Tek başıma yaptığım turu anlatmaya çalışacağım. Anlatımda çok mahir olduğumu söyleyemem. Kalemimden ne gelirse artık. Bu turu, öncelikle bir gün içindeki kilometre menzilimi artırmak için istiyordum. Bir güne sıkıştırmak zorunda kaldığım için, açıkçası işin turistik gezi kısmına ayıracak vakit kalmayacaktı. Çıplak ağırlığı 14 kg olan MTB kullanıyorum, haliyle de yolcu ve turcu arkadaşlar gibi seri değilim. Arka bagaja çanta ağırlıklarını da ekleyince (giysi, su, alet edevat vb ağırlıklar) tek günlük gezi de olsa, yüklü bir turcuya dönüşüyorsunuz.
82650 dosyayı görüntüle
82652 dosyayı görüntüle
İDO Pendik’ten 07.00 feribotu biletim var. 05.45’te evden çıkıyorum. İskeleye 20 km mesafem var, 06.45’te iskele turnikesinden geçiyorum. Kalkıyoruz. Son birkaç gündür hava durumunu takip ediyordum. İstanbul üzerindeki bulutlar dağılmış olsa da, Yalova tarafında epey bulut var. Güzel güzel, böyle devam inşallah. Yakan bir Ağustos güneşini hiç tercih etmiyorum.
82653 dosyayı görüntüle
07.50’de Yalova’ya yanaşıyoruz. İnip vakit kaybetmeden Bursa yönüne giriyorum. Süpürgelik rampasından araba ile geçiş haricindeki tecrübem, 4-5 sene önce yaptığım güdük bir İznik gölü turunda Orhangazi’den gelerek buradan Yalova’ya yaptığım iniş. O yüzden bu rampa beni korkutmuyor değil. Ama kısmette ne varsa onu görürüz diyerek bulutlu, serince havayı yakalamışken devam ediyorum.
82654 dosyayı görüntüle
Rampanın dik bir kısmını tamamladıktan sonra kahvaltı etmeyi bahane ederek soluklanıyorum. Bulutlar güneşi hiç göstermiyor ve artık yağmasını bekliyorum, ama yağmıyor. Bu ilk molanın sonlarına doğru 3 kişilik bir grup geçiyor.
82657 dosyayı görüntüle 82658 dosyayı görüntüle
Ağır ağır tırmanıyorlar. Peşlerine takılıyorum. Onların temposuna uyabilirsem rampanın kalanı sorun olmayacak. Tahminimde yanılmıyorum. Tırmanamayacağımı, elime alıp yürüyeceğimi zannettiğim yokuşu, zamanla onları gözden kaybetsem de sıkıntısız bitiriyorum ve zirveden aşağıya, neredeyse hiç pedal çevirmeksizin yol aldığım Orhangazi inişini yapıyorum.
82659 dosyayı görüntüle
Orhangazi’de yön tabelaları, araçları gölün kuzey yoluna yönlendirir. Benim gibi güneyden gitmek isteyenler bu kavşakları geçip ileride sağda stadyumun yer aldığı kavşaktan sapmalılar. Buradan girince küçük bir sanayi bölgesini geçtikten sonra doğayla baş başa kalıyorsunuz.
82660 dosyayı görüntüle
82661 dosyayı görüntüle
Bir süre göle biraz mesafeli ama paralel devam eden yol, nihayet göle sıfırlanıyor. Burası kumsal, ancak plaj olarak kullanılıyor mu bilmiyorum. Henüz sabah saatleri ve güneş gri bulutların arkasında, ve bulanık dalgaların vurduğu plaj, martıların hakimiyetinde.
82662 dosyayı görüntüle
Martıları geçtikten hemen sonra ilk köpek saldırısına uğruyorum. Henüz bölgelerini korumaya yeminli salyalar saçan tur köpekleriyle baş etmede yeterli tecrübem yok. O yüzden kaçmayı tercih ediyorum.
Böyle bir müddet sürdükten sonra sessiz, sakin Gölyaka mahallesini geçiyorum. Buradan itibaren yol, içeriye doğru dönerek sahilden uzaklaşıyor, ve tabi tırmanmaya başlıyor.
82668 dosyayı görüntüle
Hmmm.... Masörleriyle ünlü Yenisölöz....
Sölöz'e geliyorum. Eski tip evlerin ayakta kalmaya çalıştığı çok hoş bir yer. İçinden geçerken zeytin posası kokuları geliyor. Vakit olsa da otursam kahvede bir çay içsem. Hayır, daha çok yolum var, devam.
82669 dosyayı görüntüle
82671 dosyayı görüntüle
Sölöz çıkışında kuşbakışı güzel görüntüler belirirken güneş de bulutların arasından ilk kez kendini gösteriyor.
82673 dosyayı görüntüle
Sonrasında yol inişli çıkışlı bir müddet içerden devam ettikten sonra nihayet Narlıca bayırı beliriyor. Saklamanın lüzumu yok, burada duvar misali rampalar var, inip güzel güzel yürüyerek çıkıyorsunuz.
82674 dosyayı görüntüle
82675 dosyayı görüntüle
Narlıca'dan İznik yönüne iniş de tıpkı tırmanış gibi sert. Artık yol, epey bir süre sahile sıfır devam edecek.
82683 dosyayı görüntüle
Tekrar sahile inişten itibaren hep karşı kıyıyı yoklayarak sürüyorum. Gözüm hep Boyalıca'da. Bakalım oraya vardığımda o yokuşu nasıl çıkacağım.
82684 dosyayı görüntüle
Müşküle...
82685 dosyayı görüntüle
82686 dosyayı görüntüle
Meşhur Sarıkaya....
82687 dosyayı görüntüle
Boyalıca köyünü uzaktan süzmeye devam....
Yol boyu millet göle giriyor, her yer plaj. Ben de özenmedim değil. Vaktim olmasa da bir ayaklarımı sokayım diyorum.
82688 dosyayı görüntüleGöl seviyesinden Orhangazi....
82689 dosyayı görüntüle
Göl seviyesinden İznik....
Müşküle -Göllüce arasında denizin (gölün) tadını çıkaran çocuklara takılan gözüm, biri sağdan biri soldan atağa kalkan iki gözü dönmüş köpeği geç farketti. Köpeklerden hoşlandığımı söyleyemem, dolayısıyla onlarla nasıl dost olunur veya uysallaştırılır, bilmiyorum. Ben de pedala kuvvet kaçıyorum ama hayvanlar vazgeçmiyor, salyalar saçarak geliyorlar. Geliyorlar. Hani belgesellerde seyretmişsinizdir, çita en hızlı hayvandır ama menzili 20 saniyedir, bu sürede avı yakalayamazsa bırakır. Ama onun yarı hızında koşabilen sırtlan, bir avı gözüne kestirdi mi, hızını koruyarak 40 km kadar kovalama gücüne sahiptir ve bu iz sürüşlerin sonunda çoğunlukla avını yakalar. Bu köpekler de sırtlanlara özendiyse işim zor derken 500 m kadar sonra peşimi bıraktılar (2.köpek saldırısı).
Göllüce'yi geçtikten sonra tekrar içeri doğru yöneliyorum. İznik elini uzatsan tutacakmışsın gibi geliyor ama yakmaya başlayan güneş altında yol uzuyor da uzuyor.
82690 dosyayı görüntüle
82691 dosyayı görüntüle
Nihayet köprülü kavşak şantiyesini de geçtikten sonra İznik'e giriyorum. İznik'in fethi sırasında Orhan Gazi'nin ordusuna bağlı olarak şehit düşen askerler anısına yapılan Kırgızlar Türbesini selamlayıp Yenişehir Kapısından giriyorum.
82692 dosyayı görüntüle
Haziran ayında okuduğum bir yorumda İznik'in bir türlü bitmeyen ve sokakları toz/çamura bulayan kazı çalışmalarından bahsediliyordu. Ben de aynı manzarayla karşılaşıyorum ve merkezde bir iki resim çektikten sonra soluklanmak için sahile yöneliyorum. Buradaki banklardan birinde yarım saat kadar, İstanbul'da yaşayıp da görmekten mahrum kaldığım suyun sesini dinliyorum.
82697 dosyayı görüntüle
Ayasofya Camii...
82699 dosyayı görüntüle
İznik...
82701 dosyayı görüntüle
Devam. Güneş tepede ve öğlen oldu. Ezanla birlikte Boyalıca'ya doğru İstanbul kapısı yanından çıkış yapıyorum. Boyalıca'ya kadar güneşin yaktığı düz ve yer yer gevşek mıcırlı bir yolda sürüyorum. İki tarafım da bodur zeytinliklerle dolu. Çok şükür buraya henüz dokunmamışlar. Çocukluğumda Edremit - Akçay arası da böyle zeytinlik doluydu, şimdilerde betonların arasında kalan tek tük ağaçları zor seçiyorsun.
18 km sonra Boyalıca'ya ulaşıyorum. Karamürsel yönüne doğru duvar gibi yükselen rampaya vurmadan önce mola vereceğim. İnsanlar sahildeki kahvede oturup çay içiyor, çocuklar denize gidiyor, denizden dönüyor. Ablalar teyzeler sokakta kazanlar içinde ya bir mevlüt ya da hayır için pilav taşıyorlar. Küçük yerde yaşamaya özenmeyelim de ne yapalım?
Boyalıca'dan Altınova-Karamürsel yönüne döner dönmez 3.köpek saldırısına uğradım. Bu sefer başta tek köpekti, onu savdım ve devam ediyordum ki baktım arkadaşlarını toplamış 5 köpek birden geliyorlar. Artık tak demişti, bisikletle yokuş aşağı üzerlerine hücum ederek dağıttım hepsini. Nasıl da zoru görünce kaçıyor itler.
82703 dosyayı görüntüle
Boyalıca'dan kuzeye, Karamürsel yönünde tırmanış...
82704 dosyayı görüntüle
Resmin sol tarafında, uzakta İznik....
82705 dosyayı görüntüle
İkinci itirafımı da paylaşmayı görev bilirim. Mesafeyi ölçmedim ama buradan, yani Boyalıca'dan itibaren, zirveden de ilerideki Bayındır köyüne kadar bisiklet elimde çıktım. Buradan sonrası Altınova'ya yaklaşana dek sizi yavaş yavaş deniz seviyesine indirecek, çünkü Kızderbent köyünden hemen sonra dere yatağı başlıyor ve yol da o yatağın içinde, dereye paralel gidiyor. Daha önce Mayıs ayında yemyeşil manzara ve gürül gürül akan bir dereyi seyrederek geçmiştim buradan. Şimdi afedersin sidik zoruyla akıyor. Yine de dere kenarında piknikçiler mevcut. Karanlığa kalmamak için buraları hızlıca geçiyorum.
82707 dosyayı görüntüleOsmanlı'dan kalma ve aslına uygun olarak restore edilmiş Valide Köprüsü...
82706 dosyayı görüntüle
Yalak başında mola...
82708 dosyayı görüntüle
82709 dosyayı görüntüle
82710 dosyayı görüntüle
82710 dosyayı görüntüle
82711 dosyayı görüntüle
82712 dosyayı görüntüle
Ayazma'ya yaklaşırken vadi sizi yine çok bozuk bir asfaltta tırmandırıyor, inişten sonrasını ise yeni asfaltlamışlar. Altınova merkeze uğramayı pas geçip Subaşı üzerinden Topçular'a devam ediyorum.
82713 dosyayı görüntüle
Subaşı'ndaki üstgeçitten Osman Gazi Köprüsü...
Sonrasında ise, Eskihisar'dan Gebze istasyona tırmanıp buradan Kartal metro'ya, oradan da eve otobüsle devam ettim. Saat 22:00 de eve ulaştım.
82714 dosyayı görüntüle
Eskihisar feribotundan Osman Gazi Köprüsü...
Gün toplamı alacak olursak 150 km yi tamamlamış oldum. Elde çıktığım yokuşlar düşülürse yuvarlak hesap bisiklet üzerinde 140 km diyebiliriz.
Günübirlik bir zaman dilimine sıkıştırmak zorundaysan bu iş böyle oluyor. Hayır, Cumartesi sabahtan çıkacaksın, geze geze, göre göre, tadını çıkararak süreceksin. Gölün ılık sularına bırakacaksın kendini. Çadırını yükleyeceksin arkaya, kuracaksın batan güneşe karşı, artık kendi yiyeceğini mi getirirsin, Köfteci Yusuf'tan alacağın köfteleri mi dizersin mangala. Yanında bir de yol arkadaşın -KESİNLİKLE- olacak. İznik'te tarihi yerleri gezip göreceksin, yani buradaki gibi uzaktan el sallayarak geçmeyeceksin. İşte ancak göle ayaklarımızı soktuk iki dakika.
82650 dosyayı görüntüle
82652 dosyayı görüntüle
İDO Pendik’ten 07.00 feribotu biletim var. 05.45’te evden çıkıyorum. İskeleye 20 km mesafem var, 06.45’te iskele turnikesinden geçiyorum. Kalkıyoruz. Son birkaç gündür hava durumunu takip ediyordum. İstanbul üzerindeki bulutlar dağılmış olsa da, Yalova tarafında epey bulut var. Güzel güzel, böyle devam inşallah. Yakan bir Ağustos güneşini hiç tercih etmiyorum.
82653 dosyayı görüntüle
07.50’de Yalova’ya yanaşıyoruz. İnip vakit kaybetmeden Bursa yönüne giriyorum. Süpürgelik rampasından araba ile geçiş haricindeki tecrübem, 4-5 sene önce yaptığım güdük bir İznik gölü turunda Orhangazi’den gelerek buradan Yalova’ya yaptığım iniş. O yüzden bu rampa beni korkutmuyor değil. Ama kısmette ne varsa onu görürüz diyerek bulutlu, serince havayı yakalamışken devam ediyorum.
82654 dosyayı görüntüle
Rampanın dik bir kısmını tamamladıktan sonra kahvaltı etmeyi bahane ederek soluklanıyorum. Bulutlar güneşi hiç göstermiyor ve artık yağmasını bekliyorum, ama yağmıyor. Bu ilk molanın sonlarına doğru 3 kişilik bir grup geçiyor.
82657 dosyayı görüntüle 82658 dosyayı görüntüle
Ağır ağır tırmanıyorlar. Peşlerine takılıyorum. Onların temposuna uyabilirsem rampanın kalanı sorun olmayacak. Tahminimde yanılmıyorum. Tırmanamayacağımı, elime alıp yürüyeceğimi zannettiğim yokuşu, zamanla onları gözden kaybetsem de sıkıntısız bitiriyorum ve zirveden aşağıya, neredeyse hiç pedal çevirmeksizin yol aldığım Orhangazi inişini yapıyorum.
82659 dosyayı görüntüle
Orhangazi’de yön tabelaları, araçları gölün kuzey yoluna yönlendirir. Benim gibi güneyden gitmek isteyenler bu kavşakları geçip ileride sağda stadyumun yer aldığı kavşaktan sapmalılar. Buradan girince küçük bir sanayi bölgesini geçtikten sonra doğayla baş başa kalıyorsunuz.
82660 dosyayı görüntüle
82661 dosyayı görüntüle
Bir süre göle biraz mesafeli ama paralel devam eden yol, nihayet göle sıfırlanıyor. Burası kumsal, ancak plaj olarak kullanılıyor mu bilmiyorum. Henüz sabah saatleri ve güneş gri bulutların arkasında, ve bulanık dalgaların vurduğu plaj, martıların hakimiyetinde.
82662 dosyayı görüntüle
Martıları geçtikten hemen sonra ilk köpek saldırısına uğruyorum. Henüz bölgelerini korumaya yeminli salyalar saçan tur köpekleriyle baş etmede yeterli tecrübem yok. O yüzden kaçmayı tercih ediyorum.
Böyle bir müddet sürdükten sonra sessiz, sakin Gölyaka mahallesini geçiyorum. Buradan itibaren yol, içeriye doğru dönerek sahilden uzaklaşıyor, ve tabi tırmanmaya başlıyor.
82668 dosyayı görüntüle
Hmmm.... Masörleriyle ünlü Yenisölöz....
Sölöz'e geliyorum. Eski tip evlerin ayakta kalmaya çalıştığı çok hoş bir yer. İçinden geçerken zeytin posası kokuları geliyor. Vakit olsa da otursam kahvede bir çay içsem. Hayır, daha çok yolum var, devam.
82669 dosyayı görüntüle
82671 dosyayı görüntüle
Sölöz çıkışında kuşbakışı güzel görüntüler belirirken güneş de bulutların arasından ilk kez kendini gösteriyor.
82673 dosyayı görüntüle
Sonrasında yol inişli çıkışlı bir müddet içerden devam ettikten sonra nihayet Narlıca bayırı beliriyor. Saklamanın lüzumu yok, burada duvar misali rampalar var, inip güzel güzel yürüyerek çıkıyorsunuz.
82674 dosyayı görüntüle
82675 dosyayı görüntüle
Narlıca'dan İznik yönüne iniş de tıpkı tırmanış gibi sert. Artık yol, epey bir süre sahile sıfır devam edecek.
82683 dosyayı görüntüle
Tekrar sahile inişten itibaren hep karşı kıyıyı yoklayarak sürüyorum. Gözüm hep Boyalıca'da. Bakalım oraya vardığımda o yokuşu nasıl çıkacağım.
82684 dosyayı görüntüle
Müşküle...
82685 dosyayı görüntüle
82686 dosyayı görüntüle
Meşhur Sarıkaya....
82687 dosyayı görüntüle
Boyalıca köyünü uzaktan süzmeye devam....
Yol boyu millet göle giriyor, her yer plaj. Ben de özenmedim değil. Vaktim olmasa da bir ayaklarımı sokayım diyorum.
82688 dosyayı görüntüleGöl seviyesinden Orhangazi....
82689 dosyayı görüntüle
Göl seviyesinden İznik....
Müşküle -Göllüce arasında denizin (gölün) tadını çıkaran çocuklara takılan gözüm, biri sağdan biri soldan atağa kalkan iki gözü dönmüş köpeği geç farketti. Köpeklerden hoşlandığımı söyleyemem, dolayısıyla onlarla nasıl dost olunur veya uysallaştırılır, bilmiyorum. Ben de pedala kuvvet kaçıyorum ama hayvanlar vazgeçmiyor, salyalar saçarak geliyorlar. Geliyorlar. Hani belgesellerde seyretmişsinizdir, çita en hızlı hayvandır ama menzili 20 saniyedir, bu sürede avı yakalayamazsa bırakır. Ama onun yarı hızında koşabilen sırtlan, bir avı gözüne kestirdi mi, hızını koruyarak 40 km kadar kovalama gücüne sahiptir ve bu iz sürüşlerin sonunda çoğunlukla avını yakalar. Bu köpekler de sırtlanlara özendiyse işim zor derken 500 m kadar sonra peşimi bıraktılar (2.köpek saldırısı).
Göllüce'yi geçtikten sonra tekrar içeri doğru yöneliyorum. İznik elini uzatsan tutacakmışsın gibi geliyor ama yakmaya başlayan güneş altında yol uzuyor da uzuyor.
82690 dosyayı görüntüle
82691 dosyayı görüntüle
Nihayet köprülü kavşak şantiyesini de geçtikten sonra İznik'e giriyorum. İznik'in fethi sırasında Orhan Gazi'nin ordusuna bağlı olarak şehit düşen askerler anısına yapılan Kırgızlar Türbesini selamlayıp Yenişehir Kapısından giriyorum.
82692 dosyayı görüntüle
Haziran ayında okuduğum bir yorumda İznik'in bir türlü bitmeyen ve sokakları toz/çamura bulayan kazı çalışmalarından bahsediliyordu. Ben de aynı manzarayla karşılaşıyorum ve merkezde bir iki resim çektikten sonra soluklanmak için sahile yöneliyorum. Buradaki banklardan birinde yarım saat kadar, İstanbul'da yaşayıp da görmekten mahrum kaldığım suyun sesini dinliyorum.
82697 dosyayı görüntüle
Ayasofya Camii...
82699 dosyayı görüntüle
İznik...
82701 dosyayı görüntüle
Devam. Güneş tepede ve öğlen oldu. Ezanla birlikte Boyalıca'ya doğru İstanbul kapısı yanından çıkış yapıyorum. Boyalıca'ya kadar güneşin yaktığı düz ve yer yer gevşek mıcırlı bir yolda sürüyorum. İki tarafım da bodur zeytinliklerle dolu. Çok şükür buraya henüz dokunmamışlar. Çocukluğumda Edremit - Akçay arası da böyle zeytinlik doluydu, şimdilerde betonların arasında kalan tek tük ağaçları zor seçiyorsun.
18 km sonra Boyalıca'ya ulaşıyorum. Karamürsel yönüne doğru duvar gibi yükselen rampaya vurmadan önce mola vereceğim. İnsanlar sahildeki kahvede oturup çay içiyor, çocuklar denize gidiyor, denizden dönüyor. Ablalar teyzeler sokakta kazanlar içinde ya bir mevlüt ya da hayır için pilav taşıyorlar. Küçük yerde yaşamaya özenmeyelim de ne yapalım?
Boyalıca'dan Altınova-Karamürsel yönüne döner dönmez 3.köpek saldırısına uğradım. Bu sefer başta tek köpekti, onu savdım ve devam ediyordum ki baktım arkadaşlarını toplamış 5 köpek birden geliyorlar. Artık tak demişti, bisikletle yokuş aşağı üzerlerine hücum ederek dağıttım hepsini. Nasıl da zoru görünce kaçıyor itler.
82703 dosyayı görüntüle
Boyalıca'dan kuzeye, Karamürsel yönünde tırmanış...
82704 dosyayı görüntüle
Resmin sol tarafında, uzakta İznik....
82705 dosyayı görüntüle
İkinci itirafımı da paylaşmayı görev bilirim. Mesafeyi ölçmedim ama buradan, yani Boyalıca'dan itibaren, zirveden de ilerideki Bayındır köyüne kadar bisiklet elimde çıktım. Buradan sonrası Altınova'ya yaklaşana dek sizi yavaş yavaş deniz seviyesine indirecek, çünkü Kızderbent köyünden hemen sonra dere yatağı başlıyor ve yol da o yatağın içinde, dereye paralel gidiyor. Daha önce Mayıs ayında yemyeşil manzara ve gürül gürül akan bir dereyi seyrederek geçmiştim buradan. Şimdi afedersin sidik zoruyla akıyor. Yine de dere kenarında piknikçiler mevcut. Karanlığa kalmamak için buraları hızlıca geçiyorum.
82707 dosyayı görüntüleOsmanlı'dan kalma ve aslına uygun olarak restore edilmiş Valide Köprüsü...
82706 dosyayı görüntüle
Yalak başında mola...
82708 dosyayı görüntüle
82709 dosyayı görüntüle
82710 dosyayı görüntüle
82710 dosyayı görüntüle
82711 dosyayı görüntüle
82712 dosyayı görüntüle
Ayazma'ya yaklaşırken vadi sizi yine çok bozuk bir asfaltta tırmandırıyor, inişten sonrasını ise yeni asfaltlamışlar. Altınova merkeze uğramayı pas geçip Subaşı üzerinden Topçular'a devam ediyorum.
82713 dosyayı görüntüle
Subaşı'ndaki üstgeçitten Osman Gazi Köprüsü...
Sonrasında ise, Eskihisar'dan Gebze istasyona tırmanıp buradan Kartal metro'ya, oradan da eve otobüsle devam ettim. Saat 22:00 de eve ulaştım.
82714 dosyayı görüntüle
Eskihisar feribotundan Osman Gazi Köprüsü...
Gün toplamı alacak olursak 150 km yi tamamlamış oldum. Elde çıktığım yokuşlar düşülürse yuvarlak hesap bisiklet üzerinde 140 km diyebiliriz.
Günübirlik bir zaman dilimine sıkıştırmak zorundaysan bu iş böyle oluyor. Hayır, Cumartesi sabahtan çıkacaksın, geze geze, göre göre, tadını çıkararak süreceksin. Gölün ılık sularına bırakacaksın kendini. Çadırını yükleyeceksin arkaya, kuracaksın batan güneşe karşı, artık kendi yiyeceğini mi getirirsin, Köfteci Yusuf'tan alacağın köfteleri mi dizersin mangala. Yanında bir de yol arkadaşın -KESİNLİKLE- olacak. İznik'te tarihi yerleri gezip göreceksin, yani buradaki gibi uzaktan el sallayarak geçmeyeceksin. İşte ancak göle ayaklarımızı soktuk iki dakika.


