eren cerciz
Aktif Üye
- Kayıt
- 16 Eylül 2014
- Mesaj
- 161
- Tepki
- 262
- Şehir
- istanbul
- Bisiklet
- KTM
İlk defa tura çıkacak olan bütün bisikletçilerin yaşadığı heyecanı 15 Mayıs gecesi @celikelhuseyin ile birlikte yaşadık. Salonun ortasında dört günlük tur için ihtiyaç duyacağımız bütün malzemeler yığılı halde dururken, bisiklete nasıl sığdıracağımızın planını yapıp gece 3’e kadar oyalandık. Yola iki kişi çıkıyoruz ama birimizde Kron TX500 şehir bisikleti (bende) diğerimizde ise Atala yarış bisikleti var (Hüseyin’de). Haliyle çantalar, çadır, mat, uyku tulumu ve eşyalar bende, acil ihtiyaç duyabileceğimiz ve sığdıramadığımız her şey Hüseyin’in omuzlarında, yani sırt çantasında. Yani aslında tam da Laurel ve Hardy ikilisi gibi olduk.
Bütün malzemeler masa üstüne itine ile yığıldı
Sonra da aynı itinalıkla bisiklete...
Sabah erkenden Göztepe’den Pendik’e heyecan içinde nasıl ulaştık bilmiyorum ama vapurda en sağlam pedalşörlerden Ahmet Yarlıgan’la karşılaştık. Eh tabii etinden sütünden yararlanalım diyerek aklımıza gelen her soruya sabırla cevap verdi ve Yalova’da kendi tabiri ile "Demit Atı"na bindi gitti.
Ahmet Yarlıgan ve Hüseyin, güzergahı netleştirmeye çalışırken..
Biz de Yalova’dan çıkarken köy yollarından İznik’e varmak için Kirazlı ayrımından girdik ve sabahtan beridir muz dışında bir şey yememiş olmamıza rağmen tırmanmaya başladık. Kirazlı köyünde bir de aç karnına soda içince biraz ileride düşen kan şekerimi ve bayılmak üzere olan beni karper, ekmek ve domates kendime getirdi J. Gerçekten de aç karnına bedeni bu denli zorlamanın ne kadar gereksiz olduğunu anladığımız andan sonra bir daha aç karnına pedal çevirmeyelim dedik ve yola, pardon yokuşlara devam ettik.
Yükselen kan şekerimin ardından tırmana tırmana yokuşları bitirdik ve inişe geçmeden önce anı ölümsüzleştirdik
Kirazlı, Sugören ve Ortaköy’ü geçip Orhangazi – İznik yoluna çıktık. Gerçi İzmir – Gebze otoyolu yapımı nedeniyle yol bir yerde bitti ve bizi doğru yola yönlendirecek olan, ismini hatırlamadığım birinin tarlasının ortasında vardık. İznik yoluna çıkmak için tek çözüm ise şantiyenin ortasından geçmek.
Bir yol bisikleti asfalt dışında sürülmez diyenlere sesleniyorum
toprak, taş demeden yol bisikletini her yerde test ettik ve onayladık...
Şantiyeden geçerken..
Sonra da İznik’e doğru devam ettik. “Bisiklet sürerken rüzgar asla senden yana olmaz. Ya sana karşı eser ya da güzel bir gün geçiriyorsundur” diyen Daniel Behrman’ın anımsadık ve güzel bir gün geçirdiğimizi düşünerek rüzgara aldırış etmedik. İznik’e vardığımızda @Soner Sarihan yönlendirdiği Kayıkhane’ye doğru gittik ve çadırı kurduk (Ya da çadır attık mı demek gerek. Çadırla gezenler, nedenini bilmesem de “çadır attık” diyor. Nedenini bilen var mı?) Saat 19:00 civarıydı ve iskelede göle atlayan çocukları da görünce neden olmasın diyerek daldık bizde.
Tur için alınan Next action kamerayı da suda denemiş olduk bu sayede. Gündüz çekimlerinde oldukça başarılı olduğunu söylemek gerek doğrusu..
Sonrasında ise aç karnımızı barbunya, ton balığı ile doyurduk ve Kayıkhane’de 11’de bitecek olan düğünde çalan güzide eserleri dinleyerek geçirdik. İlk gün böylece bitti. Ertesi gün İznik gölünün diğer yakasından Gemlik ve Armutlu'ya doğru güzel bir yolculuk olacağını düşünerek yattık.
Az da olsa arkada çadır görünüyor. Bisikletler de çamaşır kurulama teline dönüştü
İlk günden birkaç kare daha paylaşıp yazıyı noktalıyorum..
İznik'e yaklaşırken mola verdiğimiz yerde çorba içmiştik. Mekanın sahibi de enerji versin diye tatlı ikramında bulundu
İşte o tatlıları ikram eden güzel insan
Şelalelerle nerede karşılatık hatırlamıyorum ama o sıcakta gayet iyi serinletmişti..
Bu da son fotoğraf olsun
Bacaklarımda iklimsel farkılıklar oluştu, turun sonu ise daha da vahim
Bütün malzemeler masa üstüne itine ile yığıldı
Sonra da aynı itinalıkla bisiklete...
Sabah erkenden Göztepe’den Pendik’e heyecan içinde nasıl ulaştık bilmiyorum ama vapurda en sağlam pedalşörlerden Ahmet Yarlıgan’la karşılaştık. Eh tabii etinden sütünden yararlanalım diyerek aklımıza gelen her soruya sabırla cevap verdi ve Yalova’da kendi tabiri ile "Demit Atı"na bindi gitti.
Ahmet Yarlıgan ve Hüseyin, güzergahı netleştirmeye çalışırken..
Biz de Yalova’dan çıkarken köy yollarından İznik’e varmak için Kirazlı ayrımından girdik ve sabahtan beridir muz dışında bir şey yememiş olmamıza rağmen tırmanmaya başladık. Kirazlı köyünde bir de aç karnına soda içince biraz ileride düşen kan şekerimi ve bayılmak üzere olan beni karper, ekmek ve domates kendime getirdi J. Gerçekten de aç karnına bedeni bu denli zorlamanın ne kadar gereksiz olduğunu anladığımız andan sonra bir daha aç karnına pedal çevirmeyelim dedik ve yola, pardon yokuşlara devam ettik.
Yükselen kan şekerimin ardından tırmana tırmana yokuşları bitirdik ve inişe geçmeden önce anı ölümsüzleştirdik
Kirazlı, Sugören ve Ortaköy’ü geçip Orhangazi – İznik yoluna çıktık. Gerçi İzmir – Gebze otoyolu yapımı nedeniyle yol bir yerde bitti ve bizi doğru yola yönlendirecek olan, ismini hatırlamadığım birinin tarlasının ortasında vardık. İznik yoluna çıkmak için tek çözüm ise şantiyenin ortasından geçmek.
Bir yol bisikleti asfalt dışında sürülmez diyenlere sesleniyorum
Şantiyeden geçerken..
Sonra da İznik’e doğru devam ettik. “Bisiklet sürerken rüzgar asla senden yana olmaz. Ya sana karşı eser ya da güzel bir gün geçiriyorsundur” diyen Daniel Behrman’ın anımsadık ve güzel bir gün geçirdiğimizi düşünerek rüzgara aldırış etmedik. İznik’e vardığımızda @Soner Sarihan yönlendirdiği Kayıkhane’ye doğru gittik ve çadırı kurduk (Ya da çadır attık mı demek gerek. Çadırla gezenler, nedenini bilmesem de “çadır attık” diyor. Nedenini bilen var mı?) Saat 19:00 civarıydı ve iskelede göle atlayan çocukları da görünce neden olmasın diyerek daldık bizde.
Tur için alınan Next action kamerayı da suda denemiş olduk bu sayede. Gündüz çekimlerinde oldukça başarılı olduğunu söylemek gerek doğrusu..
Sonrasında ise aç karnımızı barbunya, ton balığı ile doyurduk ve Kayıkhane’de 11’de bitecek olan düğünde çalan güzide eserleri dinleyerek geçirdik. İlk gün böylece bitti. Ertesi gün İznik gölünün diğer yakasından Gemlik ve Armutlu'ya doğru güzel bir yolculuk olacağını düşünerek yattık.
Az da olsa arkada çadır görünüyor. Bisikletler de çamaşır kurulama teline dönüştü
İlk günden birkaç kare daha paylaşıp yazıyı noktalıyorum..
İznik'e yaklaşırken mola verdiğimiz yerde çorba içmiştik. Mekanın sahibi de enerji versin diye tatlı ikramında bulundu
İşte o tatlıları ikram eden güzel insan
Şelalelerle nerede karşılatık hatırlamıyorum ama o sıcakta gayet iyi serinletmişti..
Bu da son fotoğraf olsun


