Scudo Sports

Başıboş köpeklerle mücadele ve kurumların sorumluluğu

Hayvanlarda suç ve bundan dolayı göreceği ceza kavramı olmadığı konusunda haklısınız.

Doğanın dengesi olarak baktığınız bu durumda, şehir içinde yaşamaya adapte olmamış, doğanın da bi parçası olmayan ve sayıları suni yollardan aşırı derecede artmış bir köpek popülasyonu var. Köpek, diğer besin zinciri tepesindeki yırtıcılar gibi çoğalmıyor. Yani aslan, kaplan, jaguar, leopar gibi bulunduğu ekosistemin en üstünde bulunan canlılara bakarsanız hiç birisi yılda 8-10 yavru çıkartmıyor. Yıllardır koruma altında olmalarına rağmen kaplanlar sadece 20.000 rakamlarına ulaşabilmiş mesela. Dolayısıyla köpek, şuan şehir ekosisteminde en üst seviyede ve direkt olarak bir rakibi olan bi canlı değil. Sayıları katlanarak daha da artıyor.

Diğer yönden bakarsak kediler sıcak kanlı ve açıkça sürü halinde dolaşan bu köpeklerin çoğundan daha insana yakın canlılar. Burada da insani olarak empati duygusu devreye giriyor. Dün başını sevdiğiniz, bahçenizde baktığınız kedinin bu şekilde köpekler tarafından parçalanmasına tepkisiz kalamıyorsunuz, psikolojinizi etkiliyor. Haricinde içgüdüsüyle hareket eden bu hayvanın kıstası sadece kedi değil; kendinden(sürüsünden) güçsüz, korku emaresi gösteren herhangi bi canlı. İnsan da olabiliyor bu. İçgüdüleriyle psikolojik olarak bizi etkileyen bi canlıya dönüşüyor.

Bir delinin de suç hükmü yok diye gelip sana tacizde bulunması nasıl senin ve toplum psikolojisini olumsuz etkiliyor, sonucunda buna karşı önlem alınmasını istiyorsan; köpeklerin de toplum üzerinde artık böyle bir etkisi oldu.

Bu konuda bir makale yazacak kadar örnek verilebilir. Ben bisiklete binerken yolda saldırır mı acaba diye tedirginlik yaşıyorsam, gece sokakta yürürken köpek sürüsüne denk gelip yolunu değiştiriyorsan, insanlar çocuğunu acaba köpek saldırır mı diye korkarak okula tek başına gönderemiyorsa (geçen sene yaşanan olaylarda bunların pek nadir bi olay olmadığını gördük) artık bu toplumsal bi sorun oluyor.

İnsana zarar verme olasılığı azımsanamayacak kadar fazla olan sürüleşen köpekler(tek olanları saymıyorum ki çoğu zaten bu sürüleşen köpekler yüzünden öldürülüyor veya saldırıya uğruyor) için gösterilen bu hoşgörüye göre şehirde leopar, timsah vs. de beslememiz normal karşılanmalı. Sürüleşen köpekler şehir hayatının bi parçası olmadı hiç bir zaman. Geçmişte yaşanan örneklerde defalarca bu tarz durumlarda itlaf edilmişler. Modern diyebileceğiniz ve insan hayatının öncelik olduğu yerlerde düzenli bi şekilde de devam etmekte. Suni yoldan artan nüfusları yüzünden de ekosistemi çökertmektedir. Koruma altındaki türlere saldırıyor.

Köpeğin bir aklı olmayabilir ama bizim var. Zamanında yaralı halde bulduğum köpeği besleyen ve seven birisi olarak maalesef sürüleşen köpeklere karşı bende gram sempati falan kalmadı.

Umarım durumun normal olmadığını ve "bırakalım yaşasınlar" bakış açısının günümüz şartlarında kabul edilemez olduğunu, sorgulayarak anlarsınız. Daha normal sayılara indikten sonra kısırlaştırma politikası aksatmadan uygulanmalı diye düşünüyorum. Yoksa fire verdiğiniz anda gördüğümüz üzere tekrar bi sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Yukarıda verilen örneği bile izleyemiyorum, kendi sokağımda da başıma geldi. Durumu anlayana kadar iş işten geçmişti. Kimse 2025 yılında sokağında vs. böyle bi manzara ile karşılaşmak zorunda değil. Başını okşayıp sevdiğimiz bi hayvanın parçalanırken, bağırışlarına şahit olmanın kimsenin hoşuna giden bi durum olduğunu sanmıyorum. Yaşamamanız dileğiyle.
Başlığa bi çok mesaj yazdım daha önce, o yüzden de her seferinde bu konuyla ilgili görüşümü belirtme ihtiyacı duymuyorum. Sanırım siz de konuyu takip etmiyor veya yazarlardan bağımsız olarak takip ediyorsunuz.

Benim bu alıntıladığınız mesajı yazmaktaki amacım başıboş köpeklerin oldukları şekilde varolmalarını desteklediğim yönünde bi görüş belirtmek değildi, sadece elmayla armutu kıyaslayan bir üyemize yanlış düşündüğünü gösterebilmekti.
 
Scudo
hafta sonu sürüşümde başıboş köpekler yüzünden atlattığım tehlikeyi anlatsam inanmazsınız. hepsi toplanıp hayatlarının sonlarına kadar harika şekilde bakılmalılar ama yerleri sokaklar değil maalesef..
 
Yasa düzenlendi, boy boyladı, soy soyladı, ne değişti? Yeni batında binlerce yavru daha aramıza katıldı...
Hepimiz aynı trafik magandalarından korunmaya çalışır gibi başıboş hayvanlardan sakınmaya devam ediyoruz.
Büyük mama lobisi ne yazık ki su başlarını tutmuş, hayvan sevgisi rant savaşına dönüşmüş.
Biz de can derdine düşmüşüz...
 
15 sene evvel, odtü yalıncak yolunda, koşu turu atan bir öğrenciye köpekler saldırmış, kızımızı mahvıperişan etmişlerdi. O zamandan sonra süper ortam olan otti ormanına kimse yalnız başına giremedi. Şimdi orman yolunu tutan ikili üçlü gruplar, ellerinde dayak diye tabir ettiğimiz, maşallahı olan zopalarnan giriyor.

2 sene evveli, Türkiye böyyük mm önünde yürüyen onlarca kişi arasındaki arkadaşa, onca kişi arasından argadaşa usulca sokulup bir pinçik ıstırarak merhaba didi. Yediği kuduz aşıları da hediyesi.

Biz ne yapak? Elimizde ata sporu beyzbol sopalarıynan mı gezek? Beyzbol sopasıynan gezsek, asayişin nam savunucusu bekçilerimiz bizi mermi manyağı yapmasınlar?

Demem o ki, ben artık, bu güzel köpecikleri fırsatını bulunca, heryer kamera heryer direniş ortamların dışında, kendi yöntemlerimle ıslah edecek gibiyim. Ya dövlet başa, ya pnokyo leşe.
 
  • Beğen
Tepkiler: Aliank ve Kayacik
bizim insanımız çok duyarsız oldu aslında formül basit fakat realite de bir şey göremezsiniz, biz sporcular kendi aramız da konuşur dururuz
 
Izmir'de cok sevdigim bir rota var, saldiran kopeklerden gina geldigi icin artik orada surmuyorum. Haberlere bakiyorum Kusadasini domuzlar isgal etmis, halk isyan ediyor... Ulkeyi Jurassic Park'a cevirdiler.
 
  • Beğen
Tepkiler: megadeth ve Aliank
USA de yılda 2-3 milyon kedi köpek uyutuluyor, ingiltere de sokakta bulunan köpek bir ay barınakta tutulur sahiplendirilemezse uyutulur. Kimse orada bunlara bir şey demez, hiç konuşmazlar dahi. Ben Edinburgh’da yaşarken çok kere gördüm belediyenin adamları ellerinde havalı silahlarla parklarda ağaçlardaki sincapları vurup çöp torbalarına doldurup götürüyorlar. Sincap popülasyonu artınca ağaçlara zarar veriyormuş. Kimse bu işe karşı çıkmıyor, halk ilgilenmiyor. Bizim parklarda sincap yok eğer olsaydı ve böyle yapsalardı kimbilir neler olurdu, hayvan katliamı var diye. İstanbul’da parklarda sincap olmamasının nedeni de muhtemeler kedilerdir. Sincap kedi için iyi bir av. Avustralya da başıboş kedilerin avustralyanın kemirgen hayatına verdiği zarar üzerine zannedersem 14 milyon kedinin öldürülmesine karar verilmişti . Avustralya da ayrıca oranın doğal yaşamında olan papağanlar bazı bölgelerde tarıma zarar verdiği için vuruluyorlar. Bir belgeselde izlemiştim o kadar çok papağan vurulmuş ki koca tepeler oluşmuş. Kimse çıkıpta ya siz napıyorsunuz demiyor.
 
Bu tür hayvan öldürmelerin sonuçları diğer başka türlerin aşırı popülasyonunun artmasına da sebep olabiliyor, örnekleri çok. Tüm yanlış, sokaklara bırakılan mamalar yani yine insan müdahalesi. Martılar bile balık yakalamayı bıraktı ille de kuru mama istiyor :) Hayvanlar yiyip doydukça, çevreden de bir tehdit olmayınca bu sefer boyuna yavruluyor ve popülasyonları aşırı artıyor. Ben de sokakta gördüğüm kedileri, köpekleri çok seviyorum ama beslemiyorum. Ormanlık alanlarda ise bambaşka bir köpek sorunu var artık ormanın boyunu aştı.
 
USA de yılda 2-3 milyon kedi köpek uyutuluyor, ingiltere de sokakta bulunan köpek bir ay barınakta tutulur sahiplendirilemezse uyutulur. Kimse orada bunlara bir şey demez, hiç konuşmazlar dahi. Ben Edinburgh’da yaşarken çok kere gördüm belediyenin adamları ellerinde havalı silahlarla parklarda ağaçlardaki sincapları vurup çöp torbalarına doldurup götürüyorlar. Sincap popülasyonu artınca ağaçlara zarar veriyormuş. Kimse bu işe karşı çıkmıyor, halk ilgilenmiyor. Bizim parklarda sincap yok eğer olsaydı ve böyle yapsalardı kimbilir neler olurdu, hayvan katliamı var diye. İstanbul’da parklarda sincap olmamasının nedeni de muhtemeler kedilerdir. Sincap kedi için iyi bir av. Avustralya da başıboş kedilerin avustralyanın kemirgen hayatına verdiği zarar üzerine zannedersem 14 milyon kedinin öldürülmesine karar verilmişti . Avustralya da ayrıca oranın doğal yaşamında olan papağanlar bazı bölgelerde tarıma zarar verdiği için vuruluyorlar. Bir belgeselde izlemiştim o kadar çok papağan vurulmuş ki koca tepeler oluşmuş. Kimse çıkıpta ya siz napıyorsunuz demiyor.
Kedilerin sincap popülasyonunu azalttığı doğru olabilir ama farelerle de iyi mücadele ediyor. Tertemiz Japonya'da fareler sokaklarda cirit atıyor.
Beni en çko şaşırtan yurt dışına göçmüş insanların orada sokakta sıfır köpek olmasına rağmen o huzurlu ortamı kendi ülkesiene reva görmemesi "Avrupa'da sokakta köpek barındırılmıyor, bizde de olmamalı" diyenleri katil, cani diye yaftalamaları.
 
Tesadüfen geldiğim bu başlığın altına bugünün ülke gündemiyle ilgili olarak yorumlarda sokak hayvanları hakkında yazılanları gördüğüm üzere kısaca düşüncemi paylaşmak ihtiyacı duydum. Şahsen köpeklerden ve köpek sürülerinden korkarım ve kim korkmaz ki? Ancak bu onları katletme hakkını ne hukuki ne de vicdani açıdan hiçbir şekilde bize kazandırmaz. İkincisi bazı türlerin neslini tehlikeye attığı gerekçesiyle bu katliamı da bencilce ve hiçbir bilimsel veriye dayanmayarak üstünkörü biçimde meşru göstermek son derece yanlış. Zaten böyle bir tehlike ekstrem seviyede mevcut ise endemik bir sorundur, genelleme yapılamaz. Ayrıca doğada insan elinin değmediği her alanda ekosistem son derece dengeli ve uyum içinde yaşamını sürüyor. Muzdarip olunan güvenlik problemlerine gelirsek evet böyle bir problem kesinlikle yadsınamaz fakat bunlar emin olun ki bu konuda ayrı bir bakanlığın olmaması ve yeterince bütçe ayrılmamasından kaynaklanıyor. Şimdi sokak hayvanları bakanlığı mı olur yok daha neler diyerek kendince alaya almak için enerji sarfedenleri duyar gibi oluyorum. Fakat görüldüğü üzere duyarlı insanların sokaklarda son derece içten ve fedakar eylemleri bunun ötesinde bir samimiyet. Kısaca söylemem gerekirse tamamen yönetim politikaları ve para. Anlaşılan o ki barınaklara ayrılan 3 kuruş parayı da tek vuruşta kesme planı gibi. Dünya sadece bizim mi insan kardeşlerim?
 
  • Muhteşem
Tepkiler: Raven_35
Tesadüfen geldiğim bu başlığın altına bugünün ülke gündemiyle ilgili olarak yorumlarda sokak hayvanları hakkında yazılanları gördüğüm üzere kısaca düşüncemi paylaşmak ihtiyacı duydum. Şahsen köpeklerden ve köpek sürülerinden korkarım ve kim korkmaz ki? Ancak bu onları katletme hakkını ne hukuki ne de vicdani açıdan hiçbir şekilde bize kazandırmaz. İkincisi bazı türlerin neslini tehlikeye attığı gerekçesiyle bu katliamı da bencilce ve hiçbir bilimsel veriye dayanmayarak üstünkörü biçimde meşru göstermek son derece yanlış. Zaten böyle bir tehlike ekstrem seviyede mevcut ise endemik bir sorundur, genelleme yapılamaz. Ayrıca doğada insan elinin değmediği her alanda ekosistem son derece dengeli ve uyum içinde yaşamını sürüyor. Muzdarip olunan güvenlik problemlerine gelirsek evet böyle bir problem kesinlikle yadsınamaz fakat bunlar emin olun ki bu konuda ayrı bir bakanlığın olmaması ve yeterince bütçe ayrılmamasından kaynaklanıyor. Şimdi sokak hayvanları bakanlığı mı olur yok daha neler diyerek kendince alaya almak için enerji sarfedenleri duyar gibi oluyorum. Fakat görüldüğü üzere duyarlı insanların sokaklarda son derece içten ve fedakar eylemleri bunun ötesinde bir samimiyet. Kısaca söylemem gerekirse tamamen yönetim politikaları ve para. Anlaşılan o ki barınaklara ayrılan 3 kuruş parayı da tek vuruşta kesme planı gibi. Dünya sadece bizim mi insan kardeşlerim?
Bodrum sokaklarında domuzlar sürüler halinde dolaşıyor, Antep'te Japon turisti köpek ısırıyor, çok sayıda ilde kuduz karantinası var. Sokak hayvanı diye bir şey icat ettiler, sonra onların da yaşam hakkı var deniyor, hangi hayvanlar bunlar, kaç tanesi bizimle beraber yaşayacak. Metropollerde hayvanlarla iç içe yaşanabilir mi, çöpten beslenen, dilediği yere sıçan, her türlü hastalığı yayma insanları parçalayarak öldürme potansiyeli olan hayvanlara değil vergisini ödeyen çocuğunu huzurla büyütmek isteyen insanlara vicdanlı olun.

Hayvanlarla iç içe yaşamak isteyen Afrika kırsalına veya Hindistan 1400 kişiye bir tuvalet düşen Hindistan'a gidebilir her türlü hayvanın insanlarla iç içe yaşama hakkı mevcut orada ben medeniyetin koyduğu standartlar içinde yaşamak istiyorum.

Sokakta başıboş hayvan olamaz. edit kediler başımızın tacı onlar hariç.
Bodrum'da aç kalan domuz sürüsü ilçe merkezine indi
 
Sizin amacınız öldürmek ve katletmek, çözüm değil efendim. Ben ne diyorum sen ne hala ne diyorsun. Bu söyledikleriniz doğru ancak probleme yaklaşımınız yanlış. Medeni alem hiçbir canlıya bu şekilde nefretle yaklaşmaz. Hangi siyasi görüşe mensup olduğunuz belli zaten hayata bakış açınızdan uygarlık seviyenizi sorgulamaya gerek görmüyorum. İnsanlar birbirini hiç uğruna sokak ortasında cayır cayır öldürüyor önce bu insan mahluklarından korunmak sanırım daha mühim. Dağlar, ormanlar katlediliyor, denizler yüzümüze tükürüyor resmen. Para için yapmayacağınız talan yok. Papağan gibi aynı saçmalıkları tekrarlıyorsunuz. Hava zehirli gaz dolu, su sorunları, kuraklık, başıboş kaçak sığınmacılar dururken yok köpekti domuzdu. Sen açıkça hayvan düşmanı vicdanı olmayan partizanın biriyim desene kısaca uzlaşalım.
Bodrum sokaklarında domuzlar sürüler halinde dolaşıyor, Antep'te Japon turisti köpek ısırıyor, çok sayıda ilde kuduz karantinası var. Sokak hayvanı diye bir şey icat ettiler, sonra onların da yaşam hakkı var deniyor, hangi hayvanlar bunlar, kaç tanesi bizimle beraber yaşayacak. Metropollerde hayvanlarla iç içe yaşanabilir mi, çöpten beslenen, dilediği yere sıçan, her türlü hastalığı yayma insanları parçalayarak öldürme potansiyeli olan hayvanlara değil vergisini ödeyen çocuğunu huzurla büyütmek isteyen insanlara vicdanlı olun.

Hayvanlarla iç içe yaşamak isteyen Afrika kırsalına veya Hindistan 1400 kişiye bir tuvalet düşen Hindistan'a gidebilir her türlü hayvanın insanlarla iç içe yaşama hakkı mevcut orada ben medeniyetin koyduğu standartlar içinde yaşamak istiyorum.

Sokakta başıboş hayvan olamaz. edit kediler başımızın tacı onlar hariç.
Bodrum'da aç kalan domuz sürüsü ilçe merkezine indi 'da aç kalan domuz sürüsü ilçe merkezine indi
Burda çok sevimli bir aile görüntüsü görüyorum ayrıca. Minimum da olsa doğayla beraber yaşamaya öğrenmenizi tavsiye ederim. Yaban hayatın yaşam alanını işgal edip aç kalmasına sebep olduktan sonra yemek bulmak için şehirlere inen hayvanlardan şikayet edip katletmek içik yasa çıkaran medeniyet. Aslında kim vahşi? Selam sana M.Akif Ersoy..))
 
  • Muhteşem
Tepkiler: Raven_35
istanbul ormanlarına atılan sokak köpekleri karaca popülasyonunu çok azalttı. ege ve akdenizdeki domuzların yerleşim yerlerine inmesi doğal alanlarının tahrip edilmesinden değil avının kısıtlanmasından. Domuz çok fazla ürer doğal düşmanı günümüzde kurtlardır. kurtlarda zarar veriyor diyerek insanlar tarafından vuruluyor. 1950lerde egede leopar vardı. onuda yok ettik. domuz popülasyonunu onlarda azaltırdı. Mantolu Hasan adında bir avcı aydın bölgesinde çok leopar avlamıştır. Vurduğu leoparların postlarıyla fotoğraf çektirdiği için lakabı mantoludur. İsmet inönü mantolu Hasana bir tüfek hediye etmiş ve bundan sonra leopar vurmamasını istemiştir. Mantolu Hasan gibi daha nice isimleri bilinmeyen avcılarda vardır.
Türkiye de doğru dürüst bir yaban hayatı idaresi yoktur. Onun için planlı bir düzenleme yapılamıyor ve doğa korunamıyor. Domuzlar sayıları makul olduğu zaman doğa için faydalı olurken sayıları artımca zararlı hale gelirler bunun avcılık gibi çeşitli yöntemlerle dengeye getirilmesi gerekir. Bunu da burada olmayan yaban hayatı idaresinin yapması gerekir.
 
Tesadüfen geldiğim bu başlığın altına bugünün ülke gündemiyle ilgili olarak yorumlarda sokak hayvanları hakkında yazılanları gördüğüm üzere kısaca düşüncemi paylaşmak ihtiyacı duydum. Şahsen köpeklerden ve köpek sürülerinden korkarım ve kim korkmaz ki? Ancak bu onları katletme hakkını ne hukuki ne de vicdani açıdan hiçbir şekilde bize kazandırmaz. İkincisi bazı türlerin neslini tehlikeye attığı gerekçesiyle bu katliamı da bencilce ve hiçbir bilimsel veriye dayanmayarak üstünkörü biçimde meşru göstermek son derece yanlış. Zaten böyle bir tehlike ekstrem seviyede mevcut ise endemik bir sorundur, genelleme yapılamaz. Ayrıca doğada insan elinin değmediği her alanda ekosistem son derece dengeli ve uyum içinde yaşamını sürüyor. Muzdarip olunan güvenlik problemlerine gelirsek evet böyle bir problem kesinlikle yadsınamaz fakat bunlar emin olun ki bu konuda ayrı bir bakanlığın olmaması ve yeterince bütçe ayrılmamasından kaynaklanıyor. Şimdi sokak hayvanları bakanlığı mı olur yok daha neler diyerek kendince alaya almak için enerji sarfedenleri duyar gibi oluyorum. Fakat görüldüğü üzere duyarlı insanların sokaklarda son derece içten ve fedakar eylemleri bunun ötesinde bir samimiyet. Kısaca söylemem gerekirse tamamen yönetim politikaları ve para. Anlaşılan o ki barınaklara ayrılan 3 kuruş parayı da tek vuruşta kesme planı gibi. Dünya sadece bizim mi insan kardeşlerim?
Keşke bir yazdığınızı okusanız hem diyorsunuz ki:
"Ayrıca doğada insan elinin değmediği her alanda ekosistem son derece dengeli ve uyum içinde yaşamını sürüyor."
hem de bunu diyorsunuz:
"Fakat görüldüğü üzere duyarlı insanların sokaklarda son derece içten ve fedakar eylemleri bunun ötesinde bir samimiyet."
Buradaki kimsenin hayvanlara karşı bir sorunu yok, zaten mantıklı bir adamın olamaz. Ama bazı lobilerin algı operasyonu ve konuda bilgisiz kişilerin sırf çevrede hayvanseverim diyebilmek için düzensiz bir şekilde bu hayvanları beslemesi ile bu sorunlar oluşuyor. Yani bu sorunu biz kendi elimizle oluşturuyoruz. Çözümü üzerine tartışabiliriz ama bu bir sorun değilmiş gibi davranamayız. Sizin vicdanlı olmaya davet ediyor, birazcık yazarken 2.kez düşünmenizi rica ediyorum.
 
Bizler de isteriz ki tüm sokak hayvanları şefkatli ellerde bir ömür geçirsin,
Bizler de isteriz ki bu hayvanlar ilgili devlet eliyle sahiplendirilsin, sahiplendirilemeyen hayvanlara da devlet güzel bir yaşam alanı oluştursun,
Biz de isteriz ki hiç biri katledilmesin...
Durduk yere hayvanları kesin, öldürün demiyoruz.(bunu yapanlar da var pek ses çıkmıyor neyse!)
Çocuklar okula giderken tedirgin.
Bisikletçi, motorcu tedirgin.
Yaşlılar tedirgin
Sizce bir anormallik yok mu 2025 yılı olmuş başkentte, büyükşehirde gezmeye korkmamızda.(gerçi gezmeye korkmak için sokak hayvanları ülkemizde baya bi geridedir ama o başka bir konu).
Velhasıl aklı başında her vatandaşın, sokak hayvanlarının toplatılmasına destek vermesi lazım.
Ayrıca sokak hayvanları dışarıda da mutlu değilki. Hepsinin vücudu asalak dolu. Çeşitli hastalıklarla tüyleri tipleri değişmiş. Yavruluyorlar sürekli yollarda bu hayvanların ölüleri sağda solda. Artık aşina olduk yollarda hayvan ölülerine.
Toplatılmasına engel olarak bu hayvanlara ve yavrularına işkenceyi uzatıyorsunuz.
 
Şöyle bir algı oluşturuluyor; sokaktaki hayvan mutlu, halinden memnun, senin çöpünü artığını yemesi sağlıklı, veteriner kontrolü, barınağının olmaması doğalmış gibi lanse ediliyor.
Köpekler sahibi olmadan mutlu olmuyor. Kendisini bir insana ait hissetmediği zaman depresyona giriyor. Bizim mahallenin köpeği çöp konteynerini sahibi zannediyor. Çöp atanlara karışmıyor ama çöp toplayanlara saldırıyor. Dikkat edin sokak köpekleri vücut hareketleri bezgin, üzgün 😞 Sen egonu okşamak için canın istediğinde artığını verince içini rahatlatıyorsun sonra...sonrası yok. Sabaha karşı beşte çık yayan bir gez gezdiriyorar mı seni ? yada çocuğunu okula yaya gönder balalım.
 
Son düzenleme:
Bencillik ve nefret dolu cahilce fikirlerinizi onaylamadığı, eksik gördüğü için sırf karşıtlık ve kutuplaşmadan beslenen polemiklere yönelik saçma argümanlar üretmekte üstüne olmayan malum anlayış yoksunu kitleyle uzlaşmanın imkansız olduğunu biliyorum. Sizleri sığ ve boş düşüncelerinizle baş başa bırakıyorum.
 
  • Üzgün
Tepkiler: Raven_35
Geri