Scudo Sports

3. Havalimanı işçileri eylemde

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Scudo
Nerde çokluk orda çokluk. Sanki ülkede başka yer yokmuş gibi herkes istanbula taşınıyor. 3 tarafı denizlerle çevrili değil mi bu ülke. Üretimi anadolu daki şehirlere yaysalar, finans merkezi de karaman olsun mesela. Deprem olda en az etkilenecek yer. Neden herşey istanbulda?
 
@Murat B. evet doğru belirtmişsiniz. Yardımınız için teşekkürler :)
Amacım ölüm oranlarını sıradanlaştırmak veya damatlık yapmak değil @hamlet2006 nın dediği gibi. Başlığın açılış mesajında kullanılan ifadeler var. Bu ifadeler acaba gerçek mi? Gerçekten de katliam mı oluyor, gerçekten de yetersiz güvenlik tedbiri mi alınıyor, gerçekten de ihmal mi var gibi sorulara cevap aramaktı. Doğal olarak da Türkiye ortalamasına vurdum, çünkü ben bir şeyleri sorgulamaya ve ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorum, başka birileri de olup bitenlere karşı avuçlarını sıvazlayarak "Ben bu hengameyi nasıl çıkarıma kullanırım?" diyor. Bir nevi krizi fırsata çevirmek, üzücü hayat kayıpları üzerinden rant sağlamaya çalışmak ve zaten her fırsatta yüklenmeye çalıştığı, en başından beri desteklemediği 3. havalimanı inşaatına laf edebilmek için elinden geleni ardına koymamak.

Başlığın açılış amacı insan hakları değildir, işçi ölümleri de değildir, işçilerin kötü şartlar altında ve güvenlik ihmalleriyle çalışıyor olmaları da değildir. Malesef değildir. Amaç 3. havalimanı inşaatına "katliam oluyor" yaygarası koparmak ve dikkat çekmektir. Bu ilk kez yapılmıyor. Daha önce de devasa bir göçük olduğuna ve onlarca işçinin bu göçükte hayatını kaybettiğine dair haberler yapıldı. Sanıyorum photoshop ile oluşturulmuş bir görsel kullanıldı (sadece tek bir görsel var bu konu ile ilgili, kaynağı belirsiz). Şimdi de 400 işçinin hayatını kaybettiği iddiası.

apron_gocuk-_1_.jpg

Bu iddiaların tamamı aynı gruplar tarafından, aynı niyetler amacıyla ortaya atılıyor. Bu başlığın da bunların devamı olduğunu düşünüyorum malesef
 
Türkiye Ve Avrupa Birliği’nde İş Kazası Verilerinin Karşılaştırmalı Analizi

(link)

Türkiye'de 2011-2016 yılları arasında meydana gelen iş kazaları ve ölümler tablo ve grafik olarak aşağıda veriliyor. Bu verilere göre ölü sayısının toplam iş kazası sayısına oranlarına bakalım, ki iş kazasında ölme "riski" nedir görelim. Tıpkı trafik kazalarında yaptığımız gibi. Tabloya bir satır daha açıp sütunlara tek tek yazıyorum bu oranları (yüzde değil binde olarak veriyorum): binde 24.5, 9.9, 7.1, 7.3, 5.18, 4.9. Görüldüğü üzere bu risk yıllar içinde azalmış.
173100 dosyayı görüntüle

Avrupa'da ne olmuş, ona bakalım şimdi de. Yine risk hesabı yapalım ve tabloya bir satır daha açıp oranları kutulara yazalım: binde 1.51, 1.57, 1.49, 1.56, 1.61
173101 dosyayı görüntüle
Şimdi bu sayıların basamaklarını düzenleyip alt alta denk getirelim ve TR EU karşılaştırması yapalım:

binde 24.50, 9.90, 7.10, 7.30, 5.18, 4.90.
binde 01.51, 1.57, 1.49, 1.56, 1.61, ?

Sonucu söyleyelim: TR'de iş kazalarında ölme riski 28 AB ülkesinin toplamındakininin en az 3.21 katıdır (5.18/1.61).

Bu verilere bakarak bazı cümleler kuralım:

1) Türkiye'de iş kazalarında ölüm sayıları yıllar içinde azalmıştır.

2) Türkiye'de iş kazalarında ölen insan sayısı Avrupa'daki toplamdan daha azdır.

3) Türkiye'de çalışırken ölme riski Avrupadakinin en az 3 katıdır.

Bu cümlelerden hangisini ne zaman ve nerede ve ne niyetle kullanacağınız size bağlıdır.

"Türkiye; ölümcül iş kazalarında AB ortalamasının oldukça üzerindedir. (...) Söz konusu veriler ışığında Türkiye’nin gerek AB direktifleri gerekse ILO sözleşmeleri ile modernleştirip uyumlaştırmaya çalıştığı iş sağlığı ve güvenliği hususunda alması gereken daha çok yolunun olduğu ortaya çıkmaktadır."
 
Hani denir ya : " Allah kolaylik versin. Çok zor. " .... Umursamazlık ifadesi olarak .

Demek ki insanın başına gelmeden anlaması zormus. Uzaktan bakıp geçmekle olmuyormuş.
Düşerek ölen kişinin beyin sıvısının kokusunun olduğu yerde çalışmak , yanarak ölen kişinin arkasında kalan yanık izlerinin yanında çalışmak..... ve daha neler neler...


Demek davulun sesi uzaktan hoş geliyormuş .....
 
İşci ölümü saymak aynakol dişlisi saymaya benzemez, "yerli milli güçlü proje" karşısında spekülasyon paronoyasına düşüp sağduyularını yitiren arkadaşların bir durup düşünmelerini arzu ederim. Hepimizin (%99) aynı saflarda olduğunu unutturan birçok toplumsal mekanizma mevcut maalesef. Aşması zaman alır.

Bu arada bunca zamandır ortalik süt liman neden açılışa bir ay kala yaygara koparılıyor diyenlere ithafen, projenin hem ekolojik hem de çalışma koşullari açısından başından yoğun uyarı ve mücadele haberleri var, baktığıniz, haber aldığıniz mecralar sıkıntılı olabilir.
Ayriyetten projenin bitimine bir ay kalması da suni bir durum, keza birçok terslik yeterli zaman ayırmak yerine 29 ekim'e yetiştirmek adına ortaya çıkmakta.

Umuyorum ki almanya 3.havalanimizi kiskaniyor seviyesine gelmeyecektir burada geçen tartışma.
 
@Mehmet Metin Levent

Bu sorunun cevabını neoliberalizmin tarihinde ve küresel sermayenin dolaşım haritasında bulabilirsiniz. Türkiye'nin neden bu kadar çok karayolu köprü tünel havalimanı yaptığını, konut üretimi ile neoliberalizm arasında nasıl bir ilişki olduğunu da görebilirsiniz aynı haritada. Bisikletli ulaşımın neden Türkiye'de bir ulaşım politikasına dönüşmediğinin, bisiklet yollarını neden trafik akışına bitişik değil de yayanın hakkı olan kaldırıma parka sahile bayıra yaptığımızın, bisikletleri neden çevre ve şehircilik bakanlığının değil de sağlık bakanlığının dağıttığının cevabı da orada.
 
Türkiye'de bağımsız gazete, TV kalmamış, ana akım medyanın %99'u iktidar yandaşı sermayenin kontrolüne girmiş iken, bu gazete ve TV'lerde "haber" adı altında gösterilen tek şey manken poposu-memesi, kim kiminle nerede çiftleşti iken, ülkenin gerçek gündemiyle ilgili her habere ancak internette güç bela varlığını sürdürebilen yayınlardan ve bireysel çabalarla elde edilen bilgi kırıntılarıyla ulaşabiliyorken, "Ben Twitter'da çıkan resme güvenmiyorum yeaaaa" diyerek kestirip atmak, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" şımarıklığıdır.
 
Bugüne kadar " hak arayan " ; çalışma, eğitim, sağlık, ulaşım, adalet, kayıp yakını, faili meçhul (!) ,v.b hangi konuda toplum duyarlı oldu ?Hep egemen söylemler, hep kötü savcı jargonu...
Biz de bu forum özelinde, çoğu yasal hakkımızın ihlal edildiğini yaşayıp görüyoruz.
Empati kuramayan bir açıdan bakmak çok yanlış. Ki " Devlet" her kesimin taleplerini ciddiye almalı değil mi?
Oysa toplum olarak " Devletin " rolünü bile hiç sorgulamadan her eylemselliğe kuşku ile bakar haldeyiz...
 
@Mehmet Altuğ

Bana göçükle veya 400 işçinin ölümü haberiyle alakalı elle tutulur bir kaynak veriniz, madem ortaya bu alaycı ifadeyi attınız, destekleyiniz. Aksi taktirde boş konuşmuş olacaksınız, ki bu da sizin tercihiniz. Kelime oyunları yaparak ve konuyu farklı yerlere çekerek cevap vereceksiniz ve bana talep ettiğim somut kaynağı veremeyeceksiniz, farkındayım :) Belki gerçekten de bir kanıt vardır elinizde twitterdan edindiğiniz, heveslenip soruyorum! Savunduklarınız doğru ve gerçek olsun istiyorum, bunu sizden daha çok ben istiyorum. Keşke gerçek veriler, gerçek bilgiler, gerçek fotoğraflar paylaşsanız da size "Evet, artık ben de sizin gibi düşünüyorum!" desem istiyorum.
 
Durumu normalleştirmiyorum ama bu işte ölüm tehlikesi var inşaatlarda bunun levhası da vardır madenciler de bunu göz önüne alır inşaatçılarda fakat bunun üstünden eylem yapılması bana ana sebep bu gibi gelmiyor
Çalıştıkları alandan yattıkları yerden şikayetçilermiş evimin yanındaki inşaattan örnek vereyim
İnşaat işçileri inşaatı kendi temizler kaldıkları yerleri kendileri temizlerler çaylarını kendileri demler sularını kendileri soğutur yemeklerini kendileri yapar veya kendileri alırlar burada iş verenin görevi usta başına parayı verir usta başı emrindeki işçilere parayı dağıtır, iş veren işçilere ekipmanlarını verir, inşaatın çevresini çevirir çevreye zarar gelmemesi adına işçilerin kendilerinin de dikkat etmesi gerekiyor bence
 
İşçilerin taleplerine baktığımda bir kısmında haklı oldukları gayet açık.
İşverenle anlaştıkları ve yaptıkları hizmet sonucunda alması gereken ücreti istemelerinde haklılar.
En çok üstünde durmaları gereken konu iş güvenliği olması gerekirken,
"İş cinayetlerinin çözülmesi sağlanacaktır."
diyerek kestirip atılması, ancak iş konforu ve mali durumla ilgili uzun uzun taleplerde bulunulmasını garip buldum.
Talep listesinin son sıraları ise tam bir facia.


İŞTE EYLEM YAPAN İŞÇİLERİN TALEPLERİ
Görüşmenin ardından açıklama yapan İnşaat İşçileri Sendikası Sözcüsü İşciler adına şirketle görüşen İnşaat İşçileri Sendikasının talepleri ise şu şekilde sıralandı;

1- Eyleme katılan arkadaşlar işten çıkarılmayacaktır.
2- Habersiz işten atılmalanın işe iadesi sağlanacaktır.
3- Servis sorunu çözülecektir.
4- Yatakhaneler ve lavabo banyo temizliklerinin düzenli yapılması, tahta kurusu sorunun çözülmesi sağlanacaktır.
5- Revir personelinin işçilerle ilgilenmesi sağlanacaktır.
6- Maaşların tamamının hesaba yatırılması elden maaş ödenmemesi sağlanacaktır.
7- Geçmişe dönük ödenmeyen maaşların ödenmesi sağlanacaktır.
8- İşçilerin ve formenlerin aynı yemekhanede yemek yemesi sağlanacaktır.
9-Aynı mağduriyetlerin yaşanmaması için söz verilecektir.
10- Basın huzurunda maddelerin okunacaktır.
11 İş cinayetlerinin çözülmesi sağlanacaktır.
12 6 aydır maaş alamayanlara maaşlarının ödenmesi sağlanacaktır.
13 Yemek ve bayram ikramiyesi verilecektir.
14 Mağduriyet yaratan bir şefin işten atılması sağlanacaktır.
15 İşçi kıyafetlerinin verilmesi sağlanacaktır.
 
  • Beğen
Tepkiler: wakizashi
Bende sektörden biri olarak evet eylem yaptıkları doğru çünkü bir süredir maaşlarını alamıyorlar firmanın vermemesinin nedeni de kendisi de ilgili kurum ve kuruluşlardan ödemelerini alamıyor. Devlet yatırımlarının tamamında büyük bir ödenek sıkıntısı var ve bu yüzden sektörün %90 lık kısmında bu geçerli. Şu an her yerde ödenmeyen maaşlar, iflas eden firmalar, intihar eden firma patronları var. Ölümlere gelince maalesef çok üzücü ölümlerin olması ama bizim çalışanlarımız da kendi canları hiçe saymaktan vazgeçmiyorlar maalesef. Sürekli iş güvenlik eğitimleri verilse de teknik personeller haricindeki çalışanlar gerçekten de çok bilinçsiz ve sonunda hem kendi hemde işverenlerinin canlarını yakıyorlar. Koruyucu tedbirlerin başında gelen bareti işçilere taktırmak gerçekten de zor bir olay çoğu kişi bareti bir aksesuar gereksiz rahatsız edici bir şey olarak görüyor. Normalde 1 mt yüksekde dahil çalışırken takılması gereken kemer için ben takmam rahat hareket edemiyorum diye takmıyor. Bir zamanlar kendi bulunduğum bir şantiyede yağcı diye tabir ettiğimiz bir arkadaş makina bakımı yaparken tepeden düşen bir civata yüzünden başı yarıldı ve neden baret takmadın diye sorduğumda aldığım cevap maalesef bu ölümlerin aynası gibi olan "neden takayım abi ben sadece makina yağlıyorum parça sökmüyorum ki" şeklindeydi :( hafriyat kamyonlarının kazası çoğu şantiye de oluyor nedeni ise tamamen dikkatsizlik ve umursamazlık.
 
@Serkan Mıstınoğlu hayatım boyunca onlarca işçi katliamının anmasında bulundum, maden katliamlarını yerinde gördüm. Fakülteden mezun olduktan sonra taşeron ışçilere onlarca davada karşılık beklemeden yardımcı oldum, oluyorum.
Başlığın açılma amacı için oturduğunuz rahat koltuktan kestiginiz hadsiz ahkam için sizi kınıyorum.

Soma'da da aynısı oldu, soma'da da işçiler defalarca eylem yapıp kimse duymadığı duyan da böyle hadsiz ahkam kestiği için sonu 300 üzerinde ölüm. Sonrasında dava siyasi amaçla kullanılıyor ahkamı kesildiği için ödül gibi cezalarla dava kapandı.

Havalimanına karşı çıkmak da suç gibi lanse edilmiş, Bu da ağır ayıp ama konuyu oraya çekmeye gerek yok.

Degil 400, degil 100, degil 27, 1 işçi ekmeğinin peşindeki 1 işçi, önlenebilir bir nedenle bir iş yerinde ölüyorsa bunun adı cinayettir, kıstas önlenebilir olmasıdir, böyle bir durumda hesap sormayan da en az para hırsı ile önlem almayan kadar suça ortak ve alçaktır.
 
Şurda bisiklet ürününe 300 lira zam gelse kıyameti koparan adamlar, trilyonlarca kâr eden adamların gariban işçiye zulmünü normalleştirmeye çalışıyor.
Yazık.
Kraldan çok kralcılık mı denir, celladına aşık olmak mı denir ne denir bilmiyorum.
 
@murat96

Trilyonlarca kar eden değil, trilyonlarca kar etmek için milletin vergisini müşteri garantili konsorsiyumlara peşkeş çeken olacak, düzelteyim.
 
Devlet nasıl biter ve çökertilir?
Yavuz Sultan Selim’in kafasına takılan ve onu yoran bir soru vardı.
Bir devlet ne zaman çöker ve sonunda ne olur?
Bunun cevabını almak için dönemin ünlü Türk alimi Yahya Efendi’ye Sadrazamı gönderdi. Sadrazam gitti sordu ve döndü.
Yavuz, ne dedi? Diye sorduğunda cevabı söylüyor ;
“Neme lazım dendiği zaman.”
Yavuz, “Başka bir şey söylemedi mi?”
“Hayır efendim. Bir tek cümle söyledi.”
Bunu uzun bir süre düşünen Yavuz, sonunda ünlü alime mektup yazıyor, bunun açıklanmasını istiyor. “Çeşitli yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz” diyor.
Ve ünlü alim Yahya Efendi de mektubu yazıp Yavuz’a gönderiyor. Bu mektup şu anda Topkapı Sarayında sergilenmektedir.
Mektup şu:
“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık sıradan bir hale gelirse, işitenler de neme lazım deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse… Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse… Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse… İşte o zaman devletin sonu görünür.
Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve saygısı sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece çöküş mukadder hale, kaçınılmaz hale gelinir.”
Bu mektup, 500 sene önce yazılmış;
“Devlet nasıl biter ve çökertilir?”
Alıntıdır...
 
@salih67

(link)

Bunları nasıl çıkarmayacaksın ki?
 
@mahden

Keşke gerçekten de derdiniz, tasanız bu olsa. Keşke gerçekten yola çıkış amacınız bu olsa. O zaman zaten "Harika başlık, paylaşım için teşekkürler" yazardım neden size bir şeyler anlatmaya çalışayım ve size katılmayayım :)

37580513_790x445.jpg

Şu an tıpkı bunun gibi aynı resme, farklı açılardan bakıp yorumluyoruz.

Bu konuya bakış açımı en basit anlamda konuya yazdığım ilk cevapta ifade ettim. Neyin ne olduğunun bize pek de doğru aktarılmadığını düşündüğümü, bu yüzden gaza gelmeyeceğimi yazdım. Nitekim hesapla kitapla uğraşıp (niye bu kadar uğraşıp dil döktüysem bilmiyorum :)) yaygara koparılmaya çalışıldığı gibi 3. havalimanı inşaatında katliam olmadığını, çalışan sayısını Türkiye sayısına vurduğumuzda denk oranlar çıktığını sayılar ile gösterdim. Ve bu sonuca varışıma eklemeler yaptım: "Sosyal medyada dolanan yalan haberlerin, yalan fotoğrafların gerçek olmadıklarını, aynı kişiler ve gruplar tarafından, aynı niyetlerle servis edildiklerini ve amaçlarının belli olduğunu" ekledim. En üzücü ve insanlık dışı olanının da yitip giden hayatlar üzerinden prim kazanılmaya çalışılma gayreti olduğunu üzülerek ekledim.

"Ben hayatım boyunca bu işçilerin hep yanında oldum, kendimi buna adadım, siz sıcak koltuğunuzda rahat rahat kurulurken ben, işçilerin daha iyi koşullarda çalışabilmeleri için alın teri döktüm, emek harcadım, destek oldum" ifadelerinizi destekler örnekler verebilirseniz sizin gerçekten de tek derdinizin işçiler olduğuna emin olup sizden tüm yazdıklarım için özür dileyeceğim. Bana şimdiye dek tüm hayatınız boyunca işçi haklarına yönelik yapmış olduğunuz bu takdire değer çalışmalardan bir tek örnek paylaşın lütfen. Örneğin Soma faciasının yaşandığı yeri, işçi ailelerine destek olmak adına yerinde ziyaret etmişsiniz. Bu seyahatinizden görseller paylaşabilirsiniz. Olay yaşanır yaşanmaz soluğu orada alıp onlara destek olduğunuza, kendinizi buna adadığınıza eminim, fotoğrafların mümkünse tarihleri de olursa, buna çok daha iyi tanıklık etmiş olacağım.
 
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri