recep24ank
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 12 Kasım 2008
- Mesaj
- 1.566
- Tepki
- 4.762
- Yaş
- 46
- Şehir
- Sakarya Adapazarı
- İsim
- Recep Eşref ÇINAR
- Bisiklet
- Carraro
09 Eylül 2018'in güzel bir sabahında, Karasu İlçesi sınırlarında yer alan ve daha önce hiç gitmediğimiz bilmediğimiz Akçagöl ve Kuyumcullu Göletlerine maceralarla dolu bir keşif turu gerçekleştirdik.
Buluşma noktamız olan Kentparktan ilk önce 4 gönüllü, Recep Eşref ÇINAR, İsmail KARSLI, Araz GÜNAZ ve Adem ACAR ile birlikle yola koyulduk ve hiç mola vermeden Ferizli İlçesine kadar pedal çevirdik. Buradan Erkan TANK ve Batuhan ARASLAN'ı da alarak Karasu'ya doğru yola devam ettik.
Karasu İlçe merkezine son 4 km. kala üstümüze doğru kapkara bulutlar gelmeye başladı, bir yandan da rüzgar iyice hızlanmaya başladı. Eyvah dedik yine ıslanacağız. Tabi bisikletçilerin kaderimizde ıslanmakta var. Yapacak bir şey yok dedik ve keşif noktasına doğru hızlıca yol aldık.
İlk keşif yerimiz Akçagöl'dü. Elimize koymuş gibi bulduk desek yeridir. Burası için hikayeler bile var. Bir kazan attım denizden çıktı şeklinde, bu hikayelerden buranın derin olduğu çıkartabiliriz. burada boğulanlar olmuş maalesef, bunun en büyük nedeni gölete yaklaştıkça balçık olan toprak yapısından dolayı ayağınızın dibe doğru batmasıymış. Bu gölde yüzen 2 toprak ada var, şu anda her tarafını sazlıklar ve otlar kapladığından görünmüyorlar.
Bizlerde bu göle çok yaklaşmadan etrafında gezinerek nasıl bir yer olduğunu keşfe çıktık. Buraya gidecekler için şunları söyleyebilirim. Gölü sadece uzaktan görebiliyorsunuz. Yakından görmeniz neredeyse imkansız. Her tarafı sazlık ve otlarla kaplı. Çevresi fındıklık ağaçlarıyla kaplı. Etrafını yürüyerek 3/2 oranında gezebiliyorsunuz ama hiçbir şey göremezsiniz. Baştan söyleyeyim. En iyi görüntüler yüksek yerlerden görülüyor. Zaten göl de çukurda kalıyor.
Bizlerde henüz bitmemiş bir inşaat binasının çatısına çıkarak bu göleti kuş bakışı gözlemleyerek güzel kareler çektik. Bir yandan da yağmur hızlanarak etkisini arttırdı. İnşaatta tam yarım saat bekledik. Yağmur kesilince Karasu'nun merkezine giderek bir yerde yemek yiyerek karnımızı doyurduk.
Yemekten sonra güneş açtı, yerler kurudu, gerimi dönelim yoksa bir keşif daha yapalım mı? diye sordum. Bizim cengaverler keşif bizim işimiz hemen gidelim dediler. Hiç vakit kaybetmeden Karasu Kuyumcullu Mahallesi sınırları içerisinde tamamen orman ve sazlık bitki örtüsüyle kaplı, ne toprak yol ne araç yolu olan, ulaşımı neredeyse imkansız olan bir gölete doğru hareket ettik.
Ana yoldan bir patika yol aramaya başladık, nerden girelim edelim diye, bir türlü yol bulamadık. GPS bile bize yol göstermedi, her yer su dolu kanallarla, bataklıklarla, dikenlik ve sazlıklarla dolu. Göle gitmek için kısacası uçmak gerekiyor. Orada bir eve soruyoruz, buradaki gölete nasıl gidebiliriz diye.
Sorduğumuz kişide buraya ulaşmanız çok zor ama size farklı bir yol söyleyeyim oradan gölete ulaşabilirsiniz dedi. Biz de tarif edilen rota doğrultusunda düştük yollara. Ana yoldan ayrıldık, girdik bir yola gidiyoruz alamete, haydin hayırlısı dedik.
O aradan, bu ağaçtan, o telden, bu avludan, o köprüden, bu dikenlikten derken göl ile kanasıl birleştiği bir noktaya varıyoruz. Uzun uğraşlar sonunda göleti keşfediyoruz. İlk izlenimlerimiz gerçekten mükemmel, neredeyse hiç keşfedilmemiş ve doğal bir göl, Göleti tam manasıyla göremiyoruz çünkü bulunduğumuz alan buna hiç müsait değil, göletin etrafında uzunca bir keşfe çıkıyoruz ve gölü daha iyi bir yerden görecek yerler arıyoruz. Sonuç olarak hiçbir yer bulamıyoruz. Tek bir noktadan gölün sadece 3/1'ini görebiliyoruz.
Göletin gider kanallarından bir tanesinde bir kayık buluyoruz. Hemen kayığa biniyoruz ve gölete doğru gitmeye çalışıyoruz. Kayık 2 kişiyi tartmıyor ve hemen su almaya başlıyor. Anlaşılıyor ki bu kayık tek kişiyi ancak taşıyor.
Erkan, hemen kayığa biniyor, elinde uzunca bir sopa, kürek yok maalesef, gölde oldukça derin, sağdan soldan itekleyerek gölün bir kısmında kadar gidiyor ve güzel kareler çekiyor. Bu gölet kısacası kayıksız gezilmez. Etrafında da görüş açısı yok. Yalnız muazzam bir göl, ulaşımı zor olduğundan pekte bilinmiyor.
Biz çok beğendik, hayran kaldık. Yemyeşil görüntüsüyle ve muhteşem bitki örtüsüyle ikinci bir Acarlar Longozu keşfettiğimizi düşünüyorum. Burada uzunda bir vakit geçirdikten sonra artık dönüş yoluna geçiyoruz.
Karasu'ya bağlı Tuzla Mahallesinde yer alan yine pek bilinmeyen bir yer olan Saklıbahçe'ye giderek muhteşem manzaralar eşliğinde çaylarımızı bir güzel yudumluyoruz. Saklıbahçe Sakarya Nehrinin hemen kenarında yer alıyor. Burası ayrıca kına ve düğün salonu, ağaçlıklar ve şemsiyeler altında muhteşem bir yer. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Pişman olmayacaksınız.
Bu güzel mekandan ayrılarak dönüş yoluna koyuluyoruz. Dönüşte bizim diğer tayfaların Maksudiye'de olduğunu öğreniyoruz ve onların yanına ziyarete gidiyoruz. Ziyaretin ardından dönüşe geçerek evin yolunu kazasız belasız bir şekilde tamamlıyoruz.
Turun özetine bakarsak eğer, iki yeni göl keşfi yaptık. Toplamda 140 km. pedal çevirdik. Unutulmaz anılar ve maceralar yaşadık. Emeği geçenlere ve tüm katılımcılara çok teşekkürler.
Bir daha ki turlarda görüşmek dileğiyle… (link) - Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği
Buluşma noktamız olan Kentparktan ilk önce 4 gönüllü, Recep Eşref ÇINAR, İsmail KARSLI, Araz GÜNAZ ve Adem ACAR ile birlikle yola koyulduk ve hiç mola vermeden Ferizli İlçesine kadar pedal çevirdik. Buradan Erkan TANK ve Batuhan ARASLAN'ı da alarak Karasu'ya doğru yola devam ettik.
Karasu İlçe merkezine son 4 km. kala üstümüze doğru kapkara bulutlar gelmeye başladı, bir yandan da rüzgar iyice hızlanmaya başladı. Eyvah dedik yine ıslanacağız. Tabi bisikletçilerin kaderimizde ıslanmakta var. Yapacak bir şey yok dedik ve keşif noktasına doğru hızlıca yol aldık.
İlk keşif yerimiz Akçagöl'dü. Elimize koymuş gibi bulduk desek yeridir. Burası için hikayeler bile var. Bir kazan attım denizden çıktı şeklinde, bu hikayelerden buranın derin olduğu çıkartabiliriz. burada boğulanlar olmuş maalesef, bunun en büyük nedeni gölete yaklaştıkça balçık olan toprak yapısından dolayı ayağınızın dibe doğru batmasıymış. Bu gölde yüzen 2 toprak ada var, şu anda her tarafını sazlıklar ve otlar kapladığından görünmüyorlar.
Bizlerde bu göle çok yaklaşmadan etrafında gezinerek nasıl bir yer olduğunu keşfe çıktık. Buraya gidecekler için şunları söyleyebilirim. Gölü sadece uzaktan görebiliyorsunuz. Yakından görmeniz neredeyse imkansız. Her tarafı sazlık ve otlarla kaplı. Çevresi fındıklık ağaçlarıyla kaplı. Etrafını yürüyerek 3/2 oranında gezebiliyorsunuz ama hiçbir şey göremezsiniz. Baştan söyleyeyim. En iyi görüntüler yüksek yerlerden görülüyor. Zaten göl de çukurda kalıyor.
Bizlerde henüz bitmemiş bir inşaat binasının çatısına çıkarak bu göleti kuş bakışı gözlemleyerek güzel kareler çektik. Bir yandan da yağmur hızlanarak etkisini arttırdı. İnşaatta tam yarım saat bekledik. Yağmur kesilince Karasu'nun merkezine giderek bir yerde yemek yiyerek karnımızı doyurduk.
Yemekten sonra güneş açtı, yerler kurudu, gerimi dönelim yoksa bir keşif daha yapalım mı? diye sordum. Bizim cengaverler keşif bizim işimiz hemen gidelim dediler. Hiç vakit kaybetmeden Karasu Kuyumcullu Mahallesi sınırları içerisinde tamamen orman ve sazlık bitki örtüsüyle kaplı, ne toprak yol ne araç yolu olan, ulaşımı neredeyse imkansız olan bir gölete doğru hareket ettik.
Ana yoldan bir patika yol aramaya başladık, nerden girelim edelim diye, bir türlü yol bulamadık. GPS bile bize yol göstermedi, her yer su dolu kanallarla, bataklıklarla, dikenlik ve sazlıklarla dolu. Göle gitmek için kısacası uçmak gerekiyor. Orada bir eve soruyoruz, buradaki gölete nasıl gidebiliriz diye.
Sorduğumuz kişide buraya ulaşmanız çok zor ama size farklı bir yol söyleyeyim oradan gölete ulaşabilirsiniz dedi. Biz de tarif edilen rota doğrultusunda düştük yollara. Ana yoldan ayrıldık, girdik bir yola gidiyoruz alamete, haydin hayırlısı dedik.
O aradan, bu ağaçtan, o telden, bu avludan, o köprüden, bu dikenlikten derken göl ile kanasıl birleştiği bir noktaya varıyoruz. Uzun uğraşlar sonunda göleti keşfediyoruz. İlk izlenimlerimiz gerçekten mükemmel, neredeyse hiç keşfedilmemiş ve doğal bir göl, Göleti tam manasıyla göremiyoruz çünkü bulunduğumuz alan buna hiç müsait değil, göletin etrafında uzunca bir keşfe çıkıyoruz ve gölü daha iyi bir yerden görecek yerler arıyoruz. Sonuç olarak hiçbir yer bulamıyoruz. Tek bir noktadan gölün sadece 3/1'ini görebiliyoruz.
Göletin gider kanallarından bir tanesinde bir kayık buluyoruz. Hemen kayığa biniyoruz ve gölete doğru gitmeye çalışıyoruz. Kayık 2 kişiyi tartmıyor ve hemen su almaya başlıyor. Anlaşılıyor ki bu kayık tek kişiyi ancak taşıyor.
Erkan, hemen kayığa biniyor, elinde uzunca bir sopa, kürek yok maalesef, gölde oldukça derin, sağdan soldan itekleyerek gölün bir kısmında kadar gidiyor ve güzel kareler çekiyor. Bu gölet kısacası kayıksız gezilmez. Etrafında da görüş açısı yok. Yalnız muazzam bir göl, ulaşımı zor olduğundan pekte bilinmiyor.
Biz çok beğendik, hayran kaldık. Yemyeşil görüntüsüyle ve muhteşem bitki örtüsüyle ikinci bir Acarlar Longozu keşfettiğimizi düşünüyorum. Burada uzunda bir vakit geçirdikten sonra artık dönüş yoluna geçiyoruz.
Karasu'ya bağlı Tuzla Mahallesinde yer alan yine pek bilinmeyen bir yer olan Saklıbahçe'ye giderek muhteşem manzaralar eşliğinde çaylarımızı bir güzel yudumluyoruz. Saklıbahçe Sakarya Nehrinin hemen kenarında yer alıyor. Burası ayrıca kına ve düğün salonu, ağaçlıklar ve şemsiyeler altında muhteşem bir yer. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Pişman olmayacaksınız.
Bu güzel mekandan ayrılarak dönüş yoluna koyuluyoruz. Dönüşte bizim diğer tayfaların Maksudiye'de olduğunu öğreniyoruz ve onların yanına ziyarete gidiyoruz. Ziyaretin ardından dönüşe geçerek evin yolunu kazasız belasız bir şekilde tamamlıyoruz.
Turun özetine bakarsak eğer, iki yeni göl keşfi yaptık. Toplamda 140 km. pedal çevirdik. Unutulmaz anılar ve maceralar yaşadık. Emeği geçenlere ve tüm katılımcılara çok teşekkürler.
Bir daha ki turlarda görüşmek dileğiyle… (link) - Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği


