Sorun sadece bisikletçiler değil. Devenin her yeri eğri. Türkiye'de perakende sektörü, "sinekli bakkal" zihniyetli esnaflara kalmış durumda. Hatta yabancı markaların temsilcilikleri bile malesef bu esnafların elinde. Bu bakkallar sattıları üründen en az %100 kâr etmediler mi doymuyorlar. Hepsi birer Apple sanki. Böyle bir kâr marjının üzerine KDV'yi, ÖTV'yi, ithalatta ödenen vergileri filan da ekleyince (ki hepsini satarken bize ödetiyolar), aynı ürünü normal olarak elin ülkesinden yarı fiyata, hatta daha da ucuza alabiliyor"dunuz" eskiden. Şimdi devlet baba sağolsun, bu esnaf arkadaşlar bize daha sıkı sarılabilsinler diye yurt dışı alışverişi yurt içi ile kafa kafaya getirdi.
Ha sizin derdiniz olan "ürün bulamama" konusu işte tam da bu "sinekli bakkal" zihniyeti ile alakalı. Sadece en çok satılan şeyleri getirip koyarlar dükkanlarına. Köy kahvesi gibi. Çay var, içersen iç. Yoksa kalk git. Bu Amariga denen memlekette Walmart diye bir alışveriş zincir var, ki herkesin afedersiniz "ta....ak" geçtiği bir firmadır, fakat bizde olsa önümüzü ilikler öyle gireriz içeri, resmen içinde "yok yok", hem de ucuz. Sadece bisiklet reyonu bile bizim bisiklet dükkanlarından daha büyük diyeyim siz anlayın.
Hani "üretim üretim" diyip duruyor ya herkes, daha biz ondan on kat daha kolay olan "tüketim"i beceremiyoruz, nerede kaldı üretim. Serbest piyasa adı altında komünist ülke gibi takılıyoruz. Tekelleşmenin önüne geçilecek diye BTK diye bir şey kuruyorlar, bi bakıyosun fiyatları bu kurum belirliyor, sonra herkes aynı fiyatı uyguluyor. E nerede rekabet? Bunun adı devlet tekeli değil mi şimdi?