Burada bir iki kelamda ben kalem oynatmak, haddim olmayarak fikirlerimi serdetmek istiyorum. Ben 70 li yıllar cocuğuyum. Yetmişli yıllar sonunda cocukluğum, seksenlerde de genclik yıllarım geçti. Biz rock n roll cağına yetistik. Rock cagı insanlara ölümsüz olacağı ilüzyonunu yaşatıyordu. Ölenler birden ölüyordu ve haber alınmıyordu. Her ölüm için ölüm nedeni overdoze olmustu. Medeniyet ve teknoloji ölümsüzlük yanılsamasını tam gaz yaşatıyordu. Öyle bir dünyaydı iste. Ölüm sadece bir saniyelik bir olaydı, ne yüzünü görüyor nede kendisinden söz açıyorduk. Ölümlüler dünyası kimsenin derdi degildi. Öldünmü yarışı terkediyordun önemli olan yarışta ve genc olabilmekti. Sonra bir gün hersey son derece mükemmel iken challenger patladı. Oha oglum ne oluyor dedik birbirimize, ardından cernobil oldu. Birşeyler ters gitmeye başlamıştı. Yine bir yerlerde ortaya sacılmış ölüler vardı ama cesetler yakışığı gitmeden cok cabuk ortadan kaldırılıyordu. Ne oldugunun ayırdına varamıyorduk bile.
Sonra gel zaman git zaman ikibinli yıllara geldik. Zamanın sakilligi içinde hemen her sey çok cabuk yaslanıyordu. İnsan yaslanıyordu, köpek yaslanıyordu, kundakdaki bebek yaslanıyordu. Avluya vurmuş cılız ışık duvar diplerinde sızan su yaslanıyordu. Sonra her yerde mevlütler okunuyordu hatta ölmeden öleceklerin mevlütleri okunuyordu. Herkes cocuguna mevlüt, mevlüde ismi vermeye baslamıştı. Hoperlörlerden her gün bugün ölüm misafirlige gelecek anonsu geciliyordu. Gün ağırdığında ölümaydın gece oldugun da iyi ölümler der olmustu herkes. Gün aşırı ölüm konusmayan ayıplanır ölümlü iki satır yazmayan rüştünü ispat edemez olmustu. Heryerdeydi artık ölüm. Yasamı öldürmüslerdi. Sonra hersey arkasından cekti gitti. Umarsız rakın rol yüzyılı voyager gibi günes sisteminin dısına çıkmıstı artık. Heryerde ölüm konusuluyordu günesin ölümü, dünyanın ölümü, tarihin ölümü. Dünya dev bir levazımatcıya dönüsmüştü artık.