arkadaşlar;
herşey çok güzeldi.
benim açımdan günün özetini vermek istiyorum.
önce çok utandım. çünkü geç kalmıştım. belki yakalarım diye elimden geldiği kadar hızlı bastım pedallara. saolun kuruçeşme civarında beklediniz. herşey yolundaydı. geç kalmama rağmen. mert, niko ve hepiniz gayet sıcak karşıladınız.
sonra çok utandım. çünkü düz yolda sesi çıkmayan ben bahçeköy çıkışından sonra azıcık rampayı görür görmez arkalarda kalmaya başlamıştım. kendi kendime söylendim durdum. "böyle kondisyon omaz olsun. bütün grubu bekletmeye ne hakkın var" ama ayaklarıma külçe bağlanmış gibiydi. bir noktadan sonra artık utana sıkıla bisikleti elime aldım yürümeye. orada da cengiz hiç bozuntuya vermedi o da indi bisikletten eşlik etti bana.
kan ter içinde belgrada girerken de grubun en italyanı luka-namı diğer pirata eşlik etti. mangal mekanına vardık.
mangal teçhizatını sağlayan, sucukları seçen, köfteleri çok uzaklardan bisikletinde taşıyan üstelik jandarmayla pazarlık edip duman içinde kalarak keyifli orman yemeğini sağlayan arkadaşlara çok teşekkürler.
bu arada ben yorgunluktan ve utançtan-çıkamadım ya yokuşları- beni daha fazla beklemek zorunda kalmayın diye erken kalkamaya karar verdim. luka ile inmeye başladık bayır aşağı. ama o ne!!! bisikletim yokuş aşağı da hızlanmıyordu...
kondisyonuma söyleneceğime göz ucuyla bisikletime baksaymışım çok daha verimli olacakmış aslında. ön fren pabuçları tekerin dönmesine izin vermiyordu. tüm rampaları o halde çıkmışım. ta ki pes ettiğim ana kadar

-salaklığıma doymıyım-yeniköye kadar o halde gittik. sonra luka'nın yardımı ile(bu arada ikimiz de anlamıyoruz) pabuçlardan birini söküp kalan yolu ön frensiz ama huzurlu bitirdim.
tabi grubun kalanı bana yetişti ve geçti. beşiktaşta iyi akşamlar dileyip ayrıldık.
neyse bu yorgunlukla çok az fotoğraf çekebildim. en kısa zamanda onları upload ederim.