abdullahabdullah
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 28 Mart 2007
- Mesaj
- 633
- Tepki
- 610
- Yaş
- 42
- Şehir
- ÇANAKKALE
- İsim
- Abdullah YEŞİLTAŞ
- Başlangıç
- 1987—88
- Bisiklet
- Lapierre
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
Yaşadığımız dünya, kimisine cennet; kimisine de eziyet gibidir. Dünya tek, insanlar çok. Tek bir objeye bakıp da nasıl ressamlar birbirlerinden farklı hayal edip tuâllerine yansıtıyorsa, biz de hayattan herkesten farklı düşünüp, tecrübeler edinip ruh halimizi iyi veya kötü yansıtıp birbirimize anlatıyoruz, forumlarda yazıyoruz.
İşte size ilginç ve orijinal bir hikâye. Kimimiz çabuk kızarız, kimimiz neşeli tavır sergileriz. Hayata karşı direnç gösterir karakterimizi değiştirebiliriz yada hayatı kendimize uydururuz. Bunun gibi bir çok örnek verilebilir. En iyisi mi, sizi öyküyle başbaşa bırakayım.
Bir zamanlar, her
şeyden sürekli şikayet eden, her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan
yakınan bir kız vardı.Hayat, ona göre çok kötüydü ve sürekli
savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir
yenisi çıkıyordu karşısına.Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği
aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu
mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine
koydu.Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates,
diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına
tek kelime etmeden beklemeye başladı.Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti
seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar
sabırsızdı ki sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya
başladı. Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra
adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı.Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa
koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha
sonra, son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı.Kızına dönerek sordu:- Ne görüyorsun?-
Patates, yumurta ve kahve? diye alaylı bir cevap verdi kızı."Daha yakından bak
bir de" dedi baba, "patatese dokun." Kız
denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi."Aynı şekilde,
yumurtayı da incele."Kız, kabuğunu soyduğu
yumurtanın katılaştığını gördü. En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını
söyledi.Söyleneni yapan kızın yüzüne,
kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan
bir şey anlamamıştı: - Bütün bunlar ne
anlama geliyor baba?Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı
sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı.
Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepki vermişti. Patates daha önce
sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış
ve güçten düşmüştü.Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı
koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş;
katılaşmıştı.Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca,
kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni
bir şey çıkmıştı. - Sen hangisisin? diye sordu kızına. Bir sıkıntı kapını çaldığında
nasıl tepki vereceksin?Patates gibi, yumuşayıp ezilecek misin? Yumurta gibi,
kalbini mi katılaştıracaksın?Yoksa, kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her
olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına
izin mi vereceksin?
İşte size ilginç ve orijinal bir hikâye. Kimimiz çabuk kızarız, kimimiz neşeli tavır sergileriz. Hayata karşı direnç gösterir karakterimizi değiştirebiliriz yada hayatı kendimize uydururuz. Bunun gibi bir çok örnek verilebilir. En iyisi mi, sizi öyküyle başbaşa bırakayım.
Bir zamanlar, her
şeyden sürekli şikayet eden, her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan
yakınan bir kız vardı.Hayat, ona göre çok kötüydü ve sürekli
savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir
yenisi çıkıyordu karşısına.Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği
aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu
mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine
koydu.Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates,
diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına
tek kelime etmeden beklemeye başladı.Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti
seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar
sabırsızdı ki sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya
başladı. Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra
adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı.Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa
koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha
sonra, son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı.Kızına dönerek sordu:- Ne görüyorsun?-
Patates, yumurta ve kahve? diye alaylı bir cevap verdi kızı."Daha yakından bak
bir de" dedi baba, "patatese dokun." Kız
denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi."Aynı şekilde,
yumurtayı da incele."Kız, kabuğunu soyduğu
yumurtanın katılaştığını gördü. En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını
söyledi.Söyleneni yapan kızın yüzüne,
kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan
bir şey anlamamıştı: - Bütün bunlar ne
anlama geliyor baba?Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı
sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı.
Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepki vermişti. Patates daha önce
sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış
ve güçten düşmüştü.Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı
koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş;
katılaşmıştı.Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca,
kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni
bir şey çıkmıştı. - Sen hangisisin? diye sordu kızına. Bir sıkıntı kapını çaldığında
nasıl tepki vereceksin?Patates gibi, yumuşayıp ezilecek misin? Yumurta gibi,
kalbini mi katılaştıracaksın?Yoksa, kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her
olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına
izin mi vereceksin?