Konu hırsızlığın iyi ya da kötü olduğu, ihtiyaçtan yapılıp yapılmadığı değil.
Kimse iyi yapmış demiyor.
İhtiyaçtan da olsa, keyfine de olsa hırsızlığın cezasının ölüm olmaması gerektiğini söylemeye çalıştım.
İhtiyaçtan çalınıyorsa neden insanın ihtiyaç için hırsızlık yaptığı, keyfi çalıyorsa da eğitim sistemi sorgulanmalı.
Ayrıca aç ise ekmek çalar, çocuk muhtaç kalmıştır baklava çalar gibi sınırlamak da bana doğru gelmiyor. İnsanlar sadece ekmek ya da baklavaya muhtaç değil. Gelir dağılımının bu kadar adaletsiz olduğu bir dünyada (yüzde 20'nin tüm gelirin yüzde 80'ini yediği bir dünya, halkın yüzde 38.2'si ısınma giderini karşılayamıyor, yüzde 47 kendisine yeni kıyafet alacak bir gelirden yoksun), ortalığın hayal ışıklarıyla, tüketim büyüsüyle zenginlerin sınırsız mutluluk neşesini deneyimlediği dünyada fakirlere sadece ekmek ve baklava hakkı mı tanıyacağız?
Mecbur kaldığı için hırsızlık yapanı öldürelim, iyi de birilerinin sınırsız zenginliğinin bedeli değil midir bu fakirlik?
Yanlış anlaşılmasın, şu hayatta açlıktan nefesim kokacak kadar fakir kaldım ama yine kursağımdan başkasının kuruşu geçmedi. Yeteneğimle, çalışma azmimle bir yerlere geldim. Bu benim şansımdır. Ama şanslı olmam, benim kadar şanssız olanın ihtiyacı için hırsızlık yapması durumunda onun öldürülmesini isteyeceğim anlamına gelmez.
Hırsızlıkları önlemek istiyorsanız hırsızlık yaratan sistemi eleştirin.
Bataklık kurutulmadan sinekten kurtuluş olmaz çünkü.