Scudo Sports

Pazarlama uzmanı gözünden dolar nasıl düşürülür?

Afyon35

Forum Bağımlısı
Kayıt
14 Mayıs 2017
Mesaj
717
Tepki
506
Şehir
İzmir
İsim
Samet A.
Ülkemizin kriz dönemlerinde, kola tüketmeyelim, dolar bozduralım, şuna yasak getirelim, buna vergi uygulayalım reaksiyonları maalesef artık sadece algıyı düzeltmek ve anlık günü kurtarma çalışmaları olmaktan öteye geçemiyor.

Daha kalıcı çözümler üretmek için "Yerli Markalaşma” şart.

Neden Yerli Markalaşma?


Yerli markalarımız çıkmıyor, markalaşmada güçlenemiyoruz. Sadece basit seviyede ticaret yapabiliyoruz ve çok büyük vizyona sahip iş adamlarımızın sayısı gerçekten inanılmaz az.

Şu örnekleri her zaman duymuşsunuzdur.

Sunum Farkı

1526891636_dolar-nasil-dusurulur-1.png


Sunum ve Katma Değer Farkı
1526892046_dolar-nasil-dusurulur-2.png


Marka Farkı : Ürün 2 TL Logo 6.25 TL
1526899492_dolar-nasil-dusurulur-cup.png

Marka Farkı : Ürün 2.5 Dolar Logo 55 Dolar

1526899570_dolar-nasil-dusurulur-tshirt.png

Bu örnekler bize markanın karlılıktaki etkisini çok net gösteriyor. Bu sebeple başta Türkiye pazarında sonra Dünya pazarında rekabet üstünlüğü kurabilecek markalar çıkarmalıyız.
İhracat Artıyor Ama…

İhracatın artan ihtiyacını karşılayacak ürünü yetiştirmek için almamız gereken yüksek teknoloji ürünler Dolar ve Euro bazındaysa bunun hiçbir anlamı kalmıyor.
Reklam Desteği Şart!

  • Büyük markalarla rekabet edebilecek seviyeye gelmesi için yerli markalara televizyon reklam desteği. Tabi halkın geneline hitap edecek ürünler için.
  • Büyük e-ticaret siteleri üzerinden kampanya desteği, yerli ürünlerin anasayfa veya kategori bazında kampanyada tutulması ve öncelikli gösterilmesi yüzbinlerce tüketicinin bu ürünleri tercih etmesini sağlayacaktır. Örnek : Hepsiburada, N11, Gittigidiyor
  • Gerekirse sadece yerli ürünlerin ve markaların ticaretinin yapıldığı pazar yerleri oluşturmak ve bunları globale açmak.
  • Dijital pazarlama desteği, eğer bu destek Facebook ve Google reklamları gibi hizmet ithalatına dönük olacaksa bunun yerine SEO, İnfluencer marketing ve yerli reklam platformları aracılığıyla ek reklam destekleri.
  • Belirtilen türdeki reklam yatırımları için yani paranın tamamının yurtiçinde kaldığı reklam türleri için vergi avantajı sunulması.
  • Ülke liderlerinin ve eşlerinin, çocuklarının yerli ürünleri giydiklerine dair sosyal medya paylaşımları ve haberler. On binlerce liralık, çanta, tişört ve saat ile yurtdışına kazandırmak ve bunun reklamına yurtiçinde katkı sağlamak yerine binlerce liraya yerli markaları tercih edip bunların tanıtımına katkı sağlamak.
  • Uluslararası anlaşmalar dahilinde en çok yabancı malların tüketildiği ürün gamlarında vergi artışı sağlayıp, en çok yerli malın tüketildiği ürün gamlarında vergi indirimi yapmak.
  • Startuplara maddi destek, reklam desteği, ofis desteği, personel sgk ve vergi destekleri ile yerli girişimler ile yurtdışı ürünlere ikame yerli hizmet ve ürün gelişiminin önünü açmak.
  • Yurtdışı pazarına açılıp, tüm ürün ve hizmetlerimizin ihracatı için çalışmak lazım. Bunun için belirlenen yurtdışı lokasyonlarında mağaza açarak iç kaynakları yurtdışında yatırıma dönüştürmek yerine, dijital pazarlama hatta daha az maliyetli, growth hacking ve seo gibi çalışmalarla kendimizi ön plana çıkarmamız lazım. Yurtdışında sektörünüzle ilişkili potansiyel pazarları bulmak için (link) Bu aracı kullanabilirsiniz.
  • İhracatın en temel ihtiyacı yabancı dil. Bu sebeple yabancı dil eğitimine burs veya yurtdışı öğrenim kredisi vermek.
  • Toplu taşıma fiyatlarını düşürmek ve gerekirse en boş zamanları için daha da indirimli sunmak.
  • Mennan usta gibi örneklerin sayısını arttırmak
Borsada şöyle bir cümle vardır. Hissenin değeri düşmüş olabilir ama satmadığın sürece zarar ettiğini hissetmezsin. Buradan yola çıkarak, dolar artabilir ama dolar almadığın sürece bunu hissetmezsin. Bu sebeple üretimde dışa bağımlılığı kesinlikle azaltmalıyız!
Not1: Alıntılanmıştır. Kaynak;(link)
Not2: Lütfen siyasi kışkırtmalara neden olmayacak şekilde edep ve saygımızı bozmadan kişisel yorumlarınızı belirtebilirseniiz sevinirim.
İyi günler dilerim
 
  • Beğen
Tepkiler: Yusufmnts
Scudo
"Elindeki tek alet çekiç olan, tüm sorunları çivi olarak görür." durumu olmuş sanki. Asıl sorun şu:

(link)

Markalaşma veya pazarlama yüksek katma değerli işler yapmanın tek yolu değil. Ayrıca cupcake ile muffin aynı şey değildir, Starbucks ile 4'te biri fiyatına kahve satan yer arasında da marka dışında bir sürü fark vardır.
 
Merkez bankası matbaasında , kendi yerli ve milli dolarımızı basarız. Vaziyete görede ne kadar gerekirse o kadar düşürürüz. Alın size mis gibi çözüm.

Ayrıca bisiklet almak adına paranızı ithal ürünlere vermeyin. Bisikletbank adında bir site kuruyorum.Gerçi Fatihin istanbulu feth ettiği yaşı az , biraz geçtim ama olsun O kadar. Burada toplanan parayla , Yerliiiii ve milliiii bisiklet üretimi yapılacak. Bisiklet için biriktirdiğiniz parayı buraya yatırın. Birimleriniz burada iyice biriksin. Benim Uruguayda azcık işim var. Geldiğim vakit bisikletleri dağıtmaya başlarım.
 
Yukarı çıksın ki okunsun.

Mennan Usta'nın videosu
 
@Afyon35

Birşey "satarken" dediğin doğru da, biz bunu "alırken" uyguluyoruz, hem de Özal'dan beri, zaten o yüzden bugün bu haldeyiz.

Ticarette temel kurallardan biri şudur: "Satarken değil, alırken güçlüsün".

İşi bilenler oradan Magdelena keki, küçük karpuzu, beyaz t-sörtü ve doğru yerden markasız kahveyi tercih edeceklerdir, diğerlerinin hepsi ilüzyon. Bunu batılılar da biliyor, onlara boyun eğmediğin sürece senin bilimum reklam-hokkabazlık numarasıyla pazarlama yapmana markalaşmana müsaade etmeyeceklerdir.

Satarken güçlü olmanın yolu, eğer petrol vs. gibi özel bir kaynaktan bahsetmiyorsak, diğerlerinin ulaşamayacağı kaliteden veya diğerlerinin inemeyeceği fiyattan veya kalite/fiyat oranından geçiyor. Ancak ondan sonra markalaşma yoluna gidebilirsin. Bu kalite-fiyat denkleminin fiyat bacağını Baltalimanı Antlaşması'ından Gümrükbirliği'ne uzanan süreçte kullanamaz durumduyız, korumacılık yapamıyoruz, içeride markalarımızın gelişmesine fırsat tanıyamıyoruz, ortaya umut vaadedecek birşey koyacak birşey bulsak bile kolayca yabancı sermayeye yem oluyor. Kalite ayağına gelince ise bu ülkenin eğitim-sanat-kültür politikası ile gelişebilen birşey, bugün değiştirmeye kalksan 30 yıldan önce sonucunu alamazsın. Bu arada özellikle eğitim-kültür-sanat diyorum çünkü kültür ve sanat olmasa yaratıcılık onu takip edemiyor, yetiştirdiğin elemanı da beyin göçü yoluyla kaptırıyorsun, bizi ülkemize bağlayan başka nedir ki?

Çin, alımında ve satışında bu ilkeleri uygulayarak bugünlere geldi, aslında 19yy'da Almanya, Meiji döneminde Japonya hep bu ilkeleri uyguladı.
 
Geri