Orhan abinin kamerasına yansıyanlarr
Sevgili İlhan Beye teşekkür ederek bu gezide çektiğim fotoğraflar eşliğinde geziyi anlatmak istiyorum.
Bu gün 23 Nisan neşe doluyor insan coşkusu içinde akşam üzeri bisikletime atlayıp yola çıktım. Samatya meydanından geçerken 2 arkadaşımın Küçük Ev adlı balık lokantasının meydana attığı bir masaya kurulmuş nar gibi kızarmış istavritlerini yediklerini gördüm. Selam verdim. Kadıköye gittiğimi söyledim. Ne işin var Kadıköyde gel sende bizinle beraber balık ye diye beni engellemeye çalışmalarına kulak asmayarak pedalları daha hızlı çevirmeye başladım. O kadar hızlı çevirmişimki kendimi bir anda Eminönü iskelesinden Kadıköye gidecek gemide buldum.
(link)
İşte gemi yola çıkmıştı. Kıyıdan uzaklaşmaya başladık.
(link)
Ayasofyanın minareleride göründü.
(link)
Sepetçi Kasrı ve arka planda Topkapı Sarayı.
(link)
(link)
Yeni cami.
(link)
(link)
Selimiye kışlası pekde güzel duruyor alaca karanlıkta.
(link)
Kadıköye indiğimde henüz buluşma saatimize vardı. Sevgili Mert kaptanı arayıp beni fazla bekletme ben zamansı geldim dedim. Bu arada beklerken bir gemi yanatı. Çok hoş bir kadın ki tahminim yabancıydı, yolcusunu karşılamak için heyecanla açılan kapıdan iskeleye girdi. Ama yolcusu o gemide değildi.
(link)
Adalar iskelesine yeni yapılan gemilerden birisi yanaştı.
(link)
Önce Mert, sonra Sinan ve Bora, en son olarakta İlhan Bey geldiler. Yola çıkıp dondurmacı Aliye gittik. İlhan Bey,
(link)
(link)
Sinan
(link)
Bora,
(link)
Burasıda ilk kez gidip dondurmasını lüplettiğim Meşhur Dondurmacı Ali,
(link)
Ve kaptanımız Mert,
(link)
(link)
Buda ben,

(link)
Tura burada katılan İlker,
(link)
Ve Hacer,
(link)
Dondurmacıdan sonra Bostancıya pedallayıp kokoreççiye çöreklendik. Şimdi düşünüyorumda bizimkisi biraz pisboğazlık olmuş.
(link)
Ama Mert kokoreç yemeyerek formuna dikkat ettiğini bizlere gösterdi.
(link)
Kokoreçleride lüplettikten sonra tekrar geri döndük. Mert Kaptandan ayrıldıktan sonra son olarak ben kaldım. Önümde deniz yolculuğu dahil daha uzun bir yol vardı.