Scudo Sports

İstanbullu ile A. Ç. Turu (Vize-Yalova)

Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
256
Yaş
34
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
İSTANBULLU İLE A.Ç. TURU*
*Bisikletim Sedona İstanbul. Hedefim Bursa-Orhangazi’deki gazeteci arkadaşım Alparslan Çakır’ı nam-ı diğer (A.Ç) ziyaret etmek.
1.Gün
Rota: Vize-Tekirdağ
Mesafe: 85 km.
2 yıl önceki 700 km’lik “Marmara’dan Ege’ye, Yollardan Öze Yolculuk” turumdan sonra yine uzun bir tura çıkıyorum; fakat bu seferki biraz daha kısa. Hedefim 4 günde Kırklareli-Vize’den çıkıp Bursa-Orhangazi’ye ulaşmak.
Tur hazırlıklarına önce kafamda başlıyorum. Zihnimi buna hazırlıyor, alıştırıyorum. Önceden tecrübem var ama yine de insan bir işe başlamadan, ister istemez onun endişelerini yaşıyor. O ilk pedal çevrilmeden “Acaba yapabilir miyim?” şüpheleri beynini kemirip duruyor. Dediğimiz gibi bisikletle uzun tur dediğimiz yolculuk türü bir tür virüs gibi. Bir kere başlandı mı, insan bağımlı olabiliyor. Bir yandan yolda olmayı çok istememe rağmen bir yandan da “Ulan bana rahat mı batıyor?” diyerek kendimi sorguluyorum.
Neyse ki eşim bu noktada bana çok iyi destek vererek, beni yüreklendiriyor. Hazırlıkları tamamlayıp yağmurlu havaların dinmesini bekledikten sonra 12 Temmuz Cuma sabahı saat 6’da pedallar dönmeye başlıyor, “Vira Bismillah” diyerek.
Turculara Tavsiyeler-1- Eğer trafiksiz serin bir havada yol almak isterseniz kesinlikle güneş doğarken yola çıkın. Yolların kralı, güneşin kankası olacaksınız.
Temposuz sürdüğüm ve yüküme henüz alışamadığım için biraz yavaş kalıyorum ve Muratlı’ya giden köy yollarına saptığımda güneş yakmaya başlıyor. Özellikle yokuşlarda, bisikleti iterken, tura çıktığıma pişman olurken, inişlerde neden daha önce bunu yapmadım diye hayıflanmak… İşte turcunun bitmeyen ikilemleri. Bazen çalan şarkıların götürdüğü yere gitmek, bazen kendinle didişmek, bazense sadece bir çocuğa el sallayarak mutlu olmak…
Turculara Tavsiyeler-2- Köy yollarında çok hızlı gidemezsiniz, yollar genelde bozuktur. Ancak sakinlik ve doğayla iç içe bir yolculuk isteyenler için çok güzel rotalardır. Fakat karayollarından giderseniz daha çok yol alırsınız ancak özellikle kamyonlar canınızı sıkabilir ve gürültü kafanızı şişirebilir.
İşte böylece köylere uğrayarak, tepeleri aşarak, doğanın ve bisikletin tadını çıkara çıkara 65 km’yi eritiyor ve Tekirdağ’ın küçük Muratlı ilçesine varıyorum. Muratlı’da ilk yaptığım iş çarşıdaki bir cami bahçesine bisikleti park etmek ve bir esnaf lokantasında öğle yemeği yemek. Neyse ki şadırvanda bisiklet formalı üstümü değiştiriyorum ve böylece sıradan görünerek meraklı bakış ve sorulardan korunmuş oluyorum. Yemekten sonra yapılacak en güzel şey kestirmek. Bunun için de Cuma namazından sonra camide kalıyor ve telefonumu da şarja taktıktan sonra yaklaşık iki saatlik siestamı yapıyorum.
Turculara Tavsiyeler-3-Meraklı insanlar her yerde karşınıza çıkabilir. Özellikle de küçük yerlerde yaşlı amcalar yabancıları sorgulamayı severler. Bu nedenle turcu sabırlı olmalı; fakat kısa cevaplarla sohbet fazla uzamadan ortamını değiştirebilmelidir.
İkindiye doğru daha dinçleşmiş olarak uyanıyorum ve çarşıyı biraz gezip ufak tefek ihtiyaçlarımı giderdikten sonra tekrar yola koyuluyorum. İnişli çıkışlı, kamyonlu tırlı 25 km’lik anayolu da geride bırakınca Tekirdağ merkeze varıyorum. Saat akşam 8’e geliyor ve 9’daki Bandırma feribotuna binmem gerekiyor. Zar zor iskeleyi bulup 70 TL’ye bileti aldıktan sonra yakınlardaki tek yemek mekânı olan kokoreççi dayıda akşam yemeğini hallediyorum.
Feribota binerken kaptanla tanışıyorum. Kaptan bana feribotta tostla çay ısmarlıyor. Bandırma feribotunda kendimi “Gemide” filminden bir kesitteymişim gibi hissediyorum. Herhalde birkaç gün önce izlememden böyle kaynaklanıyor. Yine de feribottaki kamyoncularla çalışanlar arasındaki samimiyetten, anlatılan fıkralardan, yapılan bel altı espri ve şakalardan sonra o efsane “Gemide” atmosferi oluşuyor ister istemez. Kamyoncu ve tırcıların çok sık kullandığı bir rota olduğundan bu durum doğal. Pek doğal olmayansa benim gibi yolunu şaşıran turcuların bu duruma şaşırmasıdır belki de…
Devam edecek…

204906204908204909204910204911IMG_20190712_081454.jpg
 
Son düzenleme:
Scudo
Gidon düzelmiş :)
 
  • Hahaha
Tepkiler: Barça Bike
Kralım, başlığında lakabıma yer verdiğin bu mükemmel yazının devamını sabırsızlıkla bekliyorum. ?

@CyclingtoEySi
A. Ç.'nin ilk yorumu da böylece geldi işte... ☺

@CyclingtoEySi
 
@CyclingtoEySi

Eyvallah kardeşim, adamsın... :tskler::harika:
 
  • Beğen
Tepkiler: CyclingtoEySi
Yolunuz ve bahtiniz açik olsun. Merakla bekliyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: Barça Bike
2.Gün
Rota: Bandırma-Ekinli Köyü
Mesafe: 75 km.
Akşam 9 gibi başlayan RoRo yolculuğu yaklaşık 5 saat sürerek gece 2 gibi Bandırma Limanı’nda sonlandı. Vapurda 2-3 saat kadar uyuma fırsatı bulmuştum; ancak gene de uykusuzdum. Buna rağmen yavaş yavaş bisikleti iterek o yokuşlu yolları aştım ve kendimi Bandırma merkezdeki bir camiye attım. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğmadan yola çıktım, yolcu yolunda gerek, diyerek.
Anayolu takip ederek Kuş Cenneti Köyü’ne geldim. İnternetten araştırdığıma göre, kuşlara özel bir ilginiz yoksa gezilecek pek bir yeri olmayan Kuş Cenneti Milli Park’ına, bu kadar yakınken, uğramamak olmazdı. 8.30’da açılacak olan parkın açılışını köyde yarım saat kadar bekledim. Bu arada kahvaltı niyetine yanımda getirdiğim hurmalarla cevizleri iştahla yedim. 7 lira giriş ücreti ödediğim milli parkı biraz gezip kiralık verilen dürbünle göldeki kuşları gözlemledim. Ayrıca doldurulmuş hayvanların sergilendiği müze de etkileyici idi.
Anayoldan ayrılıp kestirme niyetiyle bir köy yoluna girdim; fakat bu karar beni pişman etti. Çünkü neredeyse bir km’den fazla bir çıkış vardı ve güneş dostum değildi.
Turculara Tavsiyeler-4-“Pedalladığım yolu bir daha kullanmam!” gibi bir takıntınız olmasın. Gerçi bu şekilde farklı yollar keşfedip maceralar yaşayabilirsiniz ancak çoğu zaman ummadığınız sonuçlarla da karşılaşabilirsiniz.
O adını hatırlayamadığım köyde biraz soluklandıktan sonra güzel bir inişle tekrar anayola bağlanıyorm. İlk hedefim öğleden önce 25 km’yi aşıp Karacabey ilçesine varmak. Bunun için de kondisyonum bana yardımcı oluyor. Yol üstündeki kavunculardan birinde mola veriyorum ve burada bir ortaokul öğrencisinin tezgâh başında durduğu o enfes bal kavunlardan birini afiyetle mideye indiriyorum. Bu enerji deposunun verdiği güçle asılıyorum pedallara. Yolun temiz, emniyet şeridinin de geniş olmasıyla düz yolda saatte 40-50 km. hızlara çıkabiliyorum. Hatta bazen kendimi, şu sıralar devam eden Tour de France yarışındaki finişe koşan profesyonel bisikletçilerden biri gibi gördüğüm de oluyor.
İşte bu harika performansla Karacabey’e ulaştığımda nefes nefese kalmıştım ve saatler 12’yi göstermekteydi. Hemen en yakın camiyi buldum. Buranın merkezi de Bandırma gibi inişli çıkışlıydı ve hoşuma gitmedi. Çarşıyı-pazarı şöyle bir gezip yemek yedikten sonra tarihi Fatih Camii’nin bir köşesinde uykuya çekildim.
Turculara Tavsiyeler-5- Camilerimiz yolcular için hala en güzel mola yerlerindendir. Öğlen sıcağından kaçmak için size serin köşelerini açar, şadırvanları ferahlatıcıdır, gölgesi serinletir. Yeter ki gerekli hassasiyeti gösterin.
İkindiden sonra akşamüzeri hedefimi belirledim: Köy yollarından giderek Marmara sahillerine ulaşmak. Bunun için hızlı yol almalıydım ve 25 km. sürmeliydim. Akşama kalmadan kalacak yerimi ayarlamalıydım. Karacabey’deki bir yaşlı amcanın da yönlendirmesi ile Ekinli köyünün insanlarının çok iyi olduğunu ve beni misafir edeceklerine inandım. Yanımda çadırım da vardı ama yol üstünde toplu bir kamp yeri olmadığı için ve dürüst olmak gerekirse tek başıma kamp yapmayı göze alamadığım için bu köyün merhametine sığınmaya karar verdim.
Orta kalitede fakat az trafikli asfalt yolda hızla yol alıp güneş batarken Ekinli Köyü’nün girişine vardım. Hemen köy camisine attım kendimi. Yanıma gelen imamla tanıştım ve ona niyetimi açtım. Uygun olursa geceyi cami bahçesinde çadır kurarak geçirmek istiyordum. İmam biraz çekindi, topu muhtarlığa attı. Neyse ki ihtiyar heyetinden bir abi araya girip sıkıntı olmaz diyerek cami içinde de yatabileceğimi söyledi. Temkinli olmakta fayda var diyerek kimlik bilgilerimi aldılar. İmam biraz nasihat etti, daha önce bu şekilde camide kalan birinin bir arkadaşının başını FETÖ nedeniyle yaktığını anlattı. Ben de adama hak verdim. Sonuçta devir kötü…
Devam edecek…

204977204978204979Çapraz Çay kıyısında gün batarken...Ekinli Köyü'nde gecelediğim cami204976
 

Dosyalar

  • IMG_20190713_194327.jpg
    IMG_20190713_194327.jpg
    2 MB · Okunma: 4
  • IMG_20190714_055332.jpg
    IMG_20190714_055332.jpg
    1,4 MB · Okunma: 4
Son düzenleme:
3.Gün
Rota: Ekinli Köyü-Tirilye
Mesafe: 30 km.
Sabah namazına müteakip, cemaatin hayır dualarıyla birlikte, güneş doğmadan tekrar yollardayız İstanbullu ile. Hava kapalı ve serin, yollar güzel ve trafiksiz. Bisiklet için ideal ortam. Sahilden sakin sakin giderken bir yerde, kestirme olsun diye girdiğim bir yol, Google’ın Haritalar uygulamasına fazla güvenmem nedeniyle, kumsaldan geçiyor. Bilenler bilir, bisikleti kumlu bir yolda iterek götürmeye çalışmak en yorucu şeylerden biridir. Neyse ki henüz vakit çok erken ve benim acelem yok.
Turculara Tavsiyeler-6- Google Maps uygulamasına körü körüne inanmayın. Etrafta insan varsa onlara sorun, insanların sizi aldatma riski daha düşüktür.
Mesudiye, Ayazma, Esence köy ve plajlarını bir bir geçiyorum. Sonra Söğütpınar ve Eşkel var. Çok güzel tatil beldeleri buralar. Pazar sabahı olduğu için tatilciler de yavaş yavaş yollara çıkmaya başlıyorlar. Yağmur da hafiften kendini göstermeye başlıyor. Bu nedenle biraz tedirginim. Yaz sağanaklarına yakalanmak istemiyorum. Bir cami bahçesinde mola veriyorum ve burada piknik yapan bir aile ile tanışıyorum. Bana kahvaltılarından ikram ediyorlar. Neyse ki pek soru sormuyorlar. Ben bisiklet turlarımda genellikle yalnızlığı tercih ederim. Böylece arınmam ve içimdeki ilhamı duymam daha kolay oluyor.
Camide enerji depoladıktan ve Kilimanjaro’nun Karları kitabından birkaç öykü okuduktan sonra yola revan oluyorum. İnsana keyif veren bir yağmurla birlikte yollarda süzülüyoruz ve saat 11 gibi o meşhur Tirilye-Zeytinbağı kasabasına ulaşıyoruz.
Turculara Tavsiyeler-7-Yanınızdaki kesinlikle kitap bulundurun. Böylece mola verdiğiniz zaman bir yandan bedeniniz dinlenirken bir yandan da ruhunuzu, zihninizi beslemiş ve arındırmış olursunuz.
Bu eski Rum kasabasında ilk iş olarak çiseleyen yağmur altında çarşıyı geziyorum. Dar sokakları, ahşap, renkli evleri, butik dükkânlarıyla Tirilye adı gibi tiril tiril bir sahil beldesi. İki bini bile bulmayan nüfusuyla burası yarım saatte gezilebilecek bir yer; ancak insan bu sokaklarda yürümeye doyamıyor. Ben de aynı sokaklardan tekrar tekrar geçiyorum. Burası Mudanya’ya da 15 km. uzaklıkta. O nedenle özellikle İstanbul’dan günübirlik gelen çok insan oluyor ve dar yollar bu trafiği kaldırmakta zorlanıyor.
Öğlen şekerlemesinden sonra tekrar çarşıya iniyor ve şirin bir lokantada lezzetli bir zeytinyağlı taze fasulye ile karnımı doyuruyorum. Eğer gurmelik özelliğiniz yoksa turdaki her şey insana lezzetli gelecektir. Zeytinciliği ile de meşhur olan burada teyzelerimiz çok güzel ve uygun fiyatlı ev yemeği yapıyorlar. Akşamüzeri nereye gitsem, nerede kalsam diye düşünürken hiç acele etmemeye karar veriyorum. Bu güzel kasabanın tadını çıkararak kendimi ödüllendirmeliyim. Ayrıca yağmur da iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı ve bu tatilci trafiği arasında yollara düşmek hiç de akıl karı bir iş değil.
Turculara Tavsiyeler-8-Bir turcu rotasını iyi planlamalı ki haldır huldur bisiklet sürüp de yolda olmanın zevkini ıskalamasın.
Hafif yağmur altında tirilye sokaklarında dolanırken, bu güzel yerde bir de tatlı yemeye niyetleniyorum ve Tirilye’de tabi ki tiriliçe tatlısı yenir diyerek Sevil Pastanesi’ne giriyorum. Güzel bir dondurmalı tiriliçe tatlısı yiyip yanında da Türk kahvesi içiyorum ve sadece 15 TL. ödüyorum. Üstüne bir de ustanın özel olarak yaptığı unsuz cevizli-incirli kurabiyesinden tadıyorum. Böyle güzel esnaflarımız keşke her yerde olsa.
Yolda olacağım bu son geceyi çadır kurarak değerlendirmek istiyorum ve bisikletimi cami avlusuna kilitleyip çadırımı sahile kurmaya gidiyorum. Yarım saat kadar uğraşıp çadırımı sağlam bir şekilde kurduktan sonra kendimi tekrar nostaljik sokaklara atıyorum. Küçük bir kahvede unsuz kurabiyelerimi yiyip çayımı içiyorum.
Yatsıdan sonra bisikletimi de alıp çadıra geçiyorum. Yolların yağmurlu, ayakkabımın da yazlık olması nedeniyle ayaklarım uzun süredir ıslak; ama dert etmiyorum. Ne de olsa yolcuya gül bahçesi vadetmiyor yollar. İstanbulluyu yatırıp çadırıma kilitliyor ve yanımda getirdiğim poşetlerle çantaları sarıyorum. Artık uyku vakti ama alışık olmayan için dalga sesleriyle uyumaya çalışmak hiç kolay değil. Yarım saat kadar debelendikten sonra uykuya dalabiliyorum.
Gece üçe doğru yağmur başlıyor ve çadırım su damlatıyor. Hazırlıksız yakalandığım için içeri giren su çamaşırlarımı ıslatıyor. Neyse ki yedek giysilerimle kendimi kuru tutabiliyorum. Fakat artık uykuya devam etmek imkânsız. Kalkıp toparlanıyorum ve güneş doğmadan çok sevdiğim bu eski Rum kasabasına mecburen elveda diyorum. Elveda zeytin bağlarıyla süslenmiş Tirilye

Tirilye SokaklarıTirilye'ye Son BakışKumsal YoluEsenceIMG_20190714_123411.jpg
Muhteşem Üçlü
Ayasofya CamiiTehlikeli Yollar
 

Dosyalar

  • IMG_20190715_052614.jpg
    IMG_20190715_052614.jpg
    1,7 MB · Okunma: 249
Son düzenleme:
4.Gün
Rota: Tirilye-Orhangazi
Mesafe: 65 km.

15 Temmuz Pazartesi sabahı yolda olmak harika bir his. Karadeniz kıyısını andıran inişli-çıkışlı, virajlı-uçurumlu yollar; bazen %7-10 eğimle inilen ya da çıkılan yollar; çıkışı nefes nefese bırakan, inişi nefes kesen yollar; şükür ki trafiği çok az ve asfaltı kaliteli olan, yoksa çekilecek gibi olmayan yollar…
Mudanya’ya 7 gibi varıyorum. Her yer kapalı ve zaten benim de burada pek kalmaya vaktim yok. Oysa ki burası da tarihi evleriyle, şirin sokaklarıyla, uzayıp giden sahiliyle çok güzel bir ilçe. Birkaç fotoğraf çekip cevizli-hurmalı kahvaltımı yaptıktan sonra yola devam ediyorum. Güzelyalı (Burgaz) ve Kurşunlu’yu sakin sakin pedallıyorum. Kurşunlu çıkışında yağmur tekrar bastırıyor ve ben kendimi zar zor bir otobüs durağına atıyorum. Yağmur dinince de az ilerdeki camiye geçiyorum. Camide biraz dinlenip kitap okumaya niyetleniyorum fakat caminin kapılarının kapalı olduğunu fark ediyorum. Cami bahçesinde biraz oyalandıktan sonra yağmurun daha fazla yağmayacağına ikna olup devam ediyoruz. Zaten biraz sonra güneş yakmaya da başlıyor ve öğlen olmak üzere. Trafik de iyice arttığından hızlanıyorum ve anayola bağlanarak saat 13.00 gibi Gemlik merkeze varıyorum ve hemen ilk gördüğüm camiye sığınıyorum.
Turculara Tavsiyeler-9-Turcular, karşılaştıkları sorunlara doğaçlama çözümler üretebilen insanlardır. Ne de olsa kader, biz plan yaparken başımıza gelenlerden ibarettir.
Öğleden sonra ikindiye kadar Gemlik merkezini ve sahilini geziyorum. Bu ilçemiz de özellikle bisikletli yaşama uygun. İkindiden sonra Halil Abi ile tanışıyorum. Elektrikçi olan Halil Abi ile turculuk üzerine sohbet ediyoruz. Kendisi uzun turlara çıkmak istiyor ama o ilk pedalı bir türlü çeviremeyenlerden. Bana enerji ihtiyacımı karşılayabilmem için güneş enerjili portatif solar setlerden almamı tavsiye ediyor. Halil Abi’nin sohbetine doyum olmuyor ama benim hala gitmem gereken km’lerim var.
Orhangazi karayoluna girdikten sonra artık rahatlıyorum; çünkü artık akşama kalacak garanti bir yerim olacak. Karanlık basmadan Orhangazi ilçesine varıyor ve dostum A. Ç.’ye güzel bir sürpriz yapıyorum. 4 gün boyunca burada dinlenerek boyun, sırt, boğaz hatta ayak bileği ağrılarımdan kurtuluyorum. Artık yeni rotama hazırım: İznik Gölü Turu.
 
Maşallah çok güzel. Namazları kılarak yolculuk etmek ise daha güzel =)
 
hocam harika bir gezi yazısı, faydalı tavsiyeler...Çadır olarak ne kullandınız? Daha önceki turlarınızda da camide gecelediniz mi, bu konuda nasıl bir tutumla karşılaştınız?
 
  • Beğen
Tepkiler: Barça Bike
Teşekkürler, Husky marka kullanıyorum, 140 TL'ye almıştım, 2 yıl önce. Daha önce hiç camide gecelememiştim ama hep aklımdaydı, bir daha da mecbur kalmadıkça yapmam inşallah...

5.Gün
Rota: İznik Gölü Çevresi
Mesafe: 95 km.
Dostum A. Ç. İşlerinden dolayı gelemediği için bu tura da tek başıma çıkıyorum ve biraz gecikerek de olsa saat sabah 7 gibi düşüyorum yollara, Y:G yolarda diyerek.?
Çok iyi bir rota planlaması yapmadığım için İznik Gölü’nün kuzey kısmından başlıyorum tura. Yol güzel, emniyet şeridi yeterli ve trafik az. Performansım da beni şaşırtacak derecede iyi olunca bastıkça basıyorum pedallara ve 45 km’lik yolu, molalarla birlikte yaklaşık iki buçuk saatte geçmeyi başarıyorum. İznik merkeze gelince hemen güzel bir kahvaltı mekânı arıyorum. Uygun olduğu için öğretmenevine gitmek istiyorum ama burada maalesef kahvaltı verilmiyor. “Laskaris” isimli mekânı seçiyorum ve burada yaklaşık 2 saat oturuyorum, göl manzarası eşliğindeki kahvaltının ve çayın tadını çıkarıyorum.
Öğlene doğru bisikletimi alıp Çandarlıoğlu Camii bahçesine emanet ederek kenti gezmeye çıkıyorum. Hava sıcak ama bu tarihi güzelliklerle dolu ilçeyi gezmeye doyum olmuyor. Çinilerle süslü Yeşil Camii, ilk Osmanlı Camisi olan Hacı Özbek Camii, kiliseden çevrilen Ayasofya Camii, Süleyman Paşa Medresesi (Tadilatta), Bizans dönemlerinden kalma kapı ve surlar…Ve daha gezemediğim birçok tarihi ve kültürel yer. Yaşamak, çalışmak, tatil yapmak için çok güzel bir yer İznik. Esnafı da turist avcısı değil, samimi.
Öğleden sonra siesta yapılır, çini çarşısında gezilir, Aydo Pastanesi’nde San Sebastian tatlısı yenir ve artık ikindiyi müteakip pedallar dönmeye başlar.
Fakat işin tadı kaçıyor. 45 km’lik emniyet şeritsiz, yoğun trafikli ve düşük kalite asfaltlı yol ile benim vasat performansım birleşince işin tadı gerçekten kaçıyor. Yanıma çadırımı ve aydınlatma araçlarını da almadığım için güneş batmadan Orhangazi’de olmak zorundayım. Bu nedenle ne gölün güzelliğinin tadını çıkarabiliyorum ne de bisiklet sürmenin o tarifsiz hazzını yaşayabiliyorum. Adeta bir dinamo gibi pedal çevirmek zorundayım ve su molası dışında durmamalıyım. Bu taraftaki eğimler de kuzey yoluna göre daha fazla ve acımasız. İşte böyle sınırlarımı zorlayarak onlarca kilometre boyunca pedallara abanarak; yollarla, zamanla ve kendimle şiddetli bir savaş içine giriyorum.
Neyse ki müzik var, umut var, inanç var…Turcu tecrübesi ve inadıyla hedefime ulaşıyorum ve bu savaştan sağ salim çıkıyorum. Akşam 9 gibi varıyorum, artık Orhangazi’deyim. Kazasız belasız buraya geldiğim için Yaradan’a ne kadar şükretsem az. İşte bu coşku ile kendimi dostum A. Ç.’nin kollarına bırakıyorum. Şükür kavuşturana…
Turculara Tavsiyeler-10-Bir günlük İznik Gölü turu yapmak isteyenler için en güzel rota planlaması şöyle olabilir: Sabah erkenden güney kesimi turlanır, akşamüzeri de kuzeyden dönülür. Ya da en güzeli bir gece kamp yapıp yolda olmanın tadına varılır.

Kahvaltı Yoldaşlarımİznik ÇarşıÇinili Yeşil Camiiİznİk Ayasofyasıİznik GölüIMG_20190720_094013.jpg

Son Kilometreler: 21 Temmuz Pazar gününü İznik Gölü'nün sakinliğine ayırarak "88 Country" isimli mekanda A. Ç. ile birlikte oturuyoruz. Mekanın bisiklet dostu sahibi Tuna Çokgüler'e de selam olsun. ?‍♂️ Ertesi sabah 6'da artık dönüşe geçiyorum, Orhangazi çıkışında biraz rampa eziyeti çeksem de yaklaşık 10 km'yi çok az pedallayarak iniyorum ve Yalova merkeze varıyorum. Bisikletle geldiğim son durak burası. Bundan sonrasında deniz yolu, demir yolu ve kara yolunu kullanarak, Vize'ye, evime varıyorum. Nice turlarda görüşmek üzere... :tskler:

Aksaray-Otogar MetrosuIMG_20190722_072540.jpg
 

Dosyalar

  • IMG_20190720_101008.jpg
    IMG_20190720_101008.jpg
    1,5 MB · Okunma: 2
Son düzenleme:
Yaptığımız o kadar etkinlikten bahset ama galibiyet serilerinde 13-10 önde bitirdiğim PS4 PES 2019 maçlarımızdan bahsetme... ??
 
Onlar özel konular, girmeyelim oralara... ✋
 
  • Beğen
Tepkiler: CyclingtoEySi
Geri