Gjankrow
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 13 Ağustos 2014
- Mesaj
- 1.710
- Tepki
- 3.163
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- Salcano
Bir süreliğine hepinizi kısa bir eğlenceli düşünce turuna çıkarmak istedim. Konumuz yaşadığımız daireler ve apartmanlar ve bunların götürdükleri. Şimdi hızlıca konuya adapte olmak için kısa bir girizgahta bulunayım. Şu andan itibaren lütfen oturduğunuz apartmanların hiç olmadığı, herkesin tek katlı, bilemedin maksimum iki katlı evlerde yaşadığını hayal edin. Düşünün, ilk aklınıza gelen ne oldu ? Benim ilk aklıma gelen şey “bahçe” oldu. Çünkü bahçe demek yaşam alanı demek benim için. Daha sonra küçük sokağa açılan bir avlu güzel olmaz mıydı ? Bugün modernite adı altında yaşadığımız şehirin kırsalında uçuk fiyatlara adına villa denen yaşam alanları satılmakta. Bu tip evlerde oturma ise tam bir statü göstergesi. Her neyse biz ne yapıyoruz ? Apartmanların içinde, basık dairelerde kendimizi boğuyoruz. Bu toplu yaşam katliamının ilk diyeti. Şimdi küçük bir senaryo düşünelim. İstanbul’da evlerin tek katlı olduğunu hayal edelim, arkasından bunun artılarını maddeler halinde yazmaya başlayalım.
- Nüfus hiçbir zaman azami 5 milyonu geçmezdi.
- Göç almayacağı için İstanbul istikrarlı büyür ve etrafındaki göç vermemiş şehirlerde aynı oranda büyüme gösterirdi.
- Trafik denen kavramı bilmezdik
- Hava kirliliği olmazdı.
- Mahalle kültürünü yaşatan ve komşuluk hakkını bilen bir toplum olarak herkes birbirini tanıyıp bilirdi. Bu hırsızlığı, asayişsizliği önler, çocuklarımızın ( alkol, uyuşturucu, terör ) gibi illetlere bulaşmasını engellerdi. O mahallede hiç kimse aç uyumazdı.
- İşsizlik sorunu olmazdı.
- Sosyal ilişkilerimiz daha sağlıklı olurdu.
- Her mahallede esnaflar olur, küçükten büyüğe hepsi kazanırdı. Bugünkü gibi büyük balık, küçük balık hikayesi olmazdı.
- Akaryakıt ve enerji için ödediğimiz paralar ülke ekonomisinde cari açığa sebep olmaz enerji ihtiyacımız tavan yapmazdı.
- Su ve elektrik sıkıntısı çekmezdik
- Altyapı ihtiyacımızın sebep olduğu bitmeyen kazı çalışmaları olmazdı.
- Nefes alan bir doğaya sahip olur ve gerçekten nefes aldığımızı hissederdik. Çimlerin sadece parkları süsleyen bir unsur olduğu algısı beynimize nakşedilmezdi.
- Hayvanları toplu barınaklarda zorlu şartlar altında yaşamaya bırakmazdık.
- Denizlerimiz kirlenmez, ormanlar betonlaşma için yıkılmazdı.
- Isınmak için doğalgaz satın alıp, elimizi kolumuzu dış politikada bağlamazdık.
- Su sıkıntısı çekmez, hidroelektrik santralleri ile yeteri kadar enerji üretirdik.