Yusuf8384
Üye
- Kayıt
- 2 Haziran 2015
- Mesaj
- 73
- Tepki
- 414
- Şehir
- Tarsus
- İsim
- yusuf8384
- Bisiklet
- Merida
Bisikletle tanışalı henüz bir kaç ay olmuştu ama kendimi burada bisiklet dostlarının tur maceralarını okurken buldum. Ve ben neden yapmayayım dedim, yanı başımda devasa Toros dağları vardı beni bekleyen. Tabi kolay olmadı önce ekipmanları dizmek lazımdı, çadır uyku tulumu mat vs.. tek tek alındı ve fikir eşe açıldı. 32 yaşında, en son bisiklete lisede binmiş birine nasıl tepki verilecekse öyle tepki verildi 
Ardından rota araştırmaları yaptım ve Kılan üzerinden Çamlıyaylaya Torosları aşıp geçen bisikletlileri görünce bu rota aklıma yattı ve uygulamaya karar verdim. Tahmini 5 günlük bir planlama yapıp rota bilgilerini akıllı telefonuma yükledim, aslında en güzeli bir adet navigasyon cihazı almaktı ama maddi sıkıntılar buna ne yazık ki el vermedi.
1. gün- 25.08.2015
Sabah erkenden kahvaltımı yapıp, Allah sana akıl fikir versin diyen bakışların arasından sıyrılıp kendimi yola atıyorum.

Ohh be sonunda çıktım, rüzgar yüzümde, heyecan kalbimde, merak zihnimde artık yoldayım. Tekirden Pozantıya kadar hep iniş olduğu için nerdeyse pedal çevirmeden geliyorum, Pozantıyı es geçip Şerkerpınarında kısa bir su molası verip yola devam ediyorum.

Ve tırlarla tanışmamda bu andan itibaren başlıyor. Yol gidiş geliş ve inanılmaz bir araç trafiği var,çoğu yerde ne yazık ki emniyet şeridide yoktu. Yaklaşık 50 km lik adrenalin dolu bir asfalt yolculuğunda sonra nihayet Hasangazide anayoldan ayrılıp köy yollarından kılana geldim.

Sabah 7 de çıkmıştım yola ve kılana geldiğimde toplamda yaptığım mesafe tahmini 75 km civarıydı ve saat de bu arada 13.00 a gelmişti.
Lokantada karnımı doyurduktan sonra meydandaki kahvelerden birinde oturup çay molası verdim. Bu arada işler hiç de planladığım gibi gitmedi akıllı telefonum kafayı yedi ve ben nereye nasıl gideceğimi bilmiyorum. Kahveciye durumumu anlatınca yaklaşık 65 lerinde bir dayıya seslenip yanımıza çağırıyor, dayı yıllarca Toroslarda çobanlık yapmış, önce bana bakıp emin misin bu bisikletle Torosları aşmak istediğine diye soruyor ben eminim deyince eline kalem kağıdı alıp sağ olsun bana yolu dili döndüğünce tarif etti. Bu arada etrafımızda kalabalık da git gide artıyor, turist miymiş, nereye gidecekmiş, bisikletle mi gidecekmiş.... muhabbet uzayıp giderken, en son aralarında benim Torosları aşıp aşamamla ilgili iddiaya girme noktasına geldiklerinde, çoban dayı ile göz göze geliyorum ve benim yola çıkmam lazım deyip hepsine teşekkür ederek 15:30 gibi Toroslara doğru tırmanmaya başlıyorum.

Bir kaç defa yolu kaybedip yolda gördüğüm nerdeyse herkesten, emin olmak için tekrar yol tarifi alarak yola devam ettim. Bu arada artık bisikleti sürmeyip itiyorum. Antremansız, bir gazla yola çıkarsan olacağı bu tabiki
. Bu arada manzara da git gide güzelleşiyor, yerleşim yerleri aşağıda kaldı ve yolda artık hiç kimse ile karşılaşmıyorum.

Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuktan sonra (bunun 30 dakikasında ancak bisiklet üzerindeydim) manzaraya hakim güzel bir düzlüğü gözüme kestirip karanlık çökmeden çadırımı kurdum, 60-70 metre yakınımda da bir çeşme var, daha ne olsun.

Önce karnımı doyurdum daha sonra üzerimdeki kıyafetleri yıkamak için çeşme başına geldim kıyafetleri yıkadıktan sonra etrafıma şöyle tekrar bir bakıp kimsenin olmadığına tekrar kanaat getirdikten yapmamam gereken bir hata yapıp kendimi çeşmenin teknesine attım ve duş aldım. Aslında çok güzel oldu mis gibi temizlendim fakat bu sırada artık karanlık çökmüştü ve ben fark etmesem de oldukça üşümüşüm. Hemen üzerimi giyip bir koşu kendimi çadıra uyku tulumunun içine attım ama üşümem ve akabinde titremem bir türlü geçmedi.
Bulduğum tüm kıyafetleri üzerime giyip bir de üzerine çay içtikten sonra nihayet ısınabildim.
Evet artık çadırdayım, tur yazılarını okurken hep imrenerek bakmıştım çadırları ile tur yapıp hoşlarına giden yerlerde kamp atan gezginlere. Artık karanlık çöktü etrafta kimse yok, Torosların eteğindeyim doğayla baş başayım, ama dışarıda rüzgar var ve çadır hışırdayıp duruyor, kaç kere çadırdan çıkıp kim var orada diye seslendiğimi hatırlamıyorum, acaba tura 2 kişi mi çıksaydım, sanırım artım çok geç
. En sonunda daha önce çadırda hiç yatmamış biri olarak çadırın rüzgarda ses çıkarabileceğini ve bunun normal bir durum olduğunu kabullenerek diz, eklem ağrıları eşliğinde uykuya dalıyorum.
Ardından rota araştırmaları yaptım ve Kılan üzerinden Çamlıyaylaya Torosları aşıp geçen bisikletlileri görünce bu rota aklıma yattı ve uygulamaya karar verdim. Tahmini 5 günlük bir planlama yapıp rota bilgilerini akıllı telefonuma yükledim, aslında en güzeli bir adet navigasyon cihazı almaktı ama maddi sıkıntılar buna ne yazık ki el vermedi.
1. gün- 25.08.2015
Sabah erkenden kahvaltımı yapıp, Allah sana akıl fikir versin diyen bakışların arasından sıyrılıp kendimi yola atıyorum.

Ohh be sonunda çıktım, rüzgar yüzümde, heyecan kalbimde, merak zihnimde artık yoldayım. Tekirden Pozantıya kadar hep iniş olduğu için nerdeyse pedal çevirmeden geliyorum, Pozantıyı es geçip Şerkerpınarında kısa bir su molası verip yola devam ediyorum.

Ve tırlarla tanışmamda bu andan itibaren başlıyor. Yol gidiş geliş ve inanılmaz bir araç trafiği var,çoğu yerde ne yazık ki emniyet şeridide yoktu. Yaklaşık 50 km lik adrenalin dolu bir asfalt yolculuğunda sonra nihayet Hasangazide anayoldan ayrılıp köy yollarından kılana geldim.



Sabah 7 de çıkmıştım yola ve kılana geldiğimde toplamda yaptığım mesafe tahmini 75 km civarıydı ve saat de bu arada 13.00 a gelmişti.
Lokantada karnımı doyurduktan sonra meydandaki kahvelerden birinde oturup çay molası verdim. Bu arada işler hiç de planladığım gibi gitmedi akıllı telefonum kafayı yedi ve ben nereye nasıl gideceğimi bilmiyorum. Kahveciye durumumu anlatınca yaklaşık 65 lerinde bir dayıya seslenip yanımıza çağırıyor, dayı yıllarca Toroslarda çobanlık yapmış, önce bana bakıp emin misin bu bisikletle Torosları aşmak istediğine diye soruyor ben eminim deyince eline kalem kağıdı alıp sağ olsun bana yolu dili döndüğünce tarif etti. Bu arada etrafımızda kalabalık da git gide artıyor, turist miymiş, nereye gidecekmiş, bisikletle mi gidecekmiş.... muhabbet uzayıp giderken, en son aralarında benim Torosları aşıp aşamamla ilgili iddiaya girme noktasına geldiklerinde, çoban dayı ile göz göze geliyorum ve benim yola çıkmam lazım deyip hepsine teşekkür ederek 15:30 gibi Toroslara doğru tırmanmaya başlıyorum.


Bir kaç defa yolu kaybedip yolda gördüğüm nerdeyse herkesten, emin olmak için tekrar yol tarifi alarak yola devam ettim. Bu arada artık bisikleti sürmeyip itiyorum. Antremansız, bir gazla yola çıkarsan olacağı bu tabiki


Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuktan sonra (bunun 30 dakikasında ancak bisiklet üzerindeydim) manzaraya hakim güzel bir düzlüğü gözüme kestirip karanlık çökmeden çadırımı kurdum, 60-70 metre yakınımda da bir çeşme var, daha ne olsun.


Önce karnımı doyurdum daha sonra üzerimdeki kıyafetleri yıkamak için çeşme başına geldim kıyafetleri yıkadıktan sonra etrafıma şöyle tekrar bir bakıp kimsenin olmadığına tekrar kanaat getirdikten yapmamam gereken bir hata yapıp kendimi çeşmenin teknesine attım ve duş aldım. Aslında çok güzel oldu mis gibi temizlendim fakat bu sırada artık karanlık çökmüştü ve ben fark etmesem de oldukça üşümüşüm. Hemen üzerimi giyip bir koşu kendimi çadıra uyku tulumunun içine attım ama üşümem ve akabinde titremem bir türlü geçmedi.
Bulduğum tüm kıyafetleri üzerime giyip bir de üzerine çay içtikten sonra nihayet ısınabildim.
Evet artık çadırdayım, tur yazılarını okurken hep imrenerek bakmıştım çadırları ile tur yapıp hoşlarına giden yerlerde kamp atan gezginlere. Artık karanlık çöktü etrafta kimse yok, Torosların eteğindeyim doğayla baş başayım, ama dışarıda rüzgar var ve çadır hışırdayıp duruyor, kaç kere çadırdan çıkıp kim var orada diye seslendiğimi hatırlamıyorum, acaba tura 2 kişi mi çıksaydım, sanırım artım çok geç