Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Bisiklet Forum Tüketim Karşıtı Çevreciler Platformu

Ev internetini kapattırdım.
Cep telefonumdaki internet bana yetiyor gibi.

Zaten netten film falan izleyen biri değildim.
Ayda 60 lira vermek gereksiz oluyordu ama sözleşmem gereği devam zorunluluğum vardı.
Sözleşmem bittiğine göre daha fazla durmak anlamlı olmayacaktı benim için.

Selamlar...
 
Scudo
@Ahmetgitar Sana bir soru, şehir dışına taşınmayı hiç düşündün mü? Orman kenarında ya da dere kenarında bir müstakil ev. Tabi su olmayacak (su deposu ve haftalık dolumlar bi çözüm olabilir belki), elektrik desen çok zor. E telefon da çekmeyecek büyük ihtimal. Isınma şömine ve odun ile olacak, haftalık şehir ziyaretleri ile erzak alınsa, ki buna da sanırım araba lazım. Bisikletle de olur gerçi ama sığar mı bilmem. Bu hayat tarzında insanın kendisine şehirde hiç yapmadığı ve yapmayacağı yeni meşgaleler ve ilgi alanları bulması gerekir sanırım. Şimdi ben bekar adamım. Yalnızlığa da baya alıştım. İnsanları anlamaya çalışmayı da uzun zaman önce bıraktım, ki zaten anlayacak fazla bişey de yok, herkes burnunun dikine gidiyor işte. Ben bu konunun bu başlık ile yakından ilgili olduğunu düşünüyorum. Yani şehirden ve insanoğlunun yaptığı makineden kendini sökme çıkarma konusu. Nitekim bana göre şehirde yaşamaya devam eden bir insanın kendisini şehirden soyutlaması imkansız. İstediğiniz kadar az elektrik harcayın, az su harcayın ya da internet televizyon kullanmayın, şehirde yaşadığınız sürece asla kaçamayacağınız stresle boğuşmak zorundasınız. Ayrıca politik camianın baskısını ve ekonomik zorlukları da her daim ensenizde hissedeceksiniz (zengin değilseniz tabi). Ben son bir kaç senedir bu konuyu baya ciddi düşünüyorum. Bu yazdıklarım da benim sesli düşünmem gibi oldu aslında. Yalnızlık çok huzur verici bişey gerçekten de alışan için. Fakat benim bahsettiğim yalnızlık şehirde ya da kasabada insanlarla çevrili bir yalnızlık değil. Gerçekten de en az 5-10 kilometre çevrenizde hiç kimsenin olmadığı tipte bir yalnızlık. Araba sesi yok, kavga gürültü yok, çocuk ağlaması yok, öfke yok en önemlisi. Sessizlik ve huzur var. Şehirde yaşadığımız sürece kaçamayacağımız şeyler bunlar malesef. Antarktika ile ilgili bir belgesel izlemiştim, adamlar dünyanın güney ucunda buzulların altındaki fokları araştırıyorlardı. Hiç unutmam, adam şöyle dedi, "bazen rüzgarsız gecelerde barakanın dışına çıkıp biraz yürüyüp dururum, ve o esnada sessizlik o kadar muazzamdır ki, kendi kalp atışımı duyabilirim". Ben bugüne kadar kendi kalp atışımı steteskop kullanmadan hiç duymadım. Ama demek ki duyulabiliyormuş. Tabi malum bölgede börtü böcek de yok, ses çıkaracak hiç bir şey yok, bunu da hesaba katmak lazım. Konu dağıldı :)

Şimdi bana soracaksınız, peki parayı nasıl kazanacağız. Valla bu tip bir hayat ancak freelance işlerle mümkün sanırım. Tercümanlık, grafikerlik gibi uzaktan yapılıp teslim edilen tipte işler olabilir. Fakat tabi bu işler için teknoloji ve internet bağlantısı da şart malesef. Parayı tümden iptal edelim desek, gıda ve suyu kendi başımıza tedarik edebilecek yetilere ve tecrübeye sahip olmamız lazım, kısaca bir nevi Bear Gryls gibi bi adam olmamız lazım. Ağaç kesmeyi ısınmayı filan bilmemiz lazım. Hatta hayvan postundan kendimize kıyafet yapmayı filan bile bilmemiz lazım. Paradan kaçmak işte bu kadar zor. Öğrenmek için hiç bi zaman geç değil. Fakat tabi şehir hayatının rahatlığı ve tembelliği de malesef kolay kolay kaçılacak şeyler değil sanırım. Ama sanki bir gün bir çoklarımızın bunu yapmak zorunda hissedeceğine dair içimde bir ses de yok değil.

Lafı fazla uzattım yani kısaca söylemek istediğim, şehirde yaşayan ve çalışıp para kazanan ve bu parayla da kendimize "ürünler" alan insanlar olarak kendimizi kalabalıklardan farklı görmemizin pek de bir faydası yok. Farkımız yok çünkü. Kusura bakmayın ama bunun adı tüketim karşıtlığı değil, çevrecilik de değil. Şehir zaten başlı başına bir karınca yuvası gibi. Biz de işçi karıncalarız işte. Tüketiyoruz ve çevreyi de kirletiyoruz. Aldığımız her ürünün plastik paketi var, para verip satın aldığımız oyuncaklar var, var oğlu var. Mikrodalga fırın çalışsın diye elektrik harcamak zorundayız ve o elektrik için de doğalgaz yakılıyor, ister az ister çok. Sistem için fark eden bişey yok. İstediğimiz kadar az kullanalım, sonuçta kullandığımız sürece biz de herkes gibi kullanıyoruz. Malesef bunlar bizi çevreci ya da tüketim karşıtı yapmıyor, yapamıyor.

Benim naçizane fikrim budur. Biraz dağınık oldu ama neyse işte.
 
@Trekkie merhaba,
Elbette bir gün köyde yaşamayı düşünüyorum. Zaten Aslen Artvin Şavşatlıyım ki gerçekten yaşanacak bir yer.

Fakat tüketim karşıtı ve çevreci olmak için illa köyde yaşamak gerektiğini düşünmüyorum.
Şehir hayatının karmaşası ve gürültüsü içerisinde de tüketim kültürüne girmeden dolayısıyla yaşama kaygısını normal insanlar gibi hissetmeden yaşamak mümkün.
Mütevazi yaşamak nerede olursa olsun tüketim ve çevrecilikle ilişki içerisindedir ki aynı şekilde köyde yaşayıp çevreci olmamak da bu anlamda mümkün.

İsrafın üzerinde boşuna durmuyoruz.

Dünyada çöpe giden gıda miktarı 700 milyondan fazla aç insanı doyurmak için gerekenin tam dört katı!

Aşağıdaki yazıyı dikkatlerinize sunayım, herkesin doyabileceği bir dünya ellerimizde.

(link)
 
@Trekkie

Replik:" Şerefsizim benim aklıma gelmişti."
Şehirden uzak yaşamayı ciddi ciddi düşünüyorum. Şehir medeni olmaktan çıktı çünkü. Burayı takip eden arkadaşlara bir kitap ve film tavsiyesinde bulunmuştum. Yeni bir film daha eklemek istiyorum. Daha birkaç gün önce izledim ve mutlaka ama mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Türkçe adı: Ormana Doğru. İzleyip görüş bildiren arkadaşlar olursa da sevinirim.
 
@ykaya merhaba, öneriniz olan film aklımda henüz izlemedim. Onu ve hemen yukarıda yazdığınız filmi izleyeceğim. Elbette ki buraya yazarım.
 
  • Beğen
Tepkiler: Nigga ve ykaya
@ykaya bu filmin devamı varmı? Ormana doğru 2 bulamadım iyi filmmişde sonu biyere bağlanmamış
 
Biz biraz kendimizi mecbur hissettigimizden, biraz korktugumuzdan, biraz genetik ozellillerimizi unuttugumuzdan bahsi geçen doğal hayat konusunu kafamızda cok büyütüyoruz. Hep bir fantezinin peşindeyiz, su kenarı dağ başı falan... Belki o şekildeki fantastik hayatı yaşayan binlerce insan var, ancak kendisini o kadar da souyuylamadan bir sekilde asgari ihtiyaçları gidererek yaşayan, bunu yaparken de "aman ben ne güzel kafa dinliyorum" diye değil de gecim derdinden dolayı, şartlar onu mecbur bıraktığı için, başka bir hayatın da var olabileceğini bilmediğinden, vs. sebeplerle yaşayanlar var. Bir çok kişi yaylalar sadece yazın dolar zanneder ama bir çok yaylada hayatına devam eden, kışın da orayı terk etmeyen insanlar var. 2000 civarı rakımlarda karda kışta yaşamaya devam edenler, yahut herkes gittiği halde kendilerinin terketmedigi, üç bes haneden müteşekkil dağ köyleri. Meseela ben sadece 3 haneden müteşekkil köyler biliyorum.

Arkadaşlar hayal olarak nitelendirdiğiniz hayat düzenini yaşayan yüz binlerce insan var. Korkmayın ve bunu sasece bir film konusuymuş gibi algılamayın, tek yapmanız gereken beyninize sizden habersiz yerlestirilen bu medeni hayat tarzının sizin genlerinizde olmadığını ve başka yaşam tarzlarının ancak senaryo olmadığını bilin.

LG-H542 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
@TuTKuN Film bildiğim kadarı ile yeni zaten. Devamını getirirler diye düşündüm ben de zaten sonunu görünce.
 
Enerjide tüketimi azaltmazsak kış daha da zor geçecek gibi.
Arz yetersizliği sebebiyle planlı kesintiler yapılıyor.
(link)
 
@Homer

Bu posttan sonra, eski faturalarımın dökümünü yaptım. dediğim gibi 60-70 değil 45-55 lira aralığındaymış son 6 ayın faturaları.
3 kasımdan beri vampir elektrik sarfiyatı için aldığım önlemi aksatmadan uyguladım. Bir fatura dönemini bu şekilde geçirmiş oldum.

Vampire önlem aldığım cihazlar;
LED Tv x 2
HiFi amplikatör ve hoparlörler
Digitürk
Dvd oynatıcı
Masaüstü Bilgisayar
Wii oyun konsolu
Playstation oyun konsolu
ADSL Modem

Gel gelelim, fatura bir darbe vuramadığımı söylüyor :-(
Bunun dışında her evde olan buzdolabı, çamaşır, bulaşık makineleri var.
Tüm ampuller tasarruflu ancak led değil.
Sabah 8 akşam 8 arası evde buzdolabından başka kimsecikler faal değil.

Önerisi olan? Taktım kafayı bu konuya !
 
@Homer Geçtiğimiz 6 ayda ödediğiniz dağıtım bedeli ile bu ayki dağıtım bedeli aynı mı peki? Biliyorsunuz tek vampir elektrikli cihazlar değil. Faturalarınızdaki tüketim miktarlarını karşılaştırdınız mı? onlar da aynı mı?
 
  • Beğen
Tepkiler: Cemil Dada
@serdarsezgin uyarınız için teşekkürler.
Ancak otomatik ödeme denen banka icadını kullandığımdan faturaları tutmuyorum elimde. Bakalım belki Bedaş'tan detay sorgulayabiliyordur.
 
@serdarsezgin Hallerde ürünler genellikle üçe ayrılıyor. En taze, taze ve idare eder. İdare edenleri yemek şirketleri alır, direk kullanır, çok ucuza alır. Tazeleri, pazarlar veya ürünlerini hızlı tüketen bakkallar alır markete göre daha ucuzdur. Marketler ise raf ömrünün uzun olması için en tazelerini en pahalıya alır. Bundan dolayı arada fiyat farkı vardır.
 
@Ali Batuhan Bayraktar Doğrudur, bu durumda markete gelen ürünün ne kadar beklediği önemli. Raftaki son günlerine geldiğinde kötü ürünü en yüksek fiyata alma ihtimalimiz de var. Demek oluyor ki markette iyi seçmek gerekiyor.
 
Herkese selamlar, konuyu aklıma geldikçe ara ara takip ediyordum. Ancak dün oturup baştan sona kadar okudum :)
@Ahmetgitar bey öncelikle size teşekkür ediyorum, tavsiyelerinizden ve örnek davranışlarınızdan ötürü. Bundan sonra da takipte olacağım. Konu ilk zamanki canlılığına kavuşur ve yeni fikirler filizlendirebiliriz umarım.
 
Geri