Hafta sonu yaklasiyordu ve kisa da olsa bir yerlere gitmeden gecmesini istemedim. Sarkis’i aradim, calisiyordu- gelemem dedi. Erim’i aradim olur dedi. Hemen bir program yaptik. Neresi olsun, hadi Kilyos tarafina dedik, sonra aklimiza daha guzeli geldi: Anadolu Feneri. Zaten yaz tarifesinin de son gunuydu ve istesek de yaza kadar denizden Poyraz’a gidemeyecektik. Sehir hatlari yaz aylarinda Sariyer’den Poyraz’a gemi kaldiriyor, sabah 8:45 ’de. Erim sabah ilk gemiyle (6:30) Karakoy’e gecti. Bulusma yeri olarak Besiktas’i secmistik, saat 7:15 dedik. Herhalde rahat rahat 1,5 saatte Sariyer’e ulasiriz diye dusunduk (sonucta o kadar surmedi bile, 1 saat yetti de artti). Yakin oturdugumdan ben sabah 7’ye az kala ciktim evden, sadece bir yokusu inecek (Ihlamur yokusu) ve sonra dereboyunca Besiktas’a ulasabilecektim, en fazla 10-15 dakika suruyor.. Besiktas’a varirken yanimdan bir bisikletli daha gecti, demek ki baskalari da varmis erkenden yola cikan dedim ki hemencecik Hakan Yazman arkadasimi taniyiverdim. (hani yuksek kadansla ilgili bilgilendirici yazisiyla ovgu toplayan arkadas, ben de cok sey ogrendim bu yazidan. Okumayanlara tavsiye olunur : Yüksek kadans her derde devaymış - BisikletForum).
Selamlastik ve yolumuza devam ettik. Sonra gordum ki ayni noktayi bulusma yeri secmisiz-ust gecitin alti. Onlar da sabah erkenden bulusup 7:40 vapuruyla Bebek’ten Kanlica’ya gececeklermis, oradan inisli cikisli Riva yapacaklarmis. Az sonra 6 kisi oldular ve yol bisikletlerine atlayip vin diye gozden kayboldular. Biz o kadar hizli degildik, agirdan ciktik yola, daha fazla zamanimiz vardi. Neyse uzatmayayim, bastik pedallara Sariyer’e dogru. Hava nedense kapaliydi, hic de boyle olacagini soylememisti TV. Belki de iyi oldu, fazla terlemeden gittk. Sariyer’e vardigimizda daha yarim saatimiz vardi gemi kalkisina, kahvalti da etmemistik, hadi dedik biraz borek yiyelim ve iskeleye en yakin olan Hunkar Borekcisi’ne giriverdik. Bisikletleri kapida birakip ust kata ciktik ve oracikta 250 gr su boregini bir ayranla migdeye indirdik. Doymadik bunla tabii ve bir 250 gr daha paket ettirip Poyraz’a goturduk. Borekler guzeldi, kilosu 16 lira (pek de ucuz degil ama), ayranlar da 1 lira.
http://img255.imageshack.us/img255/8144/p9131139aoq2.jpg
http://img295.imageshack.us/img295/6691/p9131140ahs9.jpg
Herhalde artik mevsimi gecti diye pek fazla yolcu yoktu gemide, bunlar kucuk gemiler. Daha dogrusu motorbotlar. Yarim saat sonra Poyraz’daydik. Liman cikisinda gecen sefer de gordugum “ne alirsan 1 lira” tezgahina rastladik. Vallahi oyle cok sey var ki-bisiklete ait de cok sey var-mutlaka birseyler buluyorsun alacak. Mesela 1 liraya lastik yamalari var (yapistiricisiz, 36 ad.), hani hepimizin kullandigi, hem de yuvarlaklardan. O kadar cok ki omur boyu yeter. Ben kendime bir cimbiz aldim 1 liraya. Neden mi, son Trakya gezimde Fikret Albay ihtiyaclar listesinde bulunduruyordu. Bir sefer lastige girmis dikeni ancak bir cimbiz yardimiyla cikartabilmis ve ufacik dikenin ne buyuk dert actigini anlattiktan sonra ben de ihtiyaclar listesine eklemistim. Kisa bir koy turu attiktan sonra dimdik rampayi (kisa ama bezdiriyor) cikip cayhanelerin (2 tane) bulundugu terasa geldik. Az kisi vardi oturan– birkac yasli balikci, hem sezon bitmis hem de Ramazan nedeniyle olsa, ilk cayevine oturduk. Digeri daha burunda bir yer. Gecen geldigimde burasi parayla kahvalti veriyordu ve disaridan yiyecek kabul etmediginden oturmamistik. Aliskanliktan herhalde bu sefer de oturmadik.
http://img171.imageshack.us/img171/2788/p9131142afx3.jpg
Denize-limana nazir 2. kahvaltimizi gene ayranla baslayip cayla bitirdik. Burada caylar 75 Krs, ayranlar 1 lira. Biraz turistik olma isteginde Poyraz koyu ((link)). Bunu gecen sefer de tutumlarindan cikardim. Hani sezon kisa diye midir, cabuk para toplamak istiyorlar. Cayci amca bu sefer pek guleryuzlu degildi. Belki de oruc durumlari vardi. Ayagimizi sandalyeye koyduk diye homurdandi- beni sadrazama benzetti. Ben de cok gordun demek ki bana sadrazamligi deyip biraz sirinlik yapmaya calistimsa da pek orali olmadi. Poyraz’daki molamizi bitirip koy cikisindaki meydana kadar iterek gittik, dik bir yokustu. Migde de dolu olunca zorlanmayalim dedik. Ama sonra atlayip seyyar manavdan muzlarimizi da alip yola koyulduk. Cok guzel bir yol burasi, keyifle gidilen. Hava da kapali oldugundan terlemeden ciktik yokusu ve 2,5 km sonra Anadolu Feneri-Anadolu Kavagi/Beykoz ayirimindan sola Fenere dogru saptik.
http://img168.imageshack.us/img168/2858/p9131147aaj7.jpg
http://img228.imageshack.us/img228/8606/p9131149aen2.jpg
Inisli bir yolla 3 km sonra Fener’e ulastik. Burasi gercekten cok guzel. Rumeli Feneri’nden cok cok daha guzel.
http://img228.imageshack.us/img228/5834/p9131153aoy1.jpg
Fenerin yanina kadar cikabiliyorsun, istersen banklarda uzaniyor, istersen yemek yiyebilecegin masa bile var. Biz bakkaldan aldigimiz meyva suyunu icerek ve bogazdan gecen gemileri seyrederek oyalandik.
http://img354.imageshack.us/img354/3687/p9131154asx7.jpg
http://img253.imageshack.us/img253/1212/p9131155agx9.jpg
Bizden sonra motorsikletciler geldi, kasklari, deri giysileri ve dizlikleri ile daha goz kamastiriciydilar. Ogreniyoruz ki fener 1933 yilinda Fransizlara verilmis olan 100 yillik imtiyaz hakki iptal edilerek bize geciyor ((link)
http://img253.imageshack.us/img253/3588/p9131157acc6.jpg
Fenerden cikip yol ayirimdan sola Kaynarca yonune dogru saptik. Inisli bir yolla askeriye kapisi onunden gecerek hafif inisli cikisli bir yolla 4,5 km sonra Kaynarca’ya vardik. Yolun trafigi yok denecek kadar azdi. Yan yana giderek sohbet etmek icin cok guzel bir yol. Birkac damla yagmur yaginca aman dedim, hic hazirlikli degilim bu duruma-sakin ha!! Kaynarca cikisi gene sola saptik (Riva/M.Sevketpasa yonu). Sag Beykoz’a gidiyordu. Simdi yol diklesti ve yanimizdan 2 tane TIR’imsi celik kasa kamyon gecti ki, ortalik toz duman oldu. Yani bu kadar toz yutmak da hic hos degil, hani sinirlendik duruma. Neyse ki devami gelmedi. Sag-sol evler, kimisi koy evleri kimisi ise bayagi guzel villalar diyebiliriz, gecerek hep M.Sevketpasa tabelasini takiple 3 km sonra genisce bir ana yola geldik. Sol Riva, sag Kavacik/Cevreyolu diyordu. Burada yonumuzu sasirdik, biz Zerzevatci’ya gitmek istiyorduk ve sandik ki sola gitmemiz gerekiyor. Biraz gittik ama icimizde bir supheyle. Onumuze ilk cikan vatandasa sorduk ve ters yonde oldugumuzu anlayinca aynen tornistan ettik. Megersem Riva yolunda ilerliyormusuz. Neyse gelecek sefer Riva’ya gitmek istiyoruz, yolunu ogrenmis olduk. Vatandas bize yolu tarif etti, dumduz gidin ana yoldan, 2,5 km sonra sagda caminin karsisindan sola (M.S.Pasa) sapinca Zerzevatci’ya varirsiniz dedi. Aynen boyle oldu. 1 km’lik hafif bir cikistan sonra sol M.S.Pasa, sag ise Zerzevatci’ya gidiyordu ve 2 km kadar daha gidip koye vardik.
Burasi adindan anlasilacagi uzere sebze bahceleriyle dolu bir koy ((link)). Heryerde tezgahlar ve uzerlerinde domates, hiyar, incir, fasulye gibisinden sebze dolu- bahceden taze taze. Vallahi dayanamadik ve bir tanesinin onunde durup (sahibi de yoktu, kafamiza gore bir fiyat bicip otlanmaya basladik) Biraz para birakip (160 kurus) domates, hiyar incir falan yedik, komsu kizla sohbet ettik (Aksigorta’da calisiyormus ve koy hayatindan epey uzakmis. Biz de bisikletcinin nasil sigorta ettirilecegi konusunda bilgi edindik). Yolda gorduk ki Istanbul’dan cok araba alis-veris yapmaya gelirmis buraya. Ehh ben de eve taze fasulye aldim 1 kilo ve arka cantama yerlestirdim, Erim’se domatesleri goturdu eve. Koyun cocuklari ile cikisa kadar (sola Polonozkoy yonune dogru, sag Kavacik/Cevreyolu) birlikte pedal basarak ve onlarin akrobatik hunerlerini alkislayarak Zerzevatci koyunu bitirip Polonezkoy’e devam etmeyip saga sapip hemen arkasindan gelen Gorele koyunde (burasini yillar once Giresun’dan gelenler kurmus) bir bisikletci arkadasimiza, Mete Yildiz (Kaptan) ‘a ugramak icin mola verdik. Aslinda geziye Mete de katilacakti ama gece mesaisi uzun surdugunden bu sefer pas gecti. Burosunun onune yerlestik, yeni aldigi bisikleti (Bergamont) inceledik ve deneme surusleri yaptik. Cok guzel, Almanya’dan gelmis bir sehir bisikletiydi ((link) Hani Almanlarin bisikletleri vardir ya, 8 seklinde gidon, camurluk, bagaj, on gobekten dinamolu konforlu bir 28” lik. Sarkis gormeliydi, onun kalemi.
Sohbet sohbet derken annesinin demledigi caylar, cevizler, findiklar, incirler, vallahi guzel bir ikindi kahvaltisi cektik. Bakmisiz ki saat 6 olmus ve kalkmasak aksam yemegini de yiyecegiz, ondan sonra donus daha da zorlasacak diye musade isteyip Acarlar’in onundan (2 tane kule dikmisler, villalar yetmedi herhalde. Bu ara Acaristanbul orman arazisine girdigi icin durdurulmus insaatlari). Kavacik uzerinden Anadolu Hisari’na bir inis ki-sormayin-uctuk. Sonra sahilden basip Uskudar’a vardik. Ben oradan motorla Besiktas’a ve Bebek’e devam ettim. Erim’se Kadikoy uzerinden evine donus yapti.
http://img523.imageshack.us/img523/1443/p9131134abh3.jpg
Hava da kararmaya baslamisti bile.
http://img222.imageshack.us/img222/1847/p9131158aql9.jpg
Guzel bir gezi oldu, sakin ve terletmeyen. Sonucta gene de 75 km yol ve 5 saat bisiklet uzerinde zaman gecirmisiz. 1662 kalori ve 145 gr yag da cabasi isin.
http://img440.imageshack.us/img440/667/poyraz2uy0.jpg
Artik havalar yagisli gececekmis denildi- bu hafta sonu. Yagmurluklari cikartma zamani.
Hepimize bol pedalli gunler olsun.
Not: Fotolar Erim’den.
Selamlastik ve yolumuza devam ettik. Sonra gordum ki ayni noktayi bulusma yeri secmisiz-ust gecitin alti. Onlar da sabah erkenden bulusup 7:40 vapuruyla Bebek’ten Kanlica’ya gececeklermis, oradan inisli cikisli Riva yapacaklarmis. Az sonra 6 kisi oldular ve yol bisikletlerine atlayip vin diye gozden kayboldular. Biz o kadar hizli degildik, agirdan ciktik yola, daha fazla zamanimiz vardi. Neyse uzatmayayim, bastik pedallara Sariyer’e dogru. Hava nedense kapaliydi, hic de boyle olacagini soylememisti TV. Belki de iyi oldu, fazla terlemeden gittk. Sariyer’e vardigimizda daha yarim saatimiz vardi gemi kalkisina, kahvalti da etmemistik, hadi dedik biraz borek yiyelim ve iskeleye en yakin olan Hunkar Borekcisi’ne giriverdik. Bisikletleri kapida birakip ust kata ciktik ve oracikta 250 gr su boregini bir ayranla migdeye indirdik. Doymadik bunla tabii ve bir 250 gr daha paket ettirip Poyraz’a goturduk. Borekler guzeldi, kilosu 16 lira (pek de ucuz degil ama), ayranlar da 1 lira.
http://img255.imageshack.us/img255/8144/p9131139aoq2.jpg
http://img295.imageshack.us/img295/6691/p9131140ahs9.jpg
Herhalde artik mevsimi gecti diye pek fazla yolcu yoktu gemide, bunlar kucuk gemiler. Daha dogrusu motorbotlar. Yarim saat sonra Poyraz’daydik. Liman cikisinda gecen sefer de gordugum “ne alirsan 1 lira” tezgahina rastladik. Vallahi oyle cok sey var ki-bisiklete ait de cok sey var-mutlaka birseyler buluyorsun alacak. Mesela 1 liraya lastik yamalari var (yapistiricisiz, 36 ad.), hani hepimizin kullandigi, hem de yuvarlaklardan. O kadar cok ki omur boyu yeter. Ben kendime bir cimbiz aldim 1 liraya. Neden mi, son Trakya gezimde Fikret Albay ihtiyaclar listesinde bulunduruyordu. Bir sefer lastige girmis dikeni ancak bir cimbiz yardimiyla cikartabilmis ve ufacik dikenin ne buyuk dert actigini anlattiktan sonra ben de ihtiyaclar listesine eklemistim. Kisa bir koy turu attiktan sonra dimdik rampayi (kisa ama bezdiriyor) cikip cayhanelerin (2 tane) bulundugu terasa geldik. Az kisi vardi oturan– birkac yasli balikci, hem sezon bitmis hem de Ramazan nedeniyle olsa, ilk cayevine oturduk. Digeri daha burunda bir yer. Gecen geldigimde burasi parayla kahvalti veriyordu ve disaridan yiyecek kabul etmediginden oturmamistik. Aliskanliktan herhalde bu sefer de oturmadik.
http://img171.imageshack.us/img171/2788/p9131142afx3.jpg
Denize-limana nazir 2. kahvaltimizi gene ayranla baslayip cayla bitirdik. Burada caylar 75 Krs, ayranlar 1 lira. Biraz turistik olma isteginde Poyraz koyu ((link)). Bunu gecen sefer de tutumlarindan cikardim. Hani sezon kisa diye midir, cabuk para toplamak istiyorlar. Cayci amca bu sefer pek guleryuzlu degildi. Belki de oruc durumlari vardi. Ayagimizi sandalyeye koyduk diye homurdandi- beni sadrazama benzetti. Ben de cok gordun demek ki bana sadrazamligi deyip biraz sirinlik yapmaya calistimsa da pek orali olmadi. Poyraz’daki molamizi bitirip koy cikisindaki meydana kadar iterek gittik, dik bir yokustu. Migde de dolu olunca zorlanmayalim dedik. Ama sonra atlayip seyyar manavdan muzlarimizi da alip yola koyulduk. Cok guzel bir yol burasi, keyifle gidilen. Hava da kapali oldugundan terlemeden ciktik yokusu ve 2,5 km sonra Anadolu Feneri-Anadolu Kavagi/Beykoz ayirimindan sola Fenere dogru saptik.
http://img168.imageshack.us/img168/2858/p9131147aaj7.jpg
http://img228.imageshack.us/img228/8606/p9131149aen2.jpg
Inisli bir yolla 3 km sonra Fener’e ulastik. Burasi gercekten cok guzel. Rumeli Feneri’nden cok cok daha guzel.
http://img228.imageshack.us/img228/5834/p9131153aoy1.jpg
Fenerin yanina kadar cikabiliyorsun, istersen banklarda uzaniyor, istersen yemek yiyebilecegin masa bile var. Biz bakkaldan aldigimiz meyva suyunu icerek ve bogazdan gecen gemileri seyrederek oyalandik.
http://img354.imageshack.us/img354/3687/p9131154asx7.jpg
http://img253.imageshack.us/img253/1212/p9131155agx9.jpg
Bizden sonra motorsikletciler geldi, kasklari, deri giysileri ve dizlikleri ile daha goz kamastiriciydilar. Ogreniyoruz ki fener 1933 yilinda Fransizlara verilmis olan 100 yillik imtiyaz hakki iptal edilerek bize geciyor ((link)
http://img253.imageshack.us/img253/3588/p9131157acc6.jpg
Fenerden cikip yol ayirimdan sola Kaynarca yonune dogru saptik. Inisli bir yolla askeriye kapisi onunden gecerek hafif inisli cikisli bir yolla 4,5 km sonra Kaynarca’ya vardik. Yolun trafigi yok denecek kadar azdi. Yan yana giderek sohbet etmek icin cok guzel bir yol. Birkac damla yagmur yaginca aman dedim, hic hazirlikli degilim bu duruma-sakin ha!! Kaynarca cikisi gene sola saptik (Riva/M.Sevketpasa yonu). Sag Beykoz’a gidiyordu. Simdi yol diklesti ve yanimizdan 2 tane TIR’imsi celik kasa kamyon gecti ki, ortalik toz duman oldu. Yani bu kadar toz yutmak da hic hos degil, hani sinirlendik duruma. Neyse ki devami gelmedi. Sag-sol evler, kimisi koy evleri kimisi ise bayagi guzel villalar diyebiliriz, gecerek hep M.Sevketpasa tabelasini takiple 3 km sonra genisce bir ana yola geldik. Sol Riva, sag Kavacik/Cevreyolu diyordu. Burada yonumuzu sasirdik, biz Zerzevatci’ya gitmek istiyorduk ve sandik ki sola gitmemiz gerekiyor. Biraz gittik ama icimizde bir supheyle. Onumuze ilk cikan vatandasa sorduk ve ters yonde oldugumuzu anlayinca aynen tornistan ettik. Megersem Riva yolunda ilerliyormusuz. Neyse gelecek sefer Riva’ya gitmek istiyoruz, yolunu ogrenmis olduk. Vatandas bize yolu tarif etti, dumduz gidin ana yoldan, 2,5 km sonra sagda caminin karsisindan sola (M.S.Pasa) sapinca Zerzevatci’ya varirsiniz dedi. Aynen boyle oldu. 1 km’lik hafif bir cikistan sonra sol M.S.Pasa, sag ise Zerzevatci’ya gidiyordu ve 2 km kadar daha gidip koye vardik.
Burasi adindan anlasilacagi uzere sebze bahceleriyle dolu bir koy ((link)). Heryerde tezgahlar ve uzerlerinde domates, hiyar, incir, fasulye gibisinden sebze dolu- bahceden taze taze. Vallahi dayanamadik ve bir tanesinin onunde durup (sahibi de yoktu, kafamiza gore bir fiyat bicip otlanmaya basladik) Biraz para birakip (160 kurus) domates, hiyar incir falan yedik, komsu kizla sohbet ettik (Aksigorta’da calisiyormus ve koy hayatindan epey uzakmis. Biz de bisikletcinin nasil sigorta ettirilecegi konusunda bilgi edindik). Yolda gorduk ki Istanbul’dan cok araba alis-veris yapmaya gelirmis buraya. Ehh ben de eve taze fasulye aldim 1 kilo ve arka cantama yerlestirdim, Erim’se domatesleri goturdu eve. Koyun cocuklari ile cikisa kadar (sola Polonozkoy yonune dogru, sag Kavacik/Cevreyolu) birlikte pedal basarak ve onlarin akrobatik hunerlerini alkislayarak Zerzevatci koyunu bitirip Polonezkoy’e devam etmeyip saga sapip hemen arkasindan gelen Gorele koyunde (burasini yillar once Giresun’dan gelenler kurmus) bir bisikletci arkadasimiza, Mete Yildiz (Kaptan) ‘a ugramak icin mola verdik. Aslinda geziye Mete de katilacakti ama gece mesaisi uzun surdugunden bu sefer pas gecti. Burosunun onune yerlestik, yeni aldigi bisikleti (Bergamont) inceledik ve deneme surusleri yaptik. Cok guzel, Almanya’dan gelmis bir sehir bisikletiydi ((link) Hani Almanlarin bisikletleri vardir ya, 8 seklinde gidon, camurluk, bagaj, on gobekten dinamolu konforlu bir 28” lik. Sarkis gormeliydi, onun kalemi.
Sohbet sohbet derken annesinin demledigi caylar, cevizler, findiklar, incirler, vallahi guzel bir ikindi kahvaltisi cektik. Bakmisiz ki saat 6 olmus ve kalkmasak aksam yemegini de yiyecegiz, ondan sonra donus daha da zorlasacak diye musade isteyip Acarlar’in onundan (2 tane kule dikmisler, villalar yetmedi herhalde. Bu ara Acaristanbul orman arazisine girdigi icin durdurulmus insaatlari). Kavacik uzerinden Anadolu Hisari’na bir inis ki-sormayin-uctuk. Sonra sahilden basip Uskudar’a vardik. Ben oradan motorla Besiktas’a ve Bebek’e devam ettim. Erim’se Kadikoy uzerinden evine donus yapti.
http://img523.imageshack.us/img523/1443/p9131134abh3.jpg
Hava da kararmaya baslamisti bile.
http://img222.imageshack.us/img222/1847/p9131158aql9.jpg
Guzel bir gezi oldu, sakin ve terletmeyen. Sonucta gene de 75 km yol ve 5 saat bisiklet uzerinde zaman gecirmisiz. 1662 kalori ve 145 gr yag da cabasi isin.
http://img440.imageshack.us/img440/667/poyraz2uy0.jpg
Artik havalar yagisli gececekmis denildi- bu hafta sonu. Yagmurluklari cikartma zamani.
Hepimize bol pedalli gunler olsun.
Not: Fotolar Erim’den.