Kartal Bey'in anlatımın gölgesinde kalacak ama.. Biraz önce 3 günlük İstanbul-Erdek kamp programını bitirip eve döndüm.. Bisiklet 3 tekerlekli ve elektrik destekli olunca yanınızda götürebileceğiniz şeylerde biraz şımarıklık yapabiliyorsunuz.. Benim Liste şöyle idi..
1) Giysi çantası (30L): Bisiklet forması, T-shirt, çorap, normal şort, mayo şort, çamaşır, uzun termal alt-üst içlik (pijama niyetine de kullanılabilecek), ince fiber havlu, uzun kollu pamuklu ve ne olur ne olmaz diye ince bir polar. Maske, şnorkel, güneş kremi, terlik. Diş fırçası, macunu, traş bıçağı ve kremi, sabun. Diş macunu ve traş kremi eşantiyon boyutlarında, diş fırçası çocuk boyu.. Şampuan almadım, sabunla idare ettim. minyatur şişede olsaydı alırdım. Kullanmak zorunda oluduğum bazı ilaçlar.
2)bisiklet çantası (20 L) : Pompa, Bisiklet şarjı, tamir kutusu (levye, lastik tamir takımı, alyan, kurbağacık, elektrik bandı, küçük kerpeten-keski, platik kelepçeler vs), ilk yardım çantası, ön ve arka aydınlatma, araba çakmak şarjından yaılma usb şarj cihazı, powerbank, telefon şarjı, bisiklet kilidi, iki boy içi lastik (öne ve arka farklı bende).. Günlük gezilerde bu çantayı alıyorum sadece. Bisklet şarjını yanımda almıyorum, kask, su ve yedek giysi için yer kalmış oluyor.
3) Buzluk.. (Bez izoloasyonlu, tahminim 15 litre kadar): Gazlı kamp ocağı, iki kişilik alüminyum kap-kacak, bardak. iki tane çakı, biri çekiçli, çadırı kurarken ve sarmısak döverken kullanmak için
. Tuz, kurutulmuş domates, sarmısak, nane, zeytinyağı (250ml kadar, ancak yetti), hazır çorba, poşet çay, kuru meyve, ekmek mayası (evet!! hemen dibimizde fırın varmış, yoksa sabahları sıcak sıcak ekmeği kendim yapacaktım) , küçük alüminyum çaydanlık (daha doğrusu çaydanlığım demlik kısmı), termos , kesme tahtası ( yemek yapmak bir zevk, kesme tahtası olmadan olmaz, kesme tahtası dediğim bir tahta spatül aslında), çakmak (ve sonra elimi yakınca kibrit), bulaşık süngeri, yumurta kolisinden kestiğim iki parça ve lastik ile yapılmış yumurta kabı. (içiçe girdiği için standart kaplardan daha az yer kaplıyor, yerli bakkallardan köy yumurtası alırım diye tahmin etmiştim, orada kap olamayabilir diye, tahmin ettiğim gibi oldu).
4) küçük portatif sehpa-masa.. kampta masalar olduğunu görünce boş yere getirdiğimi düşünmüştüm, ancak 2. gün o kadar kalabalık oldu ki, ortada masa falan kalmadı, kalan zamanda tüm yemek işlerini onda yaptım. 2 kişilik çadır, uyku tulumu, mat, mat malzemesinden yapılan küçük oturak.
yukarıdaki saydığım, ve saymayı unuttuğum şeyler varsa, kullanmadıklarım (ilk yardım ve bazı yedek parçalar hariç tabi), sadece polar ve ekmek mayası. onun dışında götürmüş olduğum her şey kullanıldı ya da bir işe yaradı. Tüm giysiler kirlendi, ama bisiklet forması ve içliği hariç yıkamak zorunda kaldığım bir şey olmadı. Küçük şişe bulamadığım, ve kampta var olup olmadığını bilmediğim için bulaşık detarjanını sonra aldım. Tüm malzeme yaklaşık 20 kilo idi.
Şimdi gelelim hikayeye.. cumartesi sabah 8:30 feribotuna bilet almıştım. evden yenikapı iskelesi 25 km. Benim asıl uzun yol bu
. Arka lastiğin patlaması durumunda, arkası yüklü olduğu için tamir ya da değiştirmesi yarım saati geçebiliyor. pedal ya da elektrik sisteminin birbirini yedeklemesi çok güzel ama daha önce ikisinin de bozulduğu olmuştu. Bir kere arka dingil pimi düştü (ya da kırıldı) bir kere de açma kapama düğmesi arızalanmıştı. yani hemen tamir edemeyeceğim bir arızayla karşışır de yola sadece diğer sistemle devam etmek zorunda kalırsam yol süresi çok uzayabilir. Onun için yola çıkış süresini baya bir güvenlik payı koyarak hesapladım.. 05:45 te teker döndü..
122058 dosyayı görüntüle
Yolda, o ana kadar bir aksiilk çıkmayıp sürem artınca, kutsal yerleri ziyaret etmeden geçmek olmazdı...
122059 dosyayı görüntüle
Sirkeci taraflarında arkaya kamp malzameleri yüklemiş bir bisikletliyle karşılaştık. O da yalova'ya geçip oradan Karadeniz turu yapacakmış.. Birbirimize iyi yolculuklar diledik, o bastı gitti haliyle..
Erken bir saatte iskelede oldum.. Kartal Bey'in uyarısa rağmen şansımı denemek istedim, belki 3 tekerlekli diye araç girişinden alabilirler umuduyla.. yemedi.. Yolcu girişinden eşyaları indirerek geçip daha sonra feribota bindim..
Feribotta biraz karnımı doyurdum. Sabah yanıma su alırken fazla abartmamıştım, hem ılımasın hem ağırlık olmasın diye. Bandırma iskelesinin karşısında soğuk su alarak termosu doldurdum, kalanı içip, yola koyuldum.
122060 dosyayı görüntüle
Yolda bu tabelayı görünce bi gülme geldi.. Dişli oranlarını düşürdükten sonra düz yolda, elektrik olmadan en fazla 18-19 km sürat yapabiliyorum.. Arkadaşlarıma "Ulan şu radar kontrolu olmasaydı, var ya... " diye mesaj atabilmek için fotografını çektim..
45 dakikalık bir yol sonunda kamp yerine geldim. adı Kapıdağ Camping, Kartal bey'in bahsettiği Ant Camping'in hemen yanında, biraz daha ucuz, ve kalabalık olan.. Samimi bir karşılama oldu, telefonda da öyleydiler..
122061 dosyayı görüntüle 122062 dosyayı görüntüle
Ben geldiğimde herhalde 70-80 kadar çadır vardı.. Bu rakam akşam 100'ü, ertesi gün ise muhtemelen 150'yi geçti..
Yerleştikten sonra Erdek'e gittim, hem alışveriş yapayım, hem Avşa Adasını görmek istiyorum, feribot saatlerini falan öğreneyim diye.. Erdek 6.5 km kadar. Avşa Adasına hem deniz otobüsü, hem arabalı vapur varmış. ama Avşa Adasındaki iskelede merdivenle biniyormuş, benim bu bisikletle hiç şansım yok.. Onun için ertesi gün için arabalı vapurla Avşa planları yaparak, yiyecek alışverişini de bitirip, kampın karşındaki fırından ekmeğimi de alıp, kamp yerine döndüm..
Kampa girerken tanıştığım motorcu bir arkadaşla da sohbet ederek, akşam yemeğini yaptım.. sabah ise benzer şekilde kahvaltı.. sonra kampın büyük çoğunluğu daha uykudayken Erdek'e geçtim.. oradan vapurla Avşa..
122064 dosyayı görüntüle
Marmara adası ve Avşa arasında karar vermem gerekecekti, çünkü feribot saatlerine göre her ikisini aynı güne sığdırmak mümkün değil.. Avşa yı seçmemdeki önemli sebep, Bortaçina Şarapları'nın yerini görmek istiyorudum.. Benim için manevi anlamı olan bir bir şarap bu.. fabrikasının bulunduğu yerde lokanta da açmışlar.. Avşa'nın merkezinde bisikletle 1 saat kadar yavaş yavaş turladıktan sonra, lokantanın bulunduğu yiğitler köyüne gittim.. burası adanın doğu tarafında.. dolaysıyka poyraza açık.. bu sebeple hem çok güzel bir kumsal oluşmuş (Altınkum) , ama muhtemelen genelde dalgalı olduğu için de bir o kadar bakir kalmış.. Yemeğimi yiyip, istanbula götümrk üzere bir şişe şarabımı da alıp, biraz dolaştıktan sonra Avşa merkeze, bir kafde oturup bir şeyler içtikten sonra da feribotla Erdek'e , oradan kampa geri döndüm.. Zeytinyağlı Şevketibostan, sarma ve peynir, ve Adakası üzümünden Bortaçina Şarabı.. hepsi harikaydı
122065 dosyayı görüntüle
Kampa döndüğümde apayrı bir manzara vardı.. mahşeri bir kalabalık.. dediğim gibi muhtemelen 150 yi bulan çadır sayısı.. her yer araba vs.. neyse sonuçta herkes keyif yapmaya gelmiş.. bisikleti cumatesi akşamı şarj etmiştim, avşa 'da ne kadar kullanacağımı bilemediğim için.. şimdi ise gerek yok gibiydi, pazartesi bir gezerim sonra tam şarj edip dönüş yoluna hazır duruma gelirim diye düşündüm.. Elektrikli olunca böyle ufak planlamalar yapmak gerekiyor. hem pil ömrü hem kısıtlayıcı olmayan kullanım için.. Pazartesi tarihi şehri gezdim, biraz daha Bandırma tarafına giderek gezmeye devam ettim.. bir köy marketinde "meşhur kavala tostu" yazısıyla öğle yemeğini orada yemeğe karar verdim.. "Nedir abi, meşhur Kavala Tostu? " dye sordum.. adam.. "Yani, tost işte, bildiğin tost.. ama güzel malzemeyle "
diyerek gönlümü fethetti, ve meşhur Kavala tostunu yedim.. içinde salam vs de vardı, güzeldi gerçekten..
Gece kalabalık ve gürültü doruk noktalarındaydı.. sabah 3-4 e kadar bağırarak konuşanlar bu defa ufak ufak bu yeri seçtiğime pişman olmama sebep oldu.. Bayram olmasa bir daha giderim oraya, ama böyle bir günde Ant Camping yan tarafta çok daha sakin duruyordu..
Az bir uyku sonra sabah erken kalkarak, kahvaltı ve toplanmaya başlama.. süre için yine biraz güvenlik payı koymak zorundayım, bu defa o kadar fazla olmasa da olur, çünkü yol 12 km kadar.. (fotograf çekeyim derken video çekmişim!! onu için telefondan screenshot
)
bir veda fotografıyla Erdek'ten ayrılıp Bandırma'ya geldim..
122066 dosyayı görüntüle
feribota ilk beni aldılar, içeri girer girmez arka tekerlerden birinin inmiş olduğunu gördüm, yukarı çıkmadan şişirdim.. ama yolculuk bitip de indiğimde tamamen indiğini gördüm.. kapılar açılıncaya kadar, lastiğe ve janta zarar vermemek için biraz da olsa şişirmem lazımdı.. daracık bir alanda (önün arkam sağım solum motorsiklet dolmuş), muhtemelen 35-40 derece sıcakta (feribotun içini bilirsiniz) biraz şişirerek feribotun dışına çıkabildim.. Bir diken batmış.. Bu erdek gezilerinin olmazsa olmazsı sanırım.. Yama yerine iç lastiği değiştireyim dedim.. baya bir zorlandım, tekeri havaya kaldırabilmek başlı başına bir iş.. elektrik bandıyla sabitleye sabitleye, oturtmayı becerebildim.. saat tutmadım ama 30-35 dakikaydı sanırım.. bana 1 saat gibi gelmiş olsa da.. sonra 1 saat 45 dakika süren şehirçi (!) yolculuğu başladı.. inanılmaz bir trafik, bayram, sahil, hava güzel.. aksi garip olurdu zaten.. bazı yerlerde kaçamıyorsunuz da.. ama aynı yoldan araba ile gidilse 3 saatten az sürmezdi.. yenikapı- istinye.. neyse sağsalim eve geldim, eşyaları taşıdım.. evde dolap tamtakır.. yazıyı bitirdim, hemem markete.. nasıl olsa sepetli bisikletim var...