Kaynarca ve Tarihi Şehymuslihittin Cami Turumuz 15 Temmuz 2017

15 Temmuz 2017'nin güzel bir Cumartesi gününde, öncelikle 15 Temmuz Şehitlerini anma etkinliğine katıldık. Bu anlamlı ve güzel etkinliğin ardından 6 gönüllü bisiklet dostumuz ile birlikte bir farklılık olsun diyerek bir rota belirledik ve şehir merkezine 35 km. mesafede yer alan Kaynarca İlçesine hareket ettik.

Kaynarca'ya giderken gidiş yönünde rüzgar hep bizi cepheden karşıladı ve hızımızı oldukça etkiledi, çıkış vaktimizde 17.00 gibi oldukça geçti. Her şeye rağmen hiçbir şeye aldırış etmeden yola koyulduk. Aramızda birde Peter Sagan, Bora, Ersin Yılmaz vardı, bu sözü kendisine yakıştırmamın nedeni toplamda 80-90 km. lik yokuşu bol olan parkuru mtb bisiklet ile ortalama 30 tempoya yakın bir seviyede tamamladı, bu günün tebrikini ve yıldızını kendisine veriyoruz.

Nihayetinde Kaynarca'ya varıyoruz. Buradaki uğrak mekanımız olan bir tesiste yemek ve ihtiyaç molası veriyoruz. Molanın ardından geri mi dönsek yoksa buralara kadar gelmişken birde tarihi camimi görsek diye düşündük. Öyle böyle derken bu güzel camiyi görmeye karar verdik. Kaynarca'dan 4 km. uzakta Topçu Mahallesinde yer alan bu 600 yıllık caminin adı Şeyhmuslihittin Cami, şu anki hali restore edilmiş durumda ve çevre düzenlemesi de yapılarak mükemmel hale getirilmiş.

Yolunuz bu taraflara düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Kaynarca'dan 4 km. mesafede dedim ama yolun 3.5 km.si hep yokuş ve tırmanmaydı, inanın bütün bu yokuşlara değdi, nedeni ise öyle görkemli manzaralar vardı ki, büyülenmemek etkilenmemek elde değildi, zaten bunu görsellerde de göreceksiniz. İnanın hiç ayrılmak istemedik.

Nihayetinde tarihi camiye varıyoruz. Yukarıda da bahsettiğim gibi tüm görkem ve güzelliği bize adeta bir çiçek gibi sundu. Hem burada yatanlara hem de ahrete göçmüş olan tüm geçmişlerimize dualar ihsan eyledik. ALLAH kabul etsin. Duaların ardından cami ve çevresindeki güzellikleri gezdik. Bu güzellikleri de fotoğraflayarak sizlere sunduk. Umarım beğenirsiniz.

Burada uzunca vakit geçirdikten sonra hava kararmadan dönüş yoluna geçiyoruz. Dönüş yolu demişken konunun başında rüzgarın karşıdan estiğinden bahsetmiştim, aynı rüzgarı bu sefer arkamıza alarak adeta 40 km. lik yolu 1 saat 15 dakikaya sığdırdık. Dönüşte kısacası tek rakibimiz Türk Hava Yolları idi.

Kazasız belasız süper bir gün ve süper bir tur geçirdik. Bu günün kahramanları, Recep Eşref ÇINAR, Kadir TESVİYECİ, İsmail KARSLI, Erkan TANK, Harun GEMİCİOĞLU ve Ersin YILMAZ idi. Değerli yorumlarınızı esirgemeyiniz. Bir daha ki turlarda görüşmek dileğiyle… (link) - Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği

@recep24ank Nasıl güzel bir şehirmiş yaşadığın şehir. Her yerinden güzellikler fışkırıyor resmen, sayende her seferin başka bir yer görüp başka bir güzellikle karşılaşıyoruz. Ben senin yaptığın her turda; bu potansiyele, bu güzelliğe, yaşadığın çevreye hayran kalıyorum resmen, bir memleket ancak bu kadar güzelliğe sahip olabilirdi. Kazasız belasız nicelerine, kal sağlıcakla

@Anonim
Güzel dileklerin için teşekkür ederim. Aslında bütün illerimiz güzel. İnsanlarımız içine kapanık ve kendinden başka biçbirşeyi paylaşmıyorlar. Ben kandi adıma söylüyorum. Bana hiçbir özelliği bulunmayan yer bile gösterseniz orayı güzelliştirmek için çabalarım. Orayı iyi ve güzel tanıtırım. Her zaman diyorum kimse birşey paylaşmıyor, bırakın paylaşmayı paylaşanı bile takdir etmiyor.

Fazla standart ve önemsiz

Resimler cok guzel. Cani hakkinda biraz bilgi verseydiniz guzel olurdu.

@yusufgs3625
Teşekkürler. Aslında fotoğraf ekleyecektim atlamışım ama buraya ekleyeyim.

Şeyhler’de yer alan en önemli tarihi eser bugünkü adıyla Büyük Kaynarca Köyünde yer alan Şeyh Muslihiddin Camii'dir. Nahiyeye adını veren bu caminin yapımı Âhi teşkilatından Şeyh Muslihiddin tarafından XIV. yüzyılda yapılmıştır. Şeyh Muslihiddin Camisi yapı olarak, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, 1767 numaralı defterde yer alan H. 902 (M.1486) tarihli Vakfiyede, Hacı Kıssahan namı ile şöhret bulan Muslihiddin Mustafa Bin Cüneyd tarafından yapıldığı, vakfiyede bahsedilen yapılardan biri olduğu anlaşılmaktadır. Bugün Şeyh Muslihiddin Camisi olarak isimlendirilen yapı, vakfiye ye göre zaviyeli bir camidir. H. 1236 (1820) tarihinde Kaymaslı Mehmed Ağa’ nın cami için yaptırdığı çeşmenin kitabesindeki bilgi, yapının XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde tamir edildiği anlaşılmaktadır. Muhtemelen yeni caminin, okulların, köy öğretmeninin ve imamının evlerinin bulunduğu alanlarla birlikte, köylünün tarım alanları Kıssahan El-Hac Muslihuddin Mustafa bin Cüneyt vakfına aittir. Şeyh Muslihiddin Camii etrafında mezarlık (hazire), tarla ve dere bulunan bir arazi üzerinde yer almaktadır.
Şeyh Müslihiddin Camii ampir motiflerle süslenmiş, kirişler arası kütüklerle doldurulmuş, kütüklerin üzeri ince ve muntazam tahtalarla kaplanmıştır. İçten ve dıştan tamamen ahşap olan caminin temelleri taştır. Kadınlar mahfili U şeklinde olup cami dikdörtgen planlıdır. Ön cephede ve sağ cephede olmak üzere iki kapısı bulunuyor. Cami eski bir mezarlığın içinde bulunmaktadır.

Yine harika manzaralar yine bir suru guzellik yine sakarya ve yine hayranlikla imrenerek takibe devam ☺

Yorumumu yalnışlıkla sildim şimdide toparlayamıyorum Neyse fazla söze ne hacet. Sakarya için şu aşağıdaki ölümsüz şiir yeterli diye düşünüyorum.

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..

(link)

@ÇaNakkaLeRuHu

Çok güzel özetlediniz. Teşekkürler

Helal gençler