Scudo Sports

Ankara Konya Seyahati 14 Ağustos 2014 Perşembe

can onur

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Haziran 2012
Mesaj
1.052
Tepki
3.191
Yaş
50
Şehir
Ankara
İsim
Can Onur
Başlangıç
1982—83
Bisiklet
Cannondale
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Balkanlar, İtalya, Adriyatik ve Dalmaçya kıyılarında yaptığım 4057 kilometrelik seyahatin akabinde, 43 günde kazandığım tempoyu bir anda düşürmemek amacıyla, fırsat buldukça uzun mesafe gezileri yapmayı planlıyordum. 14 Ağustos sabahı, saat 07.25’te Gençlik Caddesi’nden yola çıktım ve önce Akdeniz Caddesi’ne, devamında da Eskişehir yolundaki yoncadan dönerek Konya yoluna saptım. Hava çok sıcaktı; Konya’ya devam edip etmeme konusunda kararsızdım.

https://bisikletgezilerim.files.wordpress.com/2014/08/1.jpg

75-80 km gider, bir yerde bir şeyler yer, geri dönerim diye düşünüyordum. 81. kilometrede, Kulu yakınlarındaki TŞOF Tesisleri’nde mola verdim. Bu arada, ortalama hızım da fena sayılmazdı… Başlangıçtaki, İncek – Gölbaşı yol ayrımının olduğu yere kadarki yaklaşık 10 kilometrelik yokuş hızımı kesse de, saatte 32 kilometrelik bir ortalama hızı koruyarak, TŞOF Tesisleri’ne vardım.
160. kilometrede, Cihanbeyli girişinde arka lastiğim patladı. Yürüyerek şehir merkezine gittim, uygun bir yer bulup, patlayan lastiğe yama yaptım.

Cihanbeyli’den çıktıktan 20 kilometre sonra, yamadığım yer açılmış ve arka lastiğim yine inmişti. Bir benzin istasyonuna girdim, lastiği tekrar yamadım ve yola devam ettim. Başka bir sıkıntı yaşamadan, akşam 19.30 civarı Konya’ya vardım.

https://bisikletgezilerim.files.wordpress.com/2014/08/4.jpg

Seyahatlerimde, kendime kısa mesafelerde hedefler koyarak seyahatin daha keyifli geçmesini sağlarım. Bu yolculuktaki tek hedef, 260 kilometre sonra yiyeceğim etli ekmek olduğundan, yolculuk hakkında çok olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. Önemli bir zorluğu olmayan, aynı zamanda ormanı, denizi, fazla görsel bir güzelliği de olmayan bir 260 kilometreydi. Her yerde, Torku’nun yeşillendirme çalışmalarını gösteren tabelalar olsa da, bu çalışmaların uzun yıllar sonra şekilleneceğini bilmek çok üzücü…
Seyahat esnasında uzun süreler duraklamak zorunda kaldığım için teknik detay vermek istemiyorum. 12 saatte süren yolculukta, yaklaşık 8 saat pedal çevirmişim. Bisiklete bindiğim süre içinde de ortalama hızım 32 kilometre/saat civarındaydı.

https://bisikletgezilerim.files.wordpress.com/2014/08/5.jpg

Diğer gezi yazılarımı okumak isterseniz www.bisikletgezilerim.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Gün A.
Scudo
Tebrikler Can..Sayenizde kilometrelerin adı kalmadı. Bisikletin sadece gezi değil, tam anlamıyla bir uzun mesafe ulaşım aracı da olabileceğinin kanıtı bunlar.

Annen dese ki "oğlum akşama pide yaptır karşıki fırından", tak, bi koşu Konya, "buyur annecim, sahicisini aldım geldim"...
 
tahıl ambarı konya ovasını tutup sulu tarıma açan ve şeker pancarı gibi suya doymayan bir bitki ile şeker ambarına çevirmeye çalışan yanlış tarım politikalarına saygımı sunuyorum. hadi diyelim Osmanlı yapmadı, cumhuriyet 91 yılda anadoluyu ağaçlandıramaz mıydı? o yolu ben maalesef arabayla kat ettim ve gerçekten bir esprisi olmayan yol. konya daki tandır ve etli ekmek olmasa cidden çekilmez. sizi tebrik ediyorum. o yolda 8 saat geçirmişsiniz. pedalınıza sağlık.
 
  • Beğen
Tepkiler: can onur
@Mehmet Levent

Mehmet Bey, bir Konyalı olarak öteden beri ıssız ağaçsız ovayı ben de beğenmiyordum. Yanlış sulamayla Konya ovasının ve Çukurova nın verimi çok düştü. Tek verimli topraklar Güneydoğu Anadoluda kaldı.

Ancak, benim Almata dan yemyeşil fotolar gönderdiğime bakmayın (Almata gerçekten de dünyanın en yeşil büyükşehirlerinden birisidir), şimdi 50 km açılayım manzara aynı Konya olur. Kazakistan dünyanın en büyük tahıl üreticisi olduğundan orta kesimler ağaçsız bozkır. Nedeni de ekin, buğday maalesef ağaçla birlikte olamıyor, onları yakıyor, diksen bile ağaçlar büyüyemiyor. Zaten buğday demek, susuz tarım demektir dediğiniz gibi, ağaçlar için yeterli su olamıyor.

(link)
ALMATA nın hemen 20 km dışı...
 
Teşekkür ederim Raşit. Eskiden şehirler arası yol yapmak önemli gibi geliyordu, şimdi ülkeler arası seyahatler de yapıyorum. Bisiklet sayesinde Dünya'nın küçük olduğuna, artık daha çok inanıyorum:)

Size sonuna kadar hak veriyorum Mehmet bey. O politikaya benden de selam olsun. Birçok ülke gezdim, Türkiye kadar güzeline, ama bir o kadar da hoyrat davranılarak çirkinleştirilenine rastlamadım.
 
Karadeniz Bölgesi ve Marmara Bölgesi'nin bazı yerleri dışında, Türkiye'nin görüntüsü aşağı yukarı bu paylaştığınız fotoğraf gibi. Bu arada, ne kadar tahıl ambarı olsak da, buğday ithal etmemiz de ayrı bir soru işareti. Anadolu'nun çölleşmesine bisiklet sürerken tanıklık ediyoruz.
 
bu ülkeyi kimse sevemiyor bir türlü. amerikada da kötü insanlar yok mu? amerikaya gidip amerikan rüyasını yaşamak isteyen adam, "aman amerikadaki kötüler temizlensin ben ondan sonra gideyim" demiyor. yeşil kart için sıraya giriyor, çıkınca da sevinçle "aman kötülerden bana ne ben işime bakarım" diye bir kabullenişle amerikaya yollanıyor uçarak. işte " amerikadaki şu kötüler olmasa ne güzel olur argadaş, bu amerikadan gitmeli" diyen amerikalı da vardır elbet. neyse bu saçma girişten sonra, bana yazılar pek bi uçak gelen, muhtemelen bazı keyif verici maddeler kullanmış evliya çelebinin, istanbulda ağaçtaki bir sincabın, hiç yere inmeden kayseriye kadar gidebildiğini bildirdiği bir detay aklımda kalmış. bu ülkede hepimiz aynı gemideyiz, batarsak hep beraber batacağız, rahat edersek hep beraber edeceğiz. bu ülkeyi hep beraber güzelleştirmemiz gerekiyor. ülkemiz yarı kurak bir ülke, ülkenin iç kesimleri ağaca yeşile hasret. ama varsa yoksa burada, yani Ankara'da, ağacı sevmeyen ve bazı güçleri ellerinde bulunduranlar var. bunlar yol yapmak ve bina yapmaktan başka birşeye prim vermiyorlar. amenna o da lazım ama zaten yarı çöl olan bu şehirde, yetişmiş ağaçları kesip yol ve bina yapmıyorlar mı bana çok dokunuyor. zaten o ağaçlar yürüyüp gidebilse bir dakika durmayacak bu ankarada merak etmeyin diyorum sık sık son 2 yıldır.
 
Konu dağılmış , söylediklerinize hak vermemek düşünülemez. Tur da gerçekten güzel olmuş.
 
Sağlam iş çıkarmışsın bravo. Fekat bu engürü-kenya yolunun hikmeti mucibesi nedirki yola çıkan 25 km ortalamanın altına düşmüyor. caad 10 bu işin altından alnının akıyla çıkmış. Tekrar söylüyorum takdire şayan bir sonuç
 
  • Beğen
Tepkiler: can onur
Genelde sıkıcı diye tabir edilen bir yol...Ama bisikletiniz için kaliteli bir yoldur .

Güzel bir tempoda etliekmeğe kavuşmuşsunuz .adı nasıldı :)

Paylaşım için teşekkürler.
 
Çok güzel bi gezi olmuş can bey.. bende öğle saatlerinde sizinle tam yerini hatırlamasamda karşılaşmıştım ve bir korna ile selam vermiştim...:D Aklımdanda geçmedi deil bf den biri olabilirmi die..:) ayaklarınıza sağlık...
 
  • Beğen
Tepkiler: can onur
Tebrikler gerçekten, hani yol sıkıcı olmasa neyse ama çekilir gibi değil bravo diyorum.:in:
 
  • Beğen
Tepkiler: can onur
Lastiğim 2 kere patlamasaydı 2,5 saat daha erken varacaktım Konya'ya. Lastik Cihanbeyli'de patlayınca, bisiklet elimde, yürüyerek şehir merkezine gittim. Yok yamaydı, yemekti derken baya bi' vakit gitti. Daha sonra bir daha patladı... Velhasıl, çok vakit kaybettim. Yola gelince, herhalde aynı yoldan bir daha gitmem; çok sıkıcı:)
 
Teşekkürler Ulaş. Genelde her uzun yolculuğumun sonunda güzel bir şeyler yerim. İyi yemek beni motive ediyor. Mesela Afyon'a da gerçek İkbal'de kaymaklı ekmek kadayıfı yemek için gitmiştim. Köroğlu Beli dışında, Ankara-Afyon arası da çok sıkıcıydı.
Etli ekmek yediğim yerin adı; Havzan. Beğendim, tavsiye ederim.
 
Arabanızın markasını söylerseniz hatırlarım muhtemelen:) O gün bir otomobil, bir de kamyon korna çalmıştı bana.
 
Güzel bir paylaşım ayağınıza sağlık. Ben bu yolu antrenman yolu olarak kullanıyorum, Konya'da yaşadığım için Konyadan Altınekine kadar gidiyorum o yolda Torkunun yaptığı ağaçlandırma çalışmalarında dikilen ağaçlar bence büyümüyor 2 yıldır aynı yoldan ayda 8-10 kez geçerim ağaçlar hep incecik ve cılız. Yol otoban asfaltıyla aynı kalitede ve toplamda Ankara'ya kadar 3-4 yokuş anca var bunun dışında 0 eğime sahip bir güzergah hal böyle olunca ortalama hız da yüksek oluyor. Eylül gibi 14 saatte Konyadan Gölbaşına gidip gelmeyi düşünüyorum eğer bir tur daha gerçekleştirmek isterseniz beraber gidebiliriz :)
 
Ben Ankara'dan çıkarım, siz de Konya'dan; iki kere Cihanbeyli-Kulu arasında bir yerlerde buluşur, selamlaşır geçeriz:) Bu yolu bir daha gitmem, arka arkaya iki kere hiç gitmem, ama yine de teklif için teşekkürler. Bu arada, eğim sıfır değil; Ankara'nın rakımı yaklaşık 800 metre, Konya'nınki ise 1016 metre. Yokuşlar, dik değil sadece... Rüzgar olmadığını düşünürsek; Konya-Ankara arası, Ankara-Konya arasına göre daha kolay olur muhtemelen.
 
Öyle de olur :) ben cihanbeyliye kadar gittim sadece Konya çıkışında bir yokuş var gerisi düz sayılır. Dediğiniz gibi dik olmadığı için hissedilmiyor çıkışlar ve inişler. Fakat rüzgar genelde hep kuzeyden yani Ankara tarafindan esiyor. Ben de çıkacağım zaman böyle denk getirmeyi planlıyorum ki dönüş kolay olsun :)
 
Geri