Scudo Sports

48 saat koşusu yeni dünya rekorları (2025)

Adem Tırpancı

Daimi Üye
Kayıt
5 Nisan 2011
Mesaj
372
Tepki
1.205
Şehir
Kahramanmaraş
Başlangıç
1990—91
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
48 saat koşusu dünya şampiyonasında;

Erkeklerde Belçikalı Matthieu Bonne (31), 485 km. ile;
Kadınlarda Polonyalı Patrycja Bereznowska (49), 436,3 km ile yeni rekorların sahibi oldu.

Eski rekorlar,

Erkeklerde 473,4 km. ile Yunan atlet Yiannis Kouros'a (1996),
Kadınlarda 435,3 km. ile Amerikan atlet Camille Herron'a (2023) aitti.

Kaynak: (link)
 
Son düzenleme:
Scudo
10km ort. hız ile koşmak ... :harika::harika::harika::harika:
süper bir yetenek
 
İnsan vücudunun sınırlarını zorlayan bir yarışma. Bir nevi mazoşizm 😅
 
değişik bir psikoloji, daha önce çok uzun mesafe bisiklet psikolojisi ile ilgili kendi çapımda ciddi araştırmalar yapmıştım.

Özellikle uzun mesafe dayanıklılık yarışları ile ilgili ilginç şeyler dikkatimi çekti.

Fiziksel özellikleri geçersek zihinsel dayanıklılığıyla ön plana çıkan isimlerin hatrı sayılır bir kısmının çocukluk travması var.

Bu sadece bisiklet sporunda da geçerli değil, diğer dayanıklılık sporları için de geçerli.

Bastırılamayan çocukluk travmaları bu tarz şeylere sebep olabiliyormuş.

Bayağı şaşırmıştım duyunca ki mantıklı da geldi bana. düz insanlar genelde mantık sınırları içinde kalmaya çalışırlar çünkü genellikle yapılan şeyin gelir gider dengesi gözetilir.

Takıntılı insanlar için bu durum biraz daha farklı, genellikle gelir gider denmesinden çok çeşitli şeylere daha fazla odaklanma eğilimindeler.

Bu insanların ne derdi var acaba? belki de yoktur bilemiyorum fakat yine de merak ediyorum.
 
değişik bir psikoloji, daha önce çok uzun mesafe bisiklet psikolojisi ile ilgili kendi çapımda ciddi araştırmalar yapmıştım.

Özellikle uzun mesafe dayanıklılık yarışları ile ilgili ilginç şeyler dikkatimi çekti.

Fiziksel özellikleri geçersek zihinsel dayanıklılığıyla ön plana çıkan isimlerin hatrı sayılır bir kısmının çocukluk travması var.

Bu sadece bisiklet sporunda da geçerli değil, diğer dayanıklılık sporları için de geçerli.

Bastırılamayan çocukluk travmaları bu tarz şeylere sebep olabiliyormuş.

Bayağı şaşırmıştım duyunca ki mantıklı da geldi bana. düz insanlar genelde mantık sınırları içinde kalmaya çalışırlar çünkü genellikle yapılan şeyin gelir gider dengesi gözetilir.

Takıntılı insanlar için bu durum biraz daha farklı, genellikle gelir gider denmesinden çok çeşitli şeylere daha fazla odaklanma eğilimindeler.

Bu insanların ne derdi var acaba? belki de yoktur bilemiyorum fakat yine de merak ediyorum.

Bir dert olmadan motive olması zor gerçekten. Ben Trans Türkiye Ultraya hazırlandığım ve katıldığım dönem hanımın ailesiyle zihnen tartışırdım hep. O dönem bir takım sürtüşmeler vardı. Büyük şeyler değildi ama ben hep onlara sarılırdım, km.ler akar giderdi. Sonra o dönemler geçince, benim yaşadığım olaylara karşı yaklaşımım pozitifleşip sürtüşmeler(!) bitince o motivasyon da kayboldu gitti. Uzunları boşlamanın tek sebebi bu değildi ama gerçekten ciddi bir sebepti. Keza ultra koşu için Efes 62 hazırlığında da zihnen benzer bir şeyler yakalayıp sürdürmüştüm. Ama 120 için gerekli malzemeyi bulamadım. :D Hatta Nif ultra 40'ta birşeyler oldu, neredeyse tamamen kayboldu. Özetle kesinlikle ateşleyici bir şeyler lazım. Öyle dingin sakin kafayla yapılacak kalkışılacak işler değil.
 
Bir dert olmadan motive olması zor gerçekten. Ben Trans Türkiye Ultraya hazırlandığım ve katıldığım dönem hanımın ailesiyle zihnen tartışırdım hep. O dönem bir takım sürtüşmeler vardı. Büyük şeyler değildi ama ben hep onlara sarılırdım, km.ler akar giderdi. Sonra o dönemler geçince, benim yaşadığım olaylara karşı yaklaşımım pozitifleşip sürtüşmeler(!) bitince o motivasyon da kayboldu gitti. Uzunları boşlamanın tek sebebi bu değildi ama gerçekten ciddi bir sebepti. Keza ultra koşu için Efes 62 hazırlığında da zihnen benzer bir şeyler yakalayıp sürdürmüştüm. Ama 120 için gerekli malzemeyi bulamadım. :D Hatta Nif ultra 40'ta birşeyler oldu, neredeyse tamamen kayboldu. Özetle kesinlikle ateşleyici bir şeyler lazım. Öyle dingin sakin kafayla yapılacak kalkışılacak işler değil.
forumdan da bir örneğini görmek garip hissettirdi.

Muhtemelen bu yüzden dayanıklılık sporları için kafada bitiyor deniliyor.

Geçmişe döndüğümde üniversite sonrası sadece 6 ayda 20 kiloya yakın almıştım.

O dönem kilo vermeye öyle motive olmuştum ki kaç ay olduğunu hatırlamıyorum, o kadar işin gücün arasında 4000 e yakın kilometre yapıp aldığım kiloyu birkaç ayda geri vermiştim.

bisikletim de o dönem v frenli, tourney setli bir bisikletti. bir yerleri bozuluyor ama bir şekilde devam ediyorum.

Dağ, taş durmuyorum. aman pedal göbeği kırılıyor, aman arka göbek mili kırılıyor, bir yerler sürekli bozuluyor vs ama bir şekilde geçici vs bir çözüm bulup devam ediyorum.

Şu anda şükürler olsun imkanlarım çok iyi, motivasyon bulamıyorum.

Bisikletin bir yeri bozuluyor, aşağı yukarı 10 - 20 gün binesim gelmiyor. çok değil, 7 - 8 yıl önce şu anki bisikletimi bana verseniz üzerinden inmezdim çünkü o dönem benim için hayal gibi bir şeydi.

Motivasyon bulabiliyorum yine arada fakat sürekliliği olmuyor. geçenlerde sabah çıktım, dağ bisikletiyle 130 km atıp geldim. yaklaşık 20 gün sonra bir 100 daha attım. yeter ki motive edecek bir şeyler bulayım.

Muhtemelen bir şeylere fazla takıntılı insanlar çok daha sert şekilde motive olabiliyorlar ve bir hedefe çok fazla odaklanabiliyorlar.

Yadırgamıyorum çünkü hepimizin farklı hikayesi var. doğduktan sonra değişmeyen çok şey var, saygı duymak zorundayız.
 
48:saatte 485 km koşmak...
Lanet olsun! Ben bunu bisiklet ile yapabileceğimden kuşkuluyum. 2022 de bisikletle samsun'dan Çorum'a pedalladım, 221 km... İki gün öğretmen evinde konaklayıp istirahat etmek zorunda kaldım.
 
48:saatte 485 km koşmak...
Lanet olsun! Ben bunu bisiklet ile yapabileceğimden kuşkuluyum. 2022 de bisikletle samsun'dan Çorum'a pedalladım, 221 km... İki gün öğretmen evinde konaklayıp istirahat etmek zorunda kaldım.
Çok da kendine haksızlık etme. Samsun - Çorum rotası çok da kolay değil. O rotayı ben de yaptım. Havza, Çakallı sağlam uzun tırmanışlar var. Okulda öğretilen "Karadeniz'de dağlar kıyıya paralel uzanırı" orada o dağları aşarak öğrenmiştim. :ssrtcbya:


48 saatte 485 km koşmak da inanılmaz gerçekten
 
Geri