evvveeett, şöyle ağız tadıyla sınırsız hayal kurabiliyoruz değil mi
paranın bana en büyük getirisi, beyaz yakalı modern köle olmaktan kurtarması olurdu.
önce basardım istifayı
transporter veya vito tarzı bir araba alırdım. atardım arkaya bisikleti ve tüm malzemelerimi. çadır, tulum, vesaire...
ver elini... artık neresi olursa. üç gün orda, beş gün burda... yaz boyunca gezerdim. kışı da istanbul'da geçirirdim. Hem kışı geçirmek için, hem de eşyalarım için depo görevi görsün diye boğaz veya deniz manzaralı (ama sahilde değil, tepede) bir ev alırdım. Kış boyu İstanbul'un tüm kültürel etkinliklerinin altını üstüne getirirdim.
Kitap yazasım var bir de. O zaman fırsat bulabilirdim sanırım. Araştırmaya, derlemeye...
Yani işin özü, para bana kendi zamanımı, kendi hayatımı kazandırmış olurdu. Böylece şimdi yapmak isteyip de yeterli zaman bulamadığım bi dolu şeyi yapardım. Bu dünyaya bir kez gelip de, onun da önemli kısmını başka kurumlara hibe etmek çok acı oluyor.