.jpg
Turun 3. günü gecesi Trilye'de Pansiyonda kalmayı düşünüyordum ancak henüz turizm sezonu açılmamış olmasına rağmen Pansiyon fiyatları bana çok pahalı geldi.(70 TL den başlıyor) Onun için hemen limanı girişinde buluna küçük bir parkın içindeki kamelya nın yanına çadırımı kurdum. Aynı yerde İstanbul'dan bisikleti ile gelen "Rüştü Berber" isimli arkadaş ile de burada tanıştım. O da aynı yerde çadırını kurdu. Sabah İstanbul feribotuna yetişeceği için benden önce kalkıp gitmişti. Bu küçük parkın yakınında Lavobo ve tuvaletin olması burayı tercih etmemi sağladı.
https://lh5.googleusercontent.com/-l9hnsUcpnJo/VZpWQkJ-v5I/AAAAAAAADLM/88tzogHNO4A/w983-h553-no/P_20150408_071631.jpg
Çadırı kurduğum yer aşağıda liman resminin sağ alt köşesindeki yeşil alan. Resim internetten alınma eski bir foto olduğu için kamelya henüz yapılmamış.
http://www.trilyali.com/images/cache/galeri_3673852_1000x1000_o.png
4.GÜN: (Trilye-Bandırma) 100 km
https://lh3.googleusercontent.com/-E265ZnpcTyI/VZtBVgHgJnI/AAAAAAAADXs/Pqcoua6OniQ/w639-h342-no/Trilye%2BBand%25C4%25B1rma.jpg
Gece boyunca şiddetli yağmur yağdı. Sabah kalktığımda yağmur şiddetini yitirmesine rağmen hala devam ediyordu. Çadırı toplayıp malzemeleri kamelyanın altına taşıyıp çantalara yerleştirdim. Daha sonra bir fırından simit ve phça alıp fırının yanındaki kahvehanede iyibir kahvaltı yaptım. Bu esnada yağmurda dinmesini fırsat biliğ Bandırma istikametine doğru pedallamaya başladım. Mudanya-Yenikaraağaç yolunu takiple "Esence" girişinden sağa dönüp 6 km daha gidip "Eğerce" ye ulaştım.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/egerce2.jpg
Eğerce; Bursa ilinin Mudanya ilçesine bağlı bir köydür. Bursa'
65 km, Mudanya'ya 45 km uzaklıktadır. Eğerce sahili marmara denizinin gördüğüm en güzel sahillerinden biri. Kamp için de uygun bir yer. Ancak burada denize girerken dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü burada her yıl boğulma vakaları yaşanıyormuş. Mahalli halk bunun deniz tabanının kum olması nedeniyle zaman zaman oluşan "çeken akıntı" nın sebep olduğunu belirttiler.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/4egerce.jpg
Esence'den sonra "Mesudiye" ve "Ballıkaya" üzerinden sahil boyunca uzanan dümdüz bir yoldan "Çapraz çayı" na ulaştım.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/5_capraz_cayi.jpg
Ancak buradan karşıya geçebilmek için köprü yaklaşık 11 km kadar ileride olduğunu belirtmek isterim. Önce Çapraz çayına dökülen "Nilüfer Çayı" üzerindeki köprüden sonra Çapraz Çayı üzerindeki köprüden karşıya geçtim.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/6_capraz_cayi.jpg
Tura çıkmadan önce hazırladığım rotaya göre karşıya geçince sağa dönüp "Bayramdere" üzerinden sahil şeridinden Bandırma'ya ulaşmayı planlamıştım.Ancak bu durumda Bandırma'ya bir gün geç ulaşabileceğim için vazgeçip "Karacabey" yönünden gitmeye karar verdim.
Karacabey'den sonra anayola çıkıp yaklaşık 42 km daha gittikten sonra Bandırma'ya ulaştım.
Bandırma;Balıkesir iline bağlı bir sahil ilçesidir. Türkiye'nin önde gelen
ilçelerindendir. Ayrıca Balıkesir'in üçüncü büyük ilçesidir. Son yıllarda hızla gelişen Bandırma, aynı zamanda Türkiye'nin de en büyük limanlarından birine de sahip. Bandırma bir ilçeden çok adeta büyükşehir havasında bir yeri andırdı bana.Bandırma 'ya vardıktan sonra Öğretmen evine gidip yerleştim. Bandırma'da hava birden bire değişti.Sanki kış geri gelmişti.Gece boyunca şiddetli yağmur yağdı. Ertesi gün kalktığımda da durum değişmemişti. Hava sıcaklığı bile 6-7 dereceye düşmüştü.Yoğun yağış ve rüzgar nedeniyle feribot seferleri bile iptal edilmşti.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/bandirma.jpg
http://www.forumalew.org/attachments/35109d1431911896/bandirma-resimleri-3.jpg
Bandırma Tanıtım Videosu
<iframe width="425" height="350" src="
" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>
DEVAM EDİYOR...
5. ve 6.GÜN: (Bandırma-Biga) 77 km
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/5_ve_6.jpg
Sabah kalkınca havanın durumuna bakıp yola çıkıp çıkmamakta epey bir tereddüt ettim.Sonunda gözümü karartıp gitmeye karar verdim. Ancak yola çıktıktan sonra yanlış bir karar verdiğimi anladım. Pişman oldum ama artık çok geçti. Bu güne kadar yaptığım turlarda yaşadığım en berbat gündü. Yağmur,Soğuk ve rüzgar hepsi vardı.42 km kadar zar zor yol aldıktan sonra hava dahada kötüleşince bir benzin istasyonuna sığınmak zorunda kaldım.Burada birbuçuk saat bekledim. Bir ara yağmur diner gibi oldu. Biga'ya 30 km. yolum kalmış ve bulunduğum yer en yüksek noktaydı.Yani rampa aşağı gidecektim.Yola koyulmaya karar verdim. Yolda sağ tarafımdan sürekli rüzgar yiyordum. Onun için ağırlığımı sağ tarafa verip yol almaya çalışıyordum.Rampa aşağı olmasına rağmen çok yavaş ilerleyebiliyordum.Bazen rüzgar bir anda öyle bir şiddetleniyorduki bisikletime hakim olamıyordum. Beni üç sefer yolun ortasına doğru sürükledi.İşte daha birkaç kilometre gitmişken yine sağ tarafımdan gelen şiddetli bir rüzgar beni yolun ortasına doğru sürüklerken arkamdan gelen kamyona çarpmaktan kıl payı farkla kurtuldum.Verilmiş sadakam varmış.İlk defa bu kadar büyük bir tehlike atlattım. Sonunda Biga'ya bitkin bir vaziyette ulaştım.Biga'da "Öğretmenevin"ne gidip yerleştim. Burada hava muhalefeti nedeniyle 2 günkonaklamak zorunda kaldım. Ancak buradan hiç memnun olmadım.Eğer hava daha iyi olsaydı çadırda kalmayı tercih ederdim.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/biga.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2_biga_cayi.jpg
Biga; Balıkkaya adı verilen bir tepenin eteklerinde kurulmuş olan Biga Çanakkale'ye 90 km uzaklıkta olup toplam nüfus açısından Çanakkale'nin en büyük ilçesidir. Doğuda Gönen, batıda Lapseki, güneyde Çan, kuzeyde ise Marmara Denizi ile çevrilidir. Biga Büyük İskender'in kıyılarında savaştığı Biga Çayı ile ikiye bölünmüş. İki yakayı birleştiren iki büyük köprü ile birlikte belediye hudutları içinde irili ufaklı 8(sekiz) köprü bulunmakta. Aksaz, Kemer köylerinde Şahmelek Koyu, Fırıncık koyu, Söğütlü yalı vb birçok koyda denize girilebilmekte.Kemer Köyünün Parion Antik kenti kalıntılarnda arkeolojik kazılar devam etmekte.
http://s2.dmcdn.net/I3mkU.jpg
İsteyenler videolara bakabilirler; (link) (link)
7. ve 8.GÜN: (Biga-Çanakkale) 94 km.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/7_ve_8_gun__(canakkale_94_km)_444.jpg
Biga'da iki gece kaldıktan sonra hava düzelince tekrar yola çıktım. İstikamet Çanakkale. Biga-Çanakkale yolu bisiklet için gayet uygun. Ancak Bandırma'dan itibaren sağ tarafınızdan sık sık rüzgar yiyorsunuz. Trafik yaz aylarında çok daha yoğun oluyor. Güzergah üzerinde kamp atmak veya diğer konaklama tesisleri de mevcut. Yol genelde düz. Sadece Çanakkale girişinde bir rampa var ama ciddiye alınmaya değmez. Çanakkale boğazı kıyısında çok güzel tesisler mevcut. Sayılarıda bi hayli fazla. Denizi de hiç dalgalı değil. Manzara güzel.Y Çanakkale boğazının marmara girişinde beni ilk olarak "Şevketiye" "Çardak"sonra da "Lapseki" karşılıyor. Çardak'ta çektiğim fotoğraflar nasıl olduysa silinmiş.
Şevketiye
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2_sevketiye.jpg
Lapseki: Dünyada ilk defa adına para basılan şehir olma özelliği taşıyan Lapseki'nin 2500 yıllık tarihi var. "Lapseki" ismini Antik Yunan döneminde bu bölgeye yerleşen bir filozofun kızı olanLampsakos'dan aldığı sanılıyor.
Çanakkale savaslari tüm siddetiyle sürerken Lapseki’nin savas menzili disinda kalmasi ve stratejik bir konumunun olmayisindan ötürü fazla tahribat görmemis Bu savas boyunca Lapseki bir idari lojistik merkezi olarak kullanılmış.
Lapseki kirazları ile ünlüymüş. Her yıl Lapseki Kiraz Festivali düzenleniyormuş. Gelibolu ile arasında düzenli feribot seferleri yapıldığınıda belirtelim. Lapseki İlçesi aynı zamanda Türkiye'nin en eski plaj voleybolu turnuvasına ev sahipliğini de yapıyormuş. 2011 yılında ilk defa bisiklet yarışlarıda turnuvaya dahil edilmiş. Lapseki girişinde Dalyan Mahallesi'nde bulunan halk plajı bulunuyor.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/lapseki.jpg
Lampsakos Heykeli: Adını Lapseki'nin tarihteki isminden alan bu heykel 25 Mart 2012 tarihinde feribotların yanaştığı İskele Meydanı’na yerleştirilmiş. Sadece Lapseki'nin değil aynı zamanda Çanakakle ilininde simgelerinden birisi olan heykel ilçeye gelen ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi görmekte.
Dünyada ilk defa adına para basılan şehir olma özelliği taşıyan Lapseki'ye ait sikkelerin üzerinde "(link)" figürü bulunması nedeniyle bu heykelin yapımına karar verilmiş. Kanatlı at Pegasus'un Türk mitolojisindeki adı (link) dır.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/lapseki2.jpg
Lapseki'den geçmekte olan birçok kişi bu heykelin önünde fotoğraf çektirmekte. Bende bu heykel önünde bir foto çektirmek için heykelin fotoğrafını çekenyabancı bir çiftten ricada bulundum. Ama nedense hiç oralı olmadılar.iki sefer ısrar etmeme rağmen fotoğrafımı çekmeye razı edemedim. Çok tuhaf insanlar var. Sonra bizim vatandaşlardan biri bu işi halletti. Lapseki'den;
"Assos Antik Kenti"120 km
"Truva Antik Şehri" 60 km
"Gelibolu Yarımadası Şehitler Abidesi" 50 km mesafede bulunuyor.
(link)
Çanakkale:
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2015-07-13_154040.jpg
Lapseki'den 35 km sonra Saat:17.00 sıralarında "Çanakkale'ye ulaşıyorum. Girişte Çanakkale'ye gelecek olan bakanı karşılamaya gele kafile bakan dan önce beni karşılamış oldu. Daha sonra devam edip liman'ın karşısında sahil boyuna yerleştirilmiş olan şu meşhur "Troy"filmindeki "Truva Atı" heykelinin önünde de bir kaç fotoğraf çektiriyorum.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/1.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/3.jpg
Daha sonra birkaç yüz metre ileride bulunan "Polisevi" ne gidip yerleştim. Çanakkale'de görülmesi gereken çok yer vardı ancak ben Çanakkale için sadece iki gün ayırmıştım. Savaşların yaşandığı Gelibolu yarımadası'nın çok geniş bir alana yayılmış olması nedeniyle burayı bisiklet ile bir günde gezmem imkansızdı. Onun için günlük yapılan turlar ile rehper eşliğinde gezmenin hem zaman açısından hem de daha faydalı olacağını düşünerek bu yönde karar aldım. İskele'nin yanında bulunan Truva otobüs yazanesinden ertesi gün yapılacak olan günübirlik tur'a kayıt yaptırdım. 60 TL karşılığında rehper, karşıya geçiş+100 km yol ve öğlen yemeği hizmeti veriyorlar.
Polisevi
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/8_polisevi.jpg
Polisevi Balkonundan Liman
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/polisevi2.jpg
Daha sonra şehir merkezini dolaşmaya çıktım. Şehir merkezi ve bilhassa sahil şeridi ana baba günü. Çok sayıda yerli turist var. Önce"Saat Kulesi" ni sonra da akşammeşhur "Aynalı Çarşı" ya gittim. Bu arada Aynalı Çarşı yakınlarında bir dükkanın önünde 8-10 kişilik kalabalık dikkatimi çekti. Yaklaştığımda Çanakkale'nin şu meşhur "Peynir Helvası" nı almak için sıraya giren insanlar olduğunu gördüm. Hemen ben de sıraya girip yarım kilo helva aldım. Tadı gerçekten harikaymış.Meşhur olmakta haklı bir lezzet. Çanakkale'ye gelirseniz yemeden gitmeyin derim.
Saat Kulesi: Çanakkale Saat Kulesi Sultan II.Abdülhamid döneminde 1897-1898 yılında Cemil Paşa tarafından yaptırılmış.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/5.jpg
Aynalı Çarşı: 1890 senesinde şehrin Musevi cemaatinin ileri gelenlerinden Eliyau Hallio tarafından yaptırılmış. Çarşının asıl adı "Passage Hallio"dur. Anca girişinde her iki taraftaki aynalardan dolayı aynalı Çarşı olarak ünlenmiş. Çarşı, Gelibolu savaşı sırasında bombalanmış ve yangınlarla yıkıntı haline gelmiş. Mondros Ateşkes Anlaşması sonrası Çanakkale’yi işgal eden İngilizler, işgal süresince (1918-1921) çarşıyı atlarının barınağı, olarak kullanmışlar.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/7_aynali_carsi2.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/7_aynali_carsi.jpg
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı : Kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı
birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu özel bir coğrafyadır. Gelibolu Yarımadası 1973 yılında Milli Park ilan edilmiş. Park sınırları dahilinde 1 İlçe (Eceabat) ile 8 köy bulunmakta. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içerisinde 56 yerli anıt ve şehitlik 35 Yabancı Mezar ve Anıtları bulunmakta.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/1_rota.jpg
Sekizinci gün saat:08.00 'de kalkıp güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra liman'ın hemen yanındaki Truva otobüs yazanesine gidip beklemeye başladım. Saat 09.00 olduğunda on bir kişilik grup ve rehberimiz hazırdı.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/canakkale_rehper.jpg
Ancak rehberle ilgili bir eleştiri yapmadan duramayacağım. Tur rehberi hiç umduğum gibi çıkmadı. Ezberlemiş olduğu ansiklopedik bilgiler haricinde pek bilgisi yoktu. Üstelik açıktan açığa çekinmeden siyaset yapıyordu. Bununla ilgili olarak daha iyi anlamanız için şu gözlemimi paylaşmak istiyorum;
Rehber minibüs ile giderken başından geçen şu olayı bize anlattı.
"Bir gün yine bir kafileyi gezdirirken gruptan biri kendisine - Hep soldan gidiyoruz neden hiç sağdan gitmiyoruz? diye bir soru yöneltmiş. Bizim rehber bunun üzerine o kişiye dönüp -Tamam demiş. Bundan sonra hep sağdan gidelim demiş. Üç sefer sağa döndükten sonra tekrar ilk geldikleri yere geri gelmişler. Sonra'da o adama dönüp - Gördünüz mü bak sağdan gidince dolap beygiri gibi hep olduğumuz yerde dönüyoruz" demiş."
Bu adama nasıl rehberlik yaptırıyorlar anlamış değilim. Siz siz olun Gelibolu yarımadasını gidecekseniz sadece resmi tarihin beyanlarını değil her türlü kaynaktan araştırın,öğrenin ve bilinçli olarak oraya gidin. Rehberlerin hepsi böyle değildir ama işinizi şansa bırakmayın derim.
Tur için tahsis edilmiş minübüsle birlikte iskeledeki feribota bindik. 20 dakika sonra karşıdaki "Kilitbahir" iskelesine yanaşan feribottan inip sağ tarafa dönüp tura başladık. Aşağıdaki iki resimi feribottan karşıya geçerken çektim.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/dur_yolcu.jpg
Gezilen yerler : Namazgah Tabyası,Rumeli Mecidiye Tabyası, Seyit Onbaşı Anıtı, Şahindere Sargıyeri Şehitliği ( Gerçek Şehitlik ),Alçıtepe Köyü ve Salim Mutlu Müzesi, Çanakkale Şehitler Abidesi,Ertuğrul Koyu ve Yahya Çavuş Anıtı,Mehmetçiğe Saygı Anıtı,Kanlı Sırt Avustralya Anıtı,Kırmızı Sırt Tünel ve Siperler,57. Alay Şehitliği,Talat Göktepe Anıtı,Conk Bayırı,Siper ve Tüneller
Kilitbahir ve Kalesi: Çanakkale ili Gelibolu Yarımadası'nda Eceabat ilçesinin bir köyüdür. Kilit-ül-bahr denizin kilidi anlamını taşımaktadır. Kilitbahir, deniz kilidi anlamına gelmektedir.Kale, tümüyle kaba yontulmuş taşlarla inşa edilmiş.Çanakkale Savaşları’nda çok önemli rol oynamıştır. Bu kale, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiş.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/canakkale_13_kilitbahir_kalesi.jpg
Kilitbahir Kalesi 1452'de İstanbul kuşatması esnasında Papalık Donanması’nın Bizans İmparatorluğu’na yardım etmesini önlemek amacıyla"Fatih Sultan Mehmet" tarafından "yonca yaprağı biçiminde" yaptırılmış. Neden dört yapraklı yonca sembolü değilde üç yapraklı yonca sembolü kullanılmış? Bildiğiniz gibi dört yapraklı yonca daha makbuldür. Şimdi burada izninizle biraz gevezelik edeceğim. Benim bu konuda bir tezim var. Genel inanışa göre dört yapraklı yoncanın yapraklarının her birinin anlamı var. Yapraklar Aşkı, İmanı, Ümidi ve Şansı sembolize ediyor. Fatih bu kaleyi İstanbul'un fethinden bir yıl önce yaptırdı.Yani bu kale tıpkı Anadolu ve Rumeli Hisarları gibi fetih planının bir parçasıydı. Peki neden dört yapraklı değilde üç yapraklı yonca planını seçti. Çünki şansı sembolize eden dördüncü yaprağı bilerek yapmadı. Çünki o öyle bir padişahtı ki işini şansa hiçbir zaman bırakmadı.
(link) Sanal Tur
Çanakkale Savaşları: Çanakkale Savaşları Türk Milletinin dünyanın en güçlü devletlerine karşı, 8,5 ay süren bu savaşta Boğaz’ın iki yakası adeta cehenneme dönüşmüş, yarım milyona yakın can kaybı olmuştur.
Bu Çanakkale Savaşları hakkında ciltler dolusu kitap yazılabilir. Anlatılacak o kadar çok şey var ki hangi birini burada anlatalım. Ancak ben daha fazla bilgi almak isteyenler için aşağıda internetten seçme birkaç video linkleri hazırladım izlemeniz şiddetle tavsiye edilir.
(link)
Çanakkale'nin Sırları :
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Çanakkale Şehitleri Abidesi: Gelibolu Yarımadasının uç kısmında, Morto Koyu gerisinde yükselen Hisarlık Tepe üzerindedir. Temeli 19 Nisan 1954 tarihinde atılmış ve 21 Ağustos 1960 tarihinde ziyarete açılmıştır. Yüksekliği 41.70 cm olan abide, 625 metre karelik bir alanda dört ayak üzerinde yükselmektedir. Uzaktan bakıldığında Mehmetçiğin “M” harfi şeklinde gözükmektedir. Abidenin tavanına mozaikten bir Türk Bayrağı işlenmiştir.Abidenin girişinin sol tarafında ise 1992 yılında yaptırılan sembolik şehitlik bulunur.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2015-07-12_203752.jpg
DEVAM EDECEK
2015 yılı emekliliğimin ilk yılı. Bu sene Çanakkale Savaşının 100.yılı olması nedeniyle Memleketim Bilecik’ten başlayıp İznik gölü üzerinden Marmara Denizinin Güney sahil şeridinden Çanakkale ve Ayvalık üzerinden İzmir Urla’da noktalanacak bir rota hazırladım.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/1_genel_rota.jpg
Gezi makalesine geçmeden önce biraz daha sabrınıza sığınarak bu turun gerçekleşmesinde önemli etkisi olan bir-iki tanışma hikâyesinden bahsetmek istiyorum;
Mart ayı içerisinde Warmshowers ((link)) internet sitesi sayesinde tanıştığım Avuturalya’lı (link) (43) ve Yeni Zelandalı (link) (40) ile tanışma fırsatım oldu.
Bu iki kafadar Hollanda’nın “Eindhoven” şehrinden başlayıp Avusturalya’nın “Adelaide” şehrinde noktalanacak olan dünya turu hayallerini gerçekleştirmek amacıyla Ocak ayı başlarında bisikletleri ile yola çıkmışlar. İki yıl sürmesini planladıkları tur boyunca üç kıta 27 ülke den oluşan 25,000 km lik rotalarında yolları Bilecik’e düşmüş. Warmshowers üzerinden bana mesaj atmışlar. Biz de Bisikletliler Derneği Bilecik Temsilcisi “Hakan Yavuz” ile birlikte kendilerini karşıladık bir gece misafir ettik ve ertesi günü beş kişilik bisikletçi grubu ile 30 km uzaklıkta bulunan Bozüyük ilçesine kadar bisikletlerimiz ile eskortluk edip uğurladık. Misafirlerden James Lambie aynı zamanda bir Anzak’ mış. Çanakkale’yi de gezmişler. Yeni Zelanda’lılar için Çanakkale çok özel bir yer. Bizim için kurtuluş savaşı ne ise Yeni Zelandalı Anzaklar içinde Çanakkale odur. Çünkü İngilizler Anzak’lara Çanakkale Savaşına katılma şartı ile sömürgelikten kurtulup bir devlet olma sözü vermişler. Bir Anzak’ın bu hassasiyetinden etkilenmemek mümkün değil.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2015-03-17_105725.jpg
(link) (link)
Bu güne kadar Çanakkale ve Gelibolu yarımadasını görmek bana nasip olmamıştı. Kendi kendime elin adamı dünyanın bir ucundan kalkıp dedelerinin savaştığı toprakları merak edip geliyor. Ben ise kendi ülkemde yaşamama rağmen o kahramanlık destanının yazıldığı yerleri ziyaret etmiyordum. İşte bu turu yapmamda bu rahatsızlık verici durumdan bir an evvel kurtulma isteği de etkili oldu.
Tam tur planı hazırlık işleriyle uğraşırken yine warmshowers hesabımda "Kemalettin Şanlı" nın bana bir email gönderdiğini gördüm. Email de Kemalettin Şanlı yaşadığı yer olan Burhaniye'den yola çıkıp Karadeniz'e doğru yola çıktığını ve Bilecik'ten geçeceğini belirtiyordu. Kemal beyi daha önce hiç tanımıyordum Meğerse yurtiçi ve yurtdışında birçok tur yapmış. Üstelik tek başına. Ayrıca (link) isimli birde kişisel internet sitesi mevcut. Hem Kemal beyle tanışmak,hemde onu memleketimde misafir etmek için on gün kadar gelmesini bekledim. Sonunda 4 Nisan Cumartesi günü geldi ve tanıştık. Kendisini Polisevine yerleştirdim. Öğleden sonra da 15.00 gibi birlikte Merkeze 4 km mesafede bulunan "Gölpark Mesire Yeri" ne ve şehir merkezindeki "Hamsu Deresi Vadisi" nden "Şeyh Edebalı Türbesi" ne gittik. Bu kısa zaman zarfında Kemal beyi de tanıma fırsatı buldum. Kemal bey 55 yaşında olmasına rağmen macera ruhlu tam bir gezgin ve çok dinç. Daha önce Bosna Hersek,Bulgaristan,Gürcistan,Hırvatistan,Hindistan,İran, Kamboçya, Karadağ,Laos, Makedonya,Malezya,Singapur, Taylan ve Yunanistan gibi birçok ülkeleri ziyaret etmiş. O da benim gibi yalnız takılmayı seviyor. Yaptığı gezilerle ilgili kendi sitesinde ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
https://scontent-lhr3-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xpf1/v/t1.0-9/10982443_10205215392238243_1528809649163516292_n.jpg?oh=aea146409b483ebce49eff6375d0cf1c&oe=56106E3D
(link)
Şimdi Bismillah deyip paylaşıma başlayalım yavaş yavaş;
1.GÜN: (Bilecik- Osmaneli- İznik- Karacakaya) 73.7 km
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/birinci_gun.jpg
Turun ilk iki günü Kemal bey ile beraberdik. Daha sonra Kemal bey ile rotalarımız farklı olduğu için İznik Orhangazi'de ayrıldık. Kemal beyi Polisevi'nden saat:09.00'da alıp İznik'e doğru yola koyulduk.Bu arada Kemal bey aslında hemşehrim miş. Ailesi yıllar önce Bilecik'in Osmaneli ilçesinden İstanbul'a göç etmiş. O zamanlar Kemalbey daha dünyada değilmiş o İstanbul'da doğmuş (1960). Yolumuzun üzerindeki Osmaneli ilçesinde ailesinin yaşadığı mahalleyi ve orada bulunan hiç görmediği eski evlerini de görmek istemiş. Osmaneli'ne geldiğimizde yörenin yaşlı sakinlerinden aldığımız yardımla mahalleyi ve evini bulduk.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/2_osmaneli.jpg
İZNİK (Nikea): Bursa'ya 76 km mesafede bulunan İznik ilçesi, dünyada eşine az rastlanan ve bütünüyle açık hava müzesi olan tarihi ve antik bir şehir. Yaz kış demeden adeta bereket saçan verimli toprağı, kendine özgü iklimi ve doğal güzelliği nedeniyle tarihin her döneminde insanlığın ilgi odaklarından biri haline gelmiş. Çevresi zeytinlik, bağ ve bahçelerle çevrili olan göl kenarı, akşamları serin oluyor. Ayrıca yaz aylarında göl kıyısında sivrisinek te oluyormuş.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/3_iznik.jpg
On bin yıllık tarihiyle İznik, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük imparatorluklarına başkentlik yada yönetim merkezliği yapmış. 1648 yılında İznik’ e gelen Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi ’nde İznik için; "Beşinci iklimin yaşandığı yer" olarak bahsetmiş.
İznik Çinisi: 14.15. ve 16. yüzyıllarda İznik bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir. Müthiş bir ritme ve çeşitliliğe sahiptir. İnanılmaz derecede bol çeşit ve kompozisyonların uygulandığı İznik çinilerinin tam bir desen repertuvarını çıkarmak imkânsızmış.
Tarihi Yapıları: İznik Surları, İznik Müzesi (Nilüfer Hatun İmarethanesi),Şeyh Kutbuddinzade Mehmet Cami,Ayasofya Müzesi,Asmalı Cami,İsmail Bey Hamamı,1.ve 2.Murat Hamamları
İznik Müzesi: İznik Müzesi Nilüfer Hatun'un anısına 1388 yılında imarethane (aşevi) olarak inşa ettirilmiş. 14. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan bu müze aynı zamanda Osmanlı mimarisinde ters T planı'nın ilk kez uygulandığı yapı olma özelliğini de taşıyor. 1960 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmış.
Yeri gelmişken Nilüfer Hatun hakkında şu bilgileri de vermek istiyorum. Osmangazi'nin oğlu olan Orhangazi'nin hanımıdır. Orhan Gazi’den sonra padişah olan I. Murad Hüdavendigar’ın da annesidir.Müslüman olmadan önceki ismi "Holfira" Yarhisar Tekfuru'nun kızıdır. Osmanlı hanedanına dışarıdan gelen ilk gelin dir. Nilüfer Hatun müslüman olup Orhangazi ile evlendikten sonra İznik ve Bursa’da bir çok cami ve hayır eserleri yaptırmıştır. Orhangazi ve Nilüfer Hatun'un izdivaçları ile alakalı anlatılan birde hikaye var. Merak edenler (link) sın.
https://lh5.googleusercontent.com/-zJ2kOAEr9BI/VZpWQm-bUSI/AAAAAAAADLM/ABjadHsZFQI/w983-h553-no/P_20150405_175122_LL.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-e4DwCbhDqvo/VZpWQuZqXlI/AAAAAAAADLM/vROxut8T8eQ/w983-h553-no/P_20150405_175418_LL.jpg
Müze kapalı olduğu için içerisini gezemedik. Ama İznik'in kendisi zaten açık alan müzesi. İznik Müzesinin de içinde bulunduğu meydanda "Yeşil Cami" ve "Şeyh Kutbuddinzade Mehmet Cami" de bulunuyor.
https://lh5.googleusercontent.com/-_a35UUQLeDc/VZpWQtr7ZzI/AAAAAAAADLM/qNaWezxhF20/w983-h553-no/P_20150405_175404_LL.jpg
Şeyh Kutbuddinzade Mehmet Cami
İznik Müzesi Sanal Tur İçin (link) veya (link)
https://lh6.googleusercontent.com/-914gKeEmF0A/VZpWQt3EejI/AAAAAAAADLM/vL2HXQ0iOvs/w311-h553-no/P_20150405_175801_LL.jpg
Yeşil Cami : Osmanlı devrinde yapılan ilk camilerden. Adını minaresinde bulunan yeşil renkli çinilerden almaktadır. "Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa" tarafından 1378 yılında inşaası başlatılmış ancak onun aynı yılda ölümü üzerine oğlu "Ali Paşa" 1392'de camiyi tamamlamış. Mimarlığınıda "Hacı Musa" adlı bir Türk mimarı yapmış.
Cami, mekanı tek kubbe altında toplama esasına dayanan ilk Osmanlı cami mimarisi uygulaması olmasıyla dikkat çekiyor.
https://lh4.googleusercontent.com/-Na6mZPaKyA8/VZpyvt0ofgI/AAAAAAAADOs/U-zLGP_2BoI/w639-h477-no/Ye%25C5%259Fil%2BCamii2.jpg
Yeşil Cami'yi gezerken Dünya turuna çıkmış "Michael" ile de tanışma fırsatı bulduk
Ayasofya Cami: Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte büyük olasılıkla Roma dönemine ait bir yapının temelleri üzerine yapıldığı sanılmaktadır. İznik'in tam ortasında , surlarla çevrili kentin dört kapısından gelen yolların kesiştiği yerde inşa edilmiş. Hıristiyanlıkla ilgili önemli kararların alındığı 7. konsül Tarasios başkanlığında 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katılımıyla 787 yılında burada toplanmış. 1331'den sonra Orhan Gazi camiye dönüştürmüştür. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) döneminde, Mimar Sinan bir mihrap ilave edip yan neflerde büyük kemer açıklıkları oluşturulmuş. Şu an içersinde oluşturulan bir bölümde ibadet edilebiliyor.
http://i.radikal.com.tr/644x385/2011/11/06/fft5_mf848816.Jpeg
http://www.camiveturbeler.com/wp-content/uploads/2014/05/iznik-ayasofya.jpg
İznik Surları: Romalılar Nicea adını verdikleri bu şehri korumak için büyük uğraş vermiş 12
tali kapısı ve 10-15m. aralıklarla yapılmış 114 kulesi bulunan İznik Surları dönemin savaş ve savunma stratejilerinin de inceliklerini gösterir.. 4970 m. uzunluğundaki surlar, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemindeki ilavelerle savunma görevini üstlenimiş. Sur duvarları her medeniyetin taş ustalığını sergiler ve her medeniyet bir önceki medeniyetin taşlarından yararlandığından, surlar adeta iç içe geçmiş bir tarih örgüsüdür.işler
Dört ana kapı, zafer takı gibi gösterişlidir ve üçü halen ayaktadır. "Lefke Kapı"da mermer friz parçalarının kullanıldığı görülmektedir. "İstanbul Kapı" Konstantinapolis’e açıldığından en gösterişli kapıdır. Roma Tiyatrosu’ndan getirilen masklarla daha da gösterişli olması sağlanmıştır. "Yenişehir Kapı"kısmen ayaktadır. "Göl Kapı" ise tamamen yıkılmıştır.
İznik Gölü: Deniz seviyesinden 85 metre yüksekte bulunan İznik gölü Türkiye’nin 5.büyük gölü. Yayın,Sazan Akbalık Gümüş ve Tatlısu ıstakozu gibi 27 değişik tür balıklğa ev sahipliği yapıyor. 1990 yılında sit alanı ilan edilmiş.
https://lh5.googleusercontent.com/-Htdu8ebPYzE/VZpyvS7WUCI/AAAAAAAADOs/NHErhedQWVY/w640-h470-no/Kap%25C4%25B1%2BYeni%25C5%259Fehir.jpg
Yenişehir Kapı
https://lh4.googleusercontent.com/-LG8WzjLGzRg/VZpyvngkcmI/AAAAAAAADOs/MO7uGqRNrR4/w640-h473-no/%25C4%25B0st%2BKap%25C4%25B1.jpg
İstanbul Kapı
Birinci günü akşamını İznik'e yaklaşık 7 km mesafede bulunan "Karacakaya Restoran"ın göl kıyısındaki bahçesindeki çardakların altına kurduğumuz çadırlarda geçirdik. Normalde buraya çadır kurdurulmuyor ancak sahibi Memiş bey bu seferlik izin verdi.
https://lh6.googleusercontent.com/-1teIOu9AH0k/VZpWQsW2ARI/AAAAAAAADLM/JP68rnm3TBU/w311-h553-no/P_20150406_105255_LL.jpg
Karacakaya Restorant'ın sahibi Memiş bey ile birlikte
https://lh5.googleusercontent.com/-3BslEl274LI/VZpWQl7DLHI/AAAAAAAADLM/wOGD2pSZd1w/w983-h553-no/P_20150406_080211_LL.jpg
Konaklamak isterseniz Memiş beyin burada yaptırdığı 8-10 ad. küçük tek odalı kulübellerde kalabilirsiniz. Kulübelerde yatak başına değil oda başına fiyat uygulanıyor.(60-70 TL) İçlerinde kalorifer sistemi bile bulunan bu yapılar yaz kış konaklamaya müsait.
https://lh3.googleusercontent.com/-kYwTz7-fpKQ/VZrcq9hAvRI/AAAAAAAADTM/dfw9rfd4Dl4/w506-h357/2015-07-06_181817.jpg
İznik Tanıtım Videoları
2.GÜN: (İznik(Karacakaya)-Orhangazi) 55 km
İkinci gün sabah saat 09.00 da kalkıp çayımızı demleyip kahvaltımızı yaptık. Sonrada eşyalarımızı ve çadırımızı toplayıp bisikletlerimize yükledik. Saat:10.30 sıralarında tekrar geldiğimiz yönden geri dönüp İznik gölü'nün kuzey tarafından "Orhangazi" ilçesine doğru pedallamaya başladık.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/2_gun.jpg
İznik'i geçtikten sonra "Çakırca" köyünü geçip "Boyalıca" köyüne ulaştık. Boyalıca girişindeki göl kıyısındaki çay bahçesinin güzel manzarasını görünce burada biraz soluklanalım deyip çaylarımızı içtik.
https://lh6.googleusercontent.com/-_WRMBINqAfw/VZqd5Co6e5I/AAAAAAAADRc/QFXBpqdTOcI/w737-h553-no/DSC00975.JPG
Boyalıca Köyü Çay Bahçesi
https://lh6.googleusercontent.com/-ZUxVAircOBg/VZqd6UWnS-I/AAAAAAAADRk/wFJ6WtszrNw/w737-h553-no/DSC00977.JPG
Keramet Köyü ve Doğal Ilıcası: İsmini yıllar önce köye yerleşen "Keramet Dede" den almış. Keramet Dede iki kardeşiyle birlikte burada yaşamaya başlamış. Daha sonra Ilıca suyunu keşfeden Keramet Dede, bu su ile birlikte insanların hastalıklarına şifa bulması için uğraşmış. İznik'te adını duyduğumuz ve tavsiye edilen bu ılıcaya uğramak rotamızı bile değiştirdik. İyi ki de değiştirmişiz. Harika bir yer. Berrak bir suyu olan ılıca, 35 derecelik sıcaklığıyla yaz-kış akıyor. Akan suyun fazla gelen kısmının Orhangazi-İznik yolu kıyısına dökülüyor. Turun ikinci günü burada konaklamayı düşündük ama sonradan vaz geçtik. Belediye bir süre önce 3.00 TL ücret almaya başlamış. Çadır kurmak isteyenlere ise 20.00TL karşılığında konaklayabiliyor. WC mevcut.
https://lh3.googleusercontent.com/-P12Ayx6Pak0/VZqLFvutmsI/AAAAAAAADQw/RwQJmLPXfFM/w640-h478-no/Keramet%2BKapl%25C4%25B1cas%25C4%25B1%2B3.jpg
https://lh3.googleusercontent.com/-u3Ft8rXcmnQ/VZqLEfD2F2I/AAAAAAAADQw/3DvZ1kx6xqI/w639-h478-no/Keramet%2BKapl%25C4%25B1cas%25C4%25B1%2B1.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-qJdh-1Vkaj4/VZqLGLAu-HI/AAAAAAAADQw/X3hdmwLyBfg/w640-h353-no/Keramet%2BKapl%25C4%25B1cas%25C4%25B1%2B4.jpg
Keramet Köyü ılıcasında 2 saat güzel zaman geçirdik. Akşamı burada geçirme niyetimizden de son anda vazgeçip yola devam etmeye karar verdik. Bu arada yağmur çiselemeye başlamıştı.Hızlıca hazırlanıp yağmurluklarımızı giyip saat 16.00 sıralarında Orhangazi'ye doğru yola çıktık. Orhangazi'ye vardıktan sonra anayoldan sola döndük. Buradan 2 km sonraki ışıklı kavşaktan yine sola dönüp sahil yolunu takip edip göl kıyısında bol ağaçlı belediyeye ait "Göl Sosyal Tesisleri" ne geldik.
3.GÜN: (Orhangazi-Zeytinbağı) 61 km
https://lh3.googleusercontent.com/-nTuJoYkRdKI/VZsRjfuJUHI/AAAAAAAADWs/BJ2KzKaYKWY/w506-h281/Orhangazi%2BTrilye.jpg
Turun 2.günü gecesini "Göl Sosyal Tesisleri" nde geçirdik. Gece boyunca sürekli yağmur yağdı. Şimşekler çaktı. Sabah kalktığımızda da yağmur şiddetini yitirmesine rağmen hala yağmaya devam ediyordu. Hazırlıklarımızı yaparak kahvaltı yapmadan yola çıktık. Aşağıdaki resimde kamp yaptığımız yer görülmekte.
https://lh4.googleusercontent.com/-aB-e3CoRil0/VZqLHBP7OxI/AAAAAAAADQw/BcUxhHLNSnw/w640-h459-no/Orhangazi1.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-Z_awwQHZHLI/VZqLGlwsB_I/AAAAAAAADQw/SyZclycl9Ew/w640-h432-no/Orhangazi%2BAyr%25C4%25B1l%25C4%25B1k.jpg
Kemal bey ile Orhangazi'de vedalaştık. O Karadeniz istikametine ben ise Gemlik-Mudanya istikametine gidiyordum. Kemal bey ile yollarımızı ayırdıktan sonra yağmur dinmişti ama hava da bayağı soğumuştu. Buna rağmen yol gayet güzeldi. Mudanya'ya kadar asfaltın kıyısındaki güvenlik şeridi bisiklet sürmek için yeterli bir boşluk bırakıyordu.
Gemlik: Gemlik Bursa şehir merkezinin 32 km kuzeyinde, Marmara denizinin en sakin ve adını verdiği körfezi kıyısında kuruludur. Bursa civarında kurulan en eski kenttir. Tarihi MÖ 12. yüzyıla kadar uzanır.
1891 yılı Osmanlı nüfus sayımına göre Gemlik kazasında yaşayan kişi sayısı 38.812 kişidir. Bunların Bu nüfusun % 40 nı Türkler % 60 nı ise Ermeniler (%43) ile Rum lar (%17) oluşturmaktaymış.
Kurtuluş Savaşı'nda 6 Temmuz 1920'de İngiliz işgaline uğrayan ve 8 Temmuz 1920'de İngilizlerce Yunanlara devredilen Gemlik, 11 Eylül 1922'ye kadar Yunan işgalinde kalmış.
Bölgede yer alan Umurbey Beldesinde 3. Cumhurbaşkanı merhum Celal Bayar'ın anıt mezarı yer almaktadır.
https://lh5.googleusercontent.com/-NLAHCGd7xI8/VZro2lnFVsI/AAAAAAAADWE/tU0AStbQ2tU/w640-h401-no/2015-07-06_234431.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-nWgldqeZgNU/VZriWXiF4tI/AAAAAAAADVc/xwIpZFsrNgU/w640-h458-no/1.jpg
Mudanya: Bursa merkeze 28 km mesafede yer Mudanya yalnızca Bursa'ya değil, İstanbul'a da ulaşım olarak oldukça kolay bir noktada bulunuyor. Hızlı feribot ile sadece 75 dakikada İstanbul'dan Mudanya'ya ulaşmak mümkün.Mudanya, yine Marmara Bölgesi'nin en çok sevilen tatil beldelerinden olan Zeytinbağı(Trilye),Kumyaka ve Güzelyalı'ya da ev sahipliği yapıyor.İlçenin tarihi milattan önce 7. yüzyıla dayanır. İlk adının Myrlea olduğu bilinmektedir. 12 İyon şehir devletinden olan Gemlik veErdek’in de kurucusu Kolofonlular tarafından kurulmuştur. Mudanya, 1321 yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmışMudanya Kasabası, Mondros Mütarekesi’nden sonra, önce İngiliz istilasına uğramıştır. Fakat Jandarma Onbaşısı Şükrü Çavuş’un İngiliz Deniz Piyadesi'nin çıkartma yaptığı iskelede İngiliz Ordusundan bir binbaşı ile bir eri öldürmesi üzerine bu işgal bir gün bile sürmemiştir. 25
Haziran 1920'de gerçekleşen bu olaydan 11 gün sonra İngiliz ordusunun yerini Yunanlar almıştır. Düşman işgali altında 2 yıldan uzun süre kalan Mudanya, 12 Eylül 1922 günü Yunan işgalinden kurtulmuştur.Türk Kurtuluş Savaşı'nı sona erdiren anlaşma 3-11 Ekim 1922 tarihleri arasında yapılan konferans sonucunda Mudanya’da imzalanmış ve Mudanya Mütarekesi adını almıştır.
https://lh5.googleusercontent.com/-ZDh_JHJXh7Q/VZrihi_u-PI/AAAAAAAADVc/UM9_uJBEzfI/w640-h412-no/1.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-ruWxv80Jj1E/VZrih-DfAAI/AAAAAAAADVc/TLIcJZ4LNlo/w640-h373-no/2.jpg
Mudanya -Kumyaka arasından iki kare
https://lh3.googleusercontent.com/-N__VrVhgwKk/VZriiDLw-RI/AAAAAAAADVc/Gd5kWoOdI9g/w640-h366-no/3.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/-BcPxd44U-68/VZriiW_mkfI/AAAAAAAADVc/_70hy4kwj9I/w640-h360-no/4.jpg
Kumyaka (Sygi): Marmara Denizi kıyısında yer alan eski bir Rum köyüdür. Tarih öncesine dayanan farklı dönemlere ait eserler bulunmaktadır. Bölge Argonotlar efsanesinde geçmektedir. Geç Antik dönemde köyün adı eski Yunancada "incir" anlamına gelen "Sygi (Συγή)" imiş. Bu köyde M.S. 300 yılına ait tarihi "Üç Melekler Kilisesi" bulunmakta ancak harabe durumunda bulunuyor.
https://lh3.googleusercontent.com/-gwlb3BbgJMw/VZpWQvo2sBI/AAAAAAAADLM/-oJBckDZg58/w983-h553-no/P_20150407_163916.jpg
http://static.panoramio.com/photos/large/30792590.jpg
https://lh6.googleusercontent.com/-ocBXDz-2Y5o/VZpWQnO5mSI/AAAAAAAADLM/dC44LAlWeJs/w311-h553-no/P_20150407_164851.jpg
Zeytinbağı (Trilye):Tarihin her bir sokakta canlı olarak hissedildiği Zeytinbağı(Tirilye), Bursa’nın Mudanyailçesinin 11 km uzaklıkta, Marmara’ya kıyısı olan eski bir Rum köyü.İsmini Rumca 3 aziz anlamına geldiği ya da barbunya balığı demek olan “trigliya”dan aldığı rivayet ediliyor. 1330’dan itibaren Osmanlı egemenliğine giren beldenin adı 1963’de “Zeytinbağı” olarak değiştirilse de 2011’de eski ismi tekrar iade edilmiş.Kurtuluş Savaşı sonrasında beldenin Rum halkından bir bölümü kendiliğinden, bir bölümü de Lozan’da varılan “Mübadele Anlaşması” gereğince Yunanistan’a göç etmiş. Onların yerine Selanik ve Girit’ten gelen Müslüman-Türk göçmenler beldeye yerleştirilmiş.
http://rota360.net/geziresim/trilye/trilye02.jpg
Kırmızı kiremitli çatılarıyla göze çarpan Trilye, dar sokakları, tarih dolu mekanları ile dikkat çekiyor. Son yıllarda popülerleşmeye başlayan belde, sit alanı olduğundan özgün yapısını koruyabilmiş. Köy yürüyerek birkça saatte gezilebiliyor. Osmanlılarca camiye dönüştürülen ve Fatih Camii adını alan Büyük Kilise; duvarlarına tarihte ilk kez resim yapılan Kemerli Kilise; ev olarak kullanılan Dündar Evi (Yuannes Kilisesi); bir de yemekhane olarak kullanıldığı için bu adla anılan kilise günümüzde varlıklarını zor da olsa sürdürüyorlar.
Fatih Camii; Eski ismi Aya Tadori olan ve kapısında Hicri 968, Miladi 1560 yazılı olan Bizans sütun başlıklarına sahip kilise, bugün Fatih Camii olarak kullanılıyor.
http://www.seyyahcelebi.com.tr/wp-content/uploads/2012/11/Fatih-Cami.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/trilye_fatih_camii.jpg
610 – 850 Yılları arasından günümüze kalan ender görülen Bizans mimarisi örneklerinden biridir. Aynı zamanda Fatih Camisi, ”Kare içinde haç” tipi kiliselerin en eski Örneklerinden biri durumunda.
Taş Mektep; Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un eğitim aldığı Papaz Okulu 1909’da neo-klasik tarzda yapılmış. 1924’lerde şehit çocukları, öksüz, yetimler için Dar-ül eytam (Öksüz Yurdu) olarak kullanılmış. 1980’li yıllara kadar okul olarak hizmet veren Taş Mektep bugün maalesef çok bakımsız durumda
https://lh5.googleusercontent.com/-usEoGKhal3Q/VZpWQvlpVZI/AAAAAAAADLM/XtFaJ2aoCAM/w983-h553-no/P_20150407_184203.jpg
Osmanlı Hamam (Avlulu Hamam); Fatih Cami yanında yer alan hamam Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış. Bugün kültür merkezi olarak kullanmak için restore ediliyor.
Medikion Manastırı; Tirilye’den Eşkel Limanı’na giden karayolu üzerinde yer alıyor. Kuzeybatısında Rum Mezarlığı yer alır. 8. yy’da kurulduğu bilinen ve çiftlik olarak kullanılan manastırın sadece duvarlarıyla, her birinin ağırlığı 200 kilo gelen görkemli giriş kapıları günümüze ulaşabilmiş.
https://lh3.googleusercontent.com/-ru4OJqfJV6Q/VZpWQtslmjI/AAAAAAAADLM/9RRV08gVC-A/w983-h553-no/P_20150408_084044.jpg
Turun 3. günü gecesi Trilye'de Pansiyonda kalmayı düşünüyordum ancak henüz turizm sezonu açılmamış olmasına rağmen Pansiyon fiyatları bana çok pahalı geldi.(70 TL den başlıyor) Onun için hemen limanı girişinde buluna küçük bir parkın içindeki kamelya nın yanına çadırımı kurdum. Aynı yerde İstanbul'dan bisikleti ile gelen "Rüştü Berber" isimli arkadaş ile de burada tanıştım. O da aynı yerde çadırını kurdu. Sabah İstanbul feribotuna yetişeceği için benden önce kalkıp gitmişti. Bu küçük parkın yakınında Lavobo ve tuvaletin olması burayı tercih etmemi sağladı.
https://lh5.googleusercontent.com/-l9hnsUcpnJo/VZpWQkJ-v5I/AAAAAAAADLM/88tzogHNO4A/w983-h553-no/P_20150408_071631.jpg
Çadırı kurduğum yer aşağıda liman resminin sağ alt köşesindeki yeşil alan. Resim internetten alınma eski bir foto olduğu için kamelya henüz yapılmamış.
http://www.trilyali.com/images/cache/galeri_3673852_1000x1000_o.png
4.GÜN: (Trilye-Bandırma) 100 km
https://lh3.googleusercontent.com/-E265ZnpcTyI/VZtBVgHgJnI/AAAAAAAADXs/Pqcoua6OniQ/w639-h342-no/Trilye%2BBand%25C4%25B1rma.jpg
Gece boyunca şiddetli yağmur yağdı. Sabah kalktığımda yağmur şiddetini yitirmesine rağmen hala devam ediyordu. Çadırı toplayıp malzemeleri kamelyanın altına taşıyıp çantalara yerleştirdim. Daha sonra bir fırından simit ve phça alıp fırının yanındaki kahvehanede iyibir kahvaltı yaptım. Bu esnada yağmurda dinmesini fırsat biliğ Bandırma istikametine doğru pedallamaya başladım. Mudanya-Yenikaraağaç yolunu takiple "Esence" girişinden sağa dönüp 6 km daha gidip "Eğerce" ye ulaştım.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/egerce2.jpg
Eğerce; Bursa ilinin Mudanya ilçesine bağlı bir köydür. Bursa'
65 km, Mudanya'ya 45 km uzaklıktadır. Eğerce sahili marmara denizinin gördüğüm en güzel sahillerinden biri. Kamp için de uygun bir yer. Ancak burada denize girerken dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü burada her yıl boğulma vakaları yaşanıyormuş. Mahalli halk bunun deniz tabanının kum olması nedeniyle zaman zaman oluşan "çeken akıntı" nın sebep olduğunu belirttiler.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/4egerce.jpg
Esence'den sonra "Mesudiye" ve "Ballıkaya" üzerinden sahil boyunca uzanan dümdüz bir yoldan "Çapraz çayı" na ulaştım.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/5_capraz_cayi.jpg
Ancak buradan karşıya geçebilmek için köprü yaklaşık 11 km kadar ileride olduğunu belirtmek isterim. Önce Çapraz çayına dökülen "Nilüfer Çayı" üzerindeki köprüden sonra Çapraz Çayı üzerindeki köprüden karşıya geçtim.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/6_capraz_cayi.jpg
Tura çıkmadan önce hazırladığım rotaya göre karşıya geçince sağa dönüp "Bayramdere" üzerinden sahil şeridinden Bandırma'ya ulaşmayı planlamıştım.Ancak bu durumda Bandırma'ya bir gün geç ulaşabileceğim için vazgeçip "Karacabey" yönünden gitmeye karar verdim.
Karacabey'den sonra anayola çıkıp yaklaşık 42 km daha gittikten sonra Bandırma'ya ulaştım.
Bandırma;Balıkesir iline bağlı bir sahil ilçesidir. Türkiye'nin önde gelen
ilçelerindendir. Ayrıca Balıkesir'in üçüncü büyük ilçesidir. Son yıllarda hızla gelişen Bandırma, aynı zamanda Türkiye'nin de en büyük limanlarından birine de sahip. Bandırma bir ilçeden çok adeta büyükşehir havasında bir yeri andırdı bana.Bandırma 'ya vardıktan sonra Öğretmen evine gidip yerleştim. Bandırma'da hava birden bire değişti.Sanki kış geri gelmişti.Gece boyunca şiddetli yağmur yağdı. Ertesi gün kalktığımda da durum değişmemişti. Hava sıcaklığı bile 6-7 dereceye düşmüştü.Yoğun yağış ve rüzgar nedeniyle feribot seferleri bile iptal edilmşti.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/bandirma.jpg
http://www.forumalew.org/attachments/35109d1431911896/bandirma-resimleri-3.jpg
Bandırma Tanıtım Videosu
<iframe width="425" height="350" src="
DEVAM EDİYOR...
5. ve 6.GÜN: (Bandırma-Biga) 77 km
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/5_ve_6.jpg
Sabah kalkınca havanın durumuna bakıp yola çıkıp çıkmamakta epey bir tereddüt ettim.Sonunda gözümü karartıp gitmeye karar verdim. Ancak yola çıktıktan sonra yanlış bir karar verdiğimi anladım. Pişman oldum ama artık çok geçti. Bu güne kadar yaptığım turlarda yaşadığım en berbat gündü. Yağmur,Soğuk ve rüzgar hepsi vardı.42 km kadar zar zor yol aldıktan sonra hava dahada kötüleşince bir benzin istasyonuna sığınmak zorunda kaldım.Burada birbuçuk saat bekledim. Bir ara yağmur diner gibi oldu. Biga'ya 30 km. yolum kalmış ve bulunduğum yer en yüksek noktaydı.Yani rampa aşağı gidecektim.Yola koyulmaya karar verdim. Yolda sağ tarafımdan sürekli rüzgar yiyordum. Onun için ağırlığımı sağ tarafa verip yol almaya çalışıyordum.Rampa aşağı olmasına rağmen çok yavaş ilerleyebiliyordum.Bazen rüzgar bir anda öyle bir şiddetleniyorduki bisikletime hakim olamıyordum. Beni üç sefer yolun ortasına doğru sürükledi.İşte daha birkaç kilometre gitmişken yine sağ tarafımdan gelen şiddetli bir rüzgar beni yolun ortasına doğru sürüklerken arkamdan gelen kamyona çarpmaktan kıl payı farkla kurtuldum.Verilmiş sadakam varmış.İlk defa bu kadar büyük bir tehlike atlattım. Sonunda Biga'ya bitkin bir vaziyette ulaştım.Biga'da "Öğretmenevin"ne gidip yerleştim. Burada hava muhalefeti nedeniyle 2 günkonaklamak zorunda kaldım. Ancak buradan hiç memnun olmadım.Eğer hava daha iyi olsaydı çadırda kalmayı tercih ederdim.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/biga.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2_biga_cayi.jpg
Biga; Balıkkaya adı verilen bir tepenin eteklerinde kurulmuş olan Biga Çanakkale'ye 90 km uzaklıkta olup toplam nüfus açısından Çanakkale'nin en büyük ilçesidir. Doğuda Gönen, batıda Lapseki, güneyde Çan, kuzeyde ise Marmara Denizi ile çevrilidir. Biga Büyük İskender'in kıyılarında savaştığı Biga Çayı ile ikiye bölünmüş. İki yakayı birleştiren iki büyük köprü ile birlikte belediye hudutları içinde irili ufaklı 8(sekiz) köprü bulunmakta. Aksaz, Kemer köylerinde Şahmelek Koyu, Fırıncık koyu, Söğütlü yalı vb birçok koyda denize girilebilmekte.Kemer Köyünün Parion Antik kenti kalıntılarnda arkeolojik kazılar devam etmekte.
http://s2.dmcdn.net/I3mkU.jpg
İsteyenler videolara bakabilirler; (link) (link)
7. ve 8.GÜN: (Biga-Çanakkale) 94 km.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/Resim/7_ve_8_gun__(canakkale_94_km)_444.jpg
Biga'da iki gece kaldıktan sonra hava düzelince tekrar yola çıktım. İstikamet Çanakkale. Biga-Çanakkale yolu bisiklet için gayet uygun. Ancak Bandırma'dan itibaren sağ tarafınızdan sık sık rüzgar yiyorsunuz. Trafik yaz aylarında çok daha yoğun oluyor. Güzergah üzerinde kamp atmak veya diğer konaklama tesisleri de mevcut. Yol genelde düz. Sadece Çanakkale girişinde bir rampa var ama ciddiye alınmaya değmez. Çanakkale boğazı kıyısında çok güzel tesisler mevcut. Sayılarıda bi hayli fazla. Denizi de hiç dalgalı değil. Manzara güzel.Y Çanakkale boğazının marmara girişinde beni ilk olarak "Şevketiye" "Çardak"sonra da "Lapseki" karşılıyor. Çardak'ta çektiğim fotoğraflar nasıl olduysa silinmiş.
Şevketiye
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2_sevketiye.jpg
Lapseki: Dünyada ilk defa adına para basılan şehir olma özelliği taşıyan Lapseki'nin 2500 yıllık tarihi var. "Lapseki" ismini Antik Yunan döneminde bu bölgeye yerleşen bir filozofun kızı olanLampsakos'dan aldığı sanılıyor.
Çanakkale savaslari tüm siddetiyle sürerken Lapseki’nin savas menzili disinda kalmasi ve stratejik bir konumunun olmayisindan ötürü fazla tahribat görmemis Bu savas boyunca Lapseki bir idari lojistik merkezi olarak kullanılmış.
Lapseki kirazları ile ünlüymüş. Her yıl Lapseki Kiraz Festivali düzenleniyormuş. Gelibolu ile arasında düzenli feribot seferleri yapıldığınıda belirtelim. Lapseki İlçesi aynı zamanda Türkiye'nin en eski plaj voleybolu turnuvasına ev sahipliğini de yapıyormuş. 2011 yılında ilk defa bisiklet yarışlarıda turnuvaya dahil edilmiş. Lapseki girişinde Dalyan Mahallesi'nde bulunan halk plajı bulunuyor.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/lapseki.jpg
Lampsakos Heykeli: Adını Lapseki'nin tarihteki isminden alan bu heykel 25 Mart 2012 tarihinde feribotların yanaştığı İskele Meydanı’na yerleştirilmiş. Sadece Lapseki'nin değil aynı zamanda Çanakakle ilininde simgelerinden birisi olan heykel ilçeye gelen ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi görmekte.
Dünyada ilk defa adına para basılan şehir olma özelliği taşıyan Lapseki'ye ait sikkelerin üzerinde "(link)" figürü bulunması nedeniyle bu heykelin yapımına karar verilmiş. Kanatlı at Pegasus'un Türk mitolojisindeki adı (link) dır.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/lapseki2.jpg
Lapseki'den geçmekte olan birçok kişi bu heykelin önünde fotoğraf çektirmekte. Bende bu heykel önünde bir foto çektirmek için heykelin fotoğrafını çekenyabancı bir çiftten ricada bulundum. Ama nedense hiç oralı olmadılar.iki sefer ısrar etmeme rağmen fotoğrafımı çekmeye razı edemedim. Çok tuhaf insanlar var. Sonra bizim vatandaşlardan biri bu işi halletti. Lapseki'den;
"Assos Antik Kenti"120 km
"Truva Antik Şehri" 60 km
"Gelibolu Yarımadası Şehitler Abidesi" 50 km mesafede bulunuyor.
(link)
Çanakkale:
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2015-07-13_154040.jpg
Lapseki'den 35 km sonra Saat:17.00 sıralarında "Çanakkale'ye ulaşıyorum. Girişte Çanakkale'ye gelecek olan bakanı karşılamaya gele kafile bakan dan önce beni karşılamış oldu. Daha sonra devam edip liman'ın karşısında sahil boyuna yerleştirilmiş olan şu meşhur "Troy"filmindeki "Truva Atı" heykelinin önünde de bir kaç fotoğraf çektiriyorum.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/1.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/3.jpg
Daha sonra birkaç yüz metre ileride bulunan "Polisevi" ne gidip yerleştim. Çanakkale'de görülmesi gereken çok yer vardı ancak ben Çanakkale için sadece iki gün ayırmıştım. Savaşların yaşandığı Gelibolu yarımadası'nın çok geniş bir alana yayılmış olması nedeniyle burayı bisiklet ile bir günde gezmem imkansızdı. Onun için günlük yapılan turlar ile rehper eşliğinde gezmenin hem zaman açısından hem de daha faydalı olacağını düşünerek bu yönde karar aldım. İskele'nin yanında bulunan Truva otobüs yazanesinden ertesi gün yapılacak olan günübirlik tur'a kayıt yaptırdım. 60 TL karşılığında rehper, karşıya geçiş+100 km yol ve öğlen yemeği hizmeti veriyorlar.
Polisevi
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/8_polisevi.jpg
Polisevi Balkonundan Liman
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/polisevi2.jpg
Daha sonra şehir merkezini dolaşmaya çıktım. Şehir merkezi ve bilhassa sahil şeridi ana baba günü. Çok sayıda yerli turist var. Önce"Saat Kulesi" ni sonra da akşammeşhur "Aynalı Çarşı" ya gittim. Bu arada Aynalı Çarşı yakınlarında bir dükkanın önünde 8-10 kişilik kalabalık dikkatimi çekti. Yaklaştığımda Çanakkale'nin şu meşhur "Peynir Helvası" nı almak için sıraya giren insanlar olduğunu gördüm. Hemen ben de sıraya girip yarım kilo helva aldım. Tadı gerçekten harikaymış.Meşhur olmakta haklı bir lezzet. Çanakkale'ye gelirseniz yemeden gitmeyin derim.
Saat Kulesi: Çanakkale Saat Kulesi Sultan II.Abdülhamid döneminde 1897-1898 yılında Cemil Paşa tarafından yaptırılmış.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/5.jpg
Aynalı Çarşı: 1890 senesinde şehrin Musevi cemaatinin ileri gelenlerinden Eliyau Hallio tarafından yaptırılmış. Çarşının asıl adı "Passage Hallio"dur. Anca girişinde her iki taraftaki aynalardan dolayı aynalı Çarşı olarak ünlenmiş. Çarşı, Gelibolu savaşı sırasında bombalanmış ve yangınlarla yıkıntı haline gelmiş. Mondros Ateşkes Anlaşması sonrası Çanakkale’yi işgal eden İngilizler, işgal süresince (1918-1921) çarşıyı atlarının barınağı, olarak kullanmışlar.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/7_aynali_carsi2.jpg
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/7_aynali_carsi.jpg
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı : Kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı
birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu özel bir coğrafyadır. Gelibolu Yarımadası 1973 yılında Milli Park ilan edilmiş. Park sınırları dahilinde 1 İlçe (Eceabat) ile 8 köy bulunmakta. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içerisinde 56 yerli anıt ve şehitlik 35 Yabancı Mezar ve Anıtları bulunmakta.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/1_rota.jpg
Sekizinci gün saat:08.00 'de kalkıp güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra liman'ın hemen yanındaki Truva otobüs yazanesine gidip beklemeye başladım. Saat 09.00 olduğunda on bir kişilik grup ve rehberimiz hazırdı.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/canakkale_rehper.jpg
Ancak rehberle ilgili bir eleştiri yapmadan duramayacağım. Tur rehberi hiç umduğum gibi çıkmadı. Ezberlemiş olduğu ansiklopedik bilgiler haricinde pek bilgisi yoktu. Üstelik açıktan açığa çekinmeden siyaset yapıyordu. Bununla ilgili olarak daha iyi anlamanız için şu gözlemimi paylaşmak istiyorum;
Rehber minibüs ile giderken başından geçen şu olayı bize anlattı.
"Bir gün yine bir kafileyi gezdirirken gruptan biri kendisine - Hep soldan gidiyoruz neden hiç sağdan gitmiyoruz? diye bir soru yöneltmiş. Bizim rehber bunun üzerine o kişiye dönüp -Tamam demiş. Bundan sonra hep sağdan gidelim demiş. Üç sefer sağa döndükten sonra tekrar ilk geldikleri yere geri gelmişler. Sonra'da o adama dönüp - Gördünüz mü bak sağdan gidince dolap beygiri gibi hep olduğumuz yerde dönüyoruz" demiş."
Bu adama nasıl rehberlik yaptırıyorlar anlamış değilim. Siz siz olun Gelibolu yarımadasını gidecekseniz sadece resmi tarihin beyanlarını değil her türlü kaynaktan araştırın,öğrenin ve bilinçli olarak oraya gidin. Rehberlerin hepsi böyle değildir ama işinizi şansa bırakmayın derim.
Tur için tahsis edilmiş minübüsle birlikte iskeledeki feribota bindik. 20 dakika sonra karşıdaki "Kilitbahir" iskelesine yanaşan feribottan inip sağ tarafa dönüp tura başladık. Aşağıdaki iki resimi feribottan karşıya geçerken çektim.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/dur_yolcu.jpg
Gezilen yerler : Namazgah Tabyası,Rumeli Mecidiye Tabyası, Seyit Onbaşı Anıtı, Şahindere Sargıyeri Şehitliği ( Gerçek Şehitlik ),Alçıtepe Köyü ve Salim Mutlu Müzesi, Çanakkale Şehitler Abidesi,Ertuğrul Koyu ve Yahya Çavuş Anıtı,Mehmetçiğe Saygı Anıtı,Kanlı Sırt Avustralya Anıtı,Kırmızı Sırt Tünel ve Siperler,57. Alay Şehitliği,Talat Göktepe Anıtı,Conk Bayırı,Siper ve Tüneller
Kilitbahir ve Kalesi: Çanakkale ili Gelibolu Yarımadası'nda Eceabat ilçesinin bir köyüdür. Kilit-ül-bahr denizin kilidi anlamını taşımaktadır. Kilitbahir, deniz kilidi anlamına gelmektedir.Kale, tümüyle kaba yontulmuş taşlarla inşa edilmiş.Çanakkale Savaşları’nda çok önemli rol oynamıştır. Bu kale, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiş.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/canakkale_13_kilitbahir_kalesi.jpg
Kilitbahir Kalesi 1452'de İstanbul kuşatması esnasında Papalık Donanması’nın Bizans İmparatorluğu’na yardım etmesini önlemek amacıyla"Fatih Sultan Mehmet" tarafından "yonca yaprağı biçiminde" yaptırılmış. Neden dört yapraklı yonca sembolü değilde üç yapraklı yonca sembolü kullanılmış? Bildiğiniz gibi dört yapraklı yonca daha makbuldür. Şimdi burada izninizle biraz gevezelik edeceğim. Benim bu konuda bir tezim var. Genel inanışa göre dört yapraklı yoncanın yapraklarının her birinin anlamı var. Yapraklar Aşkı, İmanı, Ümidi ve Şansı sembolize ediyor. Fatih bu kaleyi İstanbul'un fethinden bir yıl önce yaptırdı.Yani bu kale tıpkı Anadolu ve Rumeli Hisarları gibi fetih planının bir parçasıydı. Peki neden dört yapraklı değilde üç yapraklı yonca planını seçti. Çünki şansı sembolize eden dördüncü yaprağı bilerek yapmadı. Çünki o öyle bir padişahtı ki işini şansa hiçbir zaman bırakmadı.
(link) Sanal Tur
Çanakkale Savaşları: Çanakkale Savaşları Türk Milletinin dünyanın en güçlü devletlerine karşı, 8,5 ay süren bu savaşta Boğaz’ın iki yakası adeta cehenneme dönüşmüş, yarım milyona yakın can kaybı olmuştur.
Bu Çanakkale Savaşları hakkında ciltler dolusu kitap yazılabilir. Anlatılacak o kadar çok şey var ki hangi birini burada anlatalım. Ancak ben daha fazla bilgi almak isteyenler için aşağıda internetten seçme birkaç video linkleri hazırladım izlemeniz şiddetle tavsiye edilir.
(link)
Çanakkale'nin Sırları :
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Çanakkale Şehitleri Abidesi: Gelibolu Yarımadasının uç kısmında, Morto Koyu gerisinde yükselen Hisarlık Tepe üzerindedir. Temeli 19 Nisan 1954 tarihinde atılmış ve 21 Ağustos 1960 tarihinde ziyarete açılmıştır. Yüksekliği 41.70 cm olan abide, 625 metre karelik bir alanda dört ayak üzerinde yükselmektedir. Uzaktan bakıldığında Mehmetçiğin “M” harfi şeklinde gözükmektedir. Abidenin tavanına mozaikten bir Türk Bayrağı işlenmiştir.Abidenin girişinin sol tarafında ise 1992 yılında yaptırılan sembolik şehitlik bulunur.
http://www.bisikletgezginleri.com/FileUpload/ds215234/File/2015-07-12_203752.jpg
DEVAM EDECEK