Kaan.Özçelik
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 5 Ağustos 2014
- Mesaj
- 774
- Tepki
- 1.961
- Yaş
- 54
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- b'Twin
Yolda ve Birlikte Bisiklet Grubu olarak yaptığımız İznik Gölü turunu aktarmak istiyorum. Bir önceki turumuza 13-15 mayıs 2016 yalova-trilye sayfasından bakabilirsiniz.
Turu tek gün olarak planladık. İstanbul'dan araçlarla Göllüce Köyü kıyısındaki Muhit Cafe kamp alnına geldik ve tura buradan başladık. Göllüce Köyü gölün güneyinde kalıyor.
15 kişilik ekibimizin yaş aralığı 12-74. Bu nedenle rotamızı güneyden hareketle, batı, kuzey, doğu ve tekrar güney olarak belirlemiştik. Bu sayede kabaca 100m irtifa kazancı olan Narlıca rampasını 8Km ısındıktan sonra ve sabah saatlerinde çıkabilecektik. Göl çevresindeki en yüksek nokta burası.
Rampa sonrası Narlıca köy kahvesinde dinleniyoruz:
Ardından rampa aşağı sert bir iniş ve Sölöz:
Narlıca'da sorduğumuzda eczanenin Sölöz'de olduğu söylendi, bilgi olarak burada dursun
Sonra yine yol.
Gölyaka'dan Orhangazi yönüne dönüyoruz, gölün batı yakasında güzel kumsallar var. Haftasonu olduğu için pek çok aile buralarda göle giriyordu.
Bir yol selfiesi:
Kızımın sırtında grubumuzun yeleği var:
Gölün kuzeyi İstanbul yönünden gelip İznik'e gitmek isteyenler için ana güzergah olduğu için daha kalabalık.
Yolda giderken kızımın aynasından deneysel fotoğraf çalışmam
Keramet ılıcasından önceki son molada çeşmebaşı:
Günün ana molası için Keramet ılıcasına uğradık. Göl turu yapan herkesin mutlaka uğraması gerekir. Su yaz kış 26 dereceymiş. Cumartesi olduğu için epeyce kalabalıktı.
Keramet'ten çıktıktan 2Km kadar sonra, yolun 52. Km'si civarı, birden bire sağ baldırımın iç kısmına kramp girdi. Sol bacağımda son 10-15Km'dir bir ağrı hissediyordum ama nedense kramp hiç hissettirmeden sağdan yakaladı. Birkaç dakika dinlendikten sonra rahatlayınca yola devam ettim, biraz sonra bu kez sol bacağımdan geldiğini hissedince yine mola, birkaç yüz metre yürüyüş... Derken SPD ayakkabılarım gözüme takıldı, baştan beri tırnaklarıma biraz baskı yaptıklarını düşünüyordum. Acaba sorun bu olabilir mi diye düşünürken aklıma terliklerim geldi. Ayakkabı ve çorapları heybeye atıp terliklerimi kuşandım ve kalan 40Km'yi bu şekilde tamamladım
Yol boyu su kanalının yanında sürülüyor ama bu şekilde açığa akan yer az, bulunca kaçırmadık
Sonunda İznik
İznik'i geçince gölün güneyine girer girmez, hatta biraz daha önce, bir yol çalışması var. Kısa bir süre toprak yol geçildikten sonra, aslen trafiğe açık olmayan tam bitmemiş asfalt alanda sürmek keyifliydi:
Yine bir selfie. Hareket halinde boynuma iple asılı makinemle çekmek kolay olmuyor ama alıştım galiba
Göl sabahları daha sakin ama öğleden sonra biraz hareketleniyor.
Göl kıyısında mola veren ya da kamp kuran pek çok aile var:
En sevdiğim meyve böğürtlen. Henüz tam mevsimi değil ama tadacak kadar da bulabildim
Yol üstünde annesini emen bir yavru köpek.
Sabah 09:00'da hareket ettiğimiz kamp alanına akşam 19:00'da geri döndük. Km saatim 92.1 gösteriyordu. 15 kişilik böyle bir grup için fena sayılmaz diye düşünüyorum.
Kampı kurduk. Akşam yemeğinde Muhittin Bey ve ekibinin hazırladığı yayın balığı tavalarımızı yedik.
Sabah güzel bir köy kahvaltısı sonrası yine araçlarla İstanbul'a dönüş...
Henüz gitmemiş olanlara kesinlikle tavsiye edeceğim bir rota. Yol boyu 2-3 kişilik başka turculara da rastladık.
Turu tek gün olarak planladık. İstanbul'dan araçlarla Göllüce Köyü kıyısındaki Muhit Cafe kamp alnına geldik ve tura buradan başladık. Göllüce Köyü gölün güneyinde kalıyor.

15 kişilik ekibimizin yaş aralığı 12-74. Bu nedenle rotamızı güneyden hareketle, batı, kuzey, doğu ve tekrar güney olarak belirlemiştik. Bu sayede kabaca 100m irtifa kazancı olan Narlıca rampasını 8Km ısındıktan sonra ve sabah saatlerinde çıkabilecektik. Göl çevresindeki en yüksek nokta burası.





Rampa sonrası Narlıca köy kahvesinde dinleniyoruz:

Ardından rampa aşağı sert bir iniş ve Sölöz:

Narlıca'da sorduğumuzda eczanenin Sölöz'de olduğu söylendi, bilgi olarak burada dursun
Sonra yine yol.





Gölyaka'dan Orhangazi yönüne dönüyoruz, gölün batı yakasında güzel kumsallar var. Haftasonu olduğu için pek çok aile buralarda göle giriyordu.



Bir yol selfiesi:

Kızımın sırtında grubumuzun yeleği var:

Gölün kuzeyi İstanbul yönünden gelip İznik'e gitmek isteyenler için ana güzergah olduğu için daha kalabalık.

Yolda giderken kızımın aynasından deneysel fotoğraf çalışmam

Keramet ılıcasından önceki son molada çeşmebaşı:

Günün ana molası için Keramet ılıcasına uğradık. Göl turu yapan herkesin mutlaka uğraması gerekir. Su yaz kış 26 dereceymiş. Cumartesi olduğu için epeyce kalabalıktı.


Keramet'ten çıktıktan 2Km kadar sonra, yolun 52. Km'si civarı, birden bire sağ baldırımın iç kısmına kramp girdi. Sol bacağımda son 10-15Km'dir bir ağrı hissediyordum ama nedense kramp hiç hissettirmeden sağdan yakaladı. Birkaç dakika dinlendikten sonra rahatlayınca yola devam ettim, biraz sonra bu kez sol bacağımdan geldiğini hissedince yine mola, birkaç yüz metre yürüyüş... Derken SPD ayakkabılarım gözüme takıldı, baştan beri tırnaklarıma biraz baskı yaptıklarını düşünüyordum. Acaba sorun bu olabilir mi diye düşünürken aklıma terliklerim geldi. Ayakkabı ve çorapları heybeye atıp terliklerimi kuşandım ve kalan 40Km'yi bu şekilde tamamladım

Yol boyu su kanalının yanında sürülüyor ama bu şekilde açığa akan yer az, bulunca kaçırmadık

Sonunda İznik

İznik'i geçince gölün güneyine girer girmez, hatta biraz daha önce, bir yol çalışması var. Kısa bir süre toprak yol geçildikten sonra, aslen trafiğe açık olmayan tam bitmemiş asfalt alanda sürmek keyifliydi:


Yine bir selfie. Hareket halinde boynuma iple asılı makinemle çekmek kolay olmuyor ama alıştım galiba

Göl sabahları daha sakin ama öğleden sonra biraz hareketleniyor.

Göl kıyısında mola veren ya da kamp kuran pek çok aile var:


En sevdiğim meyve böğürtlen. Henüz tam mevsimi değil ama tadacak kadar da bulabildim

Yol üstünde annesini emen bir yavru köpek.

Sabah 09:00'da hareket ettiğimiz kamp alanına akşam 19:00'da geri döndük. Km saatim 92.1 gösteriyordu. 15 kişilik böyle bir grup için fena sayılmaz diye düşünüyorum.

Kampı kurduk. Akşam yemeğinde Muhittin Bey ve ekibinin hazırladığı yayın balığı tavalarımızı yedik.

Sabah güzel bir köy kahvaltısı sonrası yine araçlarla İstanbul'a dönüş...
Henüz gitmemiş olanlara kesinlikle tavsiye edeceğim bir rota. Yol boyu 2-3 kişilik başka turculara da rastladık.