felixyakuza
Daimi Üye
- Kayıt
- 20 Ağustos 2017
- Mesaj
- 259
- Tepki
- 2.755
- Yaş
- 32
- Şehir
- SİNOP
- İsim
- Yaşar Kemal
- Başlangıç
- 2010—11
- Bisiklet
- Carraro
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
1. Gün
Herkese merhaba sevgili arkadaşlar. Ben part-time turcu. Bir süredir eşim Sümeyye ile planladığımız, yazıp çizdiğimiz ve üzerine konuştuğumuz turu eylül ayında hayata geçirmeye karar verdik. Sümeyye'nin ilk uzun soluklu turu olacaktı. Daha önce 2-3 günlük kısa kamplı turlar yapmıştık. Ancak bu sefer hikaye farklıydı. Önümüzde gidilecek 500 küsur km yol ve aşılacak dağlar vardı. Turu olabildiğince otoyollardan uzak olacak şekilde oluşturduk. Yol trafiğinden, gürültüsünden ve tehlikesinden uzak olup köylere doğaya insanlara yakın olmak istedik. Bu yolculuğumuzda bize daha önce karadeniz turunda birlikte pedal çevirdiğimiz rizeli yiğit Erol eşlik etti. İşlerden yıllık izinler alındı. Hazırlıklar yapıldı. Bisikletlerin son kontrolleri, eşyalar, ekipmanlar derken kendimizi 3 eylül sabahı 06.00 da güneş doğarken Ayancık a doğru yolda bulduk.



Sinop-Ayancık karayolu tek şerit ve soğuk asfalt. Hastane yokuşunu inip çevremiz ormanlarla kaplı yola koyulduk. Sabahın serinliğini sis süslüyordu. Öğle vaktine kadar sıcaklık artmadan ne kadar yol alırsak o kadar iyi.




Güneş sağımızda denizin üzerinden yükselmeye başladı. Yolun her iki yanında bolca böğürtlen vardı. Köylerden geçtik. Sabahın ilk ışığı ile çalışmaya başlayan amcalara teyzelere el salladık. Sarıkumu incirpınarını geride bıraktık ve batı karadenizin in-çık yokuşları başladı. Yol epey sakindi. Normal saatlerde zamanlarda bile araç trafiği çok çok azdır bu yollarda. Arabalardan çok inekleri ağaçlarda sincapları görürsünüz. 5 sene önce aynı yoldan geçtiğimizde sohbet ettiğimiz amcayı yine görmek istedik. Hanımı karşıladı bizi. Amcayı 6 ay evvel kaybetmişler. Teyze bizi hatırladı. Amcayı güzel dileklerle andık. Amca için yapılan hayrattan sularımızı tazeledik. Ölümlü dünya işte. Amcadan geriye bizde bir hoş seda kaldı. Toprağı bol olsun.



Akşam olmadan Ayancık a vardık. Ayancık girişinde yol yapım çalışmaları vardı. Geçtiğimiz yıl meydana gelen sel felaketinin izleri her yerdeydi. Heyelan dolayısıyla yıkılan köprüler, denize kayan yollar. Ayancık girişinde yol yapım çalışması devam ediyordu. Sahil dolduruluyor. İlerleyen yıllarda doğu karadeniz sahil yolu gibi olabilir bu bölge. Umarım doğal koşullar göz önüne alınır, dayanıklı yollar yapılır. Her ne kadar fayda sağlayacak olsa da bu manzaranın kaybolacak olması üzücü.

Akşam olmadan Ayancık'a vardık. Sahilde vakit geçirdik. Sinop un kendisi kadar küçük bir ilçesi. Az insan az problem. Şehir kendi yağında kavrulan tipten. Kerestecilik orman mamüllleri eh işte biraz da deniz ürünleri. İlk gece için Erol'un da katkısı ile henüz öğrenci olmayan KYK yurdunda konakladık. Ertesi gün bizi yağmur bekliyor.
Strava verileri.

(link)
Herkese merhaba sevgili arkadaşlar. Ben part-time turcu. Bir süredir eşim Sümeyye ile planladığımız, yazıp çizdiğimiz ve üzerine konuştuğumuz turu eylül ayında hayata geçirmeye karar verdik. Sümeyye'nin ilk uzun soluklu turu olacaktı. Daha önce 2-3 günlük kısa kamplı turlar yapmıştık. Ancak bu sefer hikaye farklıydı. Önümüzde gidilecek 500 küsur km yol ve aşılacak dağlar vardı. Turu olabildiğince otoyollardan uzak olacak şekilde oluşturduk. Yol trafiğinden, gürültüsünden ve tehlikesinden uzak olup köylere doğaya insanlara yakın olmak istedik. Bu yolculuğumuzda bize daha önce karadeniz turunda birlikte pedal çevirdiğimiz rizeli yiğit Erol eşlik etti. İşlerden yıllık izinler alındı. Hazırlıklar yapıldı. Bisikletlerin son kontrolleri, eşyalar, ekipmanlar derken kendimizi 3 eylül sabahı 06.00 da güneş doğarken Ayancık a doğru yolda bulduk.



Sinop-Ayancık karayolu tek şerit ve soğuk asfalt. Hastane yokuşunu inip çevremiz ormanlarla kaplı yola koyulduk. Sabahın serinliğini sis süslüyordu. Öğle vaktine kadar sıcaklık artmadan ne kadar yol alırsak o kadar iyi.




Güneş sağımızda denizin üzerinden yükselmeye başladı. Yolun her iki yanında bolca böğürtlen vardı. Köylerden geçtik. Sabahın ilk ışığı ile çalışmaya başlayan amcalara teyzelere el salladık. Sarıkumu incirpınarını geride bıraktık ve batı karadenizin in-çık yokuşları başladı. Yol epey sakindi. Normal saatlerde zamanlarda bile araç trafiği çok çok azdır bu yollarda. Arabalardan çok inekleri ağaçlarda sincapları görürsünüz. 5 sene önce aynı yoldan geçtiğimizde sohbet ettiğimiz amcayı yine görmek istedik. Hanımı karşıladı bizi. Amcayı 6 ay evvel kaybetmişler. Teyze bizi hatırladı. Amcayı güzel dileklerle andık. Amca için yapılan hayrattan sularımızı tazeledik. Ölümlü dünya işte. Amcadan geriye bizde bir hoş seda kaldı. Toprağı bol olsun.



Akşam olmadan Ayancık a vardık. Ayancık girişinde yol yapım çalışmaları vardı. Geçtiğimiz yıl meydana gelen sel felaketinin izleri her yerdeydi. Heyelan dolayısıyla yıkılan köprüler, denize kayan yollar. Ayancık girişinde yol yapım çalışması devam ediyordu. Sahil dolduruluyor. İlerleyen yıllarda doğu karadeniz sahil yolu gibi olabilir bu bölge. Umarım doğal koşullar göz önüne alınır, dayanıklı yollar yapılır. Her ne kadar fayda sağlayacak olsa da bu manzaranın kaybolacak olması üzücü.

Akşam olmadan Ayancık'a vardık. Sahilde vakit geçirdik. Sinop un kendisi kadar küçük bir ilçesi. Az insan az problem. Şehir kendi yağında kavrulan tipten. Kerestecilik orman mamüllleri eh işte biraz da deniz ürünleri. İlk gece için Erol'un da katkısı ile henüz öğrenci olmayan KYK yurdunda konakladık. Ertesi gün bizi yağmur bekliyor.
Strava verileri.

(link)