Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Amerikalıların Kafatasının İçinde Ne Var

Mustafa KILIÇ

Daimi Üye
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
237
Tepki
311
Şehir
Samsun
İsim
Mustafa Sedat KILIÇ
Bir arkadaştan gelen maili paylaşayım istedim ;

Amerikalıların Kafatasının İçinde Ne Var
En son başıma gelen hadiseden başlayayım. Dün (2 Ekim Cumartesi)
sabah 9`da, AT&T adlı dünyaca meşhur telefon firmasından
aradılar. "Bize üye olmak ister misiniz?" dediler. (Burada telefon
şirketini kendin belirliyorsun, Türkiye`deki gibi tek şirketin yani
Türk Telekom`un tekeli yok) Ben, "Türkiye`yi aramanın dakikası
kaça?" dedim, telefondaki "45 cent" dedi. "Ben, 10 dakikalık
görüşmeyi 2$`a yapıyorum" dedim. "İyi ya, bizimkisi 2$ değil 45
cent" dedi. "Bak kardeşim, ben 2$`a 10 dakikalık görüşme yapıyorum,
anlatamadım mı" dedim. Bana "O zaman dakikasına kaç para
veriyorsunuz?" demez mi? Kendi kendime "Al işte, sabah sabah bir
gerizakalı Amerikalı daha" dedim. Kendisine kibarca izah ettim: "10
dakika 2$`sa dakikası 20 cent yapar" dedim. Telefondaki
beyinsiz "Mümkün değil bu kadar ucuza olamaz, siz işlem hatası
yapmışsınızdır" dedi. Kendi kendime "Sen beni Amerikalı mı zannettin
ki, 2$`i 10`a bölerken işlem hatası yapayım" dedim ve sabah sabah
günaha girmemek için "Kardeşim, !
sağol , ben sizin şirkete üye olmayacağım" dedim ve kapattım.

Geçenlerde Mc Donalds`da 3.01$ tutan borcumu ödemek için 5$ verdim,
1 cent daha verdim. Herif, önce 5$`dan ne kadar para üstü vermesi
gerektiğini hesap makinesi ile hesapladı, önce hesap makinesinin
gösterdiği 1.99$`i bana bir sürü bozukluk olarak geri verdi, sonra 1
cent daha verdi. Ben "Niye bu kadar bozukluk veriyorsun, direk 2$
kağıt para versene" dedim. Kuş beyinli, bu sefer 5.01`den 3.01`i
çıkardı ve hesap makinesinde 2 rakamını görünce bendeki parayı alıp,
2$ verdi. Şimdiye kadar hiçbir mağazada, kasiyerlerin bozuk para
ödemek zorunda kaldıklarında bir miktar daha isteyip, bütün para
geri çevirebildiklerini görmedim. Mesela hesap 15.25$ tutsa ve siz
20 $ verseniz, size 4 tane 1`lik, 3 tane 25 centlik verirler.
Hiçbirisi 1 tane 25 cent alıp, tek bir 5 dolarlık geri çevirmeyi
düşünemez / hesap edemez.

Büyük bir mağazanın girişine ve raflarına şu uyarıyı asmışlardı:
"Mağazamızda gizli kamera sistemi vardır." Daha sonra şunu eklemeyi
ihmal etmemişler, malum bu yazıyı okuyan Amerikalılar "Bana ne, ben
zaten buraya gizli kamera sistemi almaya gelmedim" diyebilir
diye. "Gizli kamera sistemi sayesinde, yapılan hırsızlıkları tespit
edebiliyor ve mahkeme önünde delil olarak gösterebiliyoruz."

Bir bankanın ATM kartı müracaat formunda şu paragrafın altını
imzalamanızı istiyorlar :
"5 haneli banka şifremi sayılardan ve harflerden oluşturacağıma,
şifrenin tamamında aynı rakamı veya harfi kullanmayacağıma, Q ile
0`ı, 2 ile Z`yi birbirine karıştirmayacağıma..... söz veririm"
Anlaşılan bankaya gelen birçok şifre probleminde bunları birbiri
yerine kullanıp da unutan o kadar çok insan vardı ki bu paragrafı
eklemeye lüzum görmüşler.

Şu olayı da bir arkadaştan duydum, gerçek olduğunu söyledi :
Kadının, biri evine yeni bir mikrodalga fırın almış. Kadının, bir de
çok sevdiği bir kedisi varmış. Birgün kadının, kediyi yıkaması
gerekmiş. Tabi kediyi yıkadıktan sonra bir de kurutmak lazım. Aklına
bu işi çabucak halledebileceği parlak(!) bir fikir gelmiş. Islak
kediyi alıp, mikrodalganın içine koymuş. Tabi zavallı kedi,
mikrodalganın kapağı tekrar açıldığında ölü bir şekilde fırının
içinde boyluca yatıyormuş. Bu durum karşısında kadın, sevgili
kedisini kaybetmenin intikamını almak için mikrodalga üreticisi
firmanın aleyhinde yüklü bir tazminat davası açmış. Mahkemenin
kararı ise şu:
Üretici firma, fırının kullanma kılavuzunda "içinde kedinizi
kurutmayınız" yazmadığı için suçludur ve istenen tazminatı ödemekle
yükümlüdür.

Şu hadiseleri hepiniz duymuşsunuzdur :
CD sürücüler Japonya`da üretilip Amerikan piyasasına ilk girdiğinde
Amerikalılar`in "Şu Japonlar ne pratik insanlar, kolaylık olsun diye
bilgisayarlara 'mug holder' (seramikten yapılan büyük bardaklar ki
Amerikalılar kahve ve çorba içmek için çok kullanırlar) ilave
etmişler" diyerek bir çok CD sürücünün 'tray' (CD sürücünün CD-ROM
koymak için dışarıya çıkan kısmı, CD tepsisi) kısmını içi dolu ağır
bardakları koymak suretiyle kırdıklarını; bilgisayarda "Press any
key to continue" yazısı çıkınca fellik fellik klavyede 'any' yazılı
tuşu aradıklarını duymayan yoktur.
İşin tuhafı, galiba Amerikalılar`da salak olduklarının farkında.
Birgün Elektromanyetik dersinde çocuklara soru çözerken "Biz, bu
dersi 2. sınıfta alıyoruz" dedim (burada son sınıfta okutuluyor).
Çocuğun biri daha evvel Türklerle kalmış, onları o kadar zeki bulmuş
ki, bana "Ortaokul iki de mi, lise iki de mi?" diye sordu. Ben
de "İlkokul ikide" diyecektim de çocukların geri zekalılığını
yüzlerine vurmak gibi olmasın diye "Üniversite iki" dedim.

Hepinize sevgilerimle...
 
Scudo
:( Maalesef bunların doğru olduğuna dair çok güçlü bir inancım var. (Bu inancın nedenlerinden biride; amerikalıların zekaları üzerine, yine amerikalıların çektiği bir belgeseldi)
 
Garip ama gerçek galiba :D
 
Back