Kutsal topraklara bisiklet turu video / mısır ürdün filistin israil

Kayıt
7 Temmuz 2014
Mesaj
42
Tepki
241
Şehir
bursa
Bisiklet
İdeal
Ürdün / Petra / Part 3
Wadi Rum’dan sonra Petra’ya kadar olan yolu yarılamıştık.. ancak önümüzde müthiş eğimli tepeler vardı %10-%12 arası değişiyordu.. Alman arkadaşlar yavaş yavaş ilerliyordu.. ben ise ağzına kadar dolu benzin tankerlerini rampalarda yakalayıp onlara takılıyordum.. 3 tepeyi böyle geçtim.. 600m’den – 1500m’ye 3 tankerle çıktım.. Tabi arkadaşlar garanticiydi ‘gelni siz de takılın’ desem de nafile.. canları tatlıydı tçok tehlikeli görüyordular.. zaten tankerlerin hızı 10’da seyrediyor beleşe çıkıyon işte o rampaları))
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0389.jpg?w=676&h=453
Bi ara 1 tepeyi geçtim tankerle.. arkadaşlar bayağı geride kalmıştılar.. tam tepeye geldiğimde o ara bi çoban gördü ‘gel çay iç’ diye seslendi.. bıraktım tankeri gittim yanına.. çayı beraber yaptık hem de Ürdün çayı nasıl yapılır onu da öğrendim.. çaya nane ve kakule katılıyor.. bi de şekeri çaydanlığa katıyorlar.. aslında Bedevi çayı deniliyor.. keşke güzelim çayın şekerine tecavüz etmeseler.. şerbetten hiç bi farkı olmuyor.. ama tadı mükemmel.. bi de bunların Ürdün Kahvesi var bizim kahve kadar olmasa da cafein var diye içiyordum
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0391-2.jpg?w=676&h=453
Artık 1500 m’de pedallıyorduk.. bi iniş bi çıkış.. ürdün karayollarına sövdüğüm zamanlar da vardı)) ama mükemmel bi manzara vardı ve sıcak havaları geride bırakıp 15-20 derecede seyir ediyorduk.. hava çok soğuyordu bazen çöl dediğimiz coğrafyada bere,poşu,hırka ve sandaletin içine çorap giyiyordum))
Yolda mükemmel köylerden geçtim.. tepelerin eteklerine kurulmuş onlarca köy.. İtalyan köylerini aratmayan köylerdi..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0402.jpg?w=676&h=453https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0397-2.jpg?w=300&h=201
Artık Wadi Musa görünüyordu.. yani Petra Antik şehrine yaklaşmıştık… ahh be hedefe varmak gibisi var mı.. o yorgunlukla üç arkadaşız üçümüz de somurta somurta pedallamıştık ama hedefe varınca hemen gülümsemeler başlıyordu.. bisiklet turunda hep olur bu.. yola çıktın.. o günkü hedefine giderken yolun ortasında yorulursun ‘ya arkadaş amele miyim ne gerek var böyle yırtınıyorsun bu havada bu coğrafya’ vs vs. amma! hedefine vardığında o düşündüklerinin hepsinin ne kadar boş olduğunu hedefe vardığında anlıyorsun..
Ve artık Wadi Musa’ya vardık.. öyle inişler vardı ki eğim en az %18.. kendi hız rekorumu burada kırdım (Hız: 71.6)
Arkadaşlar hostelde kalıp bi duş alalım dediler.. ben de ‘fiyat önemli benim için’ dedim.. Oradakilere ucuz hostel var mı diye sorduk.. 2 tane önerdiler.. Mussa Spring ve Valentine Inn.. Mussa Spring’te yer kalmamıştı.. Valentine Inn hotel’e gittik.. 1 gece için 5 JD(18tl).. parasına göre gayet iyi bi hostel.. tavsiye edilir.. artı akşam yemeği de eklerseniz 11,5 JD.. kesinlikle ekleyin çünkü Petra’daki marketler bakkallar restaurantlar bayağı pahalı.. İkindi saatlerinde varmıştık.. direk hotel’e tamam dedik.. 1 geceliğine yer ayırttık eşyaları yerleştirdik.. Petra’ya gitmek için çok geçti.. duşumuzu alıp dinlendik..hotel’in akşam yemeği saati geldi öyle bi açtık yüzümüz sararmıştı.. yemek geldi ve süperdi (maklube yani bizim pilavlı).. 10 gün sonra ilk sıcak yemeği burada yedim.. insanlar bana bakınca iştahları açılıyordu.. bisikletle geldiğimizi gördüklerinden anlayışla karşılıyordular.. attığım her kaşıkta şükrediyordum.. dünyanın en güzel yemeği gibi geliyordu.. karınlar doyarken 3 arkadaş birbirimize bakıp gülüyorduk.. Bugünkü turun meyvesi Maklubeydi))
Akşam çöktü oturuyoruz kamelyada.. Wadi Musa’nın akşam bi manzarası var müthiş bişi.. yıldızlar köyün ışıkları.. vadiler.. ufukta yeni batmış güneşin ışıkları.. aldık çayımızı izledik uykumuz gelinceye kadar..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0413.jpg?w=676&h=453https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0409-2.jpg?w=300&h=201
Sabah hotelin minibüsü bizi Petra Antik Şehrine indirdi.. Ürdün boyunca düşündüğüm ‘Petra biletini nasıl ödeyecem?’ (50 jd).. tırnaklarımı yiyordum ))… şükür kredi kartıyla aldım.. yoksa cash param çok sıkıntıya girecekti.. aldım bileti ve girdim.. bakalım dünyanın 7 harikasından biri olan Petra Antik Şehri neymiş..
Biraz sonra karşıma The Siq kanyonu çıktı off heycan başlamıştı.. o da bitti ve işte o an.. ‘Petra Treasury’ önümde duruyordu..kırmızı kahverengi sarı turuncu hangi renk bilmiyorum.. güneşin rengine göre renk değiştiriyormuş.. orada saatlerce bekleyip sadece petra treasury’nin fotoğraflandıran insanlar var.. biri de özellikle hotel de tanıştım Arjantili Manuel abimizdi.. adam 2 günlüğüne bilet almıştı 1 gün tüm petra..1 gün sadece petra treasury’i fotoğraflandırma.. sağolsun bayağı bildilendirdi zaten.. 1 adım önde başlayarak gezdim
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0423-2.jpg?w=672&h=672&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0426-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/img_9541-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0556-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/img_9533-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0431.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0433-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0472-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0473-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0476-2.jpg?w=221&h=221&crop=1
Antik şehri gezerken bi mistik hava alıyorsunuz çok açık ve net.. insanların nasıl burada yaşadığını gözünüzde canlandırıyorsunuz istemeden.. acaba şuan yapmak istesen yapar mısın diye düşündüm,yok.. bu teknolojiyle bile olsa ? yok.. olsa da bunun gibi bi hava vermezdi herhalde.. ondan sonrası anı yaşamak oldu..
Petra benim için 1 gün yetti.. 2 günlük de tavsiye ederim 50jd yerine 55 jd ödeyerek 2 günlük bilet alabilirsiniz.. Petra by Night günleri oluyor haftada 3 gün.. bana denk gelmedi 1500 tane mum yakarak petra şehrine dikiyorlar ve muhteşem bi manzara ortaya çıkıyor.. şükür petra by night’ı görmedim.. bir daha ki sefere kalsın diyerekten Petra’yı bitirdim..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0539-21.jpg
Hotele geldim.. 1 gece daha kaldım yarın sabah Ölüdeniz’e doğru pedallıyacaktım.. Hotelde bisikletimi gören bi başka tur bisikletçi beni soruşturmuş ve yanıma geldi.. Ölüdeniz’den Amman’a kadar tavsiyelerde bulundu.. 60 yaşından büyük 2 Kanadalı bisikletçi.. Amman’dan başlamışlar.. Afrika’ya kadar bisikletle gideceklermiş.. Ürdün’ü kuzeyden güneye inmişler bisikletle.. daha sonra araba kiralamışlar.. Gezilmedik yer bırakmamak için.. adam bi ara şöyle bi sohbetimiz oldu:
-Yaşın kaç?
-22 (Gözleri doldu)
-Ne oldu?
-Ben de tam senin yaşlarında bisiklet turuna başlamıştım..(baya duygusala bağladı)
-Ama ben 20’sinde başladım haha senden daha erken (kakarakikiriler)
Tabi o arada hotel kamelyasındayız.. etrafımızdakiler de dinliyordu bayağı sorular geldi.. hotel sahibi de Türkiye’den geldiğimi öğrenince siyasete girdi.. Erdoğan’ı sevmeyen ilk Arap’ı burada gördüm :)) Normalde nereden geldiğimi soran Araplar’a ‘From Turkey’ dediğimde ‘From Erdogan?’ dan diye sözler geliyordu bu da böyle bi değişik olay oldu..
Gece geç saatlerde bisikletçi arkadaşlar Karak şehrine kadar otobüs kullanacaklarını söylediler.. ben de siz bilirsiniz dedim ve vedalaştım bunlarla.. Akabe’den Petra’ya kadar onlarla sürmüş oldum.. her ne kadar klasik almanlar gibi soğuk olsalar da diğerlerinden daha sıcaklardı..
Ve önümdeki rotam Ölüdeniz(Lut Gölü) ve Amman’dı
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Part 4'e geçebilirsiniz:

(link)
 
Scudo

krizagold

Üye
Kayıt
21 Mayıs 2015
Mesaj
48
Tepki
119
Yaş
36
Şehir
Eskişehir
İsim
Yavuz
Bisiklet
Diğer
Roman gibi devamı geliyor sandım bitti:(.
 

E.E

Forum Demirbaşı
Kayıt
17 Mayıs 2015
Mesaj
405
Tepki
265
Şehir
İstanbul
İsim
Enes
Bisiklet
Salcano
Vay be gerçekten özendim. Allah banada nasip etsin inşallah :) Teşekkürler bizimle paylaştığın için , ilham verici.
 
  • Beğen
Tepkiler: Rahmi Çekmen
Kayıt
7 Temmuz 2014
Mesaj
42
Tepki
241
Şehir
bursa
Bisiklet
İdeal
Ürdün / Ölüdeniz & Amman / Part 4
Güneş doğduktan hemen sonra yola koyuldum.. rotamın çok zor ve deneyimli olacağını önceden kestirebiliyordum.. Kanadalı bisikletçiler biraz bahsetmişti yoldaki tehlikelerden.. tehlike kelimesi duyunca daha da heyecanlanıyordum..
Petra’dan Amman yoluna kadar bisikletten indim .. en az 5 km yürüdüm ve bisikletin ağırlığı en az 40 kg’dı.. en tepeye vardığımda belim kollarım ayaklarım heryerim ağrıyordu.. önümde 125 km vardı.. Feifa’da kamp atmayı düşünüyordum… bakalım oraya varabilecek miydim ?
(link)
Bisikleti taşıma bölümü bitti.. pedallama zamanıydı.. alman arkadaşlardan da ayrılmıştım gene tek başımaydım.. Köy yolları başlamıştı.. ardı ardına köylerden geçiyordum.. bahar daha yeni gelmişti buralara.. 15000m’de seyrediyordum yollar iniş çıkış ve virajlı.. istediğim yollardı
(link)
Bi ara benden başka kimse yok mu bu yollarda gelen giden yok yanlış yolda olmıyayım derken karşıdan gelen 3 tur bisikletçisi gördüm.. 3’ü de çek cumhuriyeti’nden yaşları 50’yi devirmişti.. 2’si ingilizce bilmiyordu.. geriden gelen bayanı bekledik sohbet etmek için onda ingilizce vardı.. Biraz sohbet ettik::
-Nereden ?
+Türkiye
-Türkiye’den buraya mı geldin ?
+Hayır Mısır’dan başladım Hayfa’ya kadar..
-Bizim rotamız da aynı ama akabe’de bitirecez biz
+Aynen.. ben güneyden kuzeye siz kuzeyden güneye.. peki sizi fazla tutmıyayım fotoğraflarınızı paylaştığınız bi web site veya sosyal medya adresiniz var mı ?
-Bizim senin yaşında çocuklarımız var onlar o işlerle ilgileniyor.. ama sen bizimkilerden daha akıllısın.. geziyorsun
+Bende website,facebook,twitter,instagram hepsi de var ama geziyorum da.. neyse fazla tutmıyayım hava sıcak devam edelim’ deyip ayrıldık yollarımıza..
Biraz ilerde bi köy gördüm.. bi evin yanından geçerken ‘gel çay iç’ işareti yapan birini gördüm.. tabi ben de acımam direk gittim.. 3-4 yaşlarında çocukları vardı.. 80 yaşlarında bi amca ve eşi.. bunlar tamamen benle arapça konuşuyor ama gene anlıyordum.. ‘Turkiya’ derseniz nereden geldiğinizi anlarlar.. ‘Ene muslim’ dedikten sonra da buzlar erir bunlarla.. nereye doğru gidiyorsun gibi hareketler yaptılar Arapça’yla beraber.. ‘Al quds.. Al aqsa inşallah Cıma salli’ dedim.. ‘Kudüs’e doğru inşalah Cuma’yıoradan kılacam ‘ yaşlı amcanın yüzü bi güldü..
Sonra yaşlı teyze parmağındaki yüzükleri göstererek
-evli misin?
+Leg(Hayır)
-Harram vallah harram billah harram
-Le le.. ene roh medrese (tabi çat pat arapçayla.. ‘hayır hayır gitmek okula’ demeye çalışsam da anladılar.. bi gülme tuttu bunları) (daha sonra bana cami imamı da ‘evli misin’ diye soracaktı:)
Sonra teyzeyle beraber dedenin fotoğraflarını çekeyim dedim.. amca sorun yapmadı teyze istemedi.. ben de çocuklarla fotoğrafını çektim:))
(link)(link)
Herşey bu kadar güzel devam ederken bir sonraki Rashadiya köyüne geldiimm.. işte film burada koptu.. okul bitmişti ve çocuklar okuldan dağılıyordu.. bi an bi kaç çocuk taş atmaya başladı hiçbiri isabet etmedi.. sonra rampada yavaşlayınca peşime takıldılar bisikleti çekip çekiştirenler.. ‘Ecnebiii’ diyerek alay edenler.. bisiketin çantalarına tekme atmaya çalışanlar dengemi allak bullak ettiler.. ağzımı hiç açmadım durdum öyle.. bi kaç büyük birinin gelmesini bekledim.. baktım karşıdan 2 tane yaşlı adam.. bunlara el hareketleriyle şunları uzaklaştırabilir misin diye bişiler anlattım.. amcalar ‘ayp ayp’.. bizim gibi ‘ayıp yapmayın’ der gibi bişiler söylediler.. etrafımdan uzaklaştırdılar.. rampa bittikten sonra bi bastım hızım 40-50 arası..
Köyleri pas geçtim hep taa ki Tafila yerleşkesine kadar.. ancak geçtiğim o sayısız köydeki çocuklar da aynı Rashadiya köyündekiler gibiydi.. Petra’dan Tafila’ya akdar 80 km pedallamıştım.. saat 2 gibiydi.. biraz Tafila çaya davet eden lastikçide oturdum dinlendim.. Tafila’dan sonra Feifa’ya kadar en az 20 km iniş.. yani 1500 metreden …-400’e inecektim.. 10 dk mı almazdı.. oturdum çayımı içtim soluklandıktan sonra kalkayım dedim… Tafila çarşısında dolaşırken bi pazara gideyim dedim.. tabi bunlar yabancıya para geçirme derdine düşmüş.. ne sorsam 3-4 katı fiyat.. bi kaç muz alıp Feifa’ya ineyim dedim..
Çarşıda bi ara önümdeki aracın şoförü beni dikiz aynasından izliyor.. ben de görüyorum onu.. yavaş yavaş ilerliyordu.. bi ara sağa doğru kırdı direksiyonu ben de sollıyayım derken şerefsiz birden beni korkutmak için kapıyı açtı ben de yolun ortasında bisikletten attım kendimi.. döndüm buna bi ton küfür ettim.. o gülüyordu… çevredekiler de buna bi ton laf etti.. yaşı 30 gösteriyordu kancık herifin.. harbiden tur boyunca en ayar olduğum bölüm buydu.. bi an dalasım geldi.. çevredekiler buna ağzının payını vermişe benziyordu.. hemen kalktım yerden basıp gideyim artık buralardan dedim.. ilk defa bisikletten düştüm.. çocukluğumda bisikletle yaşadığım anıları saymazsak eğer:))
Tafila’dan Feifa’ya inerken dikkatli olmamı söylemişti.. hotelde tanıştığım Kanadalı bisikletçiler.. 50-60 tane köpek grubunun olduğunu ve bayağı tehlikeli oldukları dibine kadar gelebileceklerini anlattılar.. ben o kadar da önemsememiştim.. şuana kadar üstüme atlayan köpek olmadı burada da olmaz derken.. Tafila’dan iniyorum.. 2 km sonra 1 köpek gördüm.. sonra 10 oldu sonra 20 ye yakın 30’a 40’a dayandı hiç yoksa 50’yi geçti die tahmin ediyorum.. ve hızım 55’te seyrediyor.. üstüme doğru öyle bi geldiler.. kabus gibi bi olaydı.. hayatım boyunca korktuğum anlar desen aklıma hiç gelmez ama bu olay ilk sırayı aldı herhalde.. düşünün ki arkadanızda 50 tane sizi kovalayan köpek hatta 5 tanesi öyle bi yakınlaşmıştı ki bi tanesi atlasa.. belki bunları yazamıyor olabilirdim çünkü hemen sağımda uçurum vardı ve büyük kayalar.. bunlar havlamaya devam etti ama belli bi mesafeden sonra üzerime gelmeyi bıraktılar.. indim bisikletten döndüm fotoğraf çekerek anı yaşatayım dedim:))
(link)
Tabi artık 1500’den -400 metrelere iniyorum.. hava 25 dereceden 40 dereceye kadar çıktı.. 20 km boyunca dimdik indim.. hızım 60 çok kısa sürdü.. ama müthiş manzarayla karşı karşıyaydım.. devasa wadiler ve kanyonlar ve hurma bahçeleri.. yeşillikler yerini gene çöle bırakıyordu.. ve normal esmer insanlar yerini siyahi afrikalı insanlara bırakıyordu.. yukarıki köylerdekiler beyaz.. ölüdeniz etrafındakiler siyahi insanlardı.. böyle bi tespit oldu.. ve bu olay 20 km aralığında 1500 den -400 metre’ye inince görebiliyorsunuz.. evrim mi lağn bu töbe estefuralah diyorsunuz))
(link)(link)
Ölüdeniz’e varmıştım ve güneş batmak üzereyken çevredeki tarlalarda çalışanlar ‘come sleep’ diye bağıran tarla işçilerine selam vererek basıyordum.. bi ara bakkal gördüm durdum.. oradaki dilsiz biri bana el işaretleriyle kamp yapma yılanlar var demeye çalıştı.. ben de camide yatarım dedim.. camii aramaya koyuldum.. güneş tam batacakken polis istasyonuna geldim herhalde burada kamp atarım dedim..adamlar olmaz dediler.. cami var mı dedim az ilerde var derken gittim oraya .. meğersem okulun içinde bi camiymiş.. ve bekçisi vardı okulun.. bu camide yatabilir miyim diye sorsam da ilkinde kabul etmedi sonra dur gel yatabilirsin dedi.. eşyalarımı camiye alırken.. gel sana diğer bekçinin yatağını vereyim dedi Muhammed abimiz.. sağolsun çat pat ingilizcesi vardı.. yemek de verdi.. suyumu kolamı klimalı odayı daha ne isterim.. o da türk dizisi izliyordu.. çok komiğime gitmişti arapça dublajlı türk dizileri.. herhalde dizi oyuncuları o hallerini görseler intihar ederlerdi :)))
(link)(link)
Tam 125 km pedallamıştım.. ve yorgundum
——
Sabah öğrenciler okula gelmeden güneş doğdu kalktım bisikleti toparladım.. muhammed abiyle vedalaştık bastım.. Amman’a doğru..
Tabi artık Ölüdeniz(Lut Gölü)’de pedallıyorum.. -400’lerdeyim dünyanın en alçak bölgesi ve oksijen değeri çok yüksek.. hava müthiş yorucu.. tuz soluyorsun gibi farklı birşey olduğu kesin idi.. yol düz ama ayaklar basmıyor artık.. oksijen zehirlenmesi olmasın demedim değil:)) bi ara hava 45 derece oldu artık gitmiyor zaten bisiklet biraz kestirdikten sonra.. Mujib Kanyona gideyim dedim.. ilk tabelayı gördüm.. kırdım sağa dimdik rampa eğim %20lerde seyrediyor.. bisikletten indim başladım bisikletle yürümeye.. ne ben gidebiliyorum ne bisiklet.. 1 km çıktım böyle tepeyi.. artık hal kalmadı.. üstüne suyum da kalmadı.. tek şeritli bi yoldayım zaten değil insan hayvan bile yok kuş uçmuyor.. ıssız bi yerdeyim.. suyum yok ondan korkuyorum.. bıraktım bisikleti yolun kenarına.. bi tepenin zirvesine yürüreyim bakayım ne varmış.. hiöbir şey yok sadece bi klube var ve içinde bekçi.. adam gördü çok şaşırdı ne yapıyorsun burada gibilerinden anlattım. otur soluklan bi çay iç dedi.. ‘yanlış gelmişsin.. mujib kanyon burası’ değil obaaa… o kadar yol boşuna mı geldim.. tabeladada mujib reserve yazıyordu.. ezbere girmişim…. içtik çayı beni ölüdeniz’e kadar pick up’ıyla indirdi.. mujib kanyon 5 km ilerdeymiş.. pedalladım oraya fiyatı öğrenince girmekten vazgeçtim (21jd)..
(link)(link)
Daha sonra Amman’a 30 km kalmıştı… sağım solum hep domates tarlalarıydı.. ekmeğim de vardı şükür.. ekmek domates yiyerek öğlen yemeğini aradan çıkardım…. ölüdeniz’i bitirmek üzereydim.. -300 lerdeydim artık.. oradan 800 metre’ye yani Amman’a tırmanacaktım.. yok artık ayaklar pert.. belim pert.. fena yoruldum.. dedim yürüyecem artık.. başladım yürümeye kendimi çok zorluyordum.. Amman’a varmam lazım.. aradan çıkarıp Kudüs’te cuma’ya yetişmem lazımdı.. Bi ara bi baktım hava 45 derece gene.. olacak gibi değil heryerim yandı zaten.. bi baktım içi boş bi kamyon 100 metre ilerde durdu.. herhalde benim için durdu diyerek gittim yanına ‘harara harara’ diye bağırıyordu.. herhalde hararet’ten gelen hava sıcak anlamına geliyordu ya ne olacak.. el hareketleriyle at bisikleti arkaya gel benle dedi.. valla beleşe -300’den 800’e tırmanıcam bi de anayol hiç tarzım değil.. vızır vızır arabalar attım bisikleti.. 15 km öyle gittim..
(link)
Amman’a 20 dk sonra vardık.. yolda bulduğum tesbihi Filistinli Ali abime verdim.. sonra ilk işim cami aramak oldu.. gidip dinlenmem lazımdı.. heryerim yanıyor ve vücut iflas.. sonrası bi hostel arıyayım dedim.. fiyatlara baktım gayet makul geldi.. Jordan River Hostel’de 1 geceliğine (5jd) yer ayırttım.. tavsiye ederim.. gayet lüks ve temizdi.. bıraktım eşyaları bisikleti hostel’e Amman’ın merkezini gezmeye başladım..
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Müthiş kültür kokan bi şehirdi.. Sokaklarda arapça müzikler.. Müthiş yemek kokuları ve tatlılar.. Şehrin canlılığı insanın burada yaşayası geliyor.. 5 tepenin üzerinde kurulmuş mahalleler ve ortasında kalan şehir merkezi.. en çok hoşuma giden esans dükkanlarının sokaklarda caddelerde yaydığı koku müthişti.. yemek olayı ise gene Falafel.. tatlı denilen olay ise buradan sorular.. KÜNEFE! bizim künefeler hikaye künefe bence bunların.. (1 porsiyon=1.2jd) Daha sonra gitim yerel pazara yarın için yiyecek aldım.. geçtim hostele bi heyecan daha sardı..

Yarına Kudüs’e varmam gerekiyordu.. yani büyük gün
Filistin ve İsrail için buradan devam edebilirsiniz >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>:

(link)

@krizagold
Devamı geldi hocam :) zaten blog'Umda turun tamamı var 'bisiklet turları' bölümünde..: rahmicekmen.wordpress.com
 
Kayıt
7 Temmuz 2014
Mesaj
42
Tepki
241
Şehir
bursa
Bisiklet
İdeal
KUDÜS / JERUSALEM (SON)
Gün doğarken kaldığım hotelden ayrıldım.. önümde 90 km vardı ama 800m rakımdan -300’e inecektim oradan.. tekrar 700’e tırmanmam gerekiyordu..
Amman’dan Allenby sınır kapısına kadar çok farklı bi rotadan gittim.. sayısız köyden geçtim ve yolda muhteşem bi sessizlik vardı.. ürdün’ün başkenti olmasına rağmen neredeyse araba geçmiyordu.. tam kafa dinlemelik
(link)(link)
Heyecanlıydım çünkü turun anlam ve önemine pedallıyordum.. Kudüs’e.. bi an varmam gerekti.. Amman’dan Allenby sınır kapısına kadar bayır aşağı inmiştim.. sınır kapısına geldim görevliler ‘bu taraftan bu taraftan’ yaparak el kol hareketi yaptı… haydaaa niye çağırdılarki şimdi.. gittim yanlarına ‘bisikletle geçemezsin geçersen bambam’.. yani oraya otobüsle geçmelisin öbür türlü israil askerleri seni vururmuş.. saçma geldi gelse de yapacak bişi yok otobüse binmen lazım 1 kmlik yol için.. bindim otobüse (bilet 8 jd)… ürdün’den çıkış için (11 jd).. boş beleş ödedik.. otobüste bi ara bana kahkaha atan birini gördüm zaten sinirliyim ne gülüyorsun derken adamı tam göremiyorum meğersem.. petra’da tanıştığım arjantinli manuel abiymiş.. güzel bi tesadüftü.. kudüs’te de beraber gezerik diye anlaştık.. neyse geçtim karşıya..
(link)
Allenby Sınırı
Artık Filistin topraklarındaydık.. Jericho’da indik rakım -200.. hava 45 derece.. nefes alamıyorum gittim camiye biraz kestirdim sonra bi yemek yiyeyim dedim gittim pizzacıya parası ne olursa olsun ödiyecem dedim çok açtım.. 3 pizza istedim toplam 7 şekel ödedim.. 3 pizza 5 tl.. emin misiniz diye sordum.. doğru dedim.. haydaa Filistin bu kadar ucuz mu ? dedim kendi kendime.. gittim çarşıya önüme ne geldiyse ne meyve ne içecek farklı ne şey gördüysem aldım.. ilk kez adam gibi burada doydum diyebilirim.. herşey müthiş ucuzdu.. O güzelim hurmalar Filsitin’e gelirseniz mutlaka tüm hurmaları deneyin.. biraz erzak stoku da yaptım.. aslında bi ara Jericho’da mı bi gün kalsam dedim.. dayanamadım son 25 km vardı Kudüs’e gideyim dedim zaten şurası ama öyle değildi işte..
(link)
Jericho/ Filistin Otogar
İkindi gibi bastım Jericho’dan Kudüs’e doğru.. full otobandayım ve Kudüs’e kadar tırmanış.. en az 6-7 km bisikletle beraber yürüdüm.. ölüdeniz’in havası burada da var burası da -200’lerde ve yol düz olsa da bazı yerlerde gidemiyorsun.. hava aşırı boğucu ve oksijenli çok garip bi havası var anlatılmıyor.. ayaklarım iyi yol iyi kendimdeyim desen de gitmiyor arkadaş bisiklet itmen lazım.. velhasıl 25 km boyunca zar zor o hapishane yollarda otobanlarda sürdüm..
Kudüs’e akşam 11’de vardım.. artık kim tutar beni deli divane Kudüs sokaklarında geziyorum.. akşam görüntüsü bile heyecanlandırdı.. kim bilir sabah nasıldır diye ara verdim gezmeye.. ayaklarım perişandı.. artık uyuyayım dedim.. hiç otel rezervasyonum yok kalacak yerim yok.. bi ara bi yerde uyayakalmışım.. nasıl olmuş bilmiyorum terkedilmiş bi binanın bi balkonun altında matımı uyku tulumumu açmıp uyumuşum.. sabah bi kalktım haydaaa eşyalar duruyor herşey yerinde.. bi anda da başım çatlıyor arabaların sesinden olsa gerek vızır vızır geçiyorlar.. ilk defa böyle bişi oldu uyurgezer falan değildim neyse fazla kurcalamadım.. eşyalarım duruyordu çünkü..
(link)
Terk edilmiş bi binanın önünde kırılmış camlarla birlikte nasıl uyuduğumu hatırlamadığım bi yer
Sabah ilk işim hostel bulmaktı.. Kubbet Us Sahra’nın yanınandan geçerken bi ara ‘şunu göreyim de öyle bi hotele gideyim’ dedim.. bisikleti almadılar oradaki bi bakkala verdim yarım saate gelirim dedim..girişte İsrail polisleri:
-Nereden?
+Türkiye
-Müslüman mısın ?
+Evet
-Şehadet getir ve Fatiha’yı oku
okuduktan sonra onlar da benimle beraber ‘amin’ dedi.. acaba bunlar kendilerini israil’e satmış filistinliler miydi ? ya da hangi din olursa olsun ‘amin’ mi demek gerekiyordu.. diye sorular geldi aklıma.. sonra kapıdan geçerken bi de Filistinli görevliler sorular sordu aynı şekilde.. bu sfer kimliğimde İslam yazısını gösterdim fazla tutmadılar.. ve başladım Kubbet Us Sahra’yı incelemeye.. etrafta hep İsrail polisleri var.. buranın kontrolünün de İsrail’de olduğunu bilmiyordum.. hemen aşağısında Mescid-i Aksa orada da İsrail polisleri var..
(link)
Kubbet Us Sahra
(link)
(link)
Kubbet Us Sahra’nın iç kısmı
(link)
Kanıma dokunmuştu.. çok ağrıma gitti.. gezimin turumun o tüm güzelliği deneyimleri artık sıkıcı bi durum almaya başladı.. Mescid-i Aksa’nın durumunu diğer Müslüman liderler bilmiyor muydu ?.. benim bundan haberim oldu onların haberi yok muydu ?.. Aksa’nın namusumuz olduğunu bilmiyorlar mıydı ?.. Bi Kabe bi Mescid-i Aksa’dan başka neyimiz olduğunu bilmiyorlar mıydı ?.. neden hala bunların denetiminde ? insanın içini içini yiyiyor..
Neyse bi de Filistinliler’i görelim onlar bunun için ne yapıyordu… Daha önce Taba/Mısır’dan.. Eylat’a girerken sınırda biriyle tanıştım.. Filistinli olduğnu söyledi.. ama pasaport kontrolünde İsrail pasaportu olduğnu gördüm.. ne iş ne ayak diye hiç sormadım.. Daha sonra Allenby sınır kapısında tanıştığım Filistinli otobüs şoförleriyle biraz muhabbet etmiştim.. bisikleti gördüklerinden ilk iş nereden geldiğimi sordular Türkiye denince.. Şoför abimiz başladı bu konulara.. Kendisinde yeşil kimlik vardı yani o Filistinli’ydi.. bi de alay ederek yanındaki şoför arkadaşının kimliğini gösteriyordu onunki de yanlış değilsem kırmızı’ydı.. yeşil kimliği olanlar Filistinli.. kırmızı kimlikliler israil vatandaşlığını kabul etmiş oluyordu.. ‘ama ben kabul etmedim o kabul etti’ diyerek üstüne gülüyordu.. gülmeliydi de.. yani arkadaşına gülerek anlatıyordu bana.. arkadaşının satılmış olduğunu ima ediyordu.. kendisi Kudüs’de doğmuş büyümüş.. ama İsrail’i kabul etmediği için Kudüs’e giremiyormuş… Jericho-Bethlehem arasında gidip gelebiliyormuş..
Daha sonra Hebron hostel’e gittim (1 gece 60 şekel).. tabi buradaki de türkiye’den geldiğimi öğrenince gene israil-filistin olayları muhabbeti açıldı.. hotel sahibi ise vatansızmış.. bu da ayrı bi olay.. kendisi Filistinli Hebron şehrinde doğmuş ama.. Filistin’i kabul etmemiş İsrail’İ kabul etmemiş.. ama Kudüs’e girebilir.. velhasıl birşeyler dönüyor zamanla kafaya oturmaya başlıyordu..
Günlerden perşembe’ydi.. Cuma’ya yetişmiştim.. içimi rahatlatan tek şey buydu.. daha sonra eşyalarımı hotele bıraktım.. bi daha çıktım dışarı.. sokak cadde görülmesi gereken ne varsa gezdim.. gezdiğim gördüğüm tüm Avrupa’yı toplasam 1 Kudüs etmezdi.. Müslümanı..Yahudisi.. Hristiyanı 3 dinin merkezi ve ibadet ettikleri yerler de birbirine 100 metre uzaklıkta.. o derece yakındılar birbirlerine ama bunların ondan haberi yoktu.. dışarıdan çok güzel görünse de içten bakınca birbirlerini tarih boyunca yediklerini öldürdüklerini biliyoruz.. Oysa barış şehri olsaydı o zaman efsane olurdu.. gruplar birbirlerinin üzerinde üstünlük kurmayı düşünmeyi bıraksalar.. Barış için dünya’nın en güzel örneği olacak bi yer.. tabi bunları söylüyorum da söylemesi kolay diyebilirsiniz.. tarih boyunca bu topraklarda kan akıtılmış.. ve bu kıyamete kadar gidecek diyeceğimize birşeyler yapabilirdik..
(link)
3 Dinin kutsal kabul edilen alanı.. aynı Karede
(link)
(link)(link)
(link)
(link)
Mescid-İ Aksa
(link)
2 gece hostelde kaldım 1 gece de sokakta.. 3 gece 2 gün yetti bana Kudüs için.. ama insan 1 haftasını buraya vermesi gerekir.. maddi durumum sıkıştığından ayrılmak zorunda kaldım.. Kudüs’den Ramallah’a bisiklet sürerken.. bi anda o Utanç Duvarları önüme çıkınca.. içim cız etti.. girsem daha kötü olacağımdan emindim.. bir nevi görmek istemedim.. o duvarlar herşeyi anlatıyordu.. hayvanat bahçesi gibi düşünün etrafınıza upuzun ve uçsuz bucaksız duvarlar örmüşler ve bu sizin kendi vatanınız.. kimse dayanamazdı.. evet Filistinli olup kendini İsrail’e satan özentiler de vardı.. ama bu fotoğraf bu satılmışlardan daha kötü olamazdı.. insanın bi oturup düşünmesi lazım.. özellikle devlet büyüklerinin.. bunlar bu olayları bilmiyorlar mı? böyle birşey olamaz!
(link)
Ramallah Duvarları (Kameram Çalındınğından fotoğraf bana Ait değil)
Ramallah’a girmekten vazgeçtim.. ve bayır aşağı Tel Aviv’e kadar indim.. bi ara kontrol bölgesindeki o genç çömez askerler durdu.. ellerinde oyunca gibi taşıyan video oyunlarında oynadığımız filmlerde gördüğümüz silahları 20 yaşındaki gençler taşıyordu.. sırf bi korku bi mesaj vermek için yapılmış bi araçtı.. eminim silahın tüm özelliklerini bilmeyecek kadar acemiydiler.. böyle robot ve bayrağına tapan bi millet yetiştiyordu hükümetleri..
(link)
Çok geçmeden Tel Aviv’e vardım.. kimseyle tanışamadım veya muhabbetim geçmedi.. sadece Yafa bölgesinde gittiğim camilerde insanlar gayrimüslim olduğunu düşündüklerinden.. sorular soruyordular.. İsrailliler aşırı soğuk ve burnu kalkık olduklarından 1 israil’liyle muhabbetim olmadı.. sayısız ülkeden sayısız milletten arkadaşım oldu 1 tane israilli arkadaşım olmadı.. en açıklayıcı şu olur.. Ürdün’de gördüğüm dilsiz adam dakikalarca bana bişiler anlatmaya çalıştı dilsiz olduğuna rağmen.. buralarda gördüğüm bisiklet süren insanlara selam vermeme rağmen selamımı almayan bi millet.. o derece soğuk insanlar..
(link)
Tel Aviv’de çok durmadım.. cash param bitiyordu ve daha kalacak zamanım da çoktu.. aradan Hayfa’yı çıkarayım dedim.. bastım.. Netanya’ya akşam vardım.. müthiş bi sahile kamp attım.. yaptığım en güzel kamplardan biriydi.. uçurumun dibine çadırımı açtım.. ve uçsuz bucaksız deniz aşağıda ve güneş batışını yakaladım.. Sabah gene Hayfa’ya doğru yol alayım dedim.. çok açtım ve yanımda erzak yoktu.. otobanda bisiklet sürüyordum.. hapis gibi yol civarda ne köy var ne kasaba.. bi an bittim tükendim.. artık protein yakıyordum sanki çok kötü oldum.. indim bisikletten.. çantamı karıştırayım dedim..belki birşeyler vardır diye.. ve bi tane yarı bozuk elma vardı.. teee Amman’dan aldığım elma çantamın bi köşesinde öyle duruyordu.. büzüşmüştü belli ki sıcak yemiş.. kestim yenilmeyecek tarafını.. sonra aldığım ilk dilimde ne şükretsem azdır.. öyle müthiş geldi ki.. nasıl anlatılır bilmiyorum.. her gezginin bence elmayla olan bi sınavı vardır diye düşünüyorum.. bu bana daha önce italya’da bisiklet sürerken de olmuştu.. Elma bence kutsal bi görevi var.. o da gezen insanların en kötü anlarında onlara yardım etmek için bize bahşedilmiş meyve.. memleketteyken yılın hergünü her ayı önümüzde bazen elemizin tersiyle iteriz ama zor zamanlarda nasıl bize yetiştiğini böyle davranmazdık bu güzelim meyveye..
(link)
Neyse Hayfa’ya aç aç vardım ilk işim bi yer bulup yemek yemekti.. süpermarket gördüm.. girdim fiyatlar her zamanki gibi fahiş fiyatlar ekmek reçel aldım karnımı doyurmaya çalıştım.. Hayfa’ya sırf Bahai Bahçeleri ve daha önce rotamın son noktası diye geldim.. yoksa geleceğim yoktu.. param çok sıkıntıtaydı.. ve bunların yardımsever insanlar olacağını hiç düşünmüyordum ki öyleydi de..
Hayfa’da Bahai Bahçesine bi güzel tırmandım.. müthiş zor bi bi tepe eğim %15 belki daha fazla.. burada akşam oluncaya kadar bekledim.. daha sonra sahile gider kamp atarım dedim.. karanlık çökünce sahile gittim.. bi karavan gördüm bi oley çektim.. karavancılar halimden anlar diye yanına gittim burada kamp atabilir miyim diye sordum.. sorun yok dedi.. çadır kurarken beni kahve içmeye davet etti.. gittim yanına kahveyi yudumlarken.. nereden diye sorduğunda Türkiye dedikten sonra hemen yüzünde bi somurtma belirdi.. hiç kasmadım kahveyi bitirdim çadırıma çekildim.. bunların hippileri de karavancıları da bisikletçileri de aynı.. bunların tavrını görünce o tüm humanistliğiniz biter ve bi canavara dönüşebilirsiniz.. ben daha önce israil’e gitmeden ve isralli bi arkadaşım olmamasına rağmen bunlara ön yargılıydım.. ve geldikten sonra ve bunları gördükten sonra.. o önyargım da ne kadar haklı olduğumu gördüm.. kırılmayan çürümeyen tek ön yargım hayatım boyunca bu galiba..
(link)
Bahai Bahçeleri
(link)
Sabah toparlanayım buradan da gideyim artık dedim.. daha 5 günüm vardı.. param kalsaydı filistinlilerin çouğunlukta olduğu yerlere geçerdim.. ama artık tel aviv’de kalayım uçak günüm gelene kadar.. hem zamanımı denizde geçiririm dedim.. müthiş bi sahili vardı.. Akşam Tel Aviv’e vardım.. yerel bi pazar gördüm.. gittim bi güzel karnımı oradan kuru pastalarla hurmalarla doyurdum.. Geçtim sahile kamp atmak için..
(link)(link)
Ve olay burada koptu.. ben uyuklarken.. bi sesler duydum ama hiç aldırış etmedim.. uyumaya devam ettim gece 3 gibiydi bi uyandım heryerimi sivrisinekler yemiş.. bi baktım çadırımın zinciri de açılmış haydaa ben niye açık bırakıp uyuyayım ki.. kalkıp bi işeyeyim o ara dedim.. bi uyandım.. obaa cüzdanım ve Pasaportum orada yerde duruyor .. daha uyku sersemiyim.. kaldırdım cüzdanı pasaportu.. çantama koyacam.. aha film koptu.. anladım ki soyulmuşum.. kafamı bi kaldırdım 10 metre ilerde bankın yanında çantam duruyor.. gittim içine baktım ne para ver ne pul.. bi ara baktım 50 metre ileri polis gelmiş kıştum yanına.. sanıyorum telefonum herşeyim çalınmış.. gittim polise anlattım oalyı buraya kamp atttım soyuldum diye.. adam hiç tınlamadı.. 20 dk yürüyerek ilerde bi polsi istasyonu var oraya git.. hiç yardımcı olmadı şerefsiz.. yabancıyım telefonum yok birşey yok.. bisikletim de çadırıma kilitli tekerleğimle beraber.. anlatsam da nafile hiç tınlamadı.. gittim artık toparlanmaya pasaportuma bi de kredi kartlarıma dokunmamış ya rahatım diye avunuyordum.. çadırı toplarken haydaa telefonum burada.. dün gece kitap okurken matımın altına bırakmıştım bi ohh çektim.. sonra baktım.. action kameram da burada.. neler gitmiş düşünürken.. Kameramı ve çalmış ve onunla beraber birçok fotoğrafım.. ve son cash param 50€.. ve geçtiğim ülkelerden topladığım bozuk paralar)).. giden bi tek bunlar olsun diyerek hiç canımı sıkmadım toparlandım gidiyorum.. bi döndüm arkamı sahildeki çimleri sulamak için açılan tazyikli fiskiyeler açıldı.. ve çadırımı bi tane fiskiyenin dibine koymuştum orada kalıyor olsaydım.. sırılsıklam olacaktım. hatta 1 dk daha geç kalmış olsam ..eşya meşya kalmazdı.. tek avunduğum şey buydu..
(link)
soyulduktan sonra :)
Bunda da bi hayır var diyerek.. sahil kenarındaki büyük camiye gittim.. sabah namazının okunmasına 1 saat vardı.. imam gelmişti.. çay semaverini açmış.. ve ezan vaktinin gelmesini bekliyordu.. çayımı içtim bi 40 dk kestirdim.. sabah namazını kıldıktan sonra camiyi tekrar kapattılar.. cemaatten biri geldi yanıma birşey lazımmıdiye sordu.. anlat durumu ama şuan sorun yok.. telefon pasaport kredi kartlarım var yeter dedim.. ve çok fakiran biriydi.. bana söylediği o müthiş cümleleri unutamam:
Sorun etme.. bizi izleyen biri var.. para gider tekrar gelir.. ama yaşadığımız ömür 1 kere var.. çok zengin olabilirsin veya hiç paran olmayabilir.. önemli olan bu değil.. önemli olan diğer tarafta bunun hesabını verecek miyiz vermiyecek miyiz.. biz bunu unutmuşuz.. onlar bunu unutmuş.. para gideer gelir’ güzel bi cümleleri böyle fakiran insanlardan duymak bana yeterdi.. sabaha kadar konuşsa oturur dinlerdim.. belli ki bi yaşamışlığı vardı.. birşey görmüştü..
Neyse gün doğsun da artık kalan son 3 günümü havalanında geçireyim.. Daha önce de Roma/Fiumicino havalanında 4 gün kalmışlığım vardı alışmıştım artık havalanınları son evim diye düşünüyordum hep.. bi bisiklet kolisi alayım da öyle geçeyim havalanında paketlerim bisikleti diye düşündüm.. bisikletçilerin açılmasını bekledim.. sabah 10’da açtılar.. gittim birine bisiklet kolisini aldım sorunsuz ücretsiz..
Geçtim havalanına.. obaaa girişte 5 tane silahlı görevli önümü kesti:
-Dur.. Nereye bu bisikletle?
+Bisikletimi merkezde paketleyemedim.. burada paketleyebilir miyim?
-Paketlersin de pasaportunu ver bi bakalım
verdim pasaportu.. aha Türkiye Cumhuriyeti yazısını gördüler ya.. hemen 4-5 telefon çaktılar.. tahmin edebiliyorum ne yaptıklarını.. başka bi ülkeyle bağlantısı var mı.. sosyal medyada ne paylaşmış.. israil’de nerelerde kalmış.. bu bilgilere hemen ulaşabiliyorlar:
+Mısır’a neden gittin ve oradaki telefon numaranı söyle.. ve bağlantıda olduğun arkadaşların var mı
-Türkiye’den Mısır’a uçtum.. Mısır kayıtlı numaram bu.. bağlantıda olduğum arkadaşım yok..
+İsrail’e neden geldin.. nerede kaldın.. buradaki bağlantıda olduğun kimler var…
-Kudüs’ü görmek için kimler geliyorsa ben de onlar gibi geldim.. şurada burada vs.vs.
Hep can sıkıcı ve saçma sapan sorulardı.. 5 kişi önümü kesti ama beni izleyen en az 5 kişi daha vardı.. artı kameradan beni izleyenleri sayarsak bi ton insan.. daha çok soru sormaya başladılar.. biyerde iş ciddileşince beni bi gülme tuttu.. artık bunlar ne sorsa gülüyordum kendimi tutamadım.. gına gelmişti.. bunlar soruyor ben gülüyorum.. ben de sıkıcı cevaplar evet hayır yok gibi cevaplar veriyordum.. biliyorlardı ben de malzeme yok bi tehlike yok farkındaydım ama.. pasaportta türkiye yazıyor ya zulmedecekler bana..
(link)
bunlara döndüm daha önce tur bisikleti gördünüz mü ? – gördük.. peki bizim nasıl yaşadığımızı nerede kaldığımızı nasıl gezdiğimizden bi fikriniz var mı?.. -daha önce bisikletçiler gördük ama nerelerde kaldığınızdan bi fikrimiz yok.. onlara bi güzel tur bisikletçi nasıl olur nasıl kamp atar nasıl bisiklet sürer bi güzel anlattım.. ve artık pes etme evresi gelmişti bunların.. bu kadar tehlikeli olduğumu düşünüyorsanız çantamda ne var diye sorular sorular.. buyrun x-ray’e koyalım dedim.. sular dindi.. gittik koyduk x-ray’e temiz pürüzsüz geçtim.. sonra burada 3 gün kalacağıma neden biletimi değiştirmiyorum diye bi fikir geldi.. baktım bileti değiştirmek 110 tl bastım kredi kartını değiştim bileti.. ve 15:00 uçağına bileti kestim.. akşam 6 gibi İstanbul’a vardım.. ve Turum bitmiş oldu….
(link)


Bisiklet turlarının devamı gelecektir (ancak sponsorlara ihtiyacım var)... Blog'umdan diğer bisiklet turlarıma da bakabilirsiniz :
(link)
 

mehmetsunu

Kaldato ile sohbeti kestim.
Kayıt
28 Eylül 2011
Mesaj
5.665
Tepki
13.464
Şehir
kayseri
Başlangıç
2010—11
Bisiklet
Cube
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Araştırmacı gazeteci mithat bereket in ortadoğu izlenimleri gibi nefes almadan (tabiki abartıdır) takip ettim. Ha şimdi oldu olacak diye cıngar çıkacağı anı yüreğim ağzında (tabiki abartıdır) bekledim. Forumda daha önce Quddüs turu yapan varmıydı bilmem ama ben ilk defa denk geldim. Bu açıdan tur yazıları ve fotolarına taze bir kan getirdiniz ve benim için de oldukça öğretici oldu. Bizde bir el kuddüsse gidelim diyorduk ama sakinleri pekte misafirperver değilmiş anlaşılan. Birde aksadaki elham okuma faslı tamamen güvenlik nedeniyle siz gençler bilmezsiniz sanırım 67 senesinde bir fanatik musevi aksayı gaz döküp yakmıştı o nedenle sadece islam olanların girişine izin veriliyor.
 

Cevat_MD

Forum Bağımlısı
Kayıt
20 Aralık 2011
Mesaj
821
Tepki
1.996
Yaş
57
Şehir
LÜLEBURGAZ - ÇORLU
İsim
Cevat Bayhan
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Merida
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Tek kelimeyle muhteşem. Diğer turları da blogdan okuyacağım.
 

yanık_orhan

Aktif Üye
Kayıt
4 Nisan 2017
Mesaj
104
Tepki
140
Şehir
Ankara
İsim
orhan Y
Başlangıç
2018—19
Bisiklet
Peugeot
Bisiklet türü
Cyclocross
Çok güzel bir tur ve macera olmuş. Pedallamanıza sağlık. Paylaşım için teşekkürler.
 

mariokaldato

En yeniden bir önce kayit olan adam
Kayıt
1 Ağustos 2015
Mesaj
10.978
Tepki
34.471
Şehir
Bursa
İsim
Raşit Cumhur Çakın
Başlangıç
1980—81
Bisiklet
Merida
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Valla cesaretine hayran oldum dostum. Devam
 

Ismaildmr

Forum Demirbaşı
Kayıt
17 Ekim 2016
Mesaj
459
Tepki
397
Yaş
38
Şehir
Denizli
İsim
Ismail demir
Bisiklet
Salcano
2 yil olmus turu yapali ama yeni gordum, hellal olsun..yasadiginiz hirsizlik olayida bir turcunun basina gelecek en kotu bir seydir..elin ayagin olan bisikletin caliniyor cok feci bir olay..evet evin onunden calinan bisiklette insani uzuyor ama bu bambaska bir sey.
 

ÇAMKOMLU

Daimi Üye
Kayıt
25 Eylül 2015
Mesaj
264
Tepki
431
Yaş
56
Şehir
MARDİN
İsim
HASAN
Bisiklet
Diğer
Çok güzel olmuş. Evet iki yıl geçmiş ama klasik tadında olduğundan her zaman keyif verir. Elinize ayağınıza sağlık. Bisikletin yakışmadığı yer yok. Çöl, vaha neresi olursa olsun.
 

Acedia

Aktif Üye
Kayıt
30 Mart 2017
Mesaj
182
Tepki
794
Şehir
İstanbul
İsim
Habib
Başlangıç
2017—18
Bisiklet
Cannondale
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
Yorum yapılamayacak nitelikte hocam. Darısı bizlerin başına demek istiyorum ama cesaret noktasını aşamadım henüz.
 

recep24ank

Forum Bağımlısı
Kayıt
12 Kasım 2008
Mesaj
1.540
Tepki
4.634
Yaş
44
Şehir
Sakarya Adapazarı
İsim
Recep Eşref ÇINAR
Bisiklet
Carraro
İnşallah bir gün bizlerde böyle bir tur gerçekleştiririz. Tek kelimeyle harika.
 
  • Beğen
Tepkiler: Metin_S