Dün akşam Eurosport'ta kısa bir özetini izledim. Son 25-20 ve son 5 kilometreleri gösterdi. Mükemmel bir finaldi. Tur hakkında detaylı bilgim yoktu ve velodrom finalini duyunca çok merak ettim. Caner Eler, son viraj dönüldü, velodroma girecekler dedi ve o andan itibaren ekrana kilitlendim.

Velodrom yarışı pek denk gelmediğinden izlememiştim uzun zamandır. Hoş, bu bisikletler direkt velodrom için değil ama işte Cancellara işin içinde olunca her şey değişiyor. Yarışı kazananı buradan okuduğum halde, mücadele beni kendine çekti anında. Altı üstü birkaç yüz metrelik velodrom mücadelesi ama hayatımda izlediğim en keyifli mücadelelerdendi. Cancellara'nın kazanacağı az-çok belliydi. Abuk-subuk hareketler gelmedi Vanmarcke'den. Cancellara'dan zaten kimse beklemiyor o tür şeyler. Vanmarcke atağını yaptı ve son dönüşte kimin sıralı 4 silindir motora, kimin V8 motora sahip olduğunu anlamak zor olmadı. Ellerini bırakarak, şovunu tamamladı büyük usta.
Velodroma gelmeden önce bitebilirdi yarış. Hatta son atağında kopması işten bile değildi Cancellara'nın. Fakat kendini zorlamadı ve açıkladığı gibi, pistte yaptığı çalışmaların da karşılığını alabilmek adına velodromu tercih etti bence. Nefis de oldu. Tarihe geçen bir Roubaix finaliydi Caner Eler ve yorumcuların da dedikleri gibi.
Gözleri dolduran, birkaç damlayı eşiğe kadar getiren ise, büyük ustanın ayakta duramadığını, kollarına girilerek yürütüldüğünü görmek oldu. Açık konuşayım; ben ağlamaklı oldum.

Yok böyle bir şey. Salt emek dolu bir şovdu bu. Özeti bile bunları yaşattı ya, kaçırdığıma daha çok üzüldüm, en kötü yanı bu oldu.