@vizeli gezgin tebrik ederim... 14 günde 1050 km çok güzel.. aslında önemli olan kaç km yaptığın değil, önemli olan yolda olmak..
valla benim en keyif aldığım geziler tek başıma yaptıklarımdı... ama bikaç kişiyle de eğlenceli oluyo, olmuyo değil
yağmur konusu biraz can sıkıyo evet ama zaten böyle bi tur için biraz erken bi vakitte çıkmışsın.. yazını da okuyacağım, tekrar tebrik ederim
Eveeet, uzun bi aradan sonra yazmaya başlıyorum tekrar..
9.Gün ( Selanik - Pogradec )
Dediğim gibi 9. güne başlamadan önce grupta ayrılıklar yaşayacaktık, sabah kalktık, otelden çıkıp otogara doğru yola koyulduk.. Kaldığımız otele baya yakındı otogar. Önce Pogradec'e otobüs bileti sorduk ve tabi bisiklet alıp almadıklarını.. İyi haber, bisikletleri alıyolardı, e tabi ön tekerleği ve çantalarımı vs. sökmem gerekti.
Murat abi de kendine bilet baktı Türkiye'ye dönüş için, o da aldı biletini ve vedalaştık... Murat hoca böylelikle turunu sonlandırmış oldu ve biz yeni maceramıza devam etmek için otobüse bindik.. Otobüsle giderken farkettim ki güzergahımızda güzel rampalar varmış
keyifli bi sürüş olabilirdi aslında.. ama işte ah bu zaman sıkıntısı.. zaman olacak her yere bisiklete gideceksin, böyle bi keyif yok ya da ben inanılmaz keyif alıyorum
Neyse Arnavutluk sınırına geldik, otobüsteyiz tabi muavin herkesin pasaportunu topladı götürdü, sonra görevli bayan teker teker yolcularla yüz yüze gelerek pasaportları dağıttı.. Arnavutluk bize vize uygulamadığı için direk pasaportla geçebiliyosunuz.. Bu arada bizim pasaportlar kontroldeyken exchange abiler bindi otobüse elinde bi tomar parayla
Para birimleri "Leke". biz de bi miktar paramızı çevirdik.. Sınırı geçtikten sonra Pogradec'e vardık. Otobüsten inip bisikletleri toplardık.
Planımız şu şekildeydi.. Geceyi burda geçirip ertesi gün Durres'e pedallamak ve ordan da feribotla Trieste (italya)'ye geçmekti.. Otobüsten indiğimiz yerin hemen önünde feribot bileti satan bi tükan vardı
dört ayak üstüne düşmüştük
girdik içeri, bilgisayar başında oturan bi kız, gram ingilizce bilmiyo
bizde de çat pat zaten ingilizce ( derdimizi anlatacak kadar yani )
ama bu kıza derdimizi anlatana kadar canımız çıktı... El hareketleri, mimikler, google translate den çeviriler falan derken bi arkadaşı geldi.. Onda ingilizce baya iyiydi, bu sefer o bizi anlamaya çalışmaktan yorulmuştur heralde
Uzun uğraşlar sonucunda Trieste'ye feribot biletimizi aldık , 2 gün sonra kalkacaktı feribot.. Bilet işini de ayarladıktan sonra sıra geldi kalacak yer ayarlamaya..
Otobüsten indiğimiz yer..
Bilet aldığımız tükan
Pogradec Ohrid Gölünün kıyısında sakin bir semt.. Yazın biraz popüler sanırım, epey göle giren, güneşlenen vardı bildiğin sahil kesimi... Ohrid Gölünün bi tarafı Arnavutluk, karşı tarafı da Makedonya.. Gölün kıyısından gezinti yaparcasına ilerlerken ufak bi aile hoteline denk geldik, çok sıcakkanlı insanlardı.. Türk'leri çok seviyolar Arnavutluk'ta... acayip derecede Türk dizisi izliyolar, bilmediğim dizi isimlerini onlardan öğrendim diyebilirim (izlediğim tek dizi Kardeş Payı olunca tabi, diğerleri hakkında hiçbir fikrim yok
) Pogradec'i çok sevdim, çok güzel bi yer.. Gecesi de muhtemelen çok güzeldi ama ben yorgun olduğum için yattım aşağa
Gece güzel bi dinlenmenin ardından otelin bahçesinde kahvaltımızı yaptıktan sonra yola koyulma vakti gelmişti... 10.gün oldu bu arada di mi
Dokuzuncu günden fotoğraflar paylaşayım, ondan sonra 10.güne devam ederim.. Fotoğraflar gopro çekimlerinden ekran görüntüsü alarak paylaşıcam, burda çok fazla fotoğraf çekmedim çünkü...
Sınırda otobüste beklerken...
Pogradec'e inerken...
Pogradec sahil...
Kaldığımız otelin balkonundan Ohrid..
Kaldığımız otel...
10.Gün ( Pogradec - Durres ) En uzun sürdüğümüz gün - 157 km.
Bu arada dün Pogradec'e indiğimizde rotamız hakkında Serdar abiyle değerlendirme yaptık.. Normalde planımız turun tamamını bisikletle tamamlamaktı ama evdeki hesap çarşıya uymadı..
Ama ne olursa olsun Roma'ya gidilecekti.. Ve ordan uçakla Türkiye'ye dönmeye karar verdik.. Hemen bi oturup dinlenecek cafe bulduk, hem içecek bişeyler söyledik, hem de wi-fi den bağlanıp uçak biletini halletme işine giriştik, pegasus'un uygulamasını ios'tan indirince yanlış hatırlamıyosam %30 luk bi indirimle, 13 gün sonrasına biletleri aldım. (ilaç gibi geldi
) O işi de aradan çıkarttıktan sonra biraz daha rahatlamış olduk..
Bu güzel, şirin otelin bahçesinde kahvaltımızı yaptıktan sonra yola koyulma vaktimiz gelmişti artık... Yaklaşık 300 metre civarı yüksekliğe tırmanışımız vardı önümüzde ama sonrası iyiydi, salacaktık bayır aşağa bsikletleri
Yavaştan tırmanmaya başlamıştık, tırmandıkça da manzara güzelleşiyordu
Tırmanma sürecinde yanımızdan Arnavut bisikletçiler de geçti, tam antrenmanlık yokuşlar zaten
Dinlene dinlene zirveye kadar geldiğimizde bi benzinlik gördük, o yorgunlukla daldık tabi hemen, içecek bişeyler alıp oturduk serin serin
Tam o sırada bi baktım diğer taraftan da kızın teki tırmanıyo bisikletle, selam verdik bizi görünce hemen döndü bizim yanımıza geldi, tanıştık.. Geride bi arkadaşının daha olduğunu, fotoğraf çeke çeke geldiğini söyledi.
bi süre o da geldi masamıza oturdu... İsviçre'lilermiş sanırım, Victoria ve Daniel
Biraz sonra onların tırmandığı yerden biz inecektik, ve inerken gördüm ki çok sağlam tırmanmışlar
Durres'e 135 km...
Victoria ve Daniel'la biraz daha sohbet ettikten sonra sıra geldi bisikletleri aşağa salmaya
İniş her zaman keyifli tabi
Manzara da bi o kadar güzeldi, Arnavutluk'un her yeri yemyeşil çok güzel..
Bayır aşağa çok da hızlı değiliz, frenle iniyoruz mecbur, yükümüz var baya.. Km de 796 olmuş bu arada
Pogradec'ten Durres'e kadar olan yol, en keyifli yollardan biriydi, sürekli yeşil alanların içinden, dere kenarlarından geçip ilerledik çünkü..
Elbasan'a geldiğimizde Serdar abinin pedalı arıza yaptı, yenisiyle değiştirmemiz gerekti.. Bi bisikletçi bulamadık ama oto tamiri yapan bi yere girdik, şansımıza pedal varmış adamın dükkanında
Aldık değiştirdik pedalları, Salih miş abinin adı.
Yola devam ettik, daha çok yolumuz vardı, ne kadar yol alırsak o kadar iyiydi, yarın hem Durres'i gezeriz, hem de feribota binmek için limana gidip erkenden işlerimizi hallederiz dedik..
biraz kastırdık açıkçası bugün
Hava karanlığına kadar sürdük ama Durres'e 20 km kala pes ettik, bi otel bulup yerleştik
20 km yi de yarın süreriz, günler çuvala girmedi ya
50 metre arayla camii ve kilise.. (Elbasan)
Elbasan çıkışında bir köy..
Bi petrol istasyonunda Türkiye ve Arnavutluk bayrakları yanyana.. girdik konuşmak için ama Türkçe bilen kimse yoktu, yolumuza devam ettik
Konakladığımız otelin balkonundan manzara.
Hergün çamaşırlarımızı yıkadığımız için balkon baştan sona bizim çamaşırlarla dolu, sabaha kadar da kuruyo hava o kadar sıcak ki