Mesut Girgiç
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 28 Mart 2006
- Mesaj
- 4.518
- Tepki
- 11.601
- Şehir
- Konya
Sütçüler' den sonra Belen den geçmiş ve ondan sonra kilometrelerce hiç bir insan yüzü görmemiştik yol üzerinde kendimizinkilerden başka.
Total kilometrem 130, rakım henüz 1463 metrelerde yol ise oldukça taşlı ve kırıcıydı.
Sedir ve ladin ağaçlarının arasında yolculuk yapıyorduk.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya210.jpg
Yüce Toros Dağları bildiğimiz dağlara benzemiyordu. Her biri sanki büyük bir kıta gibi dikiliyordu yolumuzun önüne ve her birini bisikletle aşmak yarım günümüzü alıyordu neredeyse...
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya254.jpg
18.09.2006 daa saat 18 i gösterdiğinde rakım 1595 idi ve Tota dağına yaklaşmıştık.
Tota dağı Orman işletmesinin dinlenme tesislerinde gecelemeye karar verdiğimizde ortalık iyiden iyiye kararmaya başlamış ve serinlemişti. Bazı dağların başı yağmur bulutlarıyla dertteydi sanki.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya286.jpg
Yağmur yağacağa benziyordu. Ortalık ıslanmadan önce ben de kendime uygun bir çadır yeri buldum ve yerleştim. Başka bir tabirle bir orman masasının üzerine tünedim de diyebilirim.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya245.jpg
Çadırımın 5-6 metre ilerisindeki tatlı su pınarına su almaya gittiğimde pınarın içinde bir kurbağa gördüm ve su almaktan vazgeçip beton misafirhane binasının içindeki çeşmeye yöneldim. Tam bu sırada Köy hizmerlerinde baş usta olan ama bir su tesisatı inşaatından dolayı yatılı olarak bizimle aynı kampta kalmakta olan Mehmet Usta çıkageldi elinde matarasıyla yanıma. Durumu anlattım.
-”Su olan her yerde kurbağa olur. Zararı olmaz” deyip matarasını daldırdı suyun içine.
-“Yok usta sen doldur istersen ama ben tesisten su doldurmaya gideceğim” deyince de
-“o değirmenin suyu nereden geliyor zannediyorsun?” demez mi.. Bu durumu arkadaşlarıma söylemeyi düşündüm ama öte yandan da başka su kaynağı olmadığı için kararsız kalmıştım bu durum karşısında.
Kurbağalı sudan birlikte içtikten sonra sanki kanka olmuştuk ve sonra oturduk bir kayanın üzerine yan yana ve başladı koyu bir sohbet Mehmet Usta ile..
Bir yandan da kasvetli gökyüzünde gittikçe kararan ulu akçam silüetlerini izliyorduk birlikte.. Hem izliyorduk dünyayı hem de çekiştiriyorduk dünyanın gidişatını..
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya232.jpg
Bir önceki gece kampın alt tarafından geçen 8-10 adet yaban domuzundan bahsetti Mehmet Usta. Tabancayla ateş edip onları kaçırmaya çalıştığını anlattı. Acaba bu gece de gelecekmiydi domuz sürüsü kampa?
Hava iyiden iyiye kapanmaya başlamıştı.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya231.jpg
Tota dağı ve Şeytan dağı hikayesinin devamını bekleyiniz. Yakında bu sayfalarda..
Total kilometrem 130, rakım henüz 1463 metrelerde yol ise oldukça taşlı ve kırıcıydı.
Sedir ve ladin ağaçlarının arasında yolculuk yapıyorduk.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya210.jpg
Yüce Toros Dağları bildiğimiz dağlara benzemiyordu. Her biri sanki büyük bir kıta gibi dikiliyordu yolumuzun önüne ve her birini bisikletle aşmak yarım günümüzü alıyordu neredeyse...
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya254.jpg
18.09.2006 daa saat 18 i gösterdiğinde rakım 1595 idi ve Tota dağına yaklaşmıştık.
Tota dağı Orman işletmesinin dinlenme tesislerinde gecelemeye karar verdiğimizde ortalık iyiden iyiye kararmaya başlamış ve serinlemişti. Bazı dağların başı yağmur bulutlarıyla dertteydi sanki.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya286.jpg
Yağmur yağacağa benziyordu. Ortalık ıslanmadan önce ben de kendime uygun bir çadır yeri buldum ve yerleştim. Başka bir tabirle bir orman masasının üzerine tünedim de diyebilirim.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya245.jpg
Çadırımın 5-6 metre ilerisindeki tatlı su pınarına su almaya gittiğimde pınarın içinde bir kurbağa gördüm ve su almaktan vazgeçip beton misafirhane binasının içindeki çeşmeye yöneldim. Tam bu sırada Köy hizmerlerinde baş usta olan ama bir su tesisatı inşaatından dolayı yatılı olarak bizimle aynı kampta kalmakta olan Mehmet Usta çıkageldi elinde matarasıyla yanıma. Durumu anlattım.
-”Su olan her yerde kurbağa olur. Zararı olmaz” deyip matarasını daldırdı suyun içine.
-“Yok usta sen doldur istersen ama ben tesisten su doldurmaya gideceğim” deyince de
-“o değirmenin suyu nereden geliyor zannediyorsun?” demez mi.. Bu durumu arkadaşlarıma söylemeyi düşündüm ama öte yandan da başka su kaynağı olmadığı için kararsız kalmıştım bu durum karşısında.
Kurbağalı sudan birlikte içtikten sonra sanki kanka olmuştuk ve sonra oturduk bir kayanın üzerine yan yana ve başladı koyu bir sohbet Mehmet Usta ile..
Bir yandan da kasvetli gökyüzünde gittikçe kararan ulu akçam silüetlerini izliyorduk birlikte.. Hem izliyorduk dünyayı hem de çekiştiriyorduk dünyanın gidişatını..
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya232.jpg
Bir önceki gece kampın alt tarafından geçen 8-10 adet yaban domuzundan bahsetti Mehmet Usta. Tabancayla ateş edip onları kaçırmaya çalıştığını anlattı. Acaba bu gece de gelecekmiydi domuz sürüsü kampa?
Hava iyiden iyiye kapanmaya başlamıştı.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/egirdirantalya231.jpg
Tota dağı ve Şeytan dağı hikayesinin devamını bekleyiniz. Yakında bu sayfalarda..