can onur
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Haziran 2012
- Mesaj
- 1.052
- Tepki
- 3.191
- Yaş
- 50
- Şehir
- Ankara
- İsim
- Can Onur
- Başlangıç
- 1982—83
- Bisiklet
- Cannondale
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
Geçen hafta havaların güzel gitmesini fırsat bilerek Ankara'dan Konya'ya bir bisiklet gezisi yapayım dedim. Pazartesi sabah saat 5 buçuk gibi evden çıkmayı planlıyordum. Pazar gece yatmadan önce son bir kez meteorolojinin sitesine baktığımda, Konya ve civarında havanın gök gürültülü ve yağmurlu olacağı uyarısını okudum. Sabah uyandım, Konya'ya gitmeye niyetliyken Eskişehir'e gitmeye karar verdim. Havanın durumuna göre Bozüyük'e, belki de Bileck'e kadar da devam ederim diye düşündüm. Daha önce Eskişehir'e gittiğim ve o seyahatin fotoğraflarını burada yayınladığım için bütün geziyi tekrar anlatmak istemiyorum. Kısaca, sabah 6'yı 5 geçe yola çıktım, akşam 4 buçukta Eskişehir'e ulaştım. Hava çok güzeldi, düşmeseydim ve daha sonra lastiğim patlamasaydı Eskişehir'e 1 saat erken varıp, Bilecik'e doğru yola devam edebilirdim. Bunu güzel bir antrenman gezisi olarak kabul edip Bilecik planımı seneye erteledim.
Eskişehir il sınırı
http://farm9.staticflickr.com/8318/8050208390_df18671850_z.jpg
İlk molamı Oğlakçı girişindeki Yüceller Tesisleri'nde verdim. Burada 2 tas cacık ve 2 bardak çay içtim, arkasından bir adet kadayıf yedim ve kendime geldim. Boşalan suluğumu doldurdum ve yola çıktım.
Sivrihisar girişindeki TŞOF Tesisleri'nde kısa bir internet molası verdim. Yıllardır önünden geçer dururum, bir kere bile uğrama fırsatım olmamıştı bu tesise. Burada wi-fi olacağını tahmin ettim ve portakal suyumu içerken internetten de fotoğraflarımı, geziyle ilgili notlarımı vs paylaştım.
Sivrihisar girişi, TŞOF Tesisleri
http://farm9.staticflickr.com/8034/8050208090_d7126b477c_z.jpg
Sivrihisar'dan çıktım, 5 km sonra ön lastiğimin patlamış olduğunu farkettim. Bisikletimi uygun bir yere çektim, ön lastiği çıkardım, iç lastiği yedeğiyle değiştirdim ve yola devam ettim.
http://farm9.staticflickr.com/8176/8050201131_20d146dc52_z.jpg
Patlamış iç lastiği yedeğiyle değiştirmesine değiştirdim ama bu sefer de yedek lastiğin sibobu kalın geldi ve dış lastikte potluk yaptı. Bu da sürüşte dengesizlik yarattı. En yakın benzin istasyonuna gittim, lastiği tekrar söktüm, sorunu düzeltmeye çalıştım. Mükemmel olmadı ama beni Eskişehir'e kadar idare etti.
Eskişehir 35 Km
http://farm9.staticflickr.com/8030/8050201189_a846817ffb_z.jpg
Lastik sorununu da hallettikten sonra yola hızla devam ettim. Hava çok güzeldi, rüzgar da mani olmadı, hatta ara sıra destek bile oldu bana. Sivrihisar'dan sonra yaklaşık ortalama 40 km/saat hızla Eskişehir'e kadar gittim. Bu ortalama hız, bugüne kadar yaptığım en hızlı uzun mesafe ortalamasıydı.
Eskişehir nüfus, rakım
http://farm9.staticflickr.com/8034/8050208318_4153789cd9_z.jpg
Eskişehir'e geldikten sonra şehir merkezine uğramadım, Kütahya Yolu'ndan devam ettim. Batıkent'e gidecektim ama yolu şaşırdığım için dolandım durdum. Batıkent, Kütahya değil Bursa yolundaymış... Sora sora Batıkent'i bulduğumda kilometre saatimde toplam 251 km yol yaptığım yazıyordu.
Bu yazıda anlatmak istediğim, bir bisiklet turu değil aslında! Türkiye'deki insanların bisiklete olan ön yargıları, bisiklete bineni insan yerine koymamaları, bizleri trafikte araçtan saymamaları, bisiklet kavramını bilmemeleri, tanımamaları. Yolların durumunu, yola atılan pislikleri daha önceleri hep yazdım, fotoğrafladım, yayınladım bu sitede. Yol durumundan ziyade insanımız hala bisikleti tanımıyor. Son yazımda Afyon'da öğretmenevine bisikletimi almadıklarını yazmıştım. Bir hafta öncesinden rezervasyon yaptırıyorum, 14 saat yorucu bir seyahatin sonrasında yemek yiyip, duş alıp dinlenmek istiyorum adamlar bisikletimi otele almıyorlar! Akşam hava kararmış, saat 8'de Afyon'da otel aramıştım. Ertesi gün Ankara'ya dönmek için Afyon otogarına gittim, bu sefer bisikleti bagaja almayız dediler, sorun çıkardılar. Anadolu firması "tamam, biz alırız" demelerine rağmen muavini ayrı, şoförü ayrı sorun çıkarttı. Geçen günkü Eskişehir gezimde de benzer hikayeler oldu. Dün Eskişehir TCDD Gar'a gittim, nöbetçi müdür yardımcısıyla görüştüm. Bisikleti trene alamam diyor!
- Yahu, tren boş, bisiklet desen incecik bir şey, acelem var, Ankara'ya dönmem lazım...
- Yok, alamam...
- Yahu, neden?
- Kurallar böyle...
- Avrupa'da bu işler böyle olmuyor ama, bir de Avrupa Birliği'ne girmeye çalışıyoruz...
- Sana izin versem, başkaları da görecek.
- E görsün...
Falan filan...
Baktım olmayacak, otogar'a gittim ben de... Bu sefer otogar'da bir sorun çıkarmadılar, hatta sağ olsunlar kibar da davrandılar. Sebebini de tahmin edebiliyorum... YHT seferlerine başladıktan sonra Eskişehir Ankara arasındaki otobüs firmaları yolcularının çoğunu kaybetti. Otobüsler de genelde boş, bisiklete de ses çıkarmadılar. Truva firmasıyla geldim Ankara'ya. Muavin arkadaş çok iyi davrandı ve bisikletimi bagaja koyarken yardımcı da oldu. İsmini soramadım ama kendisine teşekkür ediyorum buradan.
Neyse, Ankara'ya geldim, AŞTİ'nin içinden geçerek Ankaray'a gittim, metro kartı aldım ve...
- Hoopp! Giremezsin!
- Nasıl ya?
- Yassah
- Ya olur mu? Kaç kere geçtim, kimse bir şey demedi bugüne kadar!
- Yassah beyfendi, yassah!
- Kim buranın müdürü, amiri vs?
Gittim, kapısını çaldım amirin.
- Beyefendi, bisikletimi metroya almıyorlar...
- Kurallar böyle
- Peki...
Dışarı çıktım; dışarıda fırtına, rüzgar, hava kararmış, trafik kalabalık... Geri döndüm, amirin yanına gittim...
- Dışarıda fırtına var, alın şunu ya, inecem zaten Maltepe'de!
- Yok, olmaz, kurallar böyle. Bana ceza keserler, memuriyette işler böyle. Taksiye bindir bisikletini... Seni alırsam ne derler bana? Her yerde kameralar var...
Rüzgar olmasa, hava aydınlık olsa metroya sokmaz direkt eve giderdim, bir de mesai çıkışı; insanlar çok kötü araç kullanıyorlar, mecbur kaldım. Neyse, düşük viteste yavaş yavaş eve geldim bir şekilde. Konuya dönecek olursak, her yıl onbinlerce bisikletin satıldığı 75 milyonluk bir ülkede, 2012 senesinde böyle saçmalıklar, ilkellikler yaşanmamalı. Bisikletler trenlere de, otobüslere de metrolara da belli sınırlar içerisinde alınmalı. Biz bunu talep etmezsek kimse bize yardım etmez. Lütfen Devlet Demiryolları'na, belediyelere, Ulaştırma Bakanlığı'na, Turizm Bakanlığı'na ve otobüs firmalarına dilekçe yazalım! Otobüslerin bagajlarında motosiklet taşındığını gördüm kaç kere. Bisiklet neden taşınmasın? Bunu talep etmezsek benzer sorunlarla her zaman karşılaşacağız.
Can Onur
Eskişehir il sınırı
http://farm9.staticflickr.com/8318/8050208390_df18671850_z.jpg
İlk molamı Oğlakçı girişindeki Yüceller Tesisleri'nde verdim. Burada 2 tas cacık ve 2 bardak çay içtim, arkasından bir adet kadayıf yedim ve kendime geldim. Boşalan suluğumu doldurdum ve yola çıktım.
Sivrihisar girişindeki TŞOF Tesisleri'nde kısa bir internet molası verdim. Yıllardır önünden geçer dururum, bir kere bile uğrama fırsatım olmamıştı bu tesise. Burada wi-fi olacağını tahmin ettim ve portakal suyumu içerken internetten de fotoğraflarımı, geziyle ilgili notlarımı vs paylaştım.
Sivrihisar girişi, TŞOF Tesisleri
http://farm9.staticflickr.com/8034/8050208090_d7126b477c_z.jpg
Sivrihisar'dan çıktım, 5 km sonra ön lastiğimin patlamış olduğunu farkettim. Bisikletimi uygun bir yere çektim, ön lastiği çıkardım, iç lastiği yedeğiyle değiştirdim ve yola devam ettim.
http://farm9.staticflickr.com/8176/8050201131_20d146dc52_z.jpg
Patlamış iç lastiği yedeğiyle değiştirmesine değiştirdim ama bu sefer de yedek lastiğin sibobu kalın geldi ve dış lastikte potluk yaptı. Bu da sürüşte dengesizlik yarattı. En yakın benzin istasyonuna gittim, lastiği tekrar söktüm, sorunu düzeltmeye çalıştım. Mükemmel olmadı ama beni Eskişehir'e kadar idare etti.
Eskişehir 35 Km
http://farm9.staticflickr.com/8030/8050201189_a846817ffb_z.jpg
Lastik sorununu da hallettikten sonra yola hızla devam ettim. Hava çok güzeldi, rüzgar da mani olmadı, hatta ara sıra destek bile oldu bana. Sivrihisar'dan sonra yaklaşık ortalama 40 km/saat hızla Eskişehir'e kadar gittim. Bu ortalama hız, bugüne kadar yaptığım en hızlı uzun mesafe ortalamasıydı.
Eskişehir nüfus, rakım
http://farm9.staticflickr.com/8034/8050208318_4153789cd9_z.jpg
Eskişehir'e geldikten sonra şehir merkezine uğramadım, Kütahya Yolu'ndan devam ettim. Batıkent'e gidecektim ama yolu şaşırdığım için dolandım durdum. Batıkent, Kütahya değil Bursa yolundaymış... Sora sora Batıkent'i bulduğumda kilometre saatimde toplam 251 km yol yaptığım yazıyordu.
Bu yazıda anlatmak istediğim, bir bisiklet turu değil aslında! Türkiye'deki insanların bisiklete olan ön yargıları, bisiklete bineni insan yerine koymamaları, bizleri trafikte araçtan saymamaları, bisiklet kavramını bilmemeleri, tanımamaları. Yolların durumunu, yola atılan pislikleri daha önceleri hep yazdım, fotoğrafladım, yayınladım bu sitede. Yol durumundan ziyade insanımız hala bisikleti tanımıyor. Son yazımda Afyon'da öğretmenevine bisikletimi almadıklarını yazmıştım. Bir hafta öncesinden rezervasyon yaptırıyorum, 14 saat yorucu bir seyahatin sonrasında yemek yiyip, duş alıp dinlenmek istiyorum adamlar bisikletimi otele almıyorlar! Akşam hava kararmış, saat 8'de Afyon'da otel aramıştım. Ertesi gün Ankara'ya dönmek için Afyon otogarına gittim, bu sefer bisikleti bagaja almayız dediler, sorun çıkardılar. Anadolu firması "tamam, biz alırız" demelerine rağmen muavini ayrı, şoförü ayrı sorun çıkarttı. Geçen günkü Eskişehir gezimde de benzer hikayeler oldu. Dün Eskişehir TCDD Gar'a gittim, nöbetçi müdür yardımcısıyla görüştüm. Bisikleti trene alamam diyor!
- Yahu, tren boş, bisiklet desen incecik bir şey, acelem var, Ankara'ya dönmem lazım...
- Yok, alamam...
- Yahu, neden?
- Kurallar böyle...
- Avrupa'da bu işler böyle olmuyor ama, bir de Avrupa Birliği'ne girmeye çalışıyoruz...
- Sana izin versem, başkaları da görecek.
- E görsün...
Falan filan...
Baktım olmayacak, otogar'a gittim ben de... Bu sefer otogar'da bir sorun çıkarmadılar, hatta sağ olsunlar kibar da davrandılar. Sebebini de tahmin edebiliyorum... YHT seferlerine başladıktan sonra Eskişehir Ankara arasındaki otobüs firmaları yolcularının çoğunu kaybetti. Otobüsler de genelde boş, bisiklete de ses çıkarmadılar. Truva firmasıyla geldim Ankara'ya. Muavin arkadaş çok iyi davrandı ve bisikletimi bagaja koyarken yardımcı da oldu. İsmini soramadım ama kendisine teşekkür ediyorum buradan.
Neyse, Ankara'ya geldim, AŞTİ'nin içinden geçerek Ankaray'a gittim, metro kartı aldım ve...
- Hoopp! Giremezsin!
- Nasıl ya?
- Yassah
- Ya olur mu? Kaç kere geçtim, kimse bir şey demedi bugüne kadar!
- Yassah beyfendi, yassah!
- Kim buranın müdürü, amiri vs?
Gittim, kapısını çaldım amirin.
- Beyefendi, bisikletimi metroya almıyorlar...
- Kurallar böyle
- Peki...
Dışarı çıktım; dışarıda fırtına, rüzgar, hava kararmış, trafik kalabalık... Geri döndüm, amirin yanına gittim...
- Dışarıda fırtına var, alın şunu ya, inecem zaten Maltepe'de!
- Yok, olmaz, kurallar böyle. Bana ceza keserler, memuriyette işler böyle. Taksiye bindir bisikletini... Seni alırsam ne derler bana? Her yerde kameralar var...
Rüzgar olmasa, hava aydınlık olsa metroya sokmaz direkt eve giderdim, bir de mesai çıkışı; insanlar çok kötü araç kullanıyorlar, mecbur kaldım. Neyse, düşük viteste yavaş yavaş eve geldim bir şekilde. Konuya dönecek olursak, her yıl onbinlerce bisikletin satıldığı 75 milyonluk bir ülkede, 2012 senesinde böyle saçmalıklar, ilkellikler yaşanmamalı. Bisikletler trenlere de, otobüslere de metrolara da belli sınırlar içerisinde alınmalı. Biz bunu talep etmezsek kimse bize yardım etmez. Lütfen Devlet Demiryolları'na, belediyelere, Ulaştırma Bakanlığı'na, Turizm Bakanlığı'na ve otobüs firmalarına dilekçe yazalım! Otobüslerin bagajlarında motosiklet taşındığını gördüm kaç kere. Bisiklet neden taşınmasın? Bunu talep etmezsek benzer sorunlarla her zaman karşılaşacağız.
Can Onur


