1890'larda yapılmış dünya turuna ilişkin İlhan Durusel imzalı yazıya, Mesele dergisinin Ocak 2007 sayısında rastladım, yazarın affına sığınarak, kısaltarak forumla paylaşmak istedim.
Belki bu iki rind'in ruhları Serkan Taşdelen ve Ataruh'a uzun yollarında eşlik ederler...
***************
1890 yılında Amerika'nın Missouri eyaletinin St. Louis şehrindeki Washington Üniversitesi'nden mezun olan iki genç, Thomas Gaskell Ailen ve William Lewis Sachtleben, mezun olduklarının hemen ertesi günü üniversitedeki 'teorik eğitimlerini pratikle tamamlamak' amacıyla Asya'yı boydan boya bisikletle geçmek üzere yola çıkarlar.
1890 yılında ilk kez üretilen Humber Safety bisikleti, o güne kadarki 'velocipede'lerden, üç tekerlekli bisikletlerden farklı, modeli bugüne kadar değişmeden gelen, eşit büyüklükteki iki tekerlekli bisikleti seçerler 'vasıta' olarak da...
***
İlk etapta St. Louis'den New York'a giden Ailen-Sachtleben yoldaşlar, oradan gemiyle Atlantik'i aşıp Liverpool'a varırlar. Londra'da gidecekleri ülkelerin büyükelçiliklerden resmi kâğıtlarını, izinlerini alıp Fransa'ya, Normandiya'ya geçerler. Paris, Bordeaux, Marsilya ve Riviera üzerinden İtalya'ya girerler. İtalya'yı yavaş yavaş, sindire sindire gezerler ve Brindisi üzerinden Yunanistan'ın yolunu tutarlar. Derken Korfu, Patras, Atina hattından Şehr-i İstanbul'a ulaşırlar... Anadolu'yu yatay olarak Doğubeyazıt'a dek (dikey olarak Ağrı Dağı'na tırmanışlarını da katalım) geçip İran'a girerler, Semerkand-Buhara'ya uğrayıp Gobi Çölü'nü de arkalarında bırakırlar ve Çin'i Batı'dan Pekin'e kadar katederler. Yolculuk, bisiklet macerası, burada biter; Şangay'dan Japonya'ya, oradan da Büyük Okyanustan San Francisco'ya ulaştıklarında artık üç yıl önce maceraya çıkan öğrencilerden çok farklı iki adam, dünyayı görmüş iki gerçek yolcudurlar....
***
Sachtleben-Ailen ikilisi bütün yolculukları boyunca hiç rehber ya da çevirmen kiralamamaya özen göstermişlerdir; Bunun kendilerini yabancılarla (yani, 'yerlilerle', 'ötekilerle' diye düzeltelim) daha yakın ilişki kurma olanağı sağlayacağını varsayarlar. Diledikleri gibi de olur: Tek odalı handa koğuş misali öteki yolcularla kıç kıça uyurlar; başka bir köyde “selam' aleyküm” diye paldır küldür çoban sofrasında çorba kaşıklamaya başlarlar vs...
http://img171.imageshack.us/img171/448/file0555fq7.png
Bu iki yoldaş Türk insanını ne aşağılar, ne de eski masallardaki gibi burunları kınalı, memeleri gül, terleri vanilya kokulu diye anlatırlar: Anadolu'nun İzmit'ten ötesine ilişkin olarak gözlemleri de bugün Türkiye'nin Batısı'nda oturanların bir kısmının bilip söyleyebileceklerinden daha yansız ve daha bilgi doludur.
***
Bir köyden çıkışlarında geçtikleri caddenin iki yanına sıralanmış halk "Uğurlar olsun!" diyerek mendiller sallarken, onlar da tam bir müsteşrik gibi "inşallah!" diye karşılık verip pedala tam gaz basarlar... Toz duman içinde Ankara'ya gelip şehrin 'ilerici' valisince kabul edilirler. Şehrin caddelerini taş döşetmektedir vali, Kırşehir'e kadar yol henüz bitmiştir, bununla övünüyordur. Ankara'dan Kırşehir'e giden bu taze yolun ilk modern taşıtları bu bisikletler olsa gerektir. Kırşehir'de "Şeytan arabaları geldi!" diye karşılanırlar; Kırşehirliler'in bazıları aynı gün, dolmakalem, fotoğraf makinesi ve bisiklet görüyorlardır hayatlarında ilk kez.
Kayseri'de Amerikan misyonerlerini ziyaret ederler. Ermeni kadınların misyoner okuluna gidenleriyle okula gitmeyen ev kızlarının nasıl alay ettiklerini gözlemlerler. Kayseri Çarşısı'nı Anadolu'da gördükleri en güzel çarşı olarak taçlandırırlar.
Ağrı, Ağrı... Öyle bir çıkarlar ki Ağrı'ya, bunu öyle bir anlatırlar ki, sanki dedemin Gümülcine göçmeni mahallesi toptan Seferberlik'e gidiyordur. 4 Temmuz günü Ağrı'nın zirvesine varırlar, varır varmaz Amerikan bayrağı sallayıp tabancayla havaya ateş ederler...
***
Yolculuk boyunca 2500 fotoğraf çekmiş Ailen ve Sachtleben; bu fotoğraflarla bezenmiş günlüklerini birkaç bölüm halinde ilk kez New Century Magazine de 1894'te bastırmışlar...
***
15044 mil yol katetmişler bisikletleriyle Ailen ve Sachtleben. Marco Polo'dan sonra Çin'i, batısından doğusuna kateden ilk Batılı gezgin olmaları; bir araçla yapılan o güne kadarki en uzun kara yolculuğunu bitirmeleri; Ağrı Dağının zirvesine ulaşan ilk Amerikalılar unvanına ulaşmaları, başlangıçta hesap etmedikleri sonuçlar.
Belki bu iki rind'in ruhları Serkan Taşdelen ve Ataruh'a uzun yollarında eşlik ederler...
***************
1890 yılında Amerika'nın Missouri eyaletinin St. Louis şehrindeki Washington Üniversitesi'nden mezun olan iki genç, Thomas Gaskell Ailen ve William Lewis Sachtleben, mezun olduklarının hemen ertesi günü üniversitedeki 'teorik eğitimlerini pratikle tamamlamak' amacıyla Asya'yı boydan boya bisikletle geçmek üzere yola çıkarlar.
1890 yılında ilk kez üretilen Humber Safety bisikleti, o güne kadarki 'velocipede'lerden, üç tekerlekli bisikletlerden farklı, modeli bugüne kadar değişmeden gelen, eşit büyüklükteki iki tekerlekli bisikleti seçerler 'vasıta' olarak da...
***
İlk etapta St. Louis'den New York'a giden Ailen-Sachtleben yoldaşlar, oradan gemiyle Atlantik'i aşıp Liverpool'a varırlar. Londra'da gidecekleri ülkelerin büyükelçiliklerden resmi kâğıtlarını, izinlerini alıp Fransa'ya, Normandiya'ya geçerler. Paris, Bordeaux, Marsilya ve Riviera üzerinden İtalya'ya girerler. İtalya'yı yavaş yavaş, sindire sindire gezerler ve Brindisi üzerinden Yunanistan'ın yolunu tutarlar. Derken Korfu, Patras, Atina hattından Şehr-i İstanbul'a ulaşırlar... Anadolu'yu yatay olarak Doğubeyazıt'a dek (dikey olarak Ağrı Dağı'na tırmanışlarını da katalım) geçip İran'a girerler, Semerkand-Buhara'ya uğrayıp Gobi Çölü'nü de arkalarında bırakırlar ve Çin'i Batı'dan Pekin'e kadar katederler. Yolculuk, bisiklet macerası, burada biter; Şangay'dan Japonya'ya, oradan da Büyük Okyanustan San Francisco'ya ulaştıklarında artık üç yıl önce maceraya çıkan öğrencilerden çok farklı iki adam, dünyayı görmüş iki gerçek yolcudurlar....
***
Sachtleben-Ailen ikilisi bütün yolculukları boyunca hiç rehber ya da çevirmen kiralamamaya özen göstermişlerdir; Bunun kendilerini yabancılarla (yani, 'yerlilerle', 'ötekilerle' diye düzeltelim) daha yakın ilişki kurma olanağı sağlayacağını varsayarlar. Diledikleri gibi de olur: Tek odalı handa koğuş misali öteki yolcularla kıç kıça uyurlar; başka bir köyde “selam' aleyküm” diye paldır küldür çoban sofrasında çorba kaşıklamaya başlarlar vs...
http://img171.imageshack.us/img171/448/file0555fq7.png
Bu iki yoldaş Türk insanını ne aşağılar, ne de eski masallardaki gibi burunları kınalı, memeleri gül, terleri vanilya kokulu diye anlatırlar: Anadolu'nun İzmit'ten ötesine ilişkin olarak gözlemleri de bugün Türkiye'nin Batısı'nda oturanların bir kısmının bilip söyleyebileceklerinden daha yansız ve daha bilgi doludur.
***
Bir köyden çıkışlarında geçtikleri caddenin iki yanına sıralanmış halk "Uğurlar olsun!" diyerek mendiller sallarken, onlar da tam bir müsteşrik gibi "inşallah!" diye karşılık verip pedala tam gaz basarlar... Toz duman içinde Ankara'ya gelip şehrin 'ilerici' valisince kabul edilirler. Şehrin caddelerini taş döşetmektedir vali, Kırşehir'e kadar yol henüz bitmiştir, bununla övünüyordur. Ankara'dan Kırşehir'e giden bu taze yolun ilk modern taşıtları bu bisikletler olsa gerektir. Kırşehir'de "Şeytan arabaları geldi!" diye karşılanırlar; Kırşehirliler'in bazıları aynı gün, dolmakalem, fotoğraf makinesi ve bisiklet görüyorlardır hayatlarında ilk kez.
Kayseri'de Amerikan misyonerlerini ziyaret ederler. Ermeni kadınların misyoner okuluna gidenleriyle okula gitmeyen ev kızlarının nasıl alay ettiklerini gözlemlerler. Kayseri Çarşısı'nı Anadolu'da gördükleri en güzel çarşı olarak taçlandırırlar.
Ağrı, Ağrı... Öyle bir çıkarlar ki Ağrı'ya, bunu öyle bir anlatırlar ki, sanki dedemin Gümülcine göçmeni mahallesi toptan Seferberlik'e gidiyordur. 4 Temmuz günü Ağrı'nın zirvesine varırlar, varır varmaz Amerikan bayrağı sallayıp tabancayla havaya ateş ederler...
***
Yolculuk boyunca 2500 fotoğraf çekmiş Ailen ve Sachtleben; bu fotoğraflarla bezenmiş günlüklerini birkaç bölüm halinde ilk kez New Century Magazine de 1894'te bastırmışlar...
***
15044 mil yol katetmişler bisikletleriyle Ailen ve Sachtleben. Marco Polo'dan sonra Çin'i, batısından doğusuna kateden ilk Batılı gezgin olmaları; bir araçla yapılan o güne kadarki en uzun kara yolculuğunu bitirmeleri; Ağrı Dağının zirvesine ulaşan ilk Amerikalılar unvanına ulaşmaları, başlangıçta hesap etmedikleri sonuçlar.


