Bu ay strava'da 297 kmlik kaydım vardı ve 300'e tamamlayayım bari diyip yola çıktım. 1 haftadır da sürmüyordum çünkü kendimi çok kötü hissediyordum. Neyse... Zaten stravayı da bu yüzden beni motive etsin diye kullanıyorum.
13 km E5ten emniyet şeridinden gidip, dönüşe geçtiğim sırada yine emniyet şeridinden mis gibi yoldan gidiyordum ki, yol kenarındaki tarlaların önündeki yola(hani şu traktörlerin falan kullandığı yol) inip oradan gideyim bari biraz da dedim. Bahsettiğim yolda, toprak kum halini almış ve güzel görünüyordu. Neyse indim o yola 200 m gittim gitmedim, dedim burada kesin diken vardır en iyisi ben asfalta çıkayım. Çıktım ve tekerleri kontrol ederken arka tekerin üzerinde küçük çakıl taşına benzer bir şey gördüm. Onu çıkarır çıkarmaz fısssss sesiyle dünyam yıkıldı resmen.
Çünkü eve 12 km vardı ve hava kararmak üzereydi. Tekerin havası inmeden bari gittiğim kadar gideyim dedim, ama 50 metre bile gidemeden hava tamamen boşaldı. Yürümeye başladım, 2 km kadar yürüdüm. Yoldan geçen pikaplara ve kamyonetlere el etsem de hiçbiri oralı olmadı. Resmen görmezden geldiler. Neyse ben de baktım olacak gibi değil, yürüyerek gidersem eve 3-4 saate anca varırım. Hava da iyice karardı. Zaten yol üzerindeki iş yerlerinin hepsinde 2-3 köpek var ve bağlı değiller. Güvenliğin de umurunda değil köpekler. Ve de saldırganlar bunlar.
Bindim arka tekeri patlak olan bisikletime
Teker dönerken sürekli bir noktada küçük bir tümsek oluyordu. Sonradan sibop olduğunu düşünüp devam ettim. Hatta ışıklarda bir kamyonete rastladım ve tekerimin patladığını beni biraz götürüp götüremeyeceğini sordum. Dedi ki, ben de zaten döneceğim. Ama dönmedi ve devam etti. İnsanlar niye bu kadar korkuyorlar ve niye bu kadar umursamazlar. Ben olsam belki ben de almazdım bilmiyorum. Neden bu ülkede kimse kimseye güvenmiyor.
Eve varana kadar bacaklarım da çok ağrıdı. Patlak tekerle sürmek yoruyormuş. Eve varınca farkettim ki arka tekerin dış lastiği resmen aşınmış.
Bu olaydan çıkardığım ders şu oldu. Asla ama asla asfalt dururken başka yola girme.
13 km E5ten emniyet şeridinden gidip, dönüşe geçtiğim sırada yine emniyet şeridinden mis gibi yoldan gidiyordum ki, yol kenarındaki tarlaların önündeki yola(hani şu traktörlerin falan kullandığı yol) inip oradan gideyim bari biraz da dedim. Bahsettiğim yolda, toprak kum halini almış ve güzel görünüyordu. Neyse indim o yola 200 m gittim gitmedim, dedim burada kesin diken vardır en iyisi ben asfalta çıkayım. Çıktım ve tekerleri kontrol ederken arka tekerin üzerinde küçük çakıl taşına benzer bir şey gördüm. Onu çıkarır çıkarmaz fısssss sesiyle dünyam yıkıldı resmen.
Çünkü eve 12 km vardı ve hava kararmak üzereydi. Tekerin havası inmeden bari gittiğim kadar gideyim dedim, ama 50 metre bile gidemeden hava tamamen boşaldı. Yürümeye başladım, 2 km kadar yürüdüm. Yoldan geçen pikaplara ve kamyonetlere el etsem de hiçbiri oralı olmadı. Resmen görmezden geldiler. Neyse ben de baktım olacak gibi değil, yürüyerek gidersem eve 3-4 saate anca varırım. Hava da iyice karardı. Zaten yol üzerindeki iş yerlerinin hepsinde 2-3 köpek var ve bağlı değiller. Güvenliğin de umurunda değil köpekler. Ve de saldırganlar bunlar.
Bindim arka tekeri patlak olan bisikletime
Teker dönerken sürekli bir noktada küçük bir tümsek oluyordu. Sonradan sibop olduğunu düşünüp devam ettim. Hatta ışıklarda bir kamyonete rastladım ve tekerimin patladığını beni biraz götürüp götüremeyeceğini sordum. Dedi ki, ben de zaten döneceğim. Ama dönmedi ve devam etti. İnsanlar niye bu kadar korkuyorlar ve niye bu kadar umursamazlar. Ben olsam belki ben de almazdım bilmiyorum. Neden bu ülkede kimse kimseye güvenmiyor.
Eve varana kadar bacaklarım da çok ağrıdı. Patlak tekerle sürmek yoruyormuş. Eve varınca farkettim ki arka tekerin dış lastiği resmen aşınmış.
Bu olaydan çıkardığım ders şu oldu. Asla ama asla asfalt dururken başka yola girme.