Toplumsal yaramız büyük, buna katılıyorum. Bunun sebebini de toplumsal dayanışmadan çok bireyselliğin aşılanmasına bağlıyorum. İnsanlar bırakın etrafındakine ilgi göstermeyi kapı komşusuna selam vermez duruma gelmişler.
Toplumda fakire zenginin yardım etmesi sağlanmadıkça, yani Osmanlı zamanında pek tabi de uygulanan bu kültür tekrar kazanılmadıkça bu senaryo devam edecektir. Basit bir örnek vereyim o dönemi anlatan:
Bakkallarda zimem (veresiye) defteri olur, bilirsiniz. Her mahallede hatrı sayılır zengin zevat tebdil-i kıyafet yaparak oturdukları semt dışındaki bir bakkala zaman zaman gelir, restgele seçtiği sayfalardaki kişilerin "borcu nedir?" der, hesaplattırır; tüm borcu öder çıkarmış. Böylelikle "sağ elinle verdiğin yardımdan sol elin haberi olmasın" düsturu çerçevesinde kime bile yardım ettiğini bilmeden hem sadaka / zekat hizmetini yerine getirmiş, hem yardım yapan kıyafet değiştirdiği için bakkal dahil kimse yardım yapanı tanımaz hem borcu kapanan müşkül durumdaki kişiler de kendilerine yardım edeni bilmediği için mahçup duruma da düşmezmiş.
Fırsat buldukça birbirimize az veya çok yardım itmemiz gerekiyor.
Yazdığım devlet politasını kapsamıyor; bu tamamen toplumsal kültür ile alakalı. Yardımlaşma tamamen insanlıkla, toplumsal iyileşme ile alakalı.
Zekat islam ile alakalı olsa da bağış anlamında olan sadaka tamamen insanlıkla alakalı genel bir eylem. Sadaka yardımı yapmak için herhangi bir şeye inanmaya da gerek yoktur. Her ikisi de elindeki var olan imkanı, imkan bulamayanla paylaşmadır.
Yardımlaşma yardım edeni rahatlatır, yardım edileni ferahlatır.
Not:
Sn Turan Babacan;
Hayatınıza dair çok ibretlik ve çok özel bir durumu samimiyetle paylaştığınız için kendi adıma teşekkür ederim. Mevlam gönlünüze göre versin.
Tapatalktan gonderdim Turkce karakter varsa "tepetaklak" olmus olabilir
Toplumda fakire zenginin yardım etmesi sağlanmadıkça, yani Osmanlı zamanında pek tabi de uygulanan bu kültür tekrar kazanılmadıkça bu senaryo devam edecektir. Basit bir örnek vereyim o dönemi anlatan:
Bakkallarda zimem (veresiye) defteri olur, bilirsiniz. Her mahallede hatrı sayılır zengin zevat tebdil-i kıyafet yaparak oturdukları semt dışındaki bir bakkala zaman zaman gelir, restgele seçtiği sayfalardaki kişilerin "borcu nedir?" der, hesaplattırır; tüm borcu öder çıkarmış. Böylelikle "sağ elinle verdiğin yardımdan sol elin haberi olmasın" düsturu çerçevesinde kime bile yardım ettiğini bilmeden hem sadaka / zekat hizmetini yerine getirmiş, hem yardım yapan kıyafet değiştirdiği için bakkal dahil kimse yardım yapanı tanımaz hem borcu kapanan müşkül durumdaki kişiler de kendilerine yardım edeni bilmediği için mahçup duruma da düşmezmiş.
Fırsat buldukça birbirimize az veya çok yardım itmemiz gerekiyor.
Yazdığım devlet politasını kapsamıyor; bu tamamen toplumsal kültür ile alakalı. Yardımlaşma tamamen insanlıkla, toplumsal iyileşme ile alakalı.
Zekat islam ile alakalı olsa da bağış anlamında olan sadaka tamamen insanlıkla alakalı genel bir eylem. Sadaka yardımı yapmak için herhangi bir şeye inanmaya da gerek yoktur. Her ikisi de elindeki var olan imkanı, imkan bulamayanla paylaşmadır.
Yardımlaşma yardım edeni rahatlatır, yardım edileni ferahlatır.
Not:
Sn Turan Babacan;
Hayatınıza dair çok ibretlik ve çok özel bir durumu samimiyetle paylaştığınız için kendi adıma teşekkür ederim. Mevlam gönlünüze göre versin.
Tapatalktan gonderdim Turkce karakter varsa "tepetaklak" olmus olabilir